Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/344 E. 2021/911 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/344 Esas
KARAR NO: 2021/911 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2017
KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin—– kapsamında akaryakıt sektöründe faaliyet göstermekte olduğu, bu faaliyeti çerçevesinde bizzat belirlediği noktalarda, kendi marka ve logosu altında, —-standartlarında ——satış faaliyetini gerçekleştirdiğini, müvekkil şirket faaliyetleri kapsamında, davalı şirket ile ——ve aynı tarihli —- imzalamak suretiyle davalı şirkete —– —– ettiği, —– birlikte ek olarak imzalanmış olan —- ayrılmaz parçası ve eki niteliğindeki ——-uyarınca, yıl esasına göre akaryakıt bayilik sözleşmesinin devamı müddetince geçerli olmak üzere, sözleşmenin devamı müddetince her yıl için —– müvekkil şirketçe dağıtımı yapılan beyaz ürün ile —— madeni yağı alıp satmayı davalı yanın kabul ve taahhüt ettiği, davalılar ile imza altına alınan taahhütname ile belirtilen, yıl esasına dayalı satış miktarlarına ilişkin, bayilik sözleşmesi süresince satışı yapılamayan —– bedelinin son cari hesap üzerinden hesaplanacak tutarın %5’i oranında, müvekkil şirkettin satılamayan üründen dolayı mahrum kaldığı karı cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, diğer davalılar —— imzalamak suretiyle bayinin garantörü olduğu ——, davalı bayinin işbu protokol ve bu protokole bağlı olarak akdedilecek olan tüm sözleşme ve taahhütnameler gereğince tüm borç ve yükümlülüklerine ayrı ayrı ve birlikte garantör oldukları beyan ve kabul edildiği, yine, bayilik sözleşmesinin —– davalı şirketin tüm borç ve yükümlülüklerini şahsen garanti ettikleri bulunduğu tüm borç ve yükümlülüklerden şahsen sorumlu olduğu, aynı zamanda taahhütname’de de taahhütlerin ihlali halinde cezai şart, tazminat ve alacaklardan garantörün de sorumlu olduğu ve olacağı kabul edildiği, müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtlarında yapılan incelemede, satış taahhütnamesinde belirtilen —– satış taahhütleri göz önünde alındığında, davalının taahhüt etmiş olduğu —– gerçekleştirilmediği tespit edildiği ve davalı yana ——– sayılı ihtarnamesinin keşide edilerek; davalı tarafça tonaj ihlalinde bulunulduğu, bayilere sağlanan desteğin devam etmesi, birlikteliğin daha sağlam adımlarla devamı ve yapılan yatırımların geri dönüşünün sağlanması yönünden satış taahhütlerinin yerine getirilmesinin çok büyük önem arz ettiği, bu nedenle satış taahhütlerinin en kısa zamanda yerine getirilmesi talep edildiği, davalı tarafça satış taahhütlerinin ihlalinin devamı neticesinde, davacı müvekkil iyi niyetli tutumla bu kere davalıya—– yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide etmek suretiyle, —- satın alındığı, ancak toplamda —- eksik alım yapıldığı bildirilmiş, —– getirilmesi için gereken çabanın gösterilmesi, daha evvel ihtar konusu yapılan —- periyodu itibariyle cezai şart talep haklarının saklı olduğu, feshe sebebiyet verilmesi halinde fesih öncesi ve fesih sonrası döneme ait kar mahrumiyeti ve tazminat alacağı haklarının saklı tutulduğu davalıya ihtar ve ihbar edildiği, ancak, davalı yana keşide edilen ihtarnameler dikkate alınmayarak —– taahhütname gereklerinin yerine getirilmediği, davalının satış taahhütleri gereği satın almayı vaat ettiği ürünlerden hem beyaz ürün hem de madeni yağ ürünlerini almadığından sözleşmeden ve kanundan kaynaklanan her türlü zarar ziyanın tazmini haklari ile fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, cezai şarttan doğan hesaplanacak tutarın şimdilik —— kısmının davalı yandan tahsilini talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, davanın kabulüne sözleşmeden ve kanundan kaynaklanan her türlü zarar ziyanın tazmini hakları ile fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, hesaplanacak cezai şarttan doğan alacaklarının—–taraflar arasındaki——–taahhütnamesine bağlı olarak aylık —— birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki —– sebebiyle davacı tarafça talep edilen cezai şart alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Davacı,—– cezai şart bedelinin taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve satış taahhütnamesine bağlı olarak —– davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmamış olup, HMK128. Maddesi gereği davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—- bilgileri dosya arasına alınmış, —— tarihli talimat bilirkişi raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
