Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/423 E. 2020/737 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/423 Esas
KARAR NO: 2020/737
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2017
KARAR TARİHİ : 11/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İSTEM:
Davacı vekili Mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacının —- aletleri ile —- —- markası ile imal, ithal edip iç piyasaya satan firma olduğunu, davalının da bu malları satın alan cari hesap müşterisi olduğunu, davalı ile yapılan sözleşmeler uyarınca davacı tarafından ithal ya da imal edilen malların davalıya satılıp bedellerininde kararlaştırılan dönemlerde ödendiğini, davalı ile bu şekilde ticarete devam edilirken ülkemizde devlete, hükümete ve millete karşı—- örgütü tarafından —– ve gecesi isyan ve darbe girişiminin yapıldığını, yapılanmanın deşifre edilip bağlantılarının ve üyelerinin ülke sathında gözaltına alınmaya başlandığını, irtibatlı olanların kamuoyu tarafından öğrenildiğini ve bu arada —– günü davalı şirketin hakim hisselerinin sahibi ve yönetim kurulu başkanı ——- üyesi olma suçu sebebiyle gözaltına alındığını, bu gözaltı işleminin davacı için şok etkisi yarattığını, terör ile irtibatı olan müşteriden dolayı üzüntü duyulduğunu, olası terör bağlantısı ve finansmanında adı geçen şirket ile bu iddia devam ederken ticari bağlantı ve çalışmanın sürmesinin imkânsızlığı nedeniyle aynı gün gönderilen elektronik posta ile davalının kusuru neticesi meydana gelen mücbir sebep dolayısıyla yapılan özel hukuk sözleşmelerinin, şirket sahibi hakkında terörle bağlantısının bulunmadığına dair adli belge ——-gelene kadar askıya alındığını ve ticari olarak kullanılabilecek malların iadesinin kabul edileceğini, ayrıca cari hesap bakiyesinin de ödenmesinin bildirildiğini, bu ihbarın davalı şirkete ulaşarak —— bilgilerinin elektronik posta yolu ile davacı yanın haberdar olduğunu, bunun üzerine resmi cevap vermeyen davalı yana sözleşmelerde yer alan ürün tesliminde temerrüt sebebiyle —- uygulanacağının bildirildiğini, davalı şirketin elektronik posta ile cezai şartın kabul edilmeyeceği ve mal iadelerinde de iade edilecek malların düzenli şekilde bildirilmesinin talep edildiğini, sözleşmelerin davalı tarafça feshedilmesi üzerine stokların yığıldığını ve bu stok mallar nedeni ile davacı müvekkilinin zarara uğradığını, neticede davalı ile karşılıklı yazışmalar sonuç vermeyince davalı tarafından davacı şirkete hitaben düzenlenen cezai şart, hammaliye vs ile aynı zamanda mal iade faturaları hususunda ihtarnameler düzenlenerek davalıya noter kanalı ile iade edildiğini ve bu ihtarnamelere davalı yanın cevap vermediğini, —– tarihi itibari ile iade edilen malların bedelleri düşüldükten sonra kalan —- alacağın ödenmesi için davalıya tekrar mail yoluyla bildirimde bulunulduğunu, ancak davalı tarafından iade edilen emtiaların bir kısmının da hasarlı olmasına rağmen ihtilafın sonlandırılması adına kabul edilerek bedelleri kullanılmamış eşya gibi davalı borçlu hesabından düşüldüğünü, bahsi geçen bedelin ödenmemesi üzerine davacı yanca —- sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı yanın alacağın —–kısmını kabul ederek dosyaya yatırdığını ve kalan kısma itiraz ettiğini, ihtilaf konusunun cezai şart ve hammaliye vs kalemleri olduğunu belirterek, davalarının kabulü ile davalının itirazının kaldırılarak takibin devamına ve icra takibine itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin alacağının tahsilinin gecikmesine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin davalıya sattığı emtiaların büyük kısmını ithalat yoluyla tam mamul olarak tedarik ettiğini bir kısım da parçalarını ve hammaddelerini yine dövize endeksli olarak ithal ettiğini veya ithalatçıdan sağladığını, davalının haksız ve kötüniyetle düzenlediği faturaları gerekçe göstererek borcunu ödememesinden dolayı—–yılı başında yaşanan devalüasyon ve döviz kurundaki artmada göz önüne alınarak davalı borçlunun, itiraz ettiği kısmın asgari %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin Mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin ——market sektöründe ——- faaliyet gösterdiğini, —– yıllarında en çok istihdam sağladığını, kamuoyunda tanınan, bilinen ve kendi sektöründe ülkenin tamamına hizmet götüren tek firma olduğunu, —- dair yürütülen soruşturmalardan birisinin —– gerçekleştirildiğini, söz konusu şirket nedeniyle müvekkilinin bir takım küçük hissedarları yönünden inceleme başlatıldığını ve müvekkil şirket hissedarlarının da savcılık tarafından bilgisinin alındığını, ancak davalı şirkete dair herhangi bir tedbir kararının uygulanmadığını, ticari faaliyetini devam ettirdiğini, bu nedenle davacı yanın iddiasını kabul etmediklerini, taraflar arasında düzenlenen sözleşme yükümlülüklerinin açık ve net olduğunu, bu hususta dayanak sözleşmeye ilişkin davacının haksız ve mesnetsiz iddialar ileri sürerek davalı yan aleyhine icra takibi başlattığını ve ilgili takibin bir kısmı hariç kalan kısmın tümüne fer’ileri ile birlikte borca itiraz ettiklerini, buna rağmen takibin devamı talebiyle açılan iş bu huzurdaki davanın reddi yönünde karar verilmesi ile davacı şirketin kötü niyetli talepleri nedeniyle %20den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasıda kurulan yazılı sözleşmeye dayalı ticari ilişki nedeniyle oluşan cari hesap alacağının ödenmediği iddiasıyla davacının, davalı hakkında yaptığı icra takibinde davalının borca ilişkin yaptığı kısmi itirazın İİK 67. maddesi kapsamında iptali davasıdır.
