Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/278 E. 2019/1325 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/278 Esas
KARAR NO: 2019/1325
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/03/2017
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının davacıdan ———- marka ciltleme malzemesi satın alması yönünde müşteri sipariş formunun imzalandığını, ticari satış nedeniyle davalı tarafın satışa konu ürünlerin bedelini——– vade ile ödemeyi kabul ettiğini, davacının ürünleri davalıya teslim etiğini, söz konusu belgede yer alan ——- nakliyatlarda nakliye alıcıya aittir.’ ibaresinden de anlaşılacağı üzere satışa konu ürünlerin teslim ve ifa yerinin ürünlerin bulunduğu davacı adresi olan ———-olduğunu, davacının ürünlerin bedeline ilişkin ——–TL tutarlı, ———- Nolu, — vadeli, satış faturasını düzenleyerek davalıya gönderdiğini, satılan ürünleri ve faturayı teslim alan davalının —— günlük vade bitimi ———– tarihinde satış bedeli olan ——-ödemediğini, satış bedelinin bir kısmına karşılık davalının ——– tarihinde ileri tarihli olarak ———– miktarlı çek verdiğini, çekin verildiği tarihte davalı ile bedelinin vadesinde ödenmemesinden dolayı vade farkının uygulanacağının kararlaştırıldığını ve ——– tarihli, ———–vade farkı faturasını düzenleyerek davalıya gönderdiğini, davalının söz konusu vade farkı faturasına hiçbir itirazda bulunmayarak ticari defterlerine kaydettiğini, davalının bakiyeyi ödemediğini, satış bedeline ilişkin düzenlenen faturalara dayalı olarak davalı aleyhine ——– İcra Dairesi’nin ———–sayılı dosyayla icra takibinin başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak yetkiye ve borca itiraz ettiğini, ticari satıştan kaynaklanan alacağa ilişkin düzenlenen fatura bedellerini ödemediğini iddia ederek;
Davalının haksız yetki itirazının reddine, itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davalıya ——– tarihinde —- tekniğine uygun olarak belirtilen ürünleri faturalandırarak gönderdiğini, ancak mevcut ürünlerin — değişik tür imalat hatası verdiğinin tespit edildiğini, bu durumun davacıya derhal bildirildiğini, ———ayında ödeme yapılırken kullanılamayan ——– düşüldüğünü, duruma ilişkin olarak davalı şirket yetkilisinin davacı şirket yetkilisi ile iletişime geçerek mutabık kalındığını,———–ayıplı olan ürünlerden örneklerin davacıya gönderildiğini, davacı yetkilileri tarafından davalının adresine gelinerek ürünlerin test edildiğini, sağlıklı materyaller ortaya çıkmadığının görüldüğünü, davalı yetkilisi ile yapılan görüşmelerde ve telefon konuşmalarında bu husus üzerinde mutabık kalındığını, ancak davacı tarafından anlaşılamayan bir şekilde vade farkı faturasının gönderildiğini, buna karşılık davalının iade faturası kestiğini, ayıplı ürünlerin nakliye ile bilinen adreslerine gönderildiğini, ancak davacı tarafça teslim alınmadığını, hal böyle olunca ürünlerin ———– deposuna sevkedildiğini ve halen de bu adreste durduğunu, bir çözüme ulaşılamaması nedeniyle—— Noterliği’nden —-tarihinde ihtarnamenin gönderildiğini, davacının ihtara karşılık —— Noterliği’nden ——- tarihinde ihtarnameye cevap gönderdiğini ve ihtarnamede iddialarının reddedildiğini, akabinde davalı tarafından ihtilafın çözülmesi gayesi ile ——— iadeli taahhütlü olarak ikinci ihtar gönderildiğini ve ilk ihtar hususlarına değinildikten sonra ———– duran ürünlerde hata olup olmadığının tekrar kendileri tarafından test edilmesini, test sonucunda onay verilmesi halinde davalı tarafından iç blokları da gönderilerek işlemlerinin kendilerince yaptırılmasını, bundan kaynaklı doğacak masrafların defolu çıkmaması halinde davalı şirketçe karşılanacağı yönünde mutabık olunduğunu, onay işlemlerinin şirket e-mailleri üzerinden yapılacağının belirtildiğini, bu doğrultuda doğacak borcu üstlenmeyi kabul etmekle birlikte talebin uygun görülmemesi halinde ————tarihinde gönderilen ihtara dayalı olarak işlemlere devam olunacağını belirtildiğini, davacı tarafça söz konusu ihtara bir dönüş yapılmadığını, mevcut ürünlerin halihazır durumu ile normal gibi duruyor ise de her halükârda iç kısımla birlikte kalıplanmaya girdiği zaman defolu hale geldiğini, bu nedenle kullanımı mümkün olmadığını, hal böyle olunca icra takibine konu ödemelerin yapılmadığını, vade farkı faturasına dair bir anlaşmada taraflar arasında olmaması sebebiyle geçersiz olduğunu, TBK m. 219 hükmü gereğince satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağını, alacağa konu ürün işleme alındığında ayıplı olduğu ortaya çıktığını ve ivedi şekilde davacı tarafa bildirildiğini, borcun tamamını ifa etmeyen tarafın, diğer taraftan borcunu ifa etmesini eksikliğini gidermediği müddetçe talep edemeyeceğini, gizli ayıba dair eksiklik giderilmeden bedelin ödenmesinin talep edilemeyeceğini savunarak;
