Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/630 Esas
KARAR NO : 2018/348
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 04/06/2017
KARAR TARİHİ : 03/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Acıpayam İlçesinde esnaf olduğunu, davalı … ile aralarında hiçbir hukuki ilişki olmadığı halde müvekkilinin bu davalıya beş adet çek verdiğini, verilen çeklerin—-bankası —- Şubesinden verilme —- çek numaralı, 14.12.2010 tarihli, 118.400,00 TL tutarlı çek ile her biri 70.000,00 TL tutarlı olup aynı şubeden alınan dört adet çek olduğunu, söz konusu çeklerin, davacının yurt dışında mukim —- Bankasından kullanacağı kredinin ileride ödenmemesi riskine karşı yapılması gerekli sigortanın primlerinin teminatı olarak davalı lehtar …’a verildiğini, davalı …’ın kendisini bu bankanın Türkiye’deki temsilcisi olarak tanıtıp bu çekleri davacıdan teminat olarak aldığını, buna ilişkin protokolün ek-1 de sunulduğunu, beklenen kredi kullandırılmadığı gibi çeklerin de iade edilmediğini, davalı … ile çeklerin iadesi konusunda yapılan görüşmelerde davalının tüm çekleri kaybettiğinden bahisle Ankara —-Asliye Ticaret Mahkemesinde 17.12.2010 tarihinde zayi nedeniyle iptal davası açtığını bildirdiğini, Ankara —.Ticaret Mahkemesinin ayırma kararı vermesi üzerine, bu çeklerin keşide yeri olan Acıpayam’da Asliye Hukuk Mahkemesinde davaya devam edildiğini, Mahkemece ödeme yasağı kararı verildiğini öğrendiklerini, teminat amacıyla verilmiş beş adet çekten her biri 70.000,00 TL olan dört tanesinin henüz icraya konulmamış olup o dört çeke ilişkin Acıpayam Asliye Hukuk Mahkemesinin — E.sayılı dosyasıyla açtıkları menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla icranın durdurulmasına karar verildiğini, davalı …’a verilen çeklerden — numaralı, 14.12.2010 keşide tarihli, 118.400,00 TL bedelli çekin ise Kadıköy —-.İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyasıyla icra takibine konulduğunu, yukarıda açıklandığı üzere çeklerin bedelsiz olduğunu, kredinin alınamadığını, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi halinde de bedelsizliğin tespit edileceğini, diğer cirantaların, teminat amacıyla düzenlenmiş bu çeki kötü niyetli iktisap ettiklerini, şöyle ki, lehtar …’ın çeklerin iptali için açtığı davada çekleri kaybettiğini belirttiğini, daha sonra 19.01.2011 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayet başvurusunda, çeklerin … tarafından çantadan çalındığını iddia ettiğini, iş bu davaya konu çekte cirosu bulunan davalı … ile yaptıkları görüşmede, bu şahsın sürücü belgesini kaybettiğini, bir otobüs şoförü olduğunu, diğer cirantaların hiçbirisini tanımadığını, kimliğinin kötü niyetli kimselerce kullanıldığını öğrendiğini, sürücü belgesinin resmi değiştirilerek yeni bir kimlik yapıldığını, tahrifatla oluşturulan kimliğin kullanılarak sahte işlemler yapıldığını, cirodaki imzanın kendisine ait olmadığını, bu konuda Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının—- Soruşturma sayılı dosyasıyla suç duyurusunda bulunduğunu tespit ettiklerini, …’ın açtığı çek iptal davalarıyla yapmış olduğu suç duyurusundan ve gerçek …’nin yaptığı suç duyurusundan, teminat amacıyla çekleri elinde bulunduran davalı lehtardan çeklerin çalındığı, çeklerin … kimliğini kullanan bir dolandırıcı tarafından rıza dışı alındığı, sahte imza ile ciro edildiği hususlarının anlaşıldığını, bu haliyle ciro silsilesinde kopukluk oluştuğunu, sahte kimlik kullanılmak suretiyle … adına sahte imza atılarak ciro zincirinde kopukluk oluşmasının yanı sıra ayrıca cirolar arasında iptal yazılmak suretiyle karalama yapıldığını, ciranta …’in çeki tekrar kendisine ciro etmesi gibi hayatın olağan akışına aykırı bir sonuç ortaya çıktığını, bunun da ciro zincirinde ayrı bir kopukluk oluşturduğunu, lehtar …’ın … isimli kişiyi ve diğer cirantaları aradığını, çeklerin çalıntı olduğunu ve iade etmeleri gerektiğini söylemesine rağmen davalı …’in çeki iade etmek yerine icra takibine giriştiğini, lehtar …’ın savcılığa verdiği şikayet dilekçesinde … sahte kimliğiyle hareket eden şahsın, diğer ciranta …, diğer ciranta —- Limited Şirketi ve son ciranta …’in adresleri dikkatlice incelendiğinde, … ile —-Şirketinin