Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/61 E. 2019/1048 K. 24.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/61 Esas
KARAR NO: 2019/1048
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/01/2016
KARAR TARİHİ: 24/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine toplam ——— TL bedelle İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğünün ——- Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, oysa ki davacı adına bugüne kadar herhangi bir elektrik aboneliği bulunmadığı gibi enerji tüketim bedeline konu adreste dahi bulunmadığını, borcun bulunmasının fiilen mümkün olmadığını, davacının bahse konu sebepten dolayı davalı kuruma, tahakkuk ettirilen borca ve icra takibine ——— tarihinde itirazda bulunduğu, söz konusu itiraza davalı şirketin “Başvurunuza istinaden yapılan araştırmalar neticesinde; adınıza kayıtlı sözleşmeye ilişkin hatalı bir durum tespit edilememiştir. Dosya icra takibinde bulunduğu için söz konusu borca ilişkin itirazınızı ilgili icra müdürlüğüne iletebilirsiniz” şeklinde cevap verildiğini, iş bu sebeplerle davacı adına davalıya borcu olmadığının tespitini, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının takibe konu borcun kendisine ait olmadığı yönünde bir kısım beyan ve iddialarda bulunmuş ise de işbu durumun gerçeği yansıtmadığını, davacıdan talep edilen elektrik kullanım bedellerini ödemeyerek hakkında yasal takibe geçilmesine kendisinin sebebiyet verdiğini, takibe herhangi bir itirazda bulunmadığını, bu nedenle davacı yanın itirazları ve davasının alacağın tahsilini geciktirmek amacı taşıdığı kanaatinin kendilerinde hasıl olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ——— esas —— karar ile ——– tarih ——— karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. Maddesinin lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması gerekmektedir .
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde , davanın niteliği itibariyle mutlak ticari dava olmadığı görülmüş olup , nispi ticari dava yönünden değerlendirme yapılması için mahkememizin ——— tarihli celsesinin 2,3 ve 4 nolu ara kararları ile ilgili vergi dairesi, ticaret sicil müdürlüğü ve esnaf odasına davalının esnaf sıfatıyla bir üyeliğinin bulunup bulunmadığı ve hangi sıfatla gelir vergisi yükümlüsü olduğu ve tacir kaydının bulunup bulunmadığı konularında müzekkere yazılarak , müzekkere cevapları dosya içine alınmıştır.
————tarihli müzekkere cevabında davacı ——– esnaf kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
———- tarihli müzekkere cevabı ve ek belge incelendiğinde davacının vergiye tabi kazanç elde etmeyen mükellefiyet kaydının bulunduğu anlaşılmıştır.
—— tarihli müzekkere cevabında ise davacı —— gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı gibi yetkililerinden olduğu şirket kaydının da bulunmadığı bildirilmiştir.
Davaya konu uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen mutlak ticari dava anlamında bir uyuşmazlık niteliğinde olmadığı gibi, davalı taraf tacir olup uyuşmazlık ticari işletmesinden kaynaklı ise de davacı tarafın gerçek kişi olup tacir sıfatı ve ticari işletmesinin bulunmadığı ,nitekim davacı vekilinin beyanlarının da davacı asilin tacir olmadığına ilişkin olduğu, kaldı ki davacı tarafından abonelik sözleşmesinin de kabul edilmediği , davacının kabulünde olmayan abonelik sözleşmesinde yalnızca Ticarethane ibaresinin geçmesinin mahkememizi görevli kılmayacağı, aksi durumun Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesinin lafzına açıkça aykırılık oluşturacağı dolayısıyla nispi ticari dava ölçüleri yönünden de ilgili şartların oluşmadığı, davanın bu aşamasında toplanan deliller ve beyanlar dikkate alındığında davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi mümkün olmayıp 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2/2 maddesi gereğince görüm ve çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda anlatılan nedenlerle TTK’nun 4(1) maddesindeki düzenleme nedeniyle somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/09/2019