Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/553 E. 2020/928 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. tanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/553 Esas
KARAR NO: 2020/928
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2017
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —– imzalanan genel nakdi ve —- istinaden adı geçen şirkete kredi tahsis edildiğini, borçlarını ödemeyen borçluların hesabının kat edilerek,———– yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek, ihtarnamedeki yazılı tutarların ödenmesinin talep edildiğini, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için borçlular hakkında ——- sayılı dosyasından ilamsız icra takibe geçildiğini, ancak davalının takibe itirazda bulunduğunu, yapılacak incelemede de görüleceği üzere davalı tarafça takibe, borca ve faize itiraz edilmekteyse de taraflarca imzalanan ve takibe konu borcun sebebini teşkil eden genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi tahtında kendilerine ticari kredilerin tahsis edilerek kullandırıldığını, genel nakdi ve gayri nakdi sözleşmesi hükümlerine göre temerrüt faizi talep edildiğini, müvekkil bankanın davalılar hakkında başlatmış olduğu icra takibinde hukuka aykırı hiçbir işlem bulunmadığını, alacağının tahsilini geciktirmeye çalışan borçluların kötü niyetlerinin söz konusu olduğunu, açıkladıkları nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı borçluların itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, yargılama masraf ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen ihtarnamenin usulüne uygun şekilde müvekkile tebliğ edilmediğini, tebligatın usulsüz olduğunu, takibe konu —- hesap kat ihtarnamesi ve hesap özetinin dava dilekçesi ile müvekkile tebliğ edilmediği, davacı ile müvekkili arasında hukuki bir ilişki mevcut olmayıp, alacağa dayanak gösterilen genel kredi sözleşmesi üzerinde kefil olarak bulunan imzanın müvekkilin eli ürünü olmadığını, imza incelemesi yapılması gerektiği kefalet imzaları geçerli olsa bile müvekkilinin davalıya herhangi bir borcununu bulunmadığını, davacının faiz talep etme hakkının doğmadığını, doğduğu düşünülse dahi icra takibinde belirtilen faiz oranının çok yüksek olduğunu, açıklanana sebeplerle haksız ve hukuki dayanaktan davanın reddine, bildirdikleri imza asıllarının ve yazı asıllarının ilgili mercilerden celbi ile bilirkişi incelemesinin yapılmasına, davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, banka kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında kabul edilen 7251 sayılı kanunun 58. Maddesi ile T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
İcra dosyası, krediye ilişkin belgeler, davalının imza asıllarının bulunduğu evrak asılları celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
İtirazın iptali istemine konu —- sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine çek kredisi borcu için; —, teminat mektubu borcu için; — ihtarname masrafı, ticari kredili mevduat borcu için, —- asıl alacak, — alacağın tahsili için—– tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın hak düşürücü süre içeresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalının kredi sözleşmesinin eki niteliğindeki kefalet sözleşmesinde yer alan imza ve yazının kendisine ait olmadığı yönündeki itirazları kapsamında bildirilen ve delil olarak dayanılan evrak asılları celp edilmek suretiyle kefalet sözleşmesindeki imza ve yazıların davalı eli ürünü olup olmadığı hususunda dosya grafolog bilirkişi — tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişi tarafından sunulan —tarihli bilirkişi raporunda —– eli ürünü olduğu, ancak yazı ve rakamların davalıya ait olmadığı, yine —– tarihli sözleşmedeki isim, imza ve adres yazılarının davalıya ait olduğu, ancak rakam ve diğer yazıların davalı eli ürünü olmadığı yönünde görüş ve kanaatin bildirildiği görülmüş; iş bu rapor HMK’nun 282. maddesi uyarınca denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Belirlenen ihtilaf noktalarından bir diğeri olan davacının alacaklı olup olmadığı hususunda konunun incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olması ve davacı tarafça delil olarak bilirkişi deliline dayanılmış olması sebebiyle dosya alanında uzman bankacı bilirkişi — tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişi tarafından sunulan — tarihli bilirkişi raporunda; davacının takip tarihi itibariyle davalıdan —- alacaklı olduğu bildirilmiş, söz konusu bilirkişi raporu HMK 282. Maddesi kapsamında denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesinde kefil sıfatı ile yer alan davalının kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davacının yaptığı icra takibindeki alacaktan sorumluğunun bulunup bulunmadığı, sözleşmedeki imza ve yazıların davalının eli ürünü olup olmadığı, sözleşmenin davalı yönünden geçerli nitelikte sözleşme olup olmadığı bu kapsamda itirazın iptali, icra inkar ve kötü niyet tazminatı hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre davacı banka ile dava dışı şirket arasında —– limitli çerçeve niteliğinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının her iki sözleşmede müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile kullandırılacak kredilere sözleşme limiti ile sorumlu olmak üzere kefil sıfatı ile imza attığı, davalı taraf her ne kadar kefalet sözleşmesindeki yer alan yazı ve rakamların kendisine ait olmadığını belirterek TBK’nun 583. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin şekil şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de söz konusu sözleşmede yer alan imzaların davalı eli ürünü olduğunun alınan uzman bilirkişi raporu ile sabit olduğu, takibe dayanak genel kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 484.maddesine uygun olarak kefalet tesis edildiği, somut uyuşmazlıkta 6098 sayılı TBK’nun uygulanamayacağı, zira anılan kanununun —- tarihinde yürürlüğe girdiği, 6101 sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 1.maddesine göre TBK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır, hükmünü haiz olduğu, somut olaya konu kefalet sözleşmesinin 818 sayılı BK yürürlükte iken kanuna uygun olarak kurulmuş olduğu anlaşıldığından 6098 sayılı TBK’nın 583.maddesindeki düzenlemeden dolayı geçersiz kabul edilemeyeceği, 6101 sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 7.maddesinde 6098 sayılı TBK’nın derdest davalara uygulanması ile ilgili düzenleme yapılmışsa da bu hüküm 818 sayılı BK’ya uygun olarak kurulan kefaletin kamu düzenine aykırı olduğu sonucunu doğurmayacağından somut olayda uygulama yeri bulunmayacağı, dolayısı ile imzalandığı tarih itibari ile BK.m.484 hükmüne uygun olarak kurulan kefaletin geçerli olduğu, denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bankacı bilirkişi raporunda, davacı banka tarafından dava dışı şirkete nakdi ve gayri nakdi olmak üzere kredi kullandırıldığı ve bu krediler kapsamında davacının, taleple bağlılık ilkesi gereğince —– alacağının bulunduğu, gayri nakdi kredilerden doğan alacaklar yönünden—- kredi kartı ve ticari krediler yönünden ise %30 oranında temerrüt faizi uygulanabileceği, tespitleri aşan kısmın reddi gerektiğinin belirtiltiği görülmekle; davanın kısmen kabulü ile—- dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın –asıl alacak, —- yönünden iptali ile takibin; çek ve teminat mektubu ile— asıl alacak tutarına — ticari kredi kartı ve ticari kredili mevduat alacakları yönünden ise toplam —asıl alacak tutarına ise — oranında temerrüt faizi ve faizin —uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen alacak likit ve itiraz haksız bulunduğundan kabul edilen alacağın takdiren % 20’si oranında hesaplanan —- icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı alacaklının takip başlatırken kötü niyetli olduğuna ilişkin dosyaya yansıyan bir delil olmaması sebebiyle reddedilen kısım yönünden davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile—- dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın — asıl alacak, — işlemiş faiz, —hesap edilen — yönünden iptali ile takibin; çek ve teminat mektubu ile — alacakları yönünden toplam—- asıl alacak tutarına —- ticari kredi kartı ve ticari kredili mevduat alacakları yönünden ise toplam — asıl alacak tutarına ise — oranında temerrüt faizi ve faizin —- uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen alacak likit ve itiraz haksız bulunduğundan kabul edilen alacağın takdiren % 20’si oranında hesaplanan 82.755,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı alacaklının takip başlatırken kötü niyetli olduğuna ilişkin dosyaya yansıyan bir delil olmaması sebebiyle reddedilen kısım yönünden davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
4-Alınması gerekli 28.264,90 TL harçtan davacı tarafından ilk kararla yatırılan 5.270,36 TL harcın mahsubu ile 22.994,54 TL fazla harcın indirilmesiyle geriye kalan 53.298,97 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 5.270,36 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 99,20 TL tebligat, 68,80 TL müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.699,40 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.611,37 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafça yapılan 39,80 TL tebligat gideri, 23,00 TL talimat ve 45,00 TL posta ve müzekkere giderinden oluşan toplam 107,80 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 5,58 TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davanın kabul edilen bölümü için davacı yararına AAÜT nin 13(1) maddesi uyarınca takdir edilen 37.414,17 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen bölümü için davalı yararına AAÜT nin 13(1-2) maddesi uyarınca takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleştiğinde yatarın tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde———- Mahkemeleri İstinaf yasa yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/12/2020