Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/598 E. 2021/745 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/598 Esas
KARAR NO : 2021/745

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/05/2017
KARAR TARİHİ : 13/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı——– tarihi —— kredi kullandığını,———– yapılandırma görüşmeleri —— —– halinde yapılması hususunda davalı —– anlaşıldığını, her ne kadar yapılandırmaya ilişkin her iki tarafın bir araya gelerek imzalamış bir yapılandırma sözleşmesi bulunmasa da sözleşmenin karşılıklı icap ve kabul beyanları ile kurulduğuna ilişkin bir tereddüt bulunmadığını, müvekkilinin——– —- tarihinde talimat verdiğini, ancak davalı —— söz konusu —— uygulamaya konulmadığını, aksine vadesi gelmemiş —— hesaptan tahsilatının yapıldığını, banka tarafından yapılan bu haksız tahsilat neticesi şirketin nakit akışının bozularak, çok sayıda iş ve işlemin sekteye uğramasına sebep olduğunu, hatta müvekkil şirketin devamını sağlayacak — ödemelerinin gerçekleştirilemediğini, davalı bankanın haksız tahsilatı ile taraflar arası — ilişkisine aykırı davranması sebebi ile doğan ve doğmaya devam eden zararların önüne geçebilmesi için muaccel olmayan paranın iadesi için davalı bankaya ihtarname keşide edildiğini, davalı bankanın haksız eylemi ile, TBK md. 112 uyarınca borca aykırılık teşkil ettiğini, 5411 sayılı Bankacılık Kanunun md.61 uyarınca da bankacılık mevzuatın aykırılık oluşturduğunu, bu nedenlerle davalı bankanın haksız tahsilatı sonucu müvekkili şirketin nakit akışının bozulması sebebi ile doğan zarara karşılık tespit—- işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, davalı bankayla aralarındaki sözleşmelerden kaynaklı kredi borçlarına istinaden yapılan tahsilat sebebiyle zarara uğradığını ve bu zararın da banka tarafından tazmin edilmesi gerektiğini iddia etmekte olduğunu, ancak aşağıda bu nedenlerle tüm bu iddialar ile dava içeriğinin tümden yersiz ve mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın davayı belirsiz alacak şeklinde açmasının usulen mümkün olmadığını, en azından hangi işlemlerden dolayı zarara uğradığını, sunması gerektiğini, dava konusu tahsilatın davacı tarafın banka ile ilişkiyi düzenlemekte olan Genel Kredi Sözleşmesi ve Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi’ne istinaden yapıldığını, tahsilatın yapılmasını gerektiren durumların ise yine davacı tarafın mevcut sözleşmeleri——- sebebiyle ortaya çıktığını, davacı —- kendi —– ve idari sıkıntıları sebebiyle diğer tüm ticari ilişkilerinde olduğu gibi davalı banka ile aralarındaki kredi ilişkisinin —– uğramaya başladığını, bu süreçte davacı firma ile aynı ———- bulunan —–hakkında başlatılmış olan ————-haberdar olunduğunu, bu duyumlarla ilgili davacı şirketten —– dayalı olarak —– istendiğini, ancak bu taleplerin yerine getirilmediğini, davacı şirkete dair de bir kısım olumsuz ekonomik verilerin tespit edilmesi üzerinde davacı şirket —– ihtarnamesinin keşide edilerek hesapların kat edildiğini, bu hususların — 3.10 ve 18.2 maddesinde düzenlendiğini, buna rağmen müvekkili bankanın iyi niyetle yapılandırma sürecine gitmeye —— olumsuzlukların artarak devam etmesi üzerine—– için muhtelif zamanlarla daha kolay vadeler —– birlikte taraflar nezdinde oluşacak olumsuzluklar nedeniyle tahsilat yapma hakkının ortadan kalkmadığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin M.22 hükmünde tüm bu hususların açıklanmış olduğu, yapılan tahsilat işlemlerinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, yapılan tahsilatta da fazladan tahsil edilmiş alan veya davacı tarafı zarara uğratmış olan herhangi bir meblağ bulunmadığını, yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda davacının tüm talepler yönünden davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraftan tahsilini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile davalı banka nezdinde bulunan davacıya—- aykırı olarak el konulması ve neticede uğranılan zararın tazmini iddiasına dayalı olarak açılan tazminat davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, taraflar arasında ———- ve ilgili tüm belgelerin bankadan celbi sağlanmış, ihtarname —-, ——- evraklar celp edilmiş, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında ——-kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi ve 7251 sayılı yasa ——- kadar olan davalarda yargılama usulünün basit yargılama usulüne dönüştürülmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmasından sonra, mahkememizce ihtilaf noktalarında rapor tanzimi için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bu kapsamda——bilirkişiye ——— üzerinde yerinde inceleme yetkisi de verilerek rapor tanzim edilmesi istenmiş, bilirkişi tarafından 01/04/2019 tarihli rapor düzenlenmiştir.
