Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/165 E. 2022/152 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/165 Esas
KARAR NO: 2022/152
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09.02.2017
KARAR TARİHİ: 01.03.2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı sahibi olduğu, ticari veya mesleki amaçla kullanılmayan, tüketim amaçlı alınmış olan —- benzin konulması nedeniyle hasar gördüğü, bayilik sözleşmesi uyarınca her iki davalının da sorumlu olduğunu, —uygulama alanı bulacağı, davacının markaya duyduğu güvenle bu istasyonu tercih ettiği, — kusuru nedeniyle hasar meydana geldiği için davalıların müteselsil sorumlu olduğu,——-dosyasında alınan bilirkişi raporunda ve —- raporunda yanlış yakıt konulması nedeniyle —— hasarın meydana geldiğinin tespit edildiği, —bundan haberinin olduğu, ancak davacı tarafından aracın —bedel ile tamir ettirildiği, araç tamir ettirilene kadar— bedel ile ikame araç kiralandığı ve araçta değer kaybı meydana geldiği belirtilmiş ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla—- tazminatın davalılardan müteselsilen —- tarihi itibariyle, delil tespiti dosyasında yaptırılan —- tespit, keşif ve analiz masrafı karşılığı tazminatın da dava tarihi itibariyle avans faizi ile tahsili talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; — arasında bayilik sözleşmesinin kurulduğunu, sözleşme gereğince — diğer davalı — borcu altında girdiğini ve diğer davalı—ürünlerin yeniden satışını gerçekleştireceğini, diğer davalı—-görevlendirilecek kişilere işveren sıfatı ile sorumlu olduğunu, bu kişilerin ürün satışı hakkındaki eğitiminin diğer davalı — ait olduğunu,—dosyada mevcut bilirkişi raporunun işbu davada davacı — karşı ileri sürülemeyeceğini, çünkü bu davanın —- karşı açılmadığını, dava dışı —-karşı açıldığını,—–ile davacı arasında sözleşmesel borcun mevcut olmadığını, davacı ile diğer davalı— arasındaki sözleşmenin nisbi nitelikte olmasından dolayı —– karşı dava açılamayacağını, TBK m. 66 hükmü gereğince adam çalıştıran sıfatı ile kusursuz sorumlu olamayacağını, diğer davalı —- hem haksız/fiil kapsamında adam çalıştıranın sorumluluğu uyarınca hem de sözleşmeden dolayı sorumlu olabileceği, zararı meydana getiren şahsın diğer davalı —–bünyesinde çalıştığın sebebiyle ayıptan söz edilse bile ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, akaryakıt sağlayan şirket olarak kendisinin sorumlu olmayacağını, davanı tacir olduğundan tüketici hukukundaki korumadan yararlanamayacağını belirtmiş ve davanın reddini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —- dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği, cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, hatalı akaryakıt satımı nedeniyle uğranılan zararın tahsiline yönelik tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, davacı şirkete ait — plakalı araca —- çalışanı tarafından —- konulması nedeniyle aracın hasarlandığını ve çalışamaz duruma geldiğini iddia ederek uğranılan hasar bedeli, araçta oluşan değer kaybı ve başka araç kiralanmasından dolayı ödenen kira bedelleri ile —— sayılı delil tespiti dosyasına ilişkin yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bu doğrultuda —- dosyası uyap üzerinden celp edilerek incelenmiş, araca ilişkin tescil kayıtları, davacı tarafından hasar,nakliye ve kiralama bedeline ilişkin sunulan faturalar mahkememiz dosyası arasına alınmış, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında — tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesiyle 6102 sayılı T.T.K. nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek yargılama sonlandırılmıştır.
