Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/446 E. 2020/474 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/446 Esas
KARAR NO : 2020/474
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2017
KARAR TARİHİ : 22/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete ———yapıldığını, —–davalı şirkete teslim edildiğini, buna ilişkin ———– tarihli ——– bedelli —————– ve bu satışla ilgili vade farkı kur farkı açıklamasıyla ——– tarihli ve ———-bedelli ——— düzenlenerek davalı şirkete iletildiğini toplam alacağın ———olan fatura alacağı bedeli müvekkili şirkete ödemediği, müvekkili şirket tarafından davalı adına—— İcra Müdürlüğünün ———— sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz edildiği, itiraz nedeniyle takibin durduğunu, itirazın iptaline, takibin devamına %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yerleşim yeri ———–olduğunu, yetki itirazında bulunduğunu, alacak cari hesap alacağı olup takip tarihinde vadenin gelmediğini, vade tarihinden önce takibe konulduğundan icra takibine itiraz etme mecburiyeti doğduğunu, vade farkı yada faiz işletilmiş ise cari hesap alacaklarına faiz işletilmesi hukuken mümkün olmadığını, davacı şirkete ödeme planı sunulduğunu ve uzlaşma talebinde bulunulduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki mal alım satım ilişkisine dayalı fatura alacağı için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, icra dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, vergi dairesinden taraf şirketlere ait ——- formları celp edilmiş, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında —— tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
İtirazın iptali istemine konu, ——– İcra Müdürlüğü’nün ———- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —————- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının ——– borçlusunun ————- olduğu; takibin bir kısım fatura alacağı açıklamasıyla ———– alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçluya ——- tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından süresinde —– havale tarihli dilekçe ile yetkiye, borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğine ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığından —yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı ve davanın ——– tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış, davanın niteliği, tarafların tacir olması ve davacı tarafça delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222.maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, davalının şirket merkezi ———-olduğundan ——– Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, talimat doğrultusunda gerekli şerhleri içerir tebligatlar davalı şirkete yapılmasına rağmen davalı şirket tarafından belirtilen inceleme gün ve saatinde ticari defterler ibraz edilmeyip herhangi bir mazeret de bildirmediğinden inceleme yapılamamış, mahkememizce davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak ———– tarihli bilirkişi raporu düzenlenmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle,”davacı şirket tarafından ibraz edilen —yılına ait ticari defterlerin; usulüne uygun olarak tutulduğu ve lehlerine kesin delil vasfına haiz olduğu yaptırıldığı, davacı tarafından sunulan faturaların davacı defterlerinde kayıt altına alındığı, — tarihi itibariyle davacının davalıdan ———- alacağının defterlerinde kayıt altında bulunduğu, davalı tarafından, davacı tarafça düzenlenen e faturalara kabul ret ya da iade işleminin yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından takibe konu faturaların davalı şirkete tebliğ edildiği ve süresinde herhangi bir itiraz edilmediği kanaati oluştuğu, düzenlenen ———vade farkı faturasına yönelik taraflar arasında kararlaştırılmış yazılı bir sözleşme yahut teamül bulunmadığından bu faturaya yönelik hukuki değerlendirmenin mahkemede olduğu, ” yönünde tespit yapılmıştır.