adreslerinin aynı olduğu, diğer davalıların adreslerinin ise birbirlerine çok yakın olduğunu, söz konusu davalı cirantaların bu çeke ilişkin olarak birbirlerine fatura kesip kesmediklerinin, ticari defterlerinde kayıt olup olmadığının araştırılması halinde durumun anlaşılacağını, bu açıklamalara göre davacının karşısında meşru çek alacaklısı iddiasında olan iki kişi bulunduğunu, bunlardan lehtar …’ın Acıpayam Asliye Hukuk Mahkemesine çek iptali için yaptığı başvuruda, toptan mal almak üzere çekin kendisine verildiği iddiasında bulunduğunu, çeklerin rızası dışında elinden çıktığından bahisle tedbir talep ettiğini, diğer meşru hamil iddiasında olan kişinin ise son hamil … olduğunu, …’in de kötü niyetle bu çeki elde ettiğini, bu nedenle müvekkilinin davalılara borçlu olmadığını belirterek sonuçta, Kadıköy—-İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı icra takibine konu çek nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine ve %40 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalı …’den tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun zamandır Ataşehir ve Kayışdağı bölgesinde inşaat ve taahhüt işleriyle uğraşan bir serbest meslek erbabı olduğunu, mesleği gereği kendisiyle aynı bölge ya da civar bölgelerde gayrimenkul alım satımı ya da taahhüt işlemleriyle uğraşan firma ve şahısları da doğal olarak tanıdığını, 2010 senesi içinde gayrimenkul satın almak amacıyla 3D Uzlaşı firmasında çalışmakta olan dava dışı —- ile tanıştığını, bu kişi ile bir süre çeşitli gayrimenkulleri gezen müvekkilinin beğenmesi üzerine uygun bir ev bulamayınca satış işleminden vazgeçtiğini, —- ile bu vesileyle tanışan müvekkilinin, çekte kaşe ve imzası bulunan diğer davalı … ile tanıştığını, —-‘ın bu tanışıklığa ve müvekkili ile aynı sektörde yer almasına dayanarak Sultanbeyli’de yapımına devam ettiği bir inşaat bulunduğunu, ancak nakit sıkıntısına düştüğünü, kısa süreli olarak bu sıkıntının çözülmesi halinde birlikte iş yapabileceklerini belirterek müvekkilinden borç para istediğini, müvekkilinin de borç para verebileceğini ancak bir güvence olması gerektiğini söylediğini, davalı … ve dava dışı —-‘in, Denizli’de ticaretle uğraşan —-‘a ait bir çek bulunduğunu, kabul ederse bu çeki hali hazırdaki cirantasından alabileceklerini belirttiklerini, müvekkiline önce bu çekin fotokopisini verdiğini, müvekkilinin de çekte keşideci olarak gözüken davacıyı bizzat telefonla arayarak çekin kendisine ait olup olmadığını sorduğunu, davacının da çeki bir iş için … lehine keşide ettiğini, çekin gerçek olduğunu belirttiğini, bu cevapla yetinmeyen müvekkilinin muhatap bankayı da arayarak davacı hakkında istihbarat topladığını, davacının Acıpayam ilçesinde bilinen bir tacir olduğunu öğrenince çeki almayı kabul ettiğini, akabinde müvekkilinin davalı …, dava dışı —- ve diğer davalı … ile Ataşehir’de bir araya geldiklerini, bu görüşmeye çeki getiren kişinin … olduğunu, çekte hali hazırda …’ın cirosunun bulunmakta olup sırasıyla …, davalı …’ın sahibi olduğu —-Şirketi, davalı … tarafından cirolanıp imzalanarak müvekkiline teslim edildiğini, davalı …’ın dava dışı —- ve müvekkili arasında söz konusu borç para alımına ilişkin bir protokolün imzalanmış olup 120.000,00 TL’nin 55.000 TL’sinin —‘ın — Bankası — Şubesindeki —- nolu hesabına gönderdiğini, bakiye 65.000,00 TL’yi de 25.10.2010 günü elden ödediğini, bu konudaki belgeleri ibraz edeceklerini, çekin keşidecisi olan davacının teyidi üzerine bu işlemlerin yapıldığını, çekin vadesinde ödenmemesi üzerine önce davacıyı ve eşini arayarak ödeme talep ettiğini, ancak davacı tarafın müvekkilini oyaladığını, bunun üzerine müvekkili tarafından keşideci ve tüm cirantalar aleyhine icra takibine girişildiğini, icra takibi başladıktan sonra davacının Kadıköy —-.