—— incelenmesi neticesinde, davacı tarafından davalılar hakkında mahkememiz dosyasına konu olay ile ilgili olarak delil tespiti talebinde bulunulduğu, davacı tarafından dosyaya —- tarafından analiz raporunun sunulduğu ve bu raporda standartlara uygun bir numuneden beklenen özelliklere kıyasla değerlerin değişken olduğu, aynı zamanda yapılan destilasyon sonuçlarına göre numunenin —–standartlarına uygun olmadığının belirlendiği, delil tespiti talebinin hasar tespiti yönünden kabulüne karar verilerek makine mühendisi bilirkişiden araç üzerinde inceleme yapılarak —– —- raporunun alındığı anılan raporda özetle, —-tespit anında ——— olduğu, — olduğu iddia edilen araçta, kesin bir yargıya varabilmek için numunenin analizinin önemli olduğu, sadece bir yakıt alım fişinden yola çıkarak araçta vuku bulan motor arızasının kaynağı konusunda kesin bir yargıya varmanın uygun bir yöntem olmadığı, araçta iddia edildiği üzere dizel yakıt ile çalışan araca benzin konulması, araçta —- sağlayan—– incelenmesi konusunda, yanlış yakıt kullanımı neticesinde vuku bulabilecek hasarlı parça inceleme talebini kabul etmediği, sadece dosya kapsamında gereken incelemenin sağlanması talebinde bulunduğu, dosya kapsamında sunulan, —- tarihinde rapor edilen analiz raporuna göre, standartlara uygun bir numuneden beklenen özelliklere kıyasla değerlerin değişken olduğu, aynı zamanda yapılan —– sonuçlarına göre numunenin — standartlarına uygun olmadığı ve %75 benzin içerdiği, dizel bir araca, dizel yakıtı yerine benzin konulursa özellikle, yeni nesil elektronik donanımlı araçlarda hasar oranı artabileceği gibi, aracın gerekli bakım onarım sonrasında da —– değişimler gözlenebileceği, iddia edildiği üzere ve ——desteklenmiş, —- sonucu araçta meydana gelebilecek —- giderilebilmesi hususunda, yapılan araştırma sonucunda ve dosya kapsamında da sunulduğu üzere —- ihtiyaç duyulabileceği ve bu masrafında uygun olabileceği, davaya konu olan aracın piyasa değerinin —- olduğu göz önüne alınırsa, sovtaj değerinin ise— —- olabileceği tespit edilmiş, akabinde aynı bilirkişiden — tarihli ek rapor alınmış, alınan ek raporda özetle yapılan incelemede, aracın kullandığı yakıt türünün dizel olduğu, yakıt deposunun kapağında işaret edildiği halde, kurşunsuz benzin doldurulması —– hatası olduğu, yakıt fişindeki değerler ile yakıt analiz sonuçlarından elde edilen bilgiler birbirini tamamlar mahiyette olması, — plakalı araca, mazot yerine benzin konulduğu hususunu ispatladığı, yanlış yakıt kullanımı sonucu araçta meydana gelebilecek —– giderilebilmesi hususunda, yapılan araştırma sonucunda ve dosya kapsamında da sunulduğu üzere —- hariç toplam —– ihtiyaç duyulabiteceği ve bu masrafında uygun olabileceği, —– çalışan araca benzin konulması, araçta —– temini ve tamir ile birlikte ilişkili testlerin yapılması için geçebilecek sürenin — olabileceği, —- araçlarda aracın gerekli bakım onarım sonrasında da —–değişimler olabilme ihtimalinin yüksek olması sebebiyle— olarak öngörülen değer kaybı oranının artabileceği yönünde tespit ve değerlendirme yapıldığı görülmüştür.
Taraflarca bildirilen delillerin toplanmasının ardından uyuşmazlığın çözümü teknik incelemeye gerektirmekle dosya makine mühendisi ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ——- tarihli rapor düzenlenmiştir. Düzenlenen—- tarihli raporda özetle, ” Araca hatalı —- dolumundan doğan zarara ilişkin olarak uyuşmazlığın ticari nitelik taşıması ve taraflarının tacir olması nedeniyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun maddelerinin uygulama alanı bulamayacağı, bu durumda davalı—-bayisi konumunda olan ve hukuken ayrı bir tüzel kişiliğe haiz olan, satım sözleşmesinin tarafı diğer davalı —- sıfatıyla alıcı davacıya karşı tek başına sorumlu olacağı, davalılar arasında müteselsil sorumluluğun bulunmadığı sözleşmenin nispiliği ilkesince davalı — diğer davalı — dayacı arasındaki satım sözleşmesinin tarafı olmaması dolayısı ile davalı — karşı husumet yöneltilemeyeceği, ——- yerine benzin konulması nedeniyle hasarın meydana gelmesinde asli ve %100 kusurlu olabileceği, dosya kapsamından davalılardan —-zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğine dair delillere rastlanmadığından bu davalının adam çalıştıranın kusursuz sorumluğuna yönelik sorumlu olduğu, delil tespiti dosyasında onarım bedeli olarak — belirtilmiş olsa da bunun davacı lehine abartıldığı, aracın tamirine yönelik sunulan —- fatura kadri maruf olmakla aracın —kullanıldığı dikkate alınarak parça bedelinden yaklaşık — kıymet kazanma indiriminin yapılması uygun olacağı, —-servise girmiş ve onarım görmüş olması nedeniyle——–değer kaybının uygun olduğu, delil tespiti dosyasında rayiç değerinin —- değer kaybının öngörülmüş olmasının kesinlikle çok yanlış olduğu, — kullanılmış hiçbir aracın —–yenilendiği için değer kaybetmeyeceği, davacı tarafından sunulan faturalarda araç kiralama için gözüken — bedelin uygun olduğu, ancak onarım süresince davacının aracı kullanılmayacağı ve yıpranmayacağı için sağlanan avantaj karşılığı — düşülmesi gerekeceği, sonuçta da günlük —- talep edebileçeği, ekspertiz dahil toplam onarım süresinin en fazla —– olduğu, bu durumda aracın oranım bedelinin —-olması dolasıyla onarım süresince ikame araç kira masrafının ——-Olabileceği, delil tespiti dosyasına ilişkin yapılan masraflar yönünden ispatlar nitelikte herhangi bir belgeye rastlanmadığından buna ilişkin bir değerlendirmenin yapılamadığı ” yönünde tespit ve değerlendirme yapılmıştır.
Bilirkişi raporuna karşı taraf vekilleri tarafından itiraz edilmekle, dosya yeni seçilen bilirkişilere tevdi edilmiş ve bilirkişiler tarafından —- tarihli rapor düzenlenmiş ise de düzenlenen raporun tarafların itirazlarını karşılamadığı daha önceden düzenlenen raporun aynısı olduğu ilave bir değerlendirme ve tespit yapılmadığı görülmüştür.
Tespit dosyası ile mahkememizce aldırılan bilirkişi raporları arasında teknik yönden çelişkiler bulunduğu anlaşılmakla çelişkilerin giderilmesi için dosya —- üyesinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, makine mühendisi bilirkişiler tarafından — tarihli; öğretim üyesi tarafından — tarihli raporlar düzenlenmiştir. — tarafından düzenlenen — tarihli raporda özetle, —- belirtildiği üzere dava konusu araca yanlış ve evsafına uygün olmayan yakıtın konulmuş olduğundan şüphe olmadığı, söz konusu araçta yanlış yakıt konulması nedeni ile —-gereği iskontosuz ve kıymet kazandırma tenzili yapıldıklan sonra —–dava konusu araçta meydana gelen hasara yönelik parçaların — birebir değiştirilen parçalar olması nedeni ile aracın değerini kaybettirmesinden ziyade yenilenmiş olmaları nedeni ile kıymet kazandırdığından araçta —–oluştuğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, herhangi bir araçta değer kaybının ya oluştuğu ya da oluşmadığı sembolik olarak bir rakam tespitinin bilimsel olarak uygun olmadığı, —- kazalı aracın onarımınını yetkili servis ve tamir atölyelerinin iş yükü ile doğru orantılı olmakla birlikte basit işçilikler ile giderilebilecek hasar oluşmuş olduğu ve onarımının yaklaşık—- süreceği, söz konusu hasarlı parçalar temininde güçlük çekilen parçalar olmadığı hemen hemen her serviste temin edilebilen parçalar olduğu, bu kapsamda davacının aracın onarımda olduğu süre içerisinde kullanamamasından kaynaklı —– yoksun kalma tazminatının — civarında olacağı, —- bu kapsamda teknik yönden davacınm gerçek zarar toplamının — olacağı, davacının—- tutarındaki bedelin belgelendirilmesi durumunda yargılama gideri kapsamında değerlendirilmesinin mahkemenin takdirlerine maruz olduğu” yönünde tespit ve değerlendirme yapılmış; öğretim üyesi bilirkişi tarafından düzenlenen —- tarihli raporda özetle, ” Davacı davalı—- bayilik sözleşmesine istinaden işletmekte olduğu akaryakıt istasyonuna girdiği ve ve “arabasının deposuna akaryakıt konulması hizmetini” aldığı ancak davalı— çalışanı davacının arabasının deposuna hatalı akaryakıt koyduğu, dolayısıyla da,——ağır kusurlu olarak hatalı (kötü) şekilde verildiğinden davalı — davacının uğramış olduğu zarardan, gerek TBK.md.116 gerekse TBK.md.66 hükmü uyarınca sorumluluğu bulunduğu, davalı —- bayilik vereni durumunda olduğu, akaryakıt sağlayıcısı durumunda olan büyük akaryakıt şirketleri tarafından bayilik verilmek suretiyle bayiler tarafından işletilen —–durumunda olan — şirketlerin —- bulunmakta