Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/806 E. 2020/684 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/806 Esas
KARAR NO: 2020/684
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/07/2017
KARAR TARİHİ : 03/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili tarafından gönderilen dava dilekçesinde; Davacı şirket tarafından; —– tarihli —–bedelli fatura, —– nolu —– bedelli fatura, —- tarihli —- nolu —- bedelli fatura, —-tarihli ——-bedelli fatura tanzim edildiği, ilgili faturalara borçlu/davalı tarafından itiraz edilmediği, ilgili faturalar cari hesap ekstresine kaydedilmiş olduğu, davalı şirket —– ödeme yapmasına rağmen bakiye borç olan ve takibe konu edilen —– ödemediğinden icra takibine geçildiği, davalı tarafın ——tarihli itiraz dilekçesi ile takibin durduğu, ilgili itirazın iptali için işbu davanın açıldığı, somut olayda davalı taraf, borcunu bildiği halde, kötüniyetli olarak ödeme emrine itiraz ettiği, davalı şirketçe —— itiraz süresinde itirazda bulunulmadığı, dolayısıyla, faturaların içeriğinin kabul edildiği, davalı şirketçe borca itiraz edilmesinin yersiz ve hukuka aykırı olduğu, ilgili faturalar borcundan dolayı davalı şirket ile davacı şirket arasında cari hesap ilişkisi mevcut olduğu, davalı tarafın cari hesap ekstresine dayalı borcunu bildiği halde, kötüniyetli olarak ödeme emrine itiraz ettiği, cari hesap ekstresinin mevcut durumu gerçek olarak ortaya koyduğunun tespiti halinde bu alacağın likit sayıldığı, somut olayda da davacı şirketin cari hesap ekstresinin mevcut durumu gerçek olarak ortaya koyduğu, bu itibarla, davalı tarafından borç miktarına itiraz edilmesi kötüniyetli bir davranış olduğu, davalının faize yönelik itirazları bakımından uygulanan faiz, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’da belirtilen yasal faiz olduğundan bu itirazın da yersiz olduğu, dilekçede açıklanan tüm nedenlerle ————-sayılı dosyası ile yapılan icra takibine karşı, davalı tarafın yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamını, haksız olarak icra takibine itiraz etmiş olan davalı aleyhine takip miktarının en az %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
SAVUNMA: Davalı vekilinin mahkememize göndermiş olduğu dilekçesinde özetle; Davacı dava dilekçesinde bir kısım fatura nedeniyle davalının borçlu olduğunu iddia ettiği, davalı şirketin davacıya güncel, vadesi gelmiş herhangi bir borcu bulunmadığı, davacı davalının faturalara itiraz etmediğini dolayısıyla fatura içeriği mal veya hizmete itiraz edemeyeceğini belirttiği, davacının iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla fatura içeriğine itiraz etmemek, taraflar arasında akdi ilişki olduğunun, fatura içeriğindeki mal veya hizmetin verildiğine dair delil olmadığı, davacının bu hususu ayrıca ispat etmesi gerektiğini, bu yasal düzenlemelerden çıkan sonucun fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu, ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olduğu, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belgenin fatura olmadığı, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belge olduğu ve bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK.nun 23/2. maddesi anlamında sonuç doğurmasının da beklenmediği, davacının davasını sadece fatura içeriğine itiraz edilmemesine dayandırdığı, fatura içerisinde yer aldığı iddia edilen malın teslim edildiğini veya hizmetin yapıldığını davacının ispat etmesi gerektiği, davacının davalıyla arasında bir cari hesap ilişkisi olduğunu belirttiği, ancak dosyaya herhangi bir cari hesap sözleşmesi sunmadığı, davalı şirket ile davacı arasında imzalanan bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, taraflar arasında bir cari hesap ilişkisi bulunabilmesi için cari hesap sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması gerektiği, davalı şirkete tebliğ edilen ödeme emri incelendiğinde, davacının ——– cari hesap alacağını takibe koyduğunun tespit edildiği, cari hesap alacağının mevcut olması için davacı ile yazılı şekilde düzenlenmiş cari hesap sözleşmesinin mevcut olması gerektiği, davalı şirketin defter ve kayıtları incelendiğinde davacıya herhangi bir borcunun olmadığının anlaşılacağı, ortada talep edilebilecek bir alacak olmaması sebebiyle, davacı tarafından talep edilecek bir faiz alacağının da mevcut olmadığı, davacının cari hesap alacağına dayanarak takip başlatmasının hukuka aykırı olduğu, taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı, davacıya davalı şirketin bir borcunun bulunmadığı, davacının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu, dilekçede açıklanan nedenlerle , davacının davasının reddine karar verilmesini, davacının haksız ve hukuka aykırı takibi nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle, —– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İtirazın iptali istemine konu, —– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —– tarihinde başlatılan takibin alacaklısının —-borçlusunun —-olduğu; takibin —- asıl alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihine rastlanılmadığı; borçlu tarafından—- tarihli dilekçe, borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu, dilekçenin davacı tarafa tebliğine ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı dolayısıyla 1 yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı, davanın —-tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, —— asıl alacak