Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/211 E. 2018/227 K. 28.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/211 Esas
KARAR NO : 2018/227

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Muvazaa İddiasından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2017
KARAR TARİHİ : 28/02/2018

Yukarıda tarafları yazılı dava dosyasının yapılan yargılaması sonunda,

İSTEM:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı …’ın davacı şirketin ortağı ve yetkilisi olup davalılardan …’ın da davacı şirketin yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olduğunu, davacı şirketin 764 ada 5 parsel sayılı taşınmazda ilgili olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, bununla ilgili işleri davalı ortağın yürüttüğünü, davacı …’ında bu davalıya güvendiğini, bir süre sonra davacı ortağın şirketin işleri ile ilgili bilgi talep etmesine rağmen davalı …’ın bilgi vermekten kaçındığını, daha sonra davacının şirkete ait taşınmazların düşük fiyata satıldığını, üstelik paraların şirket hesabına yatmadığını, 13/02/2017 ‘de gördüğünü, davanın konusunun yalnız 764 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki davalı …’e satılan 1 ve 20 no’lu bağımsız bölümler olup, bu dükkanların en az 3.000.000,00 TL, dairelerin 1.000.000,00 TL bulunmasına rağmen değerinden çok düşük bedellerle satıldığı gibi bedelin alınmadığını, bu nedenle davalı …’e yapılan satışların muvazaalı olup gerçek satış olmadığı, satışlarla ilgili fatura kesilmediğini, her iki davalının birlikte muvazaalı olarak hareket ederek satışı gerçekleştirdiklerini, taşınmazların satışının %10 değerle yapılmasının muvazaayı açık şekilde gösterdiğini bildirmiş, davalı … adına kayıtlı 1 ve 20 no’lu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı şirket adına tesciline, tescilin haklı bulunmaması halinde bağımsız bölümlerin tespit edilecek değerinin devir tarihinden işleyecek faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davanın tapu iptal ve tescil davası olup, taşınmazların önceki malikinin davalı … değil şirket olduğunu, bu nedenle davalı … yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, davacı şirketin kendi işlemini dava konusu yapamayacağını, şirketin yetkilisi …’ın yetkisini kullanarak davaya konu satışı yaptığını, davacının, davalının payını düşürüp yeni yatırımlar için şirkete para koymadığını, gerçekte davalı ortağın olan ancak şirket adına kayıtlı aracın davacı tarafından satıldığını, davacı ortağın tutumu yüzünden davalı ortağın parasını ve itibarını kaybettiğini, davalı ortağın 31 parsel 21 no’lu bağımsız ile bir daireyi davacının yeğenine devrettiğini, davacı ortağın davaya konu satışlardan bilgisi yanında izni bulunduğunu, taşınmazların satıldığı tarihteki gerçek devri üzerine satıldığını bildirmiş, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; 20 no’lu dairesinin 410.000,00 TL’ye 1 no’lu dairenin 420.000,00 TL’ye satın alınıp, 1 no’lu daire için davalı ortağı 20.000,00 TL elden kaparo verildikten sonra her iki daire bedellerinin davalı ortağın hesabına havale edilerek ödendiğini, davalının iyi niyetli olup satışların değeri üzerinden ve gerçek şekilde yapıldığını, inşa edilen binanın tamamlanmaması nedeniyle davalının mağdur olduğunu bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca muvazaa nedenine dayalı olarak açılmış, tapu iptal ve tescil istemli olup dava dilekçesinde de özellikle vurgulandığı üzere davanın konusunun yalnız 764 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki davalı …’e satışı yapılan 1 ve 20 no’lu bağımsız bölümler olduğu vurgulanmıştır.
Tapu kayıt örnekleri ile davaya konu 764 ada 5 parsel sayılı taşınmazda yer alan 1 ve 20 no’lu bağımsız bölümler davacı şirket adına tapuda kayıtlı iken 1 no’lu bağımsız bölüm 29/07/2016, 20 no’lu bağımsız ise 30/06/2016 tarihinde şirket yetkilisi davalı tarafından davalı …’e satılmıştır.
Davacı şirket, anonim şirket olup davacı … ile davalı … şirketin yönetim kurulu üyeleri olarak her ikisi de şirketi münferiden temsile yetkilidirler.
Tüm dosya kapsamı ve davalı … vekilinin 28/02/2018 tarihli beyanı ile tacir olmadığı, davaya konu bağımsız bölümleri ticari amaçla ve ticari işletmesi ile ilgili olarak satın almadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için uyuşlmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Hukuk Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
TTK nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye Ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılır. Mutlak ticari davalar tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK nun 4(1)-a ve devamı bentlerinde yazılı uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar mutlak ticari davalardır.
Somut olayda, dava dilekçesinde davaya konu bağımsız bölümlerin davalılarca muvazaalı olarak satış işlemine konu edildiği iddia ederek tapu kaydının iptali ve davacı şirket adına tescili olmadığı takdirde gerçek değeri tespit edilerek satış bedeli ile aradaki farkın tazmini talep edilmiştir. Her ne kadar davalılardan Ebubekir’in şirketi temsil yetkisini kullanmasının engellenmesi ve hisselerinin satışının önlenmesi için ihtiyati tedbir talep edilmiş ise de bu nitelikte bir sonuç talep ve dava konusu yoktur. Buna göre dava Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemli olup davalı …’ün tacir olmadığı, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunmadığı, davanın davalı şirket ortağının sorumluluğuna ilişkin olmaması nedeniyle bu davada davalı sıfatı ile dava dilekçesinde gösterilmesinin göreve etkisinin bulunmadığı, istemin tapu iptal ve tescil istemli olması davanın davalı ortak ve yöneticinin sorumluluğuna ilişkin bulunmaması nedeniyle bağımsız bölümlerin bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edilmesinin davayı şirket yöneticisinin sorumluluğu davasına dönüştürmeyeceği birlikte değerlendirildiğinde TTK’nun 4 ve 5. maddelerindeki düzenleme nedeniyle davalı …’ün tacir olmadığı gibi davaya konu anlaşmazlığın ticari iş niteliğinde bulunmadığı, uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşılmakla somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup, uyuşmazlığın mahkememizde çözümünün mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK’nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği, dosyanın bir bütün halinde görevsizlik kararına tabi olduğu dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Davacılar vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı davalı … vekilinin yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
28/02/2018