Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1390 E. 2023/371 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1390 Esas
KARAR NO : 2023/371

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2017
KARAR TARİHİ : 13/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından —— numaralı Blok Taşıyıcı Sorumluk Sigorta Poliçesi ile —-. risklerinin sigortalandığı, muhtelif boya emtialarının —-sevk edilmesi için davalı —- tarafindan taşıma işinin üstlendiği, düzenlenen nakliye faturası ile —– tarafindan taşıma sözleşmesi oluşturulduğu, davalılardan —– navlun faturası ve alt nakliyeci sıfatıyla tüzel kişilik olarak, davalılardan —-tek seferlik taşıma sözleşmesi nedeniyle dava açıldığı, davadışı —– tarafından yükün teslim alındığı, emtianın teslimi ile ilgili belgelere —–adına imza atıldığı,—– nakliyat adına ekli Nakliye faturasının düzenlendiği, —–geçmiş dönemlerde davalı —–nakliyat’ın şoförü olduğu, 29.06.2016 tarihinde —– tarafından tamir bakım için park edilen yerden —–bilgisi olmadan —– tarafından alındığı, alınan yüklerin araç şoförü tarafından alıcıya teslim edilmediği ve çalındığı, navlun faturası ve tek seferlik taşıma sözleşmeleri gözetildiğinde davalıların kendilerinden beklenen dikkat ve özen çerçevesinde gerçekleştirmedikleri bu sebeple meydana gelen zarardan müteselsilen sorumlu olduklarının değerlendirildiği, yapılan tespitler sonucu meydana gelen 129.634,11TL zararın müvekkili şirket tarafından tazmin edilerek halefiyet elde edildiğini, ayrıca alınan ibraname ve temlik ile sorumlulardan ödenen zararın rücuen talebi amacıyla başlatılan takibe borçlu/davalıların haksız itirazı ile duran takibin devamını ve %20’den az olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —– plakalı aracın sahibinin—- olduğu,—– aracın şoförü olduğu, aracın —– isimli kişi tarafından çalındığı, —– ile taşıma sözleşmesi yapanın —- olduğunu, davalı —– navlun faturasını düzenlendiği iddiasına karşılık, müvekkilleri işletme tarafından böyle bir fatura düzenlenmediğini ve mali kayıtlarında yer almadığını—–tek seferlik taşıma sözleşmesi düzenlediği iddiasına karşılık, ilgili sözleşme üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını, 14.07.2016 tarihindeki irsaliye faturası üzerinde bulunan imzanın da —- ait olmadığını,—- hakkında —-Asliye Ceza Mahkemesi —–Sayılı dosya kapsamında görevi kötüye kullanma suçundan dava açıldığını ancak beraat ettiğini, —– güveni kötüye kullanma suçundan aynı dosyada ceza aldığını, müvekkillerinin oluşan zarardan herhangi bir kusuru olmadığını,—– aracın sahibi olmadığını, taşıma sözleşmesi yapmadığını, sigortalı —— kendinden beklenen özen ve dikkati göstermediğini beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, çalınan emtia sebebiyle davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı-sigortalısına yapılan ödemenin davalılardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd. maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.Davacı, dava dışı —-Blok Taşıyıcı Sorumluluk Sigorta Poliçesi” ile davacı şirkete sigortalı olduğunu, dava dışı —- ait emtinanın taşınması işinin dava dışı-sigortalısı olan—–tarafından yapıldığını, dava konusu emtianın aracın şoförü —– tarafından çalındığını, emtianın çalınması sebebiyle dava dışı-sigortalısına ödeme yaptığını ve haklarına TTK 1472 maddesi gereğince halef olduğunu, taraflar arasındaki taşıma ilişkisi, navlun faturası ve tek seferlik taşıma sözleşmeleri gözetildiğinde davalıların kendilerinden beklenen dikkat ve özen çerçevesinde gerçekleştirmedikleri ve bu sebeple zarardan müteselsilen sorumlu olduklarını, oluşan zararın rücuen tahsili amacıyla icra takibine geçildiğini, davalıların haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiği, davalıların haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —- İcra Dairesi—–Esas sayılı İcra Dosyası, —– Asliye Ceza Mahkemesinin ——Esas sayılı dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, hasar dosyası celp edilmiş, dava konusu aracın trafik tescil kayıtları celp edilmiş, 11.10.2019 