üzerinden açıldığı anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış, davanın niteliği, tarafların tacir olması ve taraflarca delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir. İnceleme gün ve saati her iki tarafa da tebliğ edilmiş, gerekli ihtarlar yapılmış, davacı ve davalı tarafların yerinde inceleme talebinde bulunduğu, davalının bilirkişiye ticari defterlerini sunmadığından dolayı inceleme yapılamadığı ve davacının defterleri ile tüm dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, Bilirkişi Mali Müşavir —– tarafından ——tarihli rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen kök raporda özetle; Davacı şirketin incelenen ticari defterlerine göre takibe konu olan —- adet faturanın ——olarak düzenlendiği görülüp faturaların ve davalının ödemelerinin davacının ticari defterlerinde kayıt altına alındığı görüldüğünden ve e-faturalara itiraz edildiği ile ilgili dosyada herhangi bir delil bulunmadığından davalı vekili ile yapılan bütün görüşmelere rağmen davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığından ve takibe dayanak olarak düzenlenen sevk irsaliyelerinde teslim alan isim ve/veya imzaların bulunduğu görüldüğünden nihai kararın mahkemeye ait olduğunu, dosyada bulunan mevcut belge ve bilgilere göre davacının davalıdan alacak talebinde bulunabileceği, bu durumda davacının davalıdan—- takip tarihi itibariyle —— tutarında alacağının bulunduğu ve bu alacağa talebi ile bağlı olarak yasal faiz işletilmesi gerektiği, tarafların masraf, inkar tazminatı, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğu, sonuç ve kanaatini bildirir rapor sunulmuş olduğu görüldü.
Mali Müşavir bilirkişiden alınan —– tarihli ek raporda özetle; Davacı tarafından davalıya — yılında toplam —- fatura düzenlenmiş olup — yılından —- olup davalı tarafından davacıya —– tutarında ödemenin raporlandığı görüldüğü, vergi dairesi yazısı ekinde bulunan davalı şirkete ait gelen —- bildiriminden davalının —- adet fatura ile davacı şirketten—— raporlandığı görüldüğünden, —– tarihli fatura — adet fatura toplamı —üzerinde olduğundan— —— tutarındaki faturaların davalının ticari defterlerine işlediği ve davalının bağlı bulunduğu vergi dairesine —-bildirimi ile bildirildiğinin tespit edildiği, davalı taraf rapora itiraz dilekçesinde ocak ayında düzenlenen —- tutarındaki faturaya herhangi bir itirazda bulunmamış olup bu faturanın —– altında kaldığından bu faturanın vergi dairesine bildirim mecburiyeti bulunmadığını belirtmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan hükme ve denetime elverişli rapor içeriği hep birlikte değerlendiğinde; davacının itiraza konu —–takip dosyasında —– bedelli, —— bedelli, —- bedelli ve —– bedelli — adet fatura dayandığı, davalının ———– ödemesine rağmen bakiye borcu ödemediğini iddia ettiği, davalını ise davacıya güncel, vadesi gelmiş borcunun bulunmadığını savunduğu, davacı ile davalı arasında ticari ilişki kurulduğu, mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesinde davacının incelenen—-yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan —–alacaklı olduğu, davalının usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına ve bilirkişi tarafından vekille irtibata geçilmesine rağmen ticari defterlerini inceleme gününde hazır etmediği, dolayısıyla incelemenin yapılamadığı, davaya konu faturaların e-fatura olduğu, faturaların ve davalının ödemelerinin davacının defterlerine kayıt altına alındığı, dosyada faturalara itiraz edildiğini gösterir belgeye rastlanmadığı gibi faturaların sevk irsaliyelerinde isim ve/veya imzaların bulunduğu, davalının BA sında —-olarak —-bildirdiği, davaya konu faturalardan sadece —- faturanın bildiriminin yapılmadığı ancak bu faturaya ait sevk irsaliyesinde de ——- tarihli ve davalının BA formunda bildirdiği faturaya ait sevk irsaliyesi altında imzası bulunan çalışanın adı ve imzasının yer aldığı, imzanın mal almaya yetkili kişiye ait olduğunun kabulünün gerektiği dolayısıyla davalının davaya konu bu faturaya dayalı malı da teslim almış olduğu kanaatine varıldığı, yine davalının delil listesinde yemin deliline dayandığı, davalı yan ve vekiline yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususunda duruşma zabıtının ihtar mahiyetinde tebliği ile verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde yemin deliline başvurur ve usulüne uygun yemin metnini sunarak davacı tarafa tebliğ ettirmez ise yemin deliline dayanmamış olduğu yönünde değerlendirme yapılacağı ihtar edildiği; ancak davalı vekilince verilen süre içerisinde herhangi bir beyanda bulunulmamış olması sebebiyle davalı yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın KABULÜ İLE;
-Davalının ——takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
-Hükmedilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 1.960,49-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 490,13-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.470,36-TL harcın davalı taraftan tahsili ile HAZİNE ADINA İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafça yatırılan 490,13-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 213,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 950,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.194,40-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.305,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde — Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2020