Bilirkişi raporu her iki tarafa tebliğ olmuş, davacı vekili tarafından rapora ilişkin beyan ve itiraz dilekçesi sunulmakla birlikte, davalı şirket vekili tarafından süresi içinde rapora ilişkin herhangi bir beyan ve itiraz da bulunulmamış, —– tarihinde davalı vekili tarafından vekillikten çekilme dilekçesi dosyaya sunulmuş, ——- tarihinde davalı şirketin yeni bir vekili tarafından vekaletname ve cevap dilekçesi ve delillerin sunulması adı altında dilekçenin dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce her iki tarafın ——– formlarının celbi için ilgili vergi dairelerine müzekkere yazılmış, gelen müzekkere cevapları doğrultusunda dosya ek rapor alınmak üzere mevcut bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen —- tarihli ek raporda özetle, davalının davaya konu faturaları vergi dairesine —- bildiriminde bulunmadığının tespit edildiği raporlanmıştır.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi kök ve ek raporu, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafından ödeme emrine itiraz dilekçesinde ve cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunup, itirazın iptali davalarında icra dairesine yetki itirazının dava şartlarından olup öncelikle incelenmesi gerekmekle her ne kadar ön inceleme duruşmasında bu husus hakkında bir karar verilmemiş ise de davanın faturadan kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu ve davalı vekili tarafından da cevap dilekçesinde aradaki ticari ilişkinin varlığını kabul ettiği yönünde beyanlarının bulunduğu göz önünde bulundurularak mahkememizce öncelikle bu husus incelenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda, aynı Kanun’un 10. maddesi gereğince, sözleşmenin ifa edileceği yer icra müdürlüğü veya mahkemesinde de icra takibi veya dava açılabilir. Burada özel yetkiye ilişkin bir düzenleme söz konusu olup, davacı davasını genel yetkili mahkemede açabileceği gibi, özel yetkili mahkemede de açabilir. Tarafların sözleşmenin ifa edileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde, sözleşmenin ifa edileceği yer, Borçlar Kanununun 73. maddesine (yeni TBK 89 )göre belirlenir. Bu maddeye göre sözleşmeden doğan para borcu, aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Bu nedenle de alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında da takip veya dava açabilir. Somut uyuşmazlıkta da aradaki ticari ilişkinin iki tarafında kabulünde olduğu, takibin para borcuna dayalı olduğu ve davacının yerleşim yerinin ———- mahkemeleri ve icra dairelerinin yetki sınırları içinde kaldığı anlaşıldığından davalı vekilinin icra dairesi ve mahkememiz yetkisine ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin bir diğer itirazı ise alacağın vadesinin gelmediğine ilişkin olup fatura ve takip tarihleri göz önünde bulundurulduğunda bu itirazda yerinde görülmemiştir. Alınan bilirkişi kök raporunda da tespit edildiği gibi takibe dayanak ———- bedelli faturanın davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıt altına alındığı görülmüştür. Davalı tarafından ise usulüne uygun tebligata rağmen talimat mahkemesine defterler sunulmamış ve davalı defterleri incelenememiştir. Her ne kadar davanın açıldığı ,ön inceleme ve defter inceleme aşamasının tamamlanıp bilirkişi raporunun alındığı tarihten sonra davalı şirketin yeni bir vekili tarafından dosyaya vekalet sunularak tebligatların yapılmadığı defter inceleme taleplerinin bulunduğu yönünde bir takım beyanlarda bulunulmuş ve cevap dilekçesi ve delil listesi adı altında dilekçe sunulmuş ise de gerek davanın açılışı ve yargılama süresince tebligatların usulüne uygun olarak öncelikle şirkete ve akabinde dosyaya vekalet sunan vekile yapıldığı ve vekil tarafından cevap dilekçesi sunulduğu, inceleme gün ve saatinde defterlerin ibraz edilmediği hususları göz önünde bulundurularak yeni vekilin bu yöndeki itirazları kabul edilmemiş, davacının usuli kazanılmış hakkı gözetilerek yeniden davalı defterleri üzerinde inceleme yapılması için ara karar oluşturulmamış, sunulan cevap dilekçesi adı altındaki ———- tarihli dilekçe ise savunmanın genişletilmesi yasağı göz önünde bulundurularak esasa ilişkin beyan olarak kabul edilmiştir. Her ne kadar bilirkişi ek raporunda davalının — bildiriminde bulunmadığı davacının takibe dayanak faturayı ve malı tesliminin ispat etmesi gerektiği yönünde tespitte bulunulmuş ise de davacı vekilinin – tarihli dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ——– nolu teslim alan ve eder kısmı imzalı sevk irsaliyesi, mail yazışmaları ve proforma fatura dikkate alındığında bilirkişinin ek rapordaki tespitleri yerinde görülmeyerek hükme esas alınmamıştır. Yargılamının geldiği aşama itibariyle davacının — tarihli —— yönünden davalıya fatura tebliği ve mal teslimini ispatladığı, kaldı ki davalı vekilinin davaya cevap dilekçesinde de takip konusu fatura içeriğini kabul etmekle birlikte faturanın vadesi gelmemesi hususu bakımından itiraz ettiklerini bildirdiği ve davacı ile uzlaşma çabası içinde olduklarını beyan ettiği görülmekle, aslen