İcra Hukuk Mahkemesinin — E.sayılı dosyasıyla imza inkarında bulunduğunu, yapılan inceleme sonucunda imzanın kendisine ait olduğunun ortaya çıkması üzerine 21.01.2011 tarihinde davadan feragat ettiğini, feragatten bir gün önce yani 20.01.2011 tarihinde Kadıköy —İcra Hukuk Mahkemesinin —- ve —- E.sayılı dosyalarıyla takibin iptali ve aşkın haciz şikayetlerinde bulunduğunu, aynı tarihte iş bu menfi tespit davasını açtığını, aşkın haciz iddiasına ilişkin davanın hacizlerin fekkedilmesi üzerine takipsiz bırakıldığını, takibin iptaline ilişkin talebin devam ettiğini, davacının haksız ve kötü niyetli olarak tüm hukuk yollarını kullandığını, davacının bu şikayet ve davaları açarken diğer davalılardan …’ın da davacıyla danışıklı hareket ederek dava ve şikayetlerde bulunduğunu, ilk olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği şikayet dilekçesinde müvekkili ve diğer davalılar hakkında dava konusu çekin çalındığı ve dolandırıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu, bu şikayet üzerine Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığının —- ve —- soruşturma sayılı dosyalarının açıldığını, lehtar davalının ayrıca Acıpayam Asliye Hukuk Mahkemesinde çek iptal davası açtığını, müvekkilinin anılan davaya müdahil olduğunu, davacının dava konusu çeki yabancı bir bankadan kullanacağı kredi riskiyle ilgili olarak yapılacak sigorta primlerinin teminatı olarak davalı …’a verdiğini iddia ettiğini, bu iddiasını ispatlamak içinde 11.11.2010 tarihli bir protokol ibraz ettiğini, hayatın olağan akışı içinde küçük ya da büyük hiçbir tacirin 5.000.000 USD değerindeki bir kredi için alelade bir sözleşme düzenlemeyeceğini, bu şekilde çek ve senet vermeyeceğini, kaldı ki lehtar — tarafından açılan çek iptali davasında, bu çekleri toptan satılacak mal karşılığı aldığını söylediğini, bir kıymetli evrakın düzenleme sebebinin bir tane olduğunu, taraflara göre sebebin değişmeyeceğini, davacı tarafın dilekçesi ekinde sunduğu 11.11.2010 tarihli sözleşmenin gerçekle ilgisinin olmadığının bir diğer kanıtının da müvekkili davalı … ve dava dışı — ile borç para konusunda anlaştıktan ve çeki teslim aldıktan sonra 22.10.2010 tarihinde dava dışı —-‘e ilk ödeme olarak 55.000 TL’yi banka aracılığıyla ödediğini, bakiye 65.000 TL’nin ise 25.10.2010 tarihinde elden —‘e ödendiğini, davacı ile davalı .—-‘ın ise çek davalı müvekkilin elindeyken 11.11.2010 tarihli sözleşmeyi yaparak ileride yapacakları savunmanın temelini oluşturduklarını, ancak sözleşmenin tarihinde hataya düştüklerini, kaldı ki davalı … ile —- arasında çekin davalı müvekkiline teslim edilmesinden ve hatta vade tarihi olan 14.12.2010 tarihinden dahi sonra yapılan mail yazışmaları mevcut olup bunların da Mahkemeye sunulacağını, davacının iddialarının kötü niyetli ve gerçeğe aykırı iddialar olduğunu, bir an için davacının iddiasının gerçek olduğu düşünülse dahi, müvekkilinin çeki iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişi konumunda olduğunu, TTK.598., 702 ve 599.maddeleri uyarınca bedelsizlik definin nispi defi olup iyiniyetli hamil olan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, çekin teminat çeki olduğuna dair çek üzerinde hiçbir kayıt bulunmadığını, müvekkilinin bunu bilmesinin mümkün olmadığını, bu definin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğine dair pek çok emsal içtihad bulunduğunu, bu nedenle davacının çek bedelini ödemekten ya da …’nin imzasının sahteliğini ileri sürerek çek bedelini ödemekten kaçınmasının mümkün olmadığını, çekteki ciro silsilesinin düzgün olduğunu, müvekkilinin sahteciliği bilmesinin mümkün olmadığını, çekin çalındığı iddiasının doğru olmadığını, çünkü çekin müvekkiline getirildiğinde …’ın cirosunun mevcut olduğunu, çekin bizzat … tarafından …’ye teslim edildiğinin açık olduğunu belirterek sonuçta, davanın reddine ve %40 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesin istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK.72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılmış bir menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde “Dava konusu çekin teminat olarak davalı …’a verildiğinin 11.11.2010 tarihli protokolden anlaşıldığı, dava konusu çekteki … cirosunun ise sahte olduğu, davalı …’nin çeke bağlı bir alacak hakkının bulunmadığı, yine Kadıköy —- Ağır Ceza Mahkemesi’nin — esas sayılı dosya içeriğinden davalı … ve davalı Isıyaz —–Ltd. Şti.’nin dava konusu çeke bağlı bir alacak haklarının bulunmadığının anlaşıldığı, çek hamili davalı …’in ise dava konusu çek karşılığı diğer davalılara gerçek bir ödeme yaptığını kanıtlayan