tarihli bilirkişi raporu, 24.09.2021 tarihli bilirkişi raporu ile 25.01.2023 tarihli bilirkişi raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 11.10.2019 tarihli raporunda özetle, “…Her türlü nihai takdir ve değerlendirme yüce mahkemeye ait olmak üzere ,davacı şirketin sigortalısı —–14/07/2016 tarihinde sahte taşıma sözlemesi imzası ve fatura imzası ile —–Nakliyat şirketine ait — plakalı aracı çalan—- isimli kimseye mal teslim ederek sigorta riskinin gerçekleşmesine sebebiyet vermesi nedeniyle,poliçe kapsamında risk korumasına müstehak değildir. Davacı şirketin,taşıma evrakının sahih olup olmadığını detaylı inceleyerek, yahut davalıların yargılandığı taşımadan varit görevi kötüye kullanma suçundan davalıların yargılandığı davanın nihai sonucunu beklemeksizin hasar bedelini sigortalıya aktarması sektör uygulamalarına ve hukuk sürecine aykırı olup mevcut durum dahilinde davacının gerçekleşmeyen riskin ödemesini yapması ile İtirazın iptali davasına mesnet borç varit olmadığından,ilgili icra dosyasına yapılan itiraz da geçerlidir ve kaldırılamaz. rTarafların sair talepleri kadar kötüniyet tazminatı talepleri de bu minvalde değerlendirilerek,yüce mahkeme’nin takdirine bırakılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 24.09.2021 tarihli raporunda özetle, “…Dosya içerisine sunulan Taşıma İrsaliyesi ve Taşıma Faturasından, Davacı sigortalısından 14.07.2016 tarihinde—–plakal araç ile —–tarafından yük teslim alındığının görüldüğü, ancak yükleri almak için asıl gelen şoförün yine dava dışı sigortalı tarafından düzenlenen yükleme indirme formundan —– isimli şahıs olduğu, Bu ilişki ağındandan davalı —— taşıma faturası ve tek seferlik taşıma sözleşmesi ile —– fiili taşıyıcısı olduğu, davalı —- ifadelerden ve dosyada belirtilen detaylardan davalı —–kayıtlı olan aracın şoförü olduğu,—– davalı —– tarafından zaman zaman görevlendirilen bir şoför olduğunun anlaşıldığı, Dosyadaki ifadeler, Sigorta soruşturma yetkilisindeki —– ifadeleri doğrultusunda —-aracın anahtarını çoğaltmak suretiyle çaldığı, halihazırda dosyada yer alan Ceza soruşturma dosyasında —- güveni kötüye kullanma suçu ile ceza aldığının sabit olduğu, —— her nc kadar taşıma irsaliyesi üzerinde imza olsa da, kendisinin olmadığı yönündeki hususun ceza dosyası nezdinde soruşturulduğu, el yazısı ve imza örneklerinin ilgili jandarma birimi tarafından irdelendiği ancak yazdıkları rapor doğrultusunda —– bir sonuç elde edilemediği, —– ilişkin değerlendirmenin sayın mahkemenin takdiri olduğu, TTK Md.875-858 ve KTY Md.4d içeriği gözetildiğinde taşıma senedinin taşıma sözleşmesine karine teşkil ettiği ve taşıma faturası, taşıma irsaliyesi gibi belgelerin taşıma senedi niteliği taşıyabileceği, Dosyadaki taşıma faturasının açık şekilde davalı —– tarafından matbu basılmış ve düzenlenmiş fatura koçanından kesilmiş seri ve sıra numarasına sahip bir fatura olduğu, güzergah ve ücret bilgisi içerdiği, dolayısıyla bu faturayla TTK ve KTY hükümleri doğrultusunda davalı —— taşıma sözleşmesinin taşıyıcısı olacağı, söz konusu fatura evrakının sahte basım olduğuna ilişkin herhangi bir veri olmadığı, Davalının faturanın kendileri tarafından düzenlenmediği iddiası olduğu, ancak dosyada yer alan sigorta yetkilisi soruşturma tutanağında ——fatura koçanının araç içerisinde tutulduğunu beyan ettiği, Kanaatimizce bu noktada taşıma sözleşmesi niteliği taşıyacak düzeyde bir evrakın organizasyonu, güvenliği, düzenlemc yetkisi vb. hususlarının taşıma işletmesinin sorumluluğunda olacağı, bu sebeple araçta bu şekilde bir evrakı güvensiz bıraktığı için süreçte tali kusurlu olduğu, ancak TTK Md.