Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/704 E. 2019/636 K. 21.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1046 Esas
KARAR NO : 2019/666

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/09/2017
KARAR TARİHİ : 23/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin dava dışı—— 27.12.2007 ile — tarihleri arasında şirket ortağı olarak bulunduğunu, daha sonra şirket ortaklığından ayrılarak hissesini devrettiğini,—- kullanacağı kredi için Genel Kredi Sözleşmesine kefil olduğunu, sözleşme kapsamında 19.09.2011 tanzim tarihli boş senede müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imza attığını, —– garantisinde kullanılan kredinin—-ile anlaşılarak 12 taksitte geri ödeneceğinin belirtildiğini, kredi borcu sonlanmasına rağmen anılan senedin iade edilmediğini, müvekkili hakkındaki icra takibi dayanağı senedin tanzim tarihi 2011 yılı olup, senette de lehdarın davalı olduğunu, senede 10.08.2017 vadesinin atıldığını, senedin tanzim tarihleri ile vadeleri arasındaki 6 yıllık süre gözetildiğinde senetlerin bedelsiz kaldığının açık olduğunu, bu nedenlerle İst.Anadolu ——.İcra Müdürlüğünün —-Sayılı icra takibinin durdurulmasına, icra takibine yatırılan paranın davalı tarafa ödenmemesine, anılan icra takibinde borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili banka ile arasında imzalanmış olan Genel Kredi Sözleşmeleri uyarınca adı geçen şirkete kredi kullandırıldığını, davacı tarafın tanzim edilerek müvekkile teslim ettiğini, borcun ifası amacıyla tanzim edilmiş bir borç senedi olduğunu, mezkur davada görüldüğü üzere davacının davalıdan aldığı, kredi borcunu geri ödemediği için kendilerince tanzim edilen borç senedi ile müvekkil bankanın riskinin tasfiyesi için icra takibi başlattığını, senede karşı varsa yapılan bir ödemenin davacı yan tarafından belgesinin HMK mucibince delilleri arasında sunulması gerektiğini, davacının—— doğan borcunu ödediğini beyan ettiğini, davacının buna ilişkin ödeme dekontlarını sunması gerektiğini, davacı yanın müvekkil banka nezdinde doğan zararlarının tasfiyesinden başkaca herhangi bir talebinin bulunmadığını, bu konuda Yargıtay’ın yerleşik içtihatları kapsamında, davacı borçlunun, dava konusu senedin teminat için verildiğine ilişkin iddialarını, yani kambiyo ilişkisi dışında kalan bu iddiayı (teminat anlaşmasını) ispat yükümlülüğünün bulunduğunu, —– kredi kullanarak bu kapsamda ödemelerin yapıldığı iddiasının gerçek olmadığını,—- kredi kullandıran bir kurum olmayıp, teminat yetersizliği nedeniyle kredi alamayan — kefil olduğunu, açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davalı banka tarafından 250.000,00 TL tutarlı senetten dolayı borç bulunmadığı halde İAA —-. İcra Müd. 2017/20914 esas sayılı dosyasında takipte bulunulduğundan bahisle bu dosyadan borçlu bulunmadığının tespitine ve %40 tazminata karar verilmesine yönelik menfi tespit davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.