bu fatura ve içeriği yönünden ticari ilişkinin ve fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu anlaşıldığından davalı şirketin yeni vekillerinin daha sonradan ticari ilişki olmadığı, fatura konusu malın teslim edilmediği davacıdan herhangi bir hizmet mal alınmadığı yönündeki soyut itirazları yerinde görülmemiştir. Ayrıca ————–kararında da vurguladığı üzere ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda tarafların ticari defterlerin karşılıklı incelenmesinin esas olduğu, davalı tarafın gerekli ihtarlara rağmen ticari defterlerini ibraz etmeyerek kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğu ve engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılacağı nitekim aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonucun ortaya çıkacağı ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı da göz önünde bulundurulduğunda, davacının ————– bedelli fatura yönünden davalıdan takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu ve bu fatura yönünden sunulan irsaliye ve mail yazışmaları ile de teslimi ispatladığı anlaşılmıştır. (Sevk irsaliyesi adı altındaki imzaya açıkça bir itiraz olmadığı gibi davalı vekilinin cevap dilekçesinde açıkça teslime ve fatura içeriğine itiraz etmediği göz önünde bulundurularak, ve davalı şirketin diğer vekillerinin sonraki beyanlarının savunma yasağı kapsamında kalması sebebi ile mahkememizce sevk irsaliyesi adı altındaki imza yönünden ayrıca bir araştırma yapmaya gerek görülmemiştir.) Taraflar arasında diğer bir uyuşmazlık konusu ise —- bedelli vade farkı faturasıdır. ——————sayılı ilamında açıklandığı üzere; taraflar arasındaki yazılı sözleşmede vade farkı ödeneceği hususu kararlaştırılmış ise, bu kayıt sözleşmenin bir unsuru olarak kabul edildiğinden gönderilen vade farkı faturası sadece ihbar görevi ifa eder. Vade farkı alacağının doğumu yönünden faturaya itiraz edilmemesi hukuksal bir sonuç doğurmaz ve vade farkı istenebilir. Taraflar arasındaki yazılı sözleşme de vade farkının ödeneceği konusunda bir kayıt olmamasına rağmen gönderilen vade farkı faturasına itiraz edilmemesi, yazılı sözleşmenin asli unsurlarından olan semenin tek taraflı irade beyanı ile değiştirilmesi anlamına geldiğinden, bu durumun benimsenmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla da vade farkı istenmez. Taraflar arasındaki yazılı sözleşmede vade farkının ödeneceği konusunda bir kayıt olmamasına rağmen vade farkına ödeneceğine ilişkin ticari teamülün ( uygulamanın) olması halinde, vade farkı isteğine ilişkin faturanın karşı tarafa tebliğine rağmen bu faturaya itiraz edilmemiş olması halinde vade farkı istenebilir. Taraflar arasında sadece geçerli bir sözlü sözleşme ilişkisi varken, faturalara vade farkı ödeneceğine ilişkin hüküm konulması ve karşı tarafın anılan 23/2. maddesindeki —- gün içerisinde itiraz etmemesi halinde, bu durum sadece zorunlu/olağan fatura içeriğinin kesinleşmesi sonucunu doğurur. Bu içeriğe dahil olmayan vade farkının kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmez. Dolayısıyla bu durumda anılan 23/2. madde hükmündeki karine uygulama alanı bulmaz. Somut davada da davacı tarafından her ne kadar vade farkı faturası kesilip defterlere kayıt alınsa da davalı tarafından bu fatura kabul edilmemiş , davacı taraf defterlerinde de vade farkı faturası kesildiğine tarafların kabul ettiğine kısacası taraflar arasında teamül haline geldiğine dair bir uygulamaya rastlanılmamıştır. ———- göz önünde bulundurularak davacının ———-bedelli vade farkı faturası yönünden talebi haksız görülmüş, bilirkişi raporunda bu yönden yapılan tespitler yerinde bulunmuş ve bu talep yönünden davalı itirazı haklı görülerek davacının talebi reddedilmiştir. Tüm açıklanan hukuki gerekçeler ile davacının davasının kısmen kabulü ile davalının —- İcra Müdürlüğü’nün——– dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin ———-asıl alacak üzerinden aynen devamına, faturaya dayalı alacağın likit olması sebebiyle hükmedilen asıl alacak tutarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
-Davalının —– İcra Müdürlüğü’nün ——– dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin ——— asıl alacak üzerinden aynen devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin Reddine
3-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 2.991,36-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 626,83-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.364,53-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 626,83-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 293,05-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.329,05-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.121,38-TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen kısmı yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 6.492,82 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden davanın red edilen kısmı yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davalı tarafın yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/09/2020