&882 uyarınca sınırlı olmak koşulu ile sorumlu olduğunun değerlendirildiği, nihai takdirin sayın mahkemenizde olduğu, Dava dışı sigortalı —— süreçte düzenlediği taşıma irsaliyesi ve tek seferlik sözleşmede davalı—– şoför olarak kayıtlı olduğu, yükü teslim alanın irsaliye üzerinde —– olarak kayıt edildiği, ancak teslim almaya gelen şoförün —– olduğunun ceza dosyası içeriğindeki fotoğraflar ve yine—–tarafından düzenlenen yükleme-boşaltma evrakındaki ad-soyad-imza onayı, yetkilisinin ifadesi ile anlaşılabildiği, Buna karşın —– yükü teslim ettiği kişiyi senet yerine geçecek irsaliyeye doğru kayıt ile işlememesi, ayrıca teslim almaya gelen şoförün davalı taşıma işletmesi tarafından mevzu bahis yükü almakla yetkilendirilen şoför olup olmadığını teyit ettiğine dair dosyada veri bulunmadığı sebepleriyle süreçte tali kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, nihai takdirin sayın mahkemede olduğu, asli ve tali kusur oranlarının tayininde değerlendirmenin takdirin mahkeme tarafından verilmesi gerektiği, TTK Md.882 kapsamındaki sınırlı sorumluluk uygulamasının örneklenmesi için rapor içerisinde kadri marufunda 470, tali oranın ise 4430 olarak ele alındığı, Rapor içeriğinde sınırlı sorumluluk üst limitinin 160.769 SDR (647.465 TL)olarak eksper raporunda hesaplanan toplam zararın dahi çok üzerinde olduğu, %70 kadri marufunda oran ile taşıyıcının sorumlu olabileceği zararın 123.023,69 ‘TL x % 70 — 86.116,6 TL örnek olarak hesaplandığı, Sayın mahkemenin, davalı —–taşıma faturasının çalınan araç sebebiyle kendisi tarafından kesilmediği, taşıyıcı olmadığı veya taşıma faturasının iradesi tarafından düzenlenebileceği kanaati getirdiği takdirde dava konusu zarardan (taşıyıcı kusur oranı üzerinden hesaplanan) sorumlu tutulamayacağı…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 25.01.2023 tarihli ek raporunda özetle, “..Sayın Mahkemenin belirlediği ve tarafların mutabık kaldıkları uyuşmazlık konuları açısından; Meydana gelen zarardan davalıların sorumlu tutulamayacağı, Davadışı sigortalı akdi taşıyıcı şirket ile davalılar arasında taşıma sözleşmesinde taraflardan birinin imzasının eksikliği nedeniyle sözleşmenin geçerliliğinin hukuki tavsif içermesi nedeniyle Sayın Mahkemenin takdirinde olacağı, buna bağlı olarak da taşınan eşyanın çalınması sonrası, aracının çalındığından haberdar olan davalılar ile davadışı sigortalı arasında ticari ilişkinin kurulduğunun Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Sayın Mahkemenin ilişki kurulduğu yönünde kanaate varması durumunda, TTK 876’ncı maddesi gereği davalıların sorumlu tutulamayacağı, Bu nedenle de bir sorumluluk tutarı belirlenemeyeceğinden, davalıların takibe vaki itirazlarının yerinde olacağı sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, keyfiyetin nihai takdiri ve her cenahtan bilcümle hukuki tavsifi Sayın Mahkemeye ait olmak üzer arz olunur…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).Eldeki dosya bakımından davacının, dava dışı sigortalısı olan —– yapmış olduğu ödeme sebebiyle TTK 1472 maddesi gereğince rücuen tazminat şartlarının ve davalıların oluşan zarardan taşıma hükümlerine göre sorumlu olduğunun yöntemince ispat edilmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı taraf üzerindedir.Eldeki dava da, dava dışı-sigortalı —–akdi taşıyıcı, davalılar fiili taşıyıcı ve davacı dava dışı (akdi taşıyıcı olan) —– sigortacısıdır. Dosyada mevcut olan taşıma irsaliyesi ile eşyanın sevki için kendisine talimat verilen taşıyıcı (taşıma sorumluluğunu üstlendiği malı ister kendisi taşısın ister, anlaştığı başka bir taşıyıcıya taşıtsın), taşıma süresi içerisinde naklini üstlendiği eşyayı gözetim sorumluluğunun da altındadır ve kural olarak taşıma süresi içerisinde taşıdığı eşyaya gelecek zararlardan mesuldür; kendi adamlarının, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin, görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, yerine geçen taşıyıcıların kusurundan, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur (6102 Sayılı TTK. Md.875, Md.879, Md.929). Taşıma, kısmen veya tamamen üçüncü bir kişi olan fiili taşıyıcı tarafından yerine getirilirse ki bu kişi eşyanın zıyaı, hasarı veya gecikmesi nedeniyle kendisi tarafından yapılan taşıma sırasında ortaya çıkan zarardan asıl taşıyıcı gibi sorumludur. Asıl taşıyıcı ve fiili taşıyıcı müteselsilen sorumludurlar (6102 Sayılı TTK. Md.888/1,3).Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu taşımanın yurt içi (—– olması sebebiyle taraflar arasındaki uyuşmazlıkta TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Dava dosyasına sunulan tüm belge ve delillerin incelenmesi sonucunda davaya konu olayın davacının sigortalısının davadışı —– ait boya cinsi emtianın komple kamyon hamulesi şeklindeki nakliyesini —– akdi taşıyıcı olarak üstlendiği, davadışı firmanın deposundan teslimin 14.06.2017 tarih 12:24:37 itibarıyla —-nakliye numaralı evrak ile—– tarafından tesliminin davacının sigortalısı —– yapıldığı, fiili nakliye için davacının sigortalısı —–ofisinde —- sorumlusu dava-dışı —- tarafından fiili taşımanın yapılacağı —–plakalı aracın temin edilerek yükleme için yönlendirildiği tespit anlaşılmıştır. Emtiayı teslim almaya gelen şoför —– ehliyetinin olmadığı, emtiayı teslim almaya geldiği aracın gerekli şartları taşımadığı alınan birden fazla bilirkişi raporu ile sabit olmasına rağmen dava dışı-sigortalı —- tarafından fiili taşıyıcıya emtianın teslim edildiği, bu sebeple dava dışı-sigortalı —–basiretli tacir gibi hareket etmediği anlaşılmıştır. Ayrıca fiili taşıyıcı olan davalılar emtianın ve kendi araçlarının çalındığını, olay sonrası davacının sigortalısının ihbarı ile haber aldıklarını beyan etmeleri ile dava dışı-sigortalı —-tarafından yükü teslim ettiği kişinin sorumlu olup olmadığını denetlemediği, gerekli belgelerin (K1 yetki belgesi, emtiayı teslim almaya gelen sürücünün ehliyeti gibi) varlığını sorgulamadığı, taşıma sözleşmesinde davalının imzasının bulunmaması, bu sözleşmenin varlığından haberdar olmaması, ceza dava dosyası ve dosya kapsamında alınan 24/01/2023 tarihli bilirkişi raporu dikkate alındığında davalıların taşıyıcı sıfatına haiz olmadığına ve oluşan zarardan sorumluluklarının olmadığına, 24/01/2023 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve olayın oluş şekline uygun olması sebebiyle hükme esas alınması gerektiğine kanaat getirilmiştir.
6102 Sayılı TTK. Md.875’e göre taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten, alıcısına teslim edildiği tarihe kadar oluşan hasardan sorumlu ise de nakliye sürecinde oluşan hasarın “taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği bir nedene bağlı olarak meydana gelmesi ” halinde (Md.876 hükmünden istifade edip) taşıyıcının kendisini mesuliyetten kurtarabilecek olan beyyinelerden yararlanabilmesi mümkündür.TTK madde 876’ya göre; “Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur” denilmektedir.
Her ne kadar mahkememizce davalıların taşıyıcı sıfatına haiz olmadıkları değerlendirilmiş ise de; aksinin kabulü halinde dahi davalılar dava konusu emtiayı teslim alan aracın çalındığını ve sonradan sigortalının haberi ile öğrendiklerini beyan etmeleri, bu hususun kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile doğrulandığı nazara alındığında davalıların kendilerinden beklenen en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği bir olayın meydana geldiği, aracın çalınması yönünden alabilecekleri başkaca bir tedbirin olmadığı, bu itibarla davalıların TTK 876’ncı maddesi gereğince oluşan zarardan sorumluluklarının bulunmadığına kanaat getirilmiş, anılan gerekçeler davanın reddine karar verilmiştir.İtirazın iptali davalarında davalılar yararına kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için davacı/alacaklının takip yapmakta haksız ve alacaklının kötüniyetli olması şarttır.—–) Eldeki dava yönünden davalı/borçlular tarafından davacı/alacaklının kötüniyetli olduğu ispat edilemediği anlaşıldığından, davalı/borçluların şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının şartları oluşmayan tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 179,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.565,66-TL harcın mahsubu ile artan 1.385,76‬-TL harcın harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı —– tarafından yapılan 13,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı—– verilmesine,
5-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 20.445,12-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.