İAA —. İcra Müd. 2017/20914 Esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davalı bankanın 10/08/2017 vadeli, 250.000,00 TL bedelli bonodan dolayı borçlular—————- aleyhine 215.000 TL asıl alacak ile işlemiş reeskont faizi ve %0.3 komisyon bedeli üzerinden takibe geçmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler emekli banka müdürü, banka ve finans uzmanı akademisyen ve nitelikli hesaplama uzmanı birlikte verdikleri rapor içeriğine göre; davalı Banka ile Dava dışı asıl borçlu ——-. arasında —-tarihinde 500.000,00 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi düzenlenmiş olup, davacının da sözleşmede 500.000,00 TL üzerinden müteselsil kefil olarak kefalet imzasının bulunduğu, ayrıca bu tarihte kredinin teminatı olarak 250.000,00 TL’lik munzam senet alındığı, davalı Banka tarafından dava dışı ————– ‘ne 12.04.2017 tarihinde 168.000,00 TL tutarında 12 ayda aylık 15.295,93 TL ‘lık taksitler halinde, 183.551,20 TL olarak geri ödenmek ödenmek üzere — Kefaleti ile eşit taksitli kredi kullandırıldığı, Hazine Destekli Kefaletlerde kanuni takip işlemlerini yürütmek kredi verenin yükümlülüğünde olmakla birlikte kredinin kurum özkaynak kefaletiyle mi yoksa hazine destekli mi olduğu konusunda bir açıklık bulunmadığı, söz konusu kredinin ————Kullandırım Talebi/Taahhütnamesinde imzası olmayan ve 2011 tarihli eski —-kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayan 168.000,00 TL’lik krediden sorumlu tutulamayacağı gibi eski tarihli — kapsamında krediden bağımsız, bankacılık uygulamasında her halükarda munzam (ek) teminat olarak alındığı düşünülen ve 2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinden doğan herhangi bir borcun bulunmadığı ve bu senetten dolayı herhangi bir borcun olmadığı yönünde görüş bildirilmişlerdir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü açısından yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiler tarafından alınan denetime elverişli bilirkiş iraporuna göre; davalı ——– ile dava dışı asıl borçlu ——– arasında 19/09/2011 tarihinde 500.000 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiği, davacı —— bu sözleşmede 500.000 TL üzerinden müteselsil kefil olarak kefalet imzasının bulunduğu, davalı bankanın asıl borçlu şirket ile kefillere hesap kat ihtarı göndererek ihtarname çektiği ve İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğünün 2017/20914 sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe geçildiği görülmüştür. Davacı takibe geçilen bononun asıl borçlu şirketin davalı banka nezdinde imzalamış olduğu Genel Ticari Kredi Sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini ve boş senede müteselsil kefil sıfatıyla imza attığını, kredi garanti fonu çerçevesinde 12 taksitli geri ödeneceğinni bildirildiği ve kredi borcu sonlanmış olmasına rağmen senedin iade edilmediği iddiasında bulunmuştur. Dava dışı ——- 12/04/2017 tarihinde 168.000 TL tutarında 12 ay da aylık ödemeleri 15.295,93 TL taksitler halinde toplam 183.551,20 TL olarak geri ödenmek şartıyla—– fonunun kefaletiyle eşit taksitli kredi kullanıldırıldığı, bu kredinin kullanılması ve geri ödeme planında davacı ————–imzasının bulunmadığı, ilgili kredinin 151.505,00 TL sinin —— tarafından ödendiği anlaşılmıştır. Davacının ortaklıktan ayrıldığı, tarihten sonraki bir tarihte —- kefaletiyle kullandırılan ve bu taahhütname de imzası olmayan 168.000 TL krediden sorumlu tutulamayacağı gibi 2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında da bu borcun değerlendirilemeyeceği ve bilirkişi raporunda da tespit edildiği gibi bankacılık uygulamasında mutlaka alınan munzam (ek) teminat olarak alınan senetten dolayı borcunun bulunmadığı kanaatine ulaşıldığından davacının haklı davasının kabulü ile davacının İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğünün 2017/20914 sayılı takip dosyasında davalıya borcunun bulunmadığının tespitine, davacının borcunun bulunmadığı yapılan yargılamayla tespit edilmiş olmakla; davacı yanın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile Davacının İstanbul Anadolu —– İcra Müdürlüğünün 2017/20914 sayılı takip dosyasında davalıya borcunun bulunmadığının TESPİTİNE,
2-Davacı tarafın kötü niyet tazminatının REDDİNE,
3-Alınması gereken 14.686,65 TL karar harcından başlangıçta yatırılan 3.671,66 TL harcın mahsubu ile 11.014,99 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 3.671,66 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 36,00 TL ilk dava masrafı, 160,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere 3.196,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan ———uyarınca 18.850,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.