ve — dizaynı da bayilik veren — şirketlerin kendilerinin belirlediği dizayna ve imaja uygun şekilde, bu şirketlerin markasını ve imajını yansıtacak şekilde yapıldığı, —- sadece dizaynından ve renklerinden dahi hangi markanın akaryakıtını sattığının anlaşıldığı, dolayısıyla da arabasına akaryakıt almak için böyle bir akaryakıt istasyonuna giren bir müşterinin hayatın olağan akışında, akaryakıt sağlayıcısı şirketin —- konusu —–girdiği, bu nedenle tanınmış bir — sağlayıcısı şirketin bayisi tarafından işletilen bir — giren müşteri ile söz konusu istasyonda satılan— sahibi olan akaryakıt sağlayıcısı şirket— arasında, — kaynağını MK.md.2’deki dürüstlük kuralında bulan bir sözleşme ilişkisi (borç ilişkisi) kurulduğu, dava konusu olayda, davacı/müşteriye davalı/bayi tarafından verilmiş olan —- üstünde dahi davalı bayilik veren —— yazılı olduğu , bu sözleşme ilişkisi, —- olarak nitelendirilmeli ve bu borç ilişkisi gereğince, bayilik veren, —– altına girdiği , bayilik verenin markasını taşıyan akaryakıtı müşterinin arabasına koyma hizmetini veren bayi ise, bayilik verenin TBK.md.116 anlamında “ifa yardımcısı —- konumunda olduğu dolayısıyla da bayilik verenin TBK.md.116 ve TMK.md.2 uyarınca sorumlu olduğu” yönünde değerlendirme yapılmıştır.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından sunulan yazılı beyan dilekçesinde ve duruşmadaki sözlü beyanlarında ek inceleme taleplerinin olmadığı, dosyaya sunulu belgeler ile itirazlar göz önüne alınarak talepleri gibi karar verilmesi talep edilmiş, davalı —- vekili tarafından sunulan yazılı beyan dilekçesi ve duruşmadaki sözlü beyanlarında husumet yönünden davanın reddine karar verilmesini aksi halde yeni bir rapor alınması talebinde bulunulmuş olup, teknik yönden alınan—– tarihli raporun uyuşmazlığın çözümü için elverişli olduğu bu kapsamda ek bir inceleme yapılmasına gerek olmadığı yine hukuki değerlendirmelere ilişkin nihai karar da mahkememizde olmakla bu hususta da yeni bir rapor alınmasına gerek olmadığı anlaşılmakla yeni rapor alınması talebinin reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ile toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle gerek delil tespiti dosyası gerekse mahkememizde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacı şirkete ait olan —- plakalı araca davalı —–yerine benzin konulduğu ve yanlış yakıt konulmasından dolayı aracın hasarlandığı hususları sabit olup, uyuşmazlık bu hasar neticesinde davacının uğramış olduğu zarar kalemlerinin neler olduğu ve bu zarar kalemlerinden davalıların müşterek ve müteselsil olarak sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı ——-vekili tarafından davacı ile aralarında satım sözleşmesi ilişkisi bulunmadığı, uyuşmazlığın —-ürünlerinin — kaynaklanmayıp yanlış ürün konulmasından kaynaklı olduğu ve sözleşmenin nispiliği gereği yine haksız fiile sebep olan çalışanın diğer davalı —– çalışanı olmaması dolasıyla adam çalıştıran sıfatıyla da sorumluluğunun bulunmadığı belirtilerek husumet yönünden davanın reddi talep edilmiş, davacı vekili tarafından ise ——markasına güvenilerek bayiden yakıt alındığını, ayrıca aracın ticari ve mesleki amaçla kullanılmayıp tüketim amacı ile satın alındığını ve şirket yetkisinin kullanımına tahsis edildiğini dolasıyla Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğini iddia etmiş ve bir kısım —– kararlarını dosyaya ibraz etmiştir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde ise tüketici ” ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ya da tüzel kişiyi” (l) bendinde tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmış; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 12.maddesinin birinci fıkrasında “gerçek kişi tacir” “Bir ticari işletmeyi, kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” ; 16. maddesinin birinci fıkrasında “tüzel kişi tacir” “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere —— diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.——Bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.