somut deliller sunamadığı, iyi niyetli hamil kabul edilemeyeceği, ayrıca davalı …’in takibe girişmekte kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının dava konusu çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine ve % 40 oranında 47.360,00 TL kötü niyetli takip tazminatının davalı …’den tahsiline” karar verilmiş, hüküm davalı … vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/12/2016 tarih, 2016/10161 E.; 2016/16116 K. sayılı kararı ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Dosyanın yeniden esasa alınarak yapılan yargılaması sırasında, usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememiz kararı ile bozma ilamında belirtilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından lehtar ve cirantalar aleyhine açılan menfi tespit istemine konu çekin ciro silsilesinde kopukluk olmadığı, davalı … dava konusu çeke ciro yoluyla hamil olduğu, keşideci davacı … ile lehtar … arasındaki şahsi defilerin ileri sürülebilmesi için dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 599/1 maddesi hükmü uyarınca hamilin çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun davacı tarafından kanıtlanması gerektiği, davacı tarafından dosyaya sunulan delillerin bu hususu kanıtlamaya elverişli bulunmadığı değerlendirilerek davacı yanca, davalılar —–. ve —- San. Tic. Ltd. Şti. Aleyhine açılan davanın kabulü ile, dava konusu İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı icra takibine konu 118.400,00 TL tutarlı çek nedeniyle davacının anılan davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacı yanca davalı … aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın reddi sebebiyle İ.İ.K. 72/4 maddesi gereğince İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasına konu asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanacak takdiren % 40 oranında tazminatın davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
Bunun yanında dosyanın 18/04/2017 tarihli celse zabtında verilen kısa kararda her ne kadar istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmişse de, mahkememiz dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olması ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu geçici 3. Maddesinde Yargıtay incelemesinden geçen dosyaların Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemeyeceği düzenlemesi gereğince kanun yolu hususu HMK 304. maddesi gereğince gerekçeli kararda düzeltilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı yanca, davalılar —– ve —- San. Tic. Ltd. Şti. Aleyhine açılan davanın kabulü ile, dava konusu İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğünün — esas sayılı icra takibine konu 118.400,00 TL tutarlı çek nedeniyle davacının anılan davalılara borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacı yanca davalı … aleyhine açılan davanın reddine,
3-Davalı … aleyhine açılan davanın reddi sebebiyle İ.İ.K. 72/4 maddesi gereğince İstanbul Anadolu —-İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasına konu asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanacak takdiren % 40 oranında tazminatın davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
4-Karar harcı 8.087,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.755,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.332,65-TL harcın davalılar …, …, … ve …’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 1.776,65-TL ilk masraf, 1.478,85-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.300,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.555,55-TL yargılama giderinin davalılar …, …, … ve …’nden dayanışmalı olarak tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan 310,05-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 12.222,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar …, …, … ve …’nden dayanışmalı olarak tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. Deki esaslara göre belirlenen 12.222,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar ibaresi, HMK’nın 304. ve geçici 3. maddeleri gereğince düzeltilmekle, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolu açık olmak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/04/2018