Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/587 E. 2018/241 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/587 Esas
KARAR NO : 2018/241

DAVA : İtirazın İptali ( Esnaf Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/05/2017
KARAR TARİHİ : 06/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Esnaf Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda,

İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı banka ile davalı arasında kredi sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmeye dayanılarak davalıya hazine destekli esnaf kredisi açılıp kullandırıldığını, davalının geri ödeme konusundaki edimlerini yerine getirmediğini, ihtarname çekilmesinden sonra alacağın tahsili için yapılan icra takibinde davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı cevap dilekçesinde; esnaf kefalet kooperatifi aracılığı ile davacı bankadan kredi kullandığını, aracın sekiz ay kadar uhtesinde kaldığını, toplam 15.000,00 TL tutarlı üç taksitini ödeyebildiğini, sağlık sorunları nedeniyle ödemeye yapacak durumda olmadığı için aracı 17/11/2014 tarihinde kooperatife iade ettiğini, bu iade ile borcunun bittiğini düşündüğünü, ödeme emri geldiğinde borcu olduğunu öğrendiğini, araca karşılık kooperatifin bankaya 50.000,00 TL ödediğini, bu olay nedeniyle mağdur olduğunu bildirmiş, mağduriyetinin giderilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, esnaf ve sanatkarlara hazine destekli kredi kullandırım talep formuna bağlı olarak davacı banka ile davalı esnaf arasında düzenlenen 03/09/2013 tarihli kredi sözleşmesi nedeniyle davalıya kullandırılan kredi geri ödemesinin yapılmadığı iddiası ile davacı tarafın sözleşmeden doğan alacağın tahsili için davalı hakkında yaptığı icra takibinde davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 25/05/2015 tarih ve 2014/14664 esas 2015/9298 karar ile 06/02/2016 tarih 2015/9854 esas ve 2016/1152 karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için uyuşlmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
TTK nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye Ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılır. Mutlak ticari davalar tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK nun 4(1)-a ve devamı bentlerinde yazılı uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar mutlak ticari davalardır.
Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 06/10/2016 tarih 2016/8196 Esas ve 2016/8560 Karar sayılı ilamında kooperatif üyesi esnaf tarafından kullanılan krediye ilişkin davacı banka tarafından davalı esnaf hakkında açılan menfi tespit davasında davalının esnaf olması nedeniyle ticari dava niteliğinde olmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, davalının tacir olmayıp esnaf olduğu tüm dosya kapsamı ile açıktır. Bunun yanında davaya konu kredi alacağının varlığını oluşturan sözleşme davalının esnaf olması nedeniyle esnaf ve sanatkarlara kooperatif kefaleti ile kullandırılan hazine destekli kredi kullandırım talebine bağlı olarak gerçekleştirilmiştir. Buna göre davalının tacir olmadığı gibi taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın yukarıda tanımlanan mutlak ticari davaya konu olabilecek ticari iş niteliğinde olmamasının yanında nispi ticari davaya konu olabilecek bir ticari ilişki de yoktur.
Yukarıda anlatılan nedenlerle TTK’nun 4 ve 5. maddelerindeki düzenleme nedeniyle davalı tarafın tacir olmadığı gibi davaya konu anlaşmazlığın ticari iş niteliğinde bulunmadığı, uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşılmakla somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup, uyuşmazlığın mahkememizde çözümünün mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK’nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/03/2018