Dava, yazılı yargılama usulüne tabi olup bu usule göre oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporları alınmış ve tahkikat bitirilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
İcra dosyası ile davalı şirket ve yöneticilerinin terör örgütü üyeliği kapsamında soruşturma geçirip geçirmediği vs. hususundaki bilgiler celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan sözleşme ve ihtarname suretleri, e posta çıktıları, yayın örnekleri sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
İtirazın iptali istemine konu —- sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine dayanağı cari hesap alacağı olan ve —asıl alacak ve —işlemiş faiz olmak üzere toplam —- alacağın tahsili için — tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde yapmış olduğu kısmi itiraz üzerine takibin kabul edilen alacak miktarı olan —– üzerindeki tutar miktarınca durduğu ve davanın hak düşürücü süre içeresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı şirket ve yöneticileri hakkında terör örgütü üyesi olmak suçundan dolayı savcılık soruşturması başlatılıp başlatılmadığı ve davalı şirketin kayyuma devredip devredilmediği hususunda yaz cevapları celp edilerek davacı tarafından dosyaya sunulan yazılı yayın çıktıları ile birlikte incelenmiştir.
Taraflarca dosyaya sunulan ihtarname suretleri ve e posta içerikleri incelenmiş, ayrıntıları gerekçede değerlendirilmiştir.
Tarafların dayandıkları deliller toplandıktan sonra her iki tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporunda itiraz sonrası ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından —- tarihli ek raporda özetle; taraflar arasında satış sözleşmesine ilişkin ticari ilişki kurulduğu, takip tarihi itibari ile taraf defter ve kayıtları arasındaki hesap farkının —– olduğunu, davalı tarafından düzenlenen faturaların davacı defter ve kayıtlarında yer almadığı gibi usulüne uygun ihtar içeriği ile davalıya iade edildiği, davalı tarafından sözleşmenin feshedilmediği, ayakta olduğu, dolayısı ile davalının cezai şart alacağı talep etmesinin mümkün olmadığı, davacının davalıdan ticari defterlerindeki alacak farkı olan —— muaccel alacak olduğundan davalıdan bu rakamı talep edebileceği belirtilmiş iş bu rapor içerikleri HMK 282. Maddesi kapsamında denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasında davacı şirketin ithal ettiği bazı ürünlerin davalı şirket tarafından mağazalarında satıldığı konusunda sözleşmeye dayalı ticari ilişkinin varlığı ve davalı şirketin yönetim kurulu başkanı ve ortağının terör örgütü üyeliği suçlaması ile soruşturmaya tabi tutulması nedeniyle davacı tarafın sözleşmeyi askıya alarak ödemelerin yapılmasını davalı taraftan talep etmesi üzerine davalı tarafın ürünlerin iade edileceği ve cezai şart uygulanacağı bildiriminde bulunduktan sonra sözleşmeyi fesih edip cezai şart tahakkuk ettiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmakla;
Davaya konu uyuşmazlığın; davacı şirketin sözleşmeyi askıya almasının basiretli tacir davranışı niteliğinde olup olmadığı, davacının askıya alma eylemine karşılık davacının sözleşmeyi feshetmesinin haklı olup olmadığı ile sözleşmeyi feshederek cezai şart tahakkuk ettirmesinin ve davalı tarafından malların iade edilmesinden sonra davacı tarafın iade faturası dışındaki fatura ve cezai şart faturasını kabul etmemesinin sözleşme hükümleri ile usul ve yasaya uygun olup olmadığı, bu iade üzerine takip ve dava konusu yapılan alacağın davacı tarafından davalı şirketten talep edilip edilemeyeceği bu amaçla yapılan icra takibinde davalı tarafından yapılan itirazın kısmen yada tamamen haklı olup olmadığı, itirazın kısmen yada tamamen iptalinin gerekip gerekmediği, işlemiş faizin talep edilip edilemeyeceği ve icra inkar tazminatı konusunda yasal koşulların oluşup oluşmadığına ilişkindir
Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında adi yazılı olmakla TBK m. 12 hükmünce geçerli şekilde—–ile ticari ilişki kurulduğu, bu sözleşmenin satım sözleşmesi niteliğinde olduğu, davacı ve davalı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin HMK m. 222 uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre davalı yandan takip tarihi itibari ile —– alacaklı olduğu, davalı yan ticari defterlerine göre ise takip tarihi itibari ile davacıya —-borçlu olduğu, davacı ve davalı defterlerine göre takip tarihi itibari ile hesap farkının — olduğu, mali bilirkişi tarafından yapılan tespitte hesap farkının —kısmına ilişkin faturaların —- davacı kayıtlarında yer almadığı gibi davacının noter aracılığıyla bu faturaları iade