Davanın reddine, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişleridir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki mal alım satım ilişki neticesinde faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, usule ve yasal mevzuata uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında taraflarca talep edilen deliller toplanmış, yargılama sırasında ——– tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
İtirazın iptali istemine konu, ———- İcra Müdürlüğü’nün ———esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —— tarihinde başlatılan takibin alacaklısının ——— borçlusunun ———– olduğu;——— asıl alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçluya ——- tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından verilen ——- tarihli dilekçe ile borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğe çıkarılmadığı bu nedenle itirazın iptali davası açmak için öngörülen – yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı davanın ——– tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış, dosya daha sonra tarafların tacir olması ve her iki tarafça delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222.maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, davalının şirket merkezinin ———— olması sebebi ile öncelikle — Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak davalı şirketin ticari defterleri incelenmiş ve bilirkişiden —– tarihli rapor alınmış, akabinde davacı defterleri ve tüm dosya kapsamı üzerinde inceleme yapılması için dosya bilirkişilere tevdi edilerek ——– tarihli rapor alınmıştır.
— tarihli talimat raporunda özetle,” davalı şirket defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, defter kayıtlarına göre taraflar arasında ———tarihleri arasında ticari ilişki bulunduğu, takip tarihi itibariyle davalının davacıya borcunun bulunmadığı ”yönünde rapor düzenlenmiştir.
——— tarihli bilirkişi raporunda özetle, ”davacı şirket defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, defter kayıtlarına göre davacı tarafından davalıya ——— düzenlediği, davalı tarafından bu fatura için ——–TL’lik çek verildiği, bu çek sonrasında davacı şirket tarafından davalı şirkete ——–bedelli vade farkı faturası düzenlendiği, takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten ——-kaydı alacağının bulunduğu, ayıp iddiasına ilişkin olarak mallarda ayıp olup olmadığının belirlenmesi teknik bilirkişinin konusunu oluşturmakla birlikte ayıp ihbarı bakımından TBK 223/2 ve TTK 18/3 gereği davalı tarafından usulüne uyun bir ayıp yapıldığının ispatlanamamakla birlikte ——— tarihinde davalı tarafından gönderilen ihtarnamenin takip tarihinden sonra gönderildiği ve bu hususta takdirin mahkemede olduğu, vade farkı faturasının taraflar arasında daha önceden düzenlenmiş kabul edilmiş ve ticari teamül haline gelmiş başkaca bir vade farkı faturası bulunmadığından bu talebin yerinde olmadığı , takip tarihi itibariyle davacının davalıdan———- alacağının bulunduğu ” yönünde rapor düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı, denetime elverişli bilirkişi raporları , toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu ve fatura konusu malların davalı tarafa teslim edildiği davalı tarafça da kısmi bir ödeme yapıldığı hususu ihtilafsızdır. İhtilaf —— fatura ve —–vade farkı faturasından kaynaklanmaktadır.——— vade farkı faturası yönünde yapılan incelemede, davacı tarafından her ne kadar fatura kesilip defterlere kayıt alınsada davalı tarafından bu fatura kabul edilmemiş , her iki taraf defterlerinde de vade farkı faturası kesildiğine tarafların kabul ettiğine kısacası taraflar arasında teamül haline geldiğine dair bir uygulamaya rastlanılmamıştır. Yargıtay içtihatları göz önünde bulundurularak davacının ——– vade farkı faturası yönünden talebi haksız görülmüş, bilirkişi raporunda bu yönden yapılan tespitler yerinde bulunmuş ve bu talep yönünden davalı itirazı haklı görülerek davacının talebi reddedilmiştir. ——– fatura yönünden ise davalı vekili cevap dilekçesinde gönderilen ürünlerin —— değişik tür imalat hatası verdiği bu durumun davacıya derhal bildirildiği davacı şirket yetkililerinin davalı şirketin adresine giderek ürünü test ettiğini, ödeme yapılarken kullanılamayan — çeşit ürünün bedelinin düşülerek ödeme yapıldığını ve bu hususta davacı şirket yetkilisi ile yapılan görüşme ve telefon konuşmalarında