— tarihli talimat bilirkişi raporunda özetle; — gerekirken: —uyulmadığı görülmüştür. — almıştır. Bilir kişi olarak Davalı——– yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
— tarihli talimat bilirkişi raporunda özetle;— ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda ; a) Davacı taraf —– — süresinde ve usulüne uygun olarak yapılmış olduğu tarafımdan tespit edilmiştir.—– beraatlarının verilmiş olduğu tarafımca tespit edilmiş olup, suretleri işbu rapor ekinde mevcuttur.——— — tarafımdan tespit edilmiştir. İncelenen davacı taraf defter kayıtlarında ki muhasebe kayıtlarının —-olarak yapılmış olduğu tarafımdan tespit edilmiştir. b) ‘a” bendinde yapılan tespitler ışığında, davaçı taraf —- yılları yasal defterlerinin Açılış ve Kapanış Tasdiklerinin yapılmış olması, defterlerin usulüne uygun olarak tutulmuş olması nedenlerinden ötürü, defterlerin sahibi lehine kati delil olma niteliğine haiz olduğu ( HMK 222 -2) görüş ve kanaatini taşımaktayım. c) Davacı ——- alımını taahhüt ettiği tarafımdan tespit edilmiştir. d) Taahhütname gereğince, davalı firma taahhüt ettiği ürünü almaması halinde her bir yılda eksik alınan ürün bedelinin son cari fiyat üzerinden hesaplanacak tutarın —– olarak ödeme taahhüdünde bulunduğu, tarafımdan tespit edilmiştir….” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde cezai şarta ilişkin hükümlerin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaat ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevk etmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da söz konusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılığı ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından, onun fer’i niteliğinde olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu sürece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu, borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer’i değil, asli —- bir alacak niteliğini kazanır. Cezai şart, sağlararası hukuki işlemlerde ve özellikle sonuçlarını hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır. ——-
—-düzenlenmiştir. Bunlar öğretide ortaya atılan kavramlara göre seçimlik ceza koşulu (TBK. md. 179/I), ifaya eklenen ceza koşulu (TBK md. 179/II) ve ifayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) (TBK md. 179/III) dur.
Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşme eki taahhütnamelerde) yer alan “yıllık asgari alım taahhüdü”ne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nun 179/II. (BK. md. 158/II) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan burada bu tür ceza koşulu üzerinde durulması gerekmektedir.
TBK’nun 179/II maddesine göre; “ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.”
Anılan yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı gibi, ifaya eklenen ceza koşulunda, şart gerçekleştiği takdirde alacaklı, hem ifayı hem de cezayı talep edebilecektir. Buna öğretide “taleplerin birleşmesi” veya “toplanması” denmektedir. TBK, “borcun belirlenen zamanda veya yerde ifa edilmemesi” hali için kararlaştırılmış ceza koşulunun, ifaya eklenen ceza koşulu niteliğinde olacağına dair bir karine koymuştur. Bu iki olasılık dışında kalacak eksik ifa hallerinde TBK’nun 179/II. md. değil, 179/I. md. hükmü uygulanacaktır. Zira, Kanun, 179. maddenin ikinci fıkrasında bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. TBK’nun 179/II. md. hükmü emredici yapıda olmayıp düzenleyici nitelikte olduğundan taraflar, yukarıda belirtilen iki hal dışında kalan eksik ifalarla, bütün ifa etmeme hallerinde de ifa ile birlikte cezai şartın istenebileceğini kararlaştırabilirler. —–
TBK.’nun 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez.