——-Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş mahiyetinde olan sözleşmeler kanunda aksine hüküm olmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” tanımlanmıştır. Bu düzenlemeler göstermektedir ki, mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlem tüketici işlemidir. Bu işlemin mutlak tarafını teşkil eden tüketici ise, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişidir. Önemle belirtmelidir ki, her alıcı ya da kullanıcı tüketici değildir. Gerçekten kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek icrası, belirli bir üretimde kullanma, yeniden satış, ticari olarak kullanma vs. gibi amaçlarla alıcı ya da kullanıcı olmak mümkündür. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun az yukarıda açıklanan maddelerinde tacir sıfatı, gerçek ve tüzel kişiler bakımından ayrı ayrı tanımlanmış; yasanın devamı maddelerinde tacir olmanın hükümleri, ticari işler açıklanmış ve Ticaret Mahkemelerinin görev alanı düzenlenmiştir. Hal böyle olunca; açıklanan hükümler karşısında tüm ticaret şirketlerinin tacir sıfatına sahip olduklarında kuşku duymamak gerekir. ——— sayılı ilamında da belirtildiği üzere tacir niteliğindeki tüzel kişileri ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerin ticari olması asıldır. Eğer, bir muamele, fiil veya iş ticari iş ise, bunlara özel ticari kurallar uygulanır. Bir tacirin borçlarının ticari olması asıl olmakla birlikte gerçek kişi olan bir tacir, yaptığı iş ve işlemin veya aldığı hizmetin ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya muamele fiil veya işleminin ticari sayılmasına halin icabı, müsait bulunmadığı takdirde, bu işlemlerden doğan borç adi, yani özel sayılacaktır Tüzel kişi tacirin barınma, gıda, giyinme ve aile gibi özel insani ihtiyaçları olmadığı için bunların gerçek şahıslar gibi adi borç ilişkileri alanı olmadığı kabul edilir. Ticaret şirketleri bir ticari işletme işletmiyor olsalar dahi kanunen tacirdirler. Doğrudan ticari amaçla ya da işletmenin iç ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla olup olmadığına bakılmaksızın bütün hukuki ilişkileri ticari faaliyet kapsamında olup özel hayatlarına ilişkin bir işlem söz konusu olamayacaktır. Tacir olmanın nimetine göre külfeti de mevcut olu bunların en önemlilerinden biri basiretli iş adamı gibi davranma zorunluluğudur Tacirin, ticari işletmesiyle ilgili tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi davranması gerekir. Bu cümleden olarak, ticari işletmesiyle ilgili sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorunda olan tacirler tüketiciler için düzenlenen yasa hükümleri kapsamına alınamazlar. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince davacı ——tacir olup, tüzel kişilik adına davaya konu——tarihinde yakıt alımı sırasında şirket yetkilisinin kullanımında olması yahut aracın davacı iddiaları doğrultusunda şirket yetkisine özgülenmiş olması davacıyı tüketici olarak tanımlanamayacağı gibi yaptığı işlem tüketici işlemi de olmamakla uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri kapsamında kabulüne olanak bulunmamaktadır. ——Dolasıyla davacı vekilinin aksi yöndeki iddiaları yerinde olmadığı gibi dosya kapsamına sunmuş olduğu bir kısım —— kararlarının da somut uyuşmazlıkta uygulama olanağı bulunmamaktadır. Bu bağlamda davacı şirket ile davalı —- arasında yakıt alımına ilişkin satış sözleşmesi ilişkisi kurulduğu ve yanlış yakıt dolumunun gerçekleştiği hususları sabit olmakla —–gereği davacı alıcıya karşı kural olarak anılan davalı satıcının sorumluluğu bulunduğu, az yukarıda açıklandığı üzere dava konusu uyuşmazlığın ticari nitelik taşıması ve taraflarının tacir olması yine ticaret kanunundaki sorumluluk ilkesi ile tüketici kanunundaki sorumluluk ilkesi birbirinden farklı olması sebebiyle Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin somut olayda uygulanmasına imkan olmadığı, bu durumda davalı —— konumunda olan ve hukuken ayrı bir tüzel kişiliğe haiz olan ve satım sözleşmesini gerçekleştiren —–satıcı olarak alıcıya karşı tek başına sorumlu olacağı anlaşılmakla davalı —- hakkındaki davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir. —- Davacı şirketin yanlış —– dolumu sebebi ile uğramış olduğu zarar kalemlerinin incelenmesi neticesinde mahkememizce en son aldırılan —–tarihli bilirkişi heyet