Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/206 E. 2018/487 K. 09.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/206 Esas
KARAR NO : 2018/487

DAVA : Menfi Tespit (Genel Ticari Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2017
KARAR TARİHİ : 09/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Genel Ticari Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı bankanın kredi sözleşmesine dayalı olarak davacı hakkında icra takibi yaptığını, taraflar arasında 16/07/2012 tarihinde 900.000,00 TL bedelli çek karşılığında kredi kullanımı için sözleşme imzalandığını, ardından 575.000,00 TL bedelli ikinci kredinin kullanıldığını, 2012 ve 2014 tarihleri arasında hiçbir zaman toplamda 1.475.000,00 TL kredi kullanımını gerçekleşmediğini, 2012 de 600.000,00 TL’lik kredi kullanıldığını, kredi kullanan şirketin anonim şirkete dönüşmesi nedeniyle yeniden sözleşme yapılmasının talep edildiğini, 13/12/2014 tarihinden 1.500.000,00 TL bedelli yeni sözleşme imzalandığını, 16/07/2012 ve 20/12/2012 tarihli sözleşmelerin şirketin limited şirket durumunda iken yapılması nedeniyle 13/10/2014 tarihli sözleşmede ise davacının imzasının bulunmaması nedeniyle şirkete kullandırılan kredilerden davacının kefil sıfatıyla sorumluluğunun bulunmadığını bildirmiş, davacının davalı bankanın yaptığı icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalı tarafın kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı tarafın itirazı nedeniyle İstanbul Anadolu—. Asliye Ticaret Mahkemesinin— esas sayalı dosyasında itirazın iptali davası açtıklarını, davacının bu davadaki iddialarını itirazın iptali davasında da dile getirdiğini, davanın derdest olduğunu bu nedenle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacı tarafın esasa ilişkin iddialarının haklı olmadığını, davacının sorumlu olduğu miktarın usul ve yasaya uygun olarak verilen kefalet limitlerinden kaynaklandığını, 13/10/2014 tarihli kredi sözleşmesinin davacı tarafından kefil sıfatıyla imzalanmamış olmasının davalının kefaletinin sona ermesi anlamına gelmeyeceğini, önceki sözleşmelerin imzalanmış olmasının ileride kullandırılacak bütün kredilere kefalet limiti dahilinde kefil olunmuş sayılması gerektiğini bildirmiş, davanın reddin, davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Davaya konu İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün—esas sayılı icra dosyasında davalı banka aralarında davacının da bulunduğu borçlular hakkında genel ticari kredi sözleşmelerine dayalı olarak ödenmediğini iddia ettiği alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yolu ile takip yapmış, borçluların borca itirazları üzerine davalı banka tarafından davacı ve diğer borçluların itirazlarının iptali istemi ile İstanbul Anadolu —Asliye Ticaret Mahkemesinin — esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açmış, yapılan yargılama sonunda 21/03/2018 tarihli kararla davalıların itirazlarının iptaline ve takibin kararda belirtilen miktar üzerinden devamına, davacı —‘nün sorumluluğunun ilamda belirtilen miktarlarla sınırlı olmasına karar verilmiştir.
Somut olayda dava, davacının davalı bankaya İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün — esas sayılı icra dosyasında takip konusu yapılan alacakla ilgili borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, ilgili icra dosyası için ve davacının itirazının iptali istemiyle davalı bankanın İstanbul Anadolu —Asliye Ticaret Mahkemesinin — esas sayılı dosyasında açtığı itirazın iptali davası dava tarihi itibariyle derdest olup, hükümden önce henüz kesinleşmeyen kararla hükme bağlanmıştır. Bir başka deyişle bu davanın açıldığı tarihte taraflar arasında görülen itirazın iptali davası derdesttir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15/11/2017 tarih 2016/16979 esas ve 2017/3718 karar sayılı ilamında ve benzer ilamlarında da uygulandığı üzere hukuki yarar bir dava şartı olup, itirazın iptali davasının genel hükümlere göre görülen bir dava olması nedeniyle borçlunun takibe itirazında bildirdiği itiraz sebeplerine bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini itirazın iptali davasında ileri sürebileceği, savunması ile ilgili tüm delilleri bu dava da gösterebileceği göz önünde tutulduğunda borçlu davacının itirazın iptali davası açıldıktan sonra takip konusu borçla ilgili olarak menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartı olup dava şartı yokluğunun mahkemece her aşamada resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle HMK.nun 114(1)/h maddesinin yollamasıyla HMK.nun 115(2)maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davacı tarafın HMK.nun 114 (1)/h maddesi uyarınca dava açmada hukuki yararının bulunmaması nedeniyle HMK.nun 115 (2) maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 35,90 TL harcın peşin yatırılan 2.535,94 TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 2.500,04 TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı yararına A.A.Ü.T.’nin 7(2) mad. uyarınca takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/05/2018