Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/502 E. 2019/318 K. 19.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/502 Esas
KARAR NO : 2019/318

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/05/2017
KARAR TARİHİ : 19/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın davalı şirketin alt yüklenicisi sıfatı ile —— yılından 2017 yılına kadar çalıştığını, aralarında yapmış oldukları sözleşmelerin yıldan yıla yenilendiğini, davalı şirketin ——-fabrikasının kaba yapı işçiliğini üstlendiğini, 31/08/2016 tarihli hakediş raporundan da anlaşılacağı üzere iş bedelinin 1.722,040,12 TL olduğunu, aynı zamanda 2016 yılının Eylül ayına ait yevmiyeli işlerin ücret tutarının 8.664,00 TL olduğunu, müvekkile yapılan iş tutarından kalan bakiye alacak alacak tutarı 87.000,00 TL’nin ödenmediğini, ödenmeyen hakediş tutarı nedeni ile İstanbul Anadolu ————–.İcra Müdürlüğünün 2017/6745 E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibi davalı tarafça yapılan haksız ve kötüniyetli itiraz sonucunda durduğunu, haksız ve kötü niyetli olarak ve takibi uzatmak amacıyla takibe itiraz ettiği ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dilekçesinde bahsettiği gibi davacının ilgili şantiyelerde ———— olduğu hususunun tamamen kurmaca olduğunu, yasal olarak da davacının ——- olabilmesinin de mümkün olmadığını, davacının müvekkiline işyeri açacağını, gerçek kişi tacir olacağını beyan ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin mütaahitliğini üstlendiği,————- ile ilgili 18/08/2014 tarihli davacı ile —————- ile sözleşme imzalandığını, ancak davacının kendine ait işyeri açmadığını, müvekkiline verdiği sözleri tutmadığını ve tacir vasfı kazanamadığını ve bunun üzerine anılan anlaşmanın geçerliliğini yitirdiğini, davacı ile yeni bir sözleşme olan belirsiz süreli iş sözleşmesi 7 gün sonra 25/08/2014 tarihinde imzalandığını ve davacının işçi olarak işe alındığını, 12/05/2015 tarihinde davacının müvekkiline ait ————- şantiyesinde de işçi olarak çalışmaya devam ettiğini belirterek mahkemenin görevsiz olduğunu davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın İİK 67. Maddesi kapsamında iptali davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, bu hususta deliller toplanmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek; yargılamanın tüm aşamalarında re’sen dikkate alınması gereken dava şartlarından mahkememizin görevi öncelikle incelenmiştir.
İcra dosyası, davalıya ait ————- kayıtları, davacının faaliyetine ilişkin vergi dairesi yazıları ve —— odası kayıtları celp edilmiş ve incelenmiştir.
—————- tarafından dosyaya sunulan yazı cevabında, davacının dava dışı —————- kurucu ortak olduğu, adına başkaca bir kayda rastlanılmadığı belirtilmiş, yine———– Müdürlüğü’nün 31/10/2018 tarih ve ——– sayılı cevabi yazısında da davacının kendi adına ticari olarak bir kaydının olmadığı, ismi belirtilen şirketin % 100 hisseli ortağı olduğu belirtilmiştir.
Celp edilen —————– ait kayıtlarda da davacının davalı şirkette 01/01/2014-31/12/2015 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığını gösterir belgelerin gönderildiği görülmüş; Davacı vekili de sunmuş olduğu 23/02/2018 tarihli dilekçesinde davalının alt yüklenicisi olduğu dönemde müvekkilinin kendi adına işyerinin bulunmadığını, müvekkilinin sigortasının davalı tarafından yapıldığını ancak bunun gerçek durumu yansıtmadığını, dilekçe ekinde sunulan belge ve deliller ile tanık ifadeleri ile ortaya çıkacağını belirtmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; davacının davalı ile yaptığını iddia ettiği sözleşme kapsamında davalı şirketin ———– fabrikasının kaba yapı işçiliğinin üstlenilmesi ve söz konusu işin davacı tarafından yapılmış olduğu iddiasıyla düzenlenen hakediş raporlarına istinaden davacının davalıdan takip tarihi itibariyle muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarı, davalının savunmaları kapsamında davacının davalının çalışanı olup olmadığı söz konusu işi çalışan sıfatı ile yerine getirip getirmediği, bu kapsamda itirazın iptali, icra inkar ve kötü niyet tazminatı hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Yargıtay ——- Hukuk Dairesinin 25/05/2015 tarih ve —— esas —— karar ile 06/02/2016 tarih —– esas ve ——-karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere; bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca TTK’da düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nın 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Görevin Belirlenmesi ve Niteliği başlıklı 1. maddesi gereğince görev kamu düzenindendir. Yine HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev, dava şartlarından olup, HMK.’nın 115/1 maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından (nisbi) ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından (mutlak) huzurdaki davanın ticari dava niteliğinde olmadığı, dolayısı ile mahkememizin görevli olmadığı, toplanan deliller kapsamında davacının alacak iddiasına ilişkin dönemde davalının çalışanı olduğunun sabit olduğu ve uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğu, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK’nın 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi İş Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-TTK 4.5/3. ve HMK.114/1-c 115/2 maddeleri uyarınca davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin olarak, davalı vekilinin yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.