raporunda hasar bedeline yönelik —gerçek zarar meydana gelmiş olduğu tespit edilmiş yine aracın onarımınını yetkili servis ve tamir atölyelerinin iş yükü ile doğru orantılı olmakla birlikte basit işçilikler ile giderilebilecek hasar oluşmuş olduğu ve hasarlı parçalar temininde güçlük çekilen parçalar olmadığı hemen hemen her serviste temin edilebilen parçalar olduğu tespit edilmekle onarımının yaklaşık —- iş günü süreceği, günlük araç kiralama bedelinin aracın kullanılmamasından kaynaklı avantaj bedeli de göz önüne alınarak —– olduğu bu kapsamda davacının aracın onarımda olduğu süre içerisinde kullanamamasından kaynaklı ikame araç bedelinin ——– olacağı hesaplanmış olup mahkememizce de yapılan tespit ve değerlendirmeler alınan tüm raporların değerlendirmeye alınarak raporun tanzim edilmesi ve gerçek zararın belirlenmesi noktasında uyuşmazlığın çözümüne elverişli ve dosya kapsamına uygun görülmekle hükme esas alınmıştır. Davacı tarafın diğer bir talebi de değer kaybına yönelik olup bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere dava konusu araçta meydana gelen hasara yönelik parçaların yakıt pompası yüksek basınç, ——– ——– filtresi olması ve bu parçaların birebir değiştirilen parçalar olması nedeni ile aracın değerini kaybettirmesi söz konusu olamayacağı tespit edilmekle meydana gelen yanlış yakıt türünün araca konulması sonucunda araçta değer kaybının meydana gelmediği anlaşılmış ve değer kaybı talebi yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın diğer bir talebi ise delil tespiti dosyasında yapılan masraflara ilişkin olup dava dilekçesinde toplam —- dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir. ——- dosyanın incelenmesi neticesinde dosyanın açılışında davacı tarafından toplam——keşif yol giderine ilişkin makbuzların bulunduğu anlaşılmakla toplam ——— masraf yapıldığı anlaşılmış, fazlaya ilişkin talepler yönünden davacı tarafından ispata ilişkin belge sunulmadığı görülmüştür. Delil tespiti giderleri, yargılama giderlerinden olduğundan ve davanın müddeabihine dahil olmadığından delil tespiti giderleri için dava tarihinden faiz yürütülmesine karar verilemez. Hal böyle olunca toplam ——- delil tespiti dosyasında yapılan masrafın yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan gerekçeler ile davalı —– hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile,—— araç bedeli olmak üzere toplam ——- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı—— davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hasar bedeli, ikame araç bedeli ve değer kaybı bedeline ilişkin taleplerin reddine, —–delil tespiti dosyasındaki yapmış olduğu masraflara ilişkin talebinin —- üzerinden kabulü ile yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, davalı ——— hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı —–hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ ile,
a- — hasar bedeli ve —– araç bedeli olmak üzere toplam — — tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı —- alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hasar bedeli, ikame araç bedeli ve değer kaybı bedeline ilişkin taleplerin reddine
b-Davacının —delil tespiti dosyasındaki yapmış olduğu masraflara ilişkin talebinin —üzerinden kabulü ile yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine
2-Davalı —- hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Karar harcı 2.208,96-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 683,10‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.525,86-TL harcın davalı—– tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 683,10‬-TL peşin harcın davalı —– alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 330,7‬0-TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.500,00-TL bilirkişi ücreti, 1.248,5-TL delil tespiti masrafı olmak üzere toplam 6.110,6‬0-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 5.130,71-TL’sinin davalı—- —-tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalı —- alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı ——-kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı ve davalı —— vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01.03.2022