ettiği, davalı çalışanı —- tarafından davacının avukatına —– tarihinde —– konulu olarak gönderilen e-posta ile sözleşmenin feshedilmediği zira taraflar tacir olduklarından davalı tarafından TTK m. 18(3) hükmündeki usulle sözleşmeyi sonlandırmaya yönelik ihtarın bizzat davacıya yöneltilmediği gibi anılan hükümdeki şekilde yapılmadığından usulüne uygun olmadığı, dolayısıyla sözleşmenin ayakta olduğu, davalının cevap dilekçesinde davacıya gönderdiği ceza koşuluna ilişkin faturalara Çerçeve Sözleşme’deki 2. ve 8. maddeyi dayanak gösterdiği ancak davalının haklı nedenle ceza koşulu faturası düzenlediği hususu kabul edilse bile dosya kapsamındaki belgelerden hangi faturanın Çerçeve Sözleşme’nin 2. maddesi gereğince mi (sözleşmenin feshine yönelik ceza koşulu) yoksa 8. maddesi gereğince mi (davacının sözleşmeyi ihlaline yönelik ceza koşulu) düzenlendiğinin anlaşılamadığı; davacının TTK m. 18(2) hükmünce basiretli tacir gibi davranıp davranmadığı hususunun bu sonucu değiştirmediği, davacının iade faturası dışındaki ceza koşulunun (cezai şartın) tahsiline yönelik faturaları kabul etmemesinin, ceza koşulu ödeme borcunun doğmaması sebebiyle sözleşme hükümlerine ve hukuka uygun olduğu, bu nedenle davalının sözleşmenin feshedildiğinden bahisle sözleşmede kararlaştırılan ve niteliği TBK m. 179/son hükmünce “dönme ceza koşulu —olan ceza koşulunu davacıdan talep edemeyeceği, davaya konu takip dayanağı alacağın davalı tarafından düzenlenen faturalara konu ceza koşu alacağı ile hammaliye alacağına ilişkin olduğu ve huzurdaki davanın —– üzerinden harca esas değer gösterilmek suretiyle açıldığı, dosya kapsamı itibariyle cari hesap sözleşmesinin bulunup bulunmadığı anlaşılamaması sebebiyle malların teslimi ve bedel ödeme vadesi belli olmadığından takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olduğu, takip tarihi itibari ile taraf defterleri arasındaki hesap farkı olan ——-miktarınca davacının davalıdan cari hesap alacağı talep edebileceği, takip öncesinde davacının alacağını tahsil için miktar ve vade belirtmek suretiyle davalıdan talep ettiğine dair TBK m. 18(3) hükmünce usulüne uygun keşide edilmiş ihtar vs. bulunmaması sebebiyle davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, takip tarihinden itibaren %10.5 ve değişen oranlarda avans faizi talep edebileceği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile;—– sayılı dosyasına davalı yanca yapılan kısmi itirazın —– yönünden iptaline, takibin kabul edilen bu asıl alacak miktarı yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen alacak miktarı likit itiraz haksız bulunduğundan takdiren kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan —–icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen alacak miktarı yönünden davacının kötü niyetli takip başlattığına dair dosyaya yansıyan bir delil bulunmaması sebebi ile kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile;
—– sayılı dosyasına davalı yanca yapılan kısmi itirazın—- yönünden iptaline, takibin kabul edilen bu asıl alacak miktarı yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen alacak miktarı likit itiraz haksız bulunduğundan takdiren kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan 81.668,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Reddedilen alacak miktarı yönünden davacının kötü niyetli takip başlattığına dair dosyaya yansıyan bir delil bulunmaması sebebi ile kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
4-Harçlar yasasası uyarınca alınması gereken 27.893,98 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 5.321,52 TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 22.572,46 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça peşin yatırılan 5.321,52 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 175 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2000,00 bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.206,40 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 9/10’nun karşılığı olan 2.000,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1/10’nun karşığlı olan 206,00 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen bölümü için davacı yararına AÜTT’nin 13(1) maddesi uyarınca takdir edilen 37.034,09 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen bölümü için davalı yararına AÜTT’nin 13(1-2) maddesi uyarınca takdir edilen 6.280,56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliğiyle verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde—— Mahkemeleri İstinaf yasa yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/11/2020