Düzenlenen——— özetle,” Yapılan inceleme ve hesaplamalar sonucunda,——- imzalandığı, davalı——-tarihine kadar konu kredilere uygulanan aylık %0.36 yıllık %4.32 faiz oranından yaplan hesaplamaya göre davalı bankanın davacıdan ——- olduğu, ancak davalı—— olmak üzere —— fazla tahsilat sağladığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin,” CARÎ HESAP SÖZLEŞMESİ ve ——- YETKİSİ “başlıklı 18.2maddesinde, ” —— gerek gördüğünde işbu cari hesap sözleşmesini tek taraflı bildirimle feshedebilir. Bu durumda ——- tümü muaccel olur ve Müşteri ——– borçlarını derhal ve nakden —– ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Cari hesap sözleşmesinin feshi işbu ana sözleşme ve buna ilişkin diğer sözleşme, taahhütname ve protokolleri etkilemez. Banka dilerse cari hesap sözleşmesinin feshi halinde işbu ana sözleşmeyi ve diğer sözleşme ve taahhütleri de tek taraflı olarak feshedebilir.” denildiği, iş bu maddeye göre davalı bankanın tek taraflı olarak fesih hakkının bulunduğu, yine taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ” MUACCELİYET SÖZLEŞMESİ” başlıklı 21.1-3 maddesi,”Müşterinin, gerek Banka gerekse de başka alacaklılar / kişiler için keşide ettikleri senetlerin——- karşılıksız çıkması, diğer alacaklılarına olan borçlarını kısmen dahi olsa vadesinde ödememesi, ödemelerini —– ödeme güçlüğü içerisine düşmesi, alacaklıları ile ——- ertelenmesi talebinde bulunması, yeniden yapılandırma, ——— bulunması” denildiği, davalı vekilinin ——-tarafından kredili müşterilerine’ ——, davacı şirkete dair bir kısım ——- verilerin tespit edilmiş olması da bu —– nitelikte olunca davacı şirket ve diğer—— ihtarnamesi gönderilerek hesaptan kat edilmiş ve borçların muaccel hale geldiğini,” şeklinde beyanda bulunması karşısında —– kredili müşterileri için yapmış oldukları —– çalışmalar akabinde kredi ilişkilerini sonlandırabilecekleri bankaların uygulamaları arasında olduğu, dolayısıyla davacının tazminat talebinde bulunup bulunmayacağının, keyfiyeti 6100 sayılı HMK 282 hükmü de gözetilmek kaydıyla ve 6754 sayılı Kanun’un md. 3/3 ile HMK md. 266/c.2 uyarınca—— Mahkemeye ait olduğu” yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur.
Bilirkişi raporu her iki taraf vekiline de tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuş, davalı vekili tarafından —– gönderilen dilekçe ile bir kısım beyan ve itirazlarda bulunulmuş, mahkememizin 21/05/2019 tarihli ara kararları ile öncelikle davacı vekiline Hukuk Muhakemeleri Kanunu 119/1-ğ maddesi gereği açık talep sonucunu belirtmesi ve taleplerini somutlaştırması için süre verilmiş, davacı vekili tarafından ————- beyan edilmiş, —– dosya yeni——— bilirkişi ile nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş,——- rapor düzenlenmiştir.
