Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/832 E. 2023/654 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2017/832 ESAS
KARAR NO:2023/654
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 27.07.2017
KARAR TARİHİ: 12.09.2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına kayıtlı ve —- sevk ve yönetimindeki —— plaka nolu araç ile —-sevk ve yönetimindeki ——plaka nolu aracın —– tarihinde trafik sonucunda müvekkiline ait araçta hasar meydana geldiğini, bu süre içerisinde aracın 78 gün servis onarımı gi ve aracın olağan süreden fazlaca serviste kaldığını, davacı aracını ————-firmasına 20.02.2017 tarihinde aracın tamiri için teslim edildiğini, araç davalı servis tarafından 29.05.2017 tarihinde teslim edildiğini, bu süre içerisinde müvekkil aracının çalışamadığından kazanç kaybına neden olduğunu, müvekkilinin kazaya istinaden oluşan kazanç kaybının ve haksız fiil tarihinden itibaren işleyen faizin davalıdan tahsili için ——— dosyası kapsamında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının kazanın bu zararın yanında kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi de ödemekle yükümlü olduğunu, bütün bu nedenlerle, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile, davanın kabulü ile davalının ———– dosyasına yapmış oldukları itirazlarının iptalini, takibin devamını, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğundan alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılmış bulunan bu davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında işin yapılacağına ilişkin herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, davanın Muhatabı müvekkili firma olmayıp, davacının sigortasını yaptırmış olduğu sigorta firması olduğunu, bu nedenle davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının iddia ettiği ——- plaka nolu aracın müvekkili şirkete sigorta firması tarafından yapılmak için gönderildiğini, davacı şahıs aracın masrafi çok olduğundan dolayı sigorta firması ile aracı pert etmek için görüşmeler yaptığını, bu görüşmeler sonucunda davacı sigorta firmasıyla anlaştığını ve aracın onarım emri daha sonra sigorta firmasından gönderildiğini, müvekkili firmanın işin olağan akışı içinde aracı onarıp davacıya eksiksiz olarak teslim ettiğini, davacı ile müvekkili firma arasında aracın şu tarihe kadar onarılıp teslim edileceğine ilişkin hiçbir taahhüt verilmediğini, bütün bu nedenlerle, görevsiz mahkemede açılan davanın görev yokluğundan reddini, davacının muhatabı sigorta firması olduğundan dolayı davanın husumet yokluğundan reddini, bu itirazlarının kabul görmemesi halinde davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık tespit edilmiş, yasa değişikliği nedeniyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.Davacı vekili; trafik kazası sonucu müvekkilinin aracını davalı servise bıraktığını, aracın geç tamir edilmesinden ötürü kazanç kaybı yaşadığını, kazanç kaybının tahsili talepli olarak başlattıkları icra takibine, davalının yaptığı itirazın iptalini istediklerini beyan etmiş; davalı vekili ise; davacının iddia ettiği——– plaka nolu aracın müvekkili şirkete sigorta firması tarafından yapılmak için gönderildiğini, davacı ile aralarında bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle husumet yokluğundan davanın reddini istediklerini beyan etmiştir.İtirazın iptali istemine konu, —- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; başlatılan takibin alacaklısının mahkememiz dosya davacısı, borçlusunun mahkememiz davalısı olduğu, 02/06/2017 tarihinde takibin 19.500,00-TL asıl alacak ve 500,05-TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 20.500,05-TL üzerinden başlatıldığı, takibin dayanağının —- plakalı aracın serviste 78 gün kalmasından ötürü oluşan kazanç kaybı olarak gösterildiği görülmüştür. ——–ilgili araçların tescil ve ruhsat kayıtları ile davacı sigorta şirketinden poliçe ve hasar dosyası dosyaya celp edilmiştir.Taraf ehliyeti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Maddi hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekil olan taraf ehliyetini haiz olup olunmadığı hususu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre belirlenir. Buna göre medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek (TMK, m. 8) ve tüzel (TMK, m. 46) kişi davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. Her gerçek kişi sağ doğmakla, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahip olur. Tüzel kişiliğin ve buna bağlı olarak taraf ehliyetinin ne zaman kazanılacağı ise maddi hukuk normlarıyla belirlenir. Gerçek veya tüzel kişiliği olmayan kuruluş yahut toplulukların taraf ehliyeti de bulunmamaktadır.Dava ehliyeti ise; HMK’nın 51. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup kişinin kendisi veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyetini ifade eder. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava ehliyetine sahip kabul edilmelidir.Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti ise dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı aktif husumeti davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu düzenlemede husumet ya da başka bir deyişle taraf sıfatı dava şartları arasında sayılmamıştır. Dava şartlarının özelliği tıpkı taraf sıfatı gibi davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için, varlığı ya da yokluğu hâkim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır.Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır.Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Başka bir anlatımla dava şartları işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur ———Tüm dosya kapsamı, toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının —- plakalı aracının hasarının davacının dava dışı sigortacısı olan ——–tarafından karşılandığı, araç servise davacı tarafından bırakılmış ise de, onarım onayının sigorta şirketi tarafından verildiği, bu kapsamda sigorta şirketi ile davacı arasında ibraname imzalandığı, davacının kazanç kaybı iddiasını sigortacısına, kusurlu araç malikine ve sürücüsüne yöneltebileceği, davalının taraf sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan açılan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 269,85-TL karar harcının HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 341,56-TL peşin harcın, alınması gereken 269,85-TL karar harcından mahsubu ile artan 71,71-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 5.792,30-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.12.09.2023