Örneğin; beş yıl süreli bir —–sözleşmesinde —– bayiinin yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi —- firmanın, TBK’nun 179/II. md. uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” ————- bildirmesi ya da bu konuda bayiiye noterden bir ihtarname göndermesi gerekir. Çekince için bir şekil şartı getirilmemiştir. Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince —- konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi —— devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Tekrarlamak gerekirse, her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince ——bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği ise kuşkusuzdur. TBK’nun 179/II. maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilirler. Örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğini kararlaştırabilirler. Ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, ——– kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceğine” dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir. —
Somut olayda, taraflar arasında —-tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı ve davalılar —- taahhüt verdiği anlaşılmaktadır. Davacı, davalıların bayilik sözleşmesi sebebiyle gerekli asgari alım-satım taahhüdünü yerine getirmediğini, bayilik sözleşmesi gereğince cezai şart bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.
Taraflar arasındaki —- uymama ceza koşulu —öngörüldüğünden, eldeki dava bakımından cezai şartın TBK’nun 179/II. (BK. md. 158/II) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Mahkememizce taraf iddiaları ve delilleri toplanmış, bilirkişiden rapor alınmıştır. Davalılara usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunulmadığı gibi bilirkişi raporlarına karşı da beyanda bulunulmamıştır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile davalıların asgari alım taahüdüne uymadıkları sabittir. Taraflar arasındaki sözleşme ve taahhüt gereğince yıllık taahhüt edilen eksik alıma konu miktarın her yılın sonunda —— ihtirazi kayıtla alınması verilmesi veya ihtarname gönderilmesi gerektiği, davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnameler ile cezai şart alacağının —–dönemi için taahhütlerin yerine getirilmesinin ihtar edildiği, bu hususun —- tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiği anlaşılmıştır. Başka bir deyişle davacı tarafından akaryakıt periyot dönemlerine ilişkin cezai şart alacağı yönünden ihtirazı kayıt koyma yükümlülüğünün yerine getirildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesi ile davalı şirketin asgari alım taahhüdünün verildiği, davalılar ——olarak iş bu sözleşmeyi imzaladığı ve davacının cezai şart alacağından müteselsilen sorumlu olduğu, davalılara gönderilen bilirkişi raporlarına karşı süresinde itiraz dilekçesi sunmadığı, HMK 94/3 maddesi gereğince davalıların alınan bilirkişi raporuna itiraz hakkının ortadan kalktığı, davacı tarafça talep edilen cezai şart alacağının dosya kapsamında alınan—-tarihli bilirkişi raporu ile sübut bulduğu, her ne kadar taraflar arasında imza altına alınan taahhütnamede ——- kararlaştırılmış ise de; davacı alacağına işleyecek faiz oranının TBK. 120. maddesinde hükmedilen esaslar çerçevesinde 3095 sayılı yasada belirlenen %9 kanuni temerrüt faiz oranının iki katı, olarak yani yıllık ————— olarak uygulanması gerektiğinin anlaşıldığı, davacının fazlaya yönelik faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, — cezai şart bedelinin —– —–oranında işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar mahkememizce ——- numaralı ara kararı gereğince davacı tarafça talep edilen cezai şart bedelinin davalı şirketin mahfına sebep olup olmayacağı hususunun tespiti için ek rapor alınmak üzere ——gereği cezai şart ödenmesi halinde davalı şirketin ekonomik ——- sebebiyet vereceğinin beyan ve talep edilmesinin gerektiği, davalıların bu yönde herhangi bir talebinin olmadığı, bilirkişi tarafından sunulan —– talimat ek bilirkişi raporunda bu yönde inceleme yapılmaması ayrıca davalı şirketin defter ve kayıtları incelenmesi için yazılan talimata —— havale tarihli talimat ek bilirkişi raporuna itibar edilmemiş, hükme esas alınmamış, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1—– tarihinden itibaren —- gereğince yıllık ——oranında işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Karar harcı 2.732,40 -TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 683,10 -TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,3-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 683,10-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 31,40 -TL başvuru harcı, 526,30 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.350,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.907,7‬0-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 6.000,00 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/10/2021