Düzenlenen —— Davalı Banka ile davacı ——- limitli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında davacı şirkete diğerlerinin kefaletiyle muhtelif tarihlerde nakdi krediler kullandırıldığı, söz konusu kredilerde ödemede gecikmeye düşülmesi/düşülecek olması nedeniyle davacı ——— kullanmış olduğumuz —— kredilerden kaynaklanan ve bugün itibariyle….———–olan borçlarımızı, içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılar, geçici — tarihinde ödeyememekteyiz. Ve yakın zamanda da — ödememiz mümkün görünmemektedir. … — kaynaklanan toplam borcumuzu, ekte belirtilen vade ve miktarlarda, taksitler halinde ödemeyi talep etmekteyiz.” demek suretiyle——tutarındaki krediler için yapılandırma talebinde bulunduğu,—– ve sonraki —— olarak geri ödenmek üzere yeniden yapılandırma ödeme planı hazırlandığı,——— olarak yeniden yapılandırma ödeme planı hazırlandığı, —– ödenmesi için davacı şirket tarafından ——- ilişkin —— tahsil ettiği, kredinin kalan anapara alacak tutarı olarakta —— olmak üzere tahsilat yaptığı,————– tahsil etmiş olup yapılan tahsilatlarda kredilerin anapara tutarları tahsil edildiğinden davacılar aleyhine bir fazla tahsilat bulunmadığı, önceki bilirkişi raporunda hesaplamanın TL alarak tahsil edilen ——olarak değerlendirilmesinden kaynaklı olduğu, hesap ekstresinin başlığında ——–olarak belirtildiği açıkça görülmekte olup tahsilat ——, davacı —- yapılandırmanın yürürlüğe sokulmayarak— önce tahsil edilmesi gerekçesiyle, davalı ——- keşide ettiği, davacı ——— sunulan belgeler ve talep somutlaştırma dilekçesi kapsamında işletmekte olduğu ———— artırımına yönelik olarak üçüncü şahıslarla yaptığı sözleşmenin feshedilmesi neticesi —–feshedilen sözleşme neticesi gerçekleştirilemeyen kapasite artışı nedeniyle uğramış olduğu — mahrum kalma —— gereği kapasite artışı sağlansa idi müvekkil şirketin–, ve davalı bankanın fazla tahsil ettiği kapatma tutarına karşılık — bulunduğu, davasını kapasite artırımına yönelik alarak planladığı yatırımı gerçekleştirememesi ve bu yüzden uğradığını iddia ettiği zararın gerekçesi olarak yapılandırma kapsamındaki kredilerin davalı banka tarafından erken kapatılması olarak gösterdiği, davacı şirketin kapasite artırımını planladığı——- bankadan kullandığı ve yapılandırılmayan kredinin erken kapatılması nedeniyle gerçekleştiremediğini iddia etmekle birlikte bu kapasite artışına ilişkin —- şahıslarla yaptığı sözleşme kapsamında uğradığı muhtemel zararlara ilişkin yazılı delil ve uğradığı muhtemel kayıplara ilişkin somut bir delil sunmadığı, bu durumda bütün bu —temenniden ibaret olduğu, bankaların müşterilerine kullandırdıkları kredinin sözleşmeye uygun olarak ödenmemesi ihtimaline istinaden kredi açma sözleşmelerine belirli olayların gerçekleşmesi halinde vadesi gelmemiş kredi taksitlerinin tamamının muaccel olacağına ilişkin hükümler koyabildiği, davalı bankanın taraflar arasında düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesinin 3.10,18.2, 21.1,21.2, 21.3 ve diğer hükümleri gereği, kredileri erken geriye çağırabileceği, bankanın yeniden yapılandırma talebini yerine getirme zorunluluğunun bulunmadığı,—- bankaların kredinin akışkanlığını sağlamak ve risklerini minimize etmek olduğu, somut olaya dönüldüğünde davalı bankanın dava dışı şirketler ile davacı şirketi kapsar biçimde ——— keşide ettiği ihtarıyla “nakdi kredilerden kaynaklı borçların ödenmemesi sebebiyle alacağın tamamı kat edilerek ——-, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının’ bildirildiği, davacının 29.07.2016 günü (davacı tarafından sunulan nüshasında —- tarihi yer aldığı; davalı tarafından sunulan nüshadaki tarihe itibar edildiği) davalı bankaya ——kapsamında taksitle ödeme taahhüt ettiği: taksitlerin — öngörüldüğü; ———davalı bankanın düzenlenen bu taahhüdü kabul ettiğine ilişkin belge bulunmamakta ise de. kredi borcunun tahsilinden sonra davacının keşide ettiği ihtar üzerine düzenlediği ——- edilen cevabi ihtarnamede ———–akdedilen genel kredi sözleşmesinde yer alan rehin, takas-mahsup hakkına istinaden tahsil edilmiştir.” —–yer aldığı; hal böyle olunca, davacının borcun yapılandırmasına yönelik taahhüdü kapsamında davalı—– bu taahhüdü kabul ettiğini 7007 sayılı ihtarnamesinde açıkça kabul edilmesine nazaran, taraflar arasında yapılandırma konusunda bir mutabakat olduğunun anlaşıldığı; anılan mutabakat içeriğinin incelenmesinde; “Bankanın Kanun, sözleşme, sair taahhütnameler, yapılmış—- işlemlerden doğmuş doğacak———— anlamına gelmemek kayıt ve şartıyla … gecikmelerden kaynaklı toplam borcun ekte belirtilen vade ve miktarlarda taksitler halinde ödenmesi … bankanın tüm yasal işlemlerden dolayı doğmuş doğacak hakları saklı tutulduğundan taahhütlerden herhangi birine riayet edilmemesi halinde ayrıca hiçbir ihtar ve İhbara gerek olmaksızın tüm borcun muaccel olacağını … işbu taahhüt üzerine bankanın vade ötelemesi yapmasını bankanın herhangi bir hakkından vazgeçmesi feragat etmesi anlamında olmadığım; gerçekleştirilecek vade ötelemesinin banka tarafından tarafımıza tanınan bir ödeme imkanı olduğunu kabul ve beyan edildiği”——– nazaran yapılandırmayı kabul ettiğinin anlaşıldığı; yapılandırmanın içeriğinde doğmuş hakların saklı tutulduğu, borcun yenilendiği anlamına gelmediği ve keza vade ötelemesinin davalı bankanın herhangi bir hakkından vazgeçmesi veya feragati sonucu doğurmadığı anlatımı yer aldığı; kredi borçlusu ve kefillerin——– teminatı olarak rehin verildiğinin” görüldüğü; kredi sözleşmesinin 16.1 maddesinde aynı hususun tekrarlandığı; devamında 16.3 maddesinde ‘Bankanın takas, mahsup ve —— yetkilerini kullanması için müfterinin borçlarına muaccel olmasına gerek bulunmadığı; bankanın muaccel olmamış alacaklar için de takas, mahsup, —– kullanabileceği’ düzenlemesi bulunduğu————-; davacı şirketin 22.12.2016 günü ilk taksitlerin önceden hesaptan alınması yönünde talimat verdiği; bu kapsamda da hesaba—– hak edişi olan 2.761.593.51 TL gelmesi üzerine, banka tarafından ——–11.525,05 TL çekildiği, hal böyle olunca, davalı bankanın, —–yapılandırmaya rağmen, her ne kadar bu yapılandırmada da haklarını saklı tutmuş ise de. —cari olduğu; bir başka anlatımla, —/protokollerde kendisine tanınan bu yetkiyi kullanma biçiminin TMK.m.2/f.2 anlamında hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup olmadığının irdelenmesi gerektiği ve bu hususun taktirinin mahkemede olduğu, mahkemece anılan hakkın kötüye kullanıldığı esasının benimsenmesi halinde ise davacının cevap dilekçesi ekinde sunduğu;———- bildirilen (dosyada ——– ödemenin -miktarının belirsiz olmakla- davacı bankanın yukarıda tanıtılan eylemiyle ortaya çıkan fesih arasında uygun illiyet bağı bulunmadığının irdelenme imkanı bulunmadığı; öte yandan uygun illiyet bağı bulunduûunun anlaşılması halinde ise feshe bağlı davacının uğradığı kâr payının belirlenmesinin de heyetimizin uzmanlık alanı dışında kaldığı, davalı bankanın eyleminin sözleşmeye uygun olduğunun benimsenmesi halinde yukarıda gösterildiği üzere fazla tahsil edilen bir tutar bulunmadığı; önceki bilirkişi raporunda —tutarın — olarak değerlendirilmesinden kaynaklı hata bulunduğu” yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur.
Bilirkişi raporu her iki taraf vekiline de tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından rapora ilişkin beyan ve zarar tespiti yönünden inceleme yapılması için ek rapor düzenlenmesine yönelik talep dilekçesi sunulmuş, davalı vekili tarafından beyan ve itiraz dilekçesi ile ekinde davacı hakkında başlatılan icra takiplerine ve olumsuz alınan istihbarata ilişkin ek belgeler sunulduğu görülmüş, dosya kapsamı toplanan deliller son alınan bilirkişi raporunun uyuşmazlığın çözümü için elverişli olması ve hukuki değerlendirmeye ilişkin taktirin mahkememizde bulunması sebebi ile yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmemiştir.