mutabık kalındığını, ancak faturaların kesilip gönderilmesi üzerine ——– tarihinde ihtar çektiklerini beyan etmiştir. Davacı tarafından ise malın ayıplı olduğuna ilişkin davalı tarafın ihbarda bulunduğuna ilişkin iddialarına itiraz edildiği görülmüştür. Burada öncelikle çözümlenmesi gereken husus davalı şirketin usulüne uygun bir şekilde ve süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığıdır. Her iki taraf tacir olup uyuşmazlık satım sözleşmesinden kaynaklandığına göre Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c, Türk Borçlar Kanunu’nun 223. Maddelerine göre ayıp ihbarının süresinde olup olmadığını belirlemek gerekir. Malın ayıplı olduğu açıkça belli ise 2 gün içinde ihbarda bulunmak, ayıplı olduğu açıkça belli değil ise 8 gün içinde inceleyip aynı süre içinde ihbarda bulunmakla yükümlüdür. Maddenin son cümlesinin Türk Borçlar Kanunu’nun 223. Maddesine atfından dolayı eğer ayıp bu süre içinde de gözden geçirilemeyecek ve kullanmayla ortaya çıkacak bir ayıp ise o zaman ayıbın ortaya çıktığı anda hemen ihbarda bulunulmalıdır. Davalı vekilinin dilekçesinde de belirttiği gibi uyuşmazlığa konu malların ——— tarihinde davalıya teslim edildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Mallarda davalı tarafın iddia ettiği gibi gizli ayıp bulunması durumunda dahi ayıp hususunda ispat yükünü üzerine alan davalı tarafın artık iddia ettiği gibi hemen davacıya usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulduğunu ispatlaması gerekir. Ancak dosya kapsamında buna ilişkin belge bulunmadığı gibi davalı tarafça da cevap dilekçesinde şifahi olarak görüşmelerin yapıldığı bildirilmiştir. Yine malların ——yılının Nisan ayında teslim alındığı gözetildiğinde, ————– ve takip tarihinden sonra çekilen ihtarname arasında geçen süre, davalının tacir olduğu ve ilgili kanun hükümleri nazara alındığında makul bir süre olmadığı gibi hemen şartını da sağlamamaktadır. Davalı taraf her ne kadar mutabık kalındığını, sözlü olarak bildirdiğini ve anlaşmaya rağmen fatura kesildiği için ihtarname çektiklerini savunmuş ve bu hususta mahkememiz tarafından yemin teklifi hatırlatılarak davacı şirket yetkilisi yemini eda etmiş ise de basiretli tacir olan davalının Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesi göz önünde bulundurulduğunda ihbarını usulüne uygun olarak yapmadığı ve yemin de dahil bu hususu ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Usulüne uygun yapılan bir ayıp ihbarı bulunmadığından malların ayıplı olup olmadığı önem arz etmeyip malların üzerinde teknik bilirkişi tarafından inceleme yapılmasına mahkememizce gerek görülmemiştir. Bir an için malların teslim edildiği ——–ödemenin yapılması için çekin verildiği ——-ayına kadar ayıbın ortaya çıkmadığı düşünülse bile ( davalı tarafın ödemenin ayıp hususunda mutabık kalınarak ve bedel düşülerek ödeme yaptığı iddiasına ilişkin , ayıbı en geç bu tarihte fark etmiş oldukları düşünülerek) ———- tarihinden ihtarnamenin çekildiği ———– tarihine kadar yaklaşık — ay gibi bir süre geçmiş olup , yine kanundaki açıkça hemen ihbarda bulunulması şartı sağlanmamıştır. Açıklanan tüm gerekçeler ile davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin ——- asıl alacak ve işleyecek faiz yönünden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yıllık % 10,5 oranını geçmemek kaydı ile yıllık % 10,5 ve değişen oranlarda işleyecek ticari faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olup yargılamayı gerektirmediğinden hükmedilen alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile ,
-Davalının —— İcra Müdürlüğü’nün ——- yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin ——– TL asıl alacak ve işleyecek faiz yönünden takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yıllık %10.5 oranını geçmemek kaydı ile yıllık %10.5 ve değişen oranlarda işleyecek ticari faiz üzerinden devamına,
-Fazlaya ilişkin istemin Reddine
2-Hükmedilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 418,30-TL karar harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 102,32-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 315,98- TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça peşin yatırılan 102,32-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 239,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.075,50-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan 2.222,97-TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.348,20-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —————– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/12/219