Toplanan tüm deliller, iddia ve savunmalar, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen,——– tarihli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle taraflar arasında—— Sözleşmesi imzalandığı, dava dışı ——— kefil olarak imzalarının bulunduğu, davalı tarafından davacı şirkete muhtelif—— kullandırıldığı, kredinin ödenmemesi üzerine 2014 yılında hesabın kat edildiği, davacı şirketin kendi beyanı ile de ekonomik sıkıntı içinde olduğu ve kredilerin ödenmediği —– tutarındaki krediler için yapılandırma talebinde bulunduğu görülmektedir. Davacı tarafında kabulünde olmak üzere taraflar arasında imzalı yazılı bir yapılandırma sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı tarafın talebi doğrultusunda ———–üzere en son taksitin——– olarak ödeme planı hazırlandığı, davacının 22.12.2016 tarihinde kredinin ilk taksitlerinin ödenmesi——– talimatı verildiği banka tarafından kredinin yapılandırmadığı ve her iki krediye ilişkin olarak raporda da belirlendiği üzere toplam ———- farkı ——- tahsil ettiği görülmektedir. Yapılan ——– anapara tutarları tahsil edildiğinden davacı aleyhine fazla bir tahsilat olmadığı tespit edilmiş olup, hesap hatasına dayalı ilk alınan bilirkişi raporunda aksi yönde yapılan değerlendirmeler yerinde görülmemiş, dolasıyla davacının taleplerinden olan fazla tahsilat yapıldığına ilişkin kısmı davasının (her ne kadar davacı tarafça belirsiz alacak olarak açılmış ise de talep gereği belirsiz alacağa konu edilemeyecek olması sebebi ile kısmı dava olarak mahkememizce nitelendirilmiştir.) reddi yönünde karar vermek gerekmiştir. Davacının diğer talepleri ise davalı bankanın yapılandırma sözleşmesine aykırı olarak tahsilat yapması sebebi ile uğranılan maddi zararın tahsili talebine ilişkin olup öncelikle taraflar arasında bu anlamda bir sözleşmenin bulunup bulunmadığı, davalı bankanın işlemlerinin hukuka ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılık tespit edip etmediği, iki koşulun sağlanmış olması halinde davacının uğradığını iddia ettiği zarar ile davalı işlemleri arasında ——bulunup bulunmadığı ve netice itibariyle davacının uğramış olduğu bir zararının bulunup bulunmadığı var ise miktarı yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere borcun yapılandırıldığına ilişkin yazılı bir yapılandırma sözleşmesi bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı taraf icap ve kabul yolu ile sözleşmenin kurulduğunu iddia etmiş ve bilirkişi raporunda da davalı bankanın —— içeriğine nazaran yapılandırmayı kabul ettiği yine bankanın davacının ödeme güçlüğü içinde olduğuna ilişkin iddiaları yönünden somut bir belge bulunmadığı gerekçesi ile —— kuralının cari olduğundan bankanın sözleşmelerde kendisine tanınan yetkiyi kullanma biçiminin TMK.m.2/f.2 anlamında hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup olmadığının irdelenmesi gerektiği görüşünde bulunulmuş ise de , yukarıda açıklandığı üzere yazılı bir yapılandırma sözleşmesinin bulunmaması, nitekim davacının ——— açıkça yapılandırma ve borcun yenilendiği anlamına gelmediği anlamına gelmemek kaydı ile gecikmelerden kaynaklı toplam borcun belirtilen vade ve miktarlarda taksitler halinde ödenmesi bunun davalı banka tarafından davacıya ödeme imkanı sağlanmasına yönelik olduğu vade ötelemesinin davalı bankanın herhangi bir hakkından vazgeçmesi veya feragati sonucu doğurmadığının kabul edilmesi yine davalı banka vekilinin de yargılama sürecindeki savunmalarının bu yönde olması , yine davacı şirketin kendi beyanları ile ödemede—–beyan etmesi ve davalı banka vekili tarafından da davacı şirketle ilgili ——- ve başlatılan takiplerle ilgili dava dosyasına belgeler ibraz etmesi, gerek taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ilgili hükümleri gerek davacı tarafın imzasını taşıyan 29/08/2016 tarihli teklif formu gerekse bilirkişi raporunda ayrıntılı açıklanan——- ——göz önüne alındığında, davalı bankanın krediyi erken kapatarak tahsil etmesinde yine yapılan işlemlerde bir hukuka aykırılık yahut hakkın kötüye kullanılmasına ilişkin bir durumun mevcut olmadığı kanaatine mahkememizce varılmış, aksinin kabulü durumunda dahi bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davacının uğradığını iddia ettiği zarar taleplerine ilişkin yazılı delil ve uğradığı muhtemel kayıplara ilişkin somut bir delil bulunmaması, bütün bu soyut taleplerin; planlama, talep ve temenniden ibaret olduğu, yine bu zarar —-erken kapatılması arasında uygun illiyet bağının dosya kapsamı itibariyle ispata muhtaç olduğun sonucuna varılacağı anlaşılmıştır. Açıklanan gerekçeler ile açılan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın reddine,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 340,70-TL harcın mahsubu ile artan 281,4‬0-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 15,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde——-göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı