Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/136 E. 2023/74 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/136 ESAS
KARAR NO: 2023/74
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/02/2017
KARAR TARİHİ : 31/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- plakalı aracı —— satın aldığını, tescil işlemleri nedeniyle aracın —- tarihinde teslim alındığını, aracın yaklaşık —–yol yapmış iken aracın ikaz sisteminde—- şeklinde bir ikazın gözüktüğünü, bu ikaz gözükür gözükmez aracın frenlerinin de tutmamaya başladığını, aracı işyerine en yakın olan —— adındaki yetkili servise götürdüğünü, serviste aracın bir cihaza bağlandığını ve araçtaki ikaz ışığının ve lambasının söndürüldüğünü, servisin araçtaki sorunu giderdiklerini beyan ederek aracı davacıya teslim ettiğini, aracı teslim alan davacı şirket yetkililerinin aracı kullanmaya devam ettiklerini, davacı şirket yetkililerinin aracı teslim aldıktan bir ya da iki gün sonra araçta yine aynı ikazın gözükmeye başladığını ve frenlerin yine toplamaya başladığını, bu kez aracı —- tarihinde satın aldığı ——– ait yetkili servise götürdüğünü, bu serviste de aynı arızanın tespit edildiğini, aracın bir gün adı geçen serviste kaldıktan sonra yine ikaz ışıkları ve ikaz yazısı söndürülmüş vaziyette davacıya teslim edildiğini, aracın bir süre ikaz ışıkları yanmadan kullanıldığını, fakat araç yaklaşık ——. civarında iken 13.01.2016 tarihinde yine aynı ikazın ve ışığın yanmaya başladığını, aracın frenlerinin yine tutmadığını, aracın 13.01.2016 tarihinde yine ——— ait yetkili servise götürüldüğünü, araç o tarihten beri adı geçen yetkili serviste olduğunu, aracın arızasının hala giderilmediğini, zaten araç ayıplı olduğu için davacının yapılmak istense dahi teslimi kabul etmeyeceğini belirtmiş, aracın yenisi ile değişimini, bunun mümkün olmaması halinde zararının tahsilini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; araç bedeli taleplerinden vazgeçtiklerini, aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini istediklerini, aksi halde araçtaki değer kaybının satış bedelinden düşülmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.

SAVUNMA: Davalı———- vekili cevap dilekçesinde özetle; derhal ihbar şartının yerine getirilmediğini, araçta ayıp, gizli ayıp veya üretim hatası bulunmadığını, şikâyetin arızanın giderilmiş olduğu ve aracın kullanıma hazır olduğunun yazılı bildirilmesine rağmen araç sahibi tarafından teslim alınmadığını, onarım hakkını kullanan davacının diğer seçimlik haklarını tüketmiş olması sebebiyle huzurdaki davada tekrar araç değişimi veya bedel iadesi talep etme hakkının bulunmadığını, tüketicinin seçimlik haklarını kullanma koşullarının gerçekleşmediğini, taleplerin TMK m. 2 hükmünce dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, faiz talebinin yasaya aykırı olduğunu, araç hâlihazırda sorunsuz bir şekilde kullanılabilecek halde olduğundan TBK m. 192 hükmünce kullanım bedelinin hakkaniyet gereği araç bedelinden mahsubunun ve araçtaki değer kaybı miktarının tespit edilmesi gerektiği belirtilmiş davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
Davalı ——-vekili cevap dilekçesinde özetle; araçta ayıp veya gizli ayıp bulunmadığını, aracın —-servisine götürüldüğü, araçtaki sorunun giderildiği ve teslim edildiği iddia edilmiş olsa da araç geçmişi iş emri görüntüleme ekranında yapılan sorguda aracın —– götürüldüğünün ve aynı tarihte davacı şirketin isteğiyle işlem yapılmadan aracın geri alındığının tespit edildiğini, aracın işbu davalının servisine ilk kez——- uyarı ikazları yanmış şikayetiyle getirildiğini, davacının başvurusu üzerine iş emri düzenlendiğini ve müşteri şikâyeti nedeniyle vakum sensörünün ve hortumların değiştirildiğini, aynı gün aracın davacıya teslim edildiğini, aracın — fazla yol yapılmasından sonra——- ikazı yanıyor” şikâyeti ile servise getirildiğini, araçta yapılan kontrollerde tedbiren fren sisteminin bazı parçalarının değiştirilerek yenilendiğini, davacının bu hususlara ilişkin olarak bilgilendirildiğini, onayının alınması sonrasında servis işlemlerinin tamamlandığını, aracı servis işlemlerinin tamamlanması sonrasında sürüş testleri ile kalite kontrol ve fren test cihazı platformunda uygulamalı fren test aşamaların uygulandığını, araca garanti kapsamında gerekli tüm servis hizmeti verildiğini, aracın teslime hazır hale getirildiğini, aracın servis hizmetinin tamamlandığını, davacıya bildirilmiş olmasına rağmen aracın servisten teslim alınmadığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmamış olması nedeniyle seçimlik hakların kullanılmasının mümkün olmadığını, davacının iddia ettiği ayıbın fren sisteminde olduğu göz önüne alındığında yapılacak incelemede anlaşılabileceğini, davacının aracın servislere götürüldüğü kilometrelere bakıldığında Aracı sürekli olarak kullanıldığını, onarım hakkı kullanıldığından diğer seçimlik hakların kullanılmayacağını belirtmiş, davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı tarafından davalı —— alınan —- ayıplı olduğu iddiasıyla, aracın aynısı ile değişimine, aksi halde sözleşmeden dönme ve dava konusu —— satım bedelinin iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiş, taraf delilleri toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, yasa değişikliği nedeniyle basit yargılama usulüne geçilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
Davacı; 31.10.2015 tarihinde davalı —– araç satın aldığını, tescil işlemleri nedeniyle aracın 04.11.2015 tarihinde teslim alındığını, aracın yaklaşık —- yol yaptıktan sonra ikaz sisteminde —— şeklinde bir ikazın gözüktüğünü, bu ikaz gözükür gözükmez aracın frenlerinin de tutmamaya başladığını, aracı işyerine en yakın olan —— adındaki yetkili servise götürdüğünü, aracın tamir edildiği söylenip geri verildiğini, ancak aynı arızayı sürekli tekrarlamaya başladığını, en son yetkili servise teslimden sonra aracının onarılamadığını, araçta gizli ayıp olduğunu, bu ayıp nedeniyle öncelikle aracın aynısı ile değişimini, aksi halde bedel iadesini talep ettiğini beyan etmiş; davalı—–kapsamında gerekli tüm servis hizmetinin verildiğini, aracın teslime hazır hale getirildiğini, aracın servis hizmetinin tamamlandığını, davacıya bildirilmiş olmasına rağmen aracın servisten teslim alınmadığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmamış olması nedeniyle seçimlik hakların kullanılmasının mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiş; davalı——– derhal ihbar şartının yerine getirilmediğini, araçta ayıp, gizli ayıp veya üretim hatası bulunmadığını, şikâyetin arızanın giderilmiş olduğu ve aracın kullanıma hazır olduğunun yazılı bildirilmesine rağmen araç sahibi tarafından teslim alınmadığını, onarım hakkını kullanan davacının diğer seçimlik haklarını tüketmiş olması sebebiyle huzurdaki davada tekrar araç değişimi veya bedel iadesi talep etme hakkının bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Dava konusu uyuşmazlığın; davacının —– tarihnde davalı —- satın aldığı, aracın —- tarihinde kendisine teslim edildiği, aracı kullanmaya başladıktan sonra —– sonra fren sisteminde ikaz verdiği, serviste sorunun giderildiği, bir kaz gün sonra yine aynı ikazın yanması üzere bu kez aracı satın aldığı ——-ait yetkili servise götürdüğü, burada ikaz ışığının söndürüldüğü ve aracın kontrol edilerek kendisine teslim edildiği, aracın bir süre kullanıldıktan sonra tekrar aynı ikaz ışığının yanmaya başlayarak frenlerinin tutmadığının anlaşılması üzerine yine yetkili servise götürdüğünü, aracın arızasının giderilmediği ve aracın ayıplı olduğu için teslim alınmadığını belirterek ihtarlar sonrasında satılan malın ayıplı olduğundan bahisle aracın değiştirilmesi olmaz ise bedelin iadesinin istenildiği, davalı—– husumet itirazında bulunarak derhal ihbar şartı yerine getirilmediği, ayrıca araçta gizli ya da üretim hatası bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, diğer davalı—— şirketi cevabında; araçta gizli yada açık ayıp bulunmadığı, aracın kullanılır durumda olmasına rağmen davacının teslim almadığı, onarım hakkının kullanıldığı, bu nedenle haksız açlan davanın reddine karar verilmesini talep etmiş oldukları, taraflar arasındaki uyuşmazlığın buna yönelik olduğu tespit edilmiştir.
Konunun uzmanlık gerektiren yönleri olması sebebiyle dosyanın mahkememizce resen seçilen Makine Mühendisi ve Medeni Hukuk anabilim dalında öğretim görevlisi bilirkişilere tevdiine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 26/04/2018 tarihli raporda özetle; “..aracın trafiğe çıktıktan sonra 70 gün içinde üç kez aynı arızayı göstermesi, ilk iki servis onarımında düzeltilememiş olması, basit muayene ile tespit edilemeyen ve malın kullanılması ile ortaya çıkan üretim kaynaklı ayıbın olduğu, arızanın sürekliliği olmadığı, zaman zaman ortaya çıktığı, erken dönemde meydana gelen arızanın aracın kullanım süresi, kat ettiği yol, —– bazındaki bir imalat hatasından kaynaklandığı, kullanımla ilgisinin bulunmadığı, dolayısıyla aracın “gizli ayıplı” olduğu, araçtan yararlanamama koşulunun trafik ve sürücü güvenliği açısından oluştuğu, davacının TBK m. 223 hükmünce gözden geçirme ve satıcıya ayıbı bildirme külfetini süresinde yerine getirdiği, davacı alacaklının TBK m. 227, b. 4 hükmünce “satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” yönündeki seçimlik hakkını kullanabileceği sonucuna varılırsa Yargitay kararları uyarınca “aracın davalıya iadesi”nin de gerekeceği; davacının TBK m. 227 hükmünce seçimlik haklarından birini kullanırken “bunun mümkün olmaması halinde zararın tahsil edilmesine yönelik” seçimlik bir hakkın bulunmadığı, davacının “aracın yenisi ile değişimini bunun mümkün olmaması halinde zararın tahşili” talebindeki zararın istenmesinin, TBK m. 227/1.maddesinin “Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.” şeklindeki hükmü kapsamında bir talep olmadığı; çünkü TBK m. 227/ll hükmü seçimlik hak ile birlikte istenebilecek tazminat olup davacının bu yönde bir talebinin bulunmadığı, dolayısıyla davacının TBK m. 227 /l, b. 4 hükmünce seçimlik hakkını “kullanamaması” hali için talep ettiği zararın tahsiline yönelik talebin, kanun hükmüne dayanmadığı” şeklinde kanaat bildirdiği görülmüştür.
Bilirkişilerin 12/07/2018 tarihli ek raporlarında özetle; —- tarihli servis raporlarından görüldüğü gibi yapılan işlemlerin fren —– arızasına yönelik yapılan işlemler olduğu, değiştirilen parçaların söz konusu arızaya yönelik parçalar olduğu, ilk fren ——- ikazından sonra aracın 2 kez daha fren ——- uyarı sisteminin uyarı verdiği, bu sefer servise gittiğinde tamir çalışmalarının yapıldığı fren—— arızasına yönelik parçaların değiştirildiği, ancak başarılı olunulamadığı, aracın 3. kez aynı uyarıyı verdiği, aracın tekrar servise götürüldüğü, bu sefer fren —– arızasına yönelik daha kapsamlı bakım yapıldığı, parçaların değiştirildiği, aracın trafiğe çıktıktan sanra ilk iki servis onarımında düzeltilememiş olması, 70 gün içinde 3. sefer aynı arızayı göstermesi, basit muayene ile tespit edilemeyen ve malın kullanılması ile ortaya çıkan üretim kaynaklı ayıp türü olduğu, arızanın sürekliliği olmadığı, zaman zaman ortaya çıktığı, erken dönemde meydana gelen arızanın aracın kullanım süresi, kat ettiği yol, kullanımla ilgisinin bulunmadığı, ——-bazındaki bir imalat hatasından kaynaklandığı bu nedenle dava konusu aracın gizli ayıplı olduğu kanaatini uyandırdığı, araçtan yararlanamama koşulunun trafik ve sürücü güvenliği açısından oluştuğu; dava konusu aracın benzer kilometredeki emsalinin olay tarihi civarında 2. El satış fiyatı ve —— bedeli, aracın ilandaki pazarlık payı, edinim değeri, değer artışı ve değer kaybı göz önüne alınarak aracın terkediliş tarihi 13.01.2016 itibarı ile 98.000TL.lik rayiç değeri olduğu, dosya kapsamında, aracın kaza yapıp hasarlandığı yönünde herhangi bir belge olmadığından kazaya yönelik değer kaybının takdir edilemediği; yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca tacirler arasında ayıp ihbarının yapılması TTK m. 18(3) hükmünce gerçekleştirilmeli iken davacının onarım yaptırması, takdir Sayın Mahkeme’nin olmakla bu hüküm gereğince geçerli bir ayıp ihbarı olarak değerlendirilemeyeceği, TTK m. 18(3) hükmündeki usule uygun olarak gönderildiği kabul edildiğinde davacının, her iki davalıya noterden gönderdiği 19.01.2016 ihtarnamesinde aracın ayıplı olduğundan bahisle “yenisi ile değişimi” yönünde TBK m. 227, b.4 hükmünce “seçimlik hakkı”nı kullandığı; 13.01.2016 tarihinde aracın arıza sebebiyle 1 numaralı davalıya getirilmesi ve onarımının yapılması, ardından 19.01.2016 tarihinde ise davalıya ihtarname keşide edilerek ayıp bildiriminin, TBK m. 223 hükmünce dürüstlük kuralına uygun kısa süre içerisinde yapıldığının söylenebiteceği, eğer bu sonuca varılacak olursa TBK 227/1-b-4.maddesince seçimlik hakkını kullanamaması hali için talep ettiği zararın tahsiline yönelik talebin kanuna dayanmadığı” şeklinde görüşle kök rapordakine benzer görüş bildirdikleri görülmüştür.
Ek raporun akabinde yaklaşık 4 yıl aracın incelenmesi için bilirkişi ara kararı kurulmuş ancak Makine Mühendislerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinin 18/01/2022 tarihli son raporlarında; “…Davaya konu —— plaka sayılı araçla 17.09.2021 tarihinde 20 km civarında yol testi yapılmış olup, fren disklerinin paslanmış olması ve test sırasında hernekadar ilerleyen km’lerde fren performansı iyileşmiş olsa da, aracın sert frenlemede sağa yığılma yaptığı ve yetersiz fren performansına sahip olduğu tespit edilmiştir. Yol testi öncesinde lastik basınçları eşitlenen araçta aracın frenlemede sağa çekiyor olmasının tek sebebi fren sistemidir. Lakin aracın uzun zamandır serviste hareketsiz yatıyor olması sebebiyle bir tarafın diğer tarafa göre rutubetten fazla etkilenmiş olması mümkün olup, test sonucunda tespiti yapılan “sert frenlemede sağa yığılma” durumu, aracın frenleme sisteminde bir hata olduğunu ispat etmeye yetmeyecektir. Bunu yol testinden hemen sonra çıktı olarak da görmek istemiş olsak da test günü fren test cihazının arıza vermiş olması sebebiyle test gerçekleştirilememiş, sonradan 2 defa daha ziyaret ederek hatırlatmış olmamıza rağmen cihaz üzerinde fren testi tamamlanamamıştır. —– tarihinde vermiş olduğumuz ek süre talep dilekçesinde, aracın fren disklerinin ——- teste hazır hale getirilmesi talebimiz olmasına rağmen taraf vekillerinden bu yönde bir haber alınamamıştır” şeklinde kanaat bildirdikleri görülmüştür.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 207. maddesine göre; satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Taşınır sözleşmesinde satıcının taşınırı teslim etmek ve mülkiyeti alıcının üzerine geçirmek gibi asıl borcu yanında satılan malı saklama ve gerektiğinde taşıma masraflarını ödeme borcu gibi tali nitelikte borçları da bulunmaktadır.
Anılan Kanunun “Ayıptan Sorumluluk”a ilişkin 219.maddesinde: “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” hükmü yer almaktadır.
Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Satıcı, malın değerini veya yararını azaltan eksikliklerin bulunmadığını ayrıca garanti etmese bile, bu borç kanunen mevcuttur. Satıcı satış sözleşmesine konu taşınır malın niteliği ve kullanım amacı bakımından malın değerini ve kullanım amacını azaltan veya ortadan kaldıran mülkiyet hakkının sonucu olan tasarrufi işlemler yapmasını engelleyen bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altındadır. Satıcının bu borcunun söz konusu olabilmesi için satılanda bu çeşit eksikliklerin var olduğunu bilmesi gerekmediği gibi satılandaki bulunması gereken vasıfları ayrıca zikir ve vaad etmesine de gerek yoktur.
Ayıba karşı tekeffül borcuna ait 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 219 ila 226. maddeleri arasında belirtilen koşullarının gerçekleşmesiyle, alıcı aynı Kanunun 227 ve devamı maddeleri kapsamında kendisine tanınan seçimlik haklarını satıcıya karşı kullanabilecektir.
Alıcı, satılan malın ayıbının bulunması halinde TBK’nun 227. maddesine göre satılanı redde hazır olduğunu beyanla sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakları mevcuttur. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satım sözleşmesinden dönme beyanı, bozucu yenilik doğuran bir hak niteliğinde olup, bir irade açıklaması olarak, satıcıya vardığı anda hükümlerini doğurur ve sözleşmeyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırır. Dönme üzerine sözleşmenin geçmişe etkili olarak ortadan kalkmasının doğal bir sonucu olarak, tarafların edimlerinin karşılıklı olarak aynı anda ifası gerekir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 229. maddesi 1. bendi gereği, satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacının 31.10.2015 tarihinde —– plakalı aracı——— satın aldığı, birbiri ile uyumlu bilirkişi kök ve ek raporları ile son rapordan anlaşıldığı üzere; aracın trafiğe çıktıktan sonra 70 gün içinde üç kez aynı arızayı gösterdiği, ilk iki servis onarımında düzeltilememiş olduğu, basit muayene ile tespit edilemeyen ve malın kullanılması ile ortaya çıkan üretim kaynaklı ayıbın olduğu, arızanın sürekliliği olmadığı, zaman zaman ortaya çıktığı, arızanın kullanımla ilgisinin bulunmadığı, aracın “gizli ayıplı” olduğu, araçtan yararlanamama koşulunun trafik ve sürücü güvenliği açısından oluştuğu, davacının arıza uyarısı çıkar çıkmaz her seferinde aracı yetkili servise götürdüğü, bu nedenle davacının ihbar külfetini yerine getirmiş olduğu, davacı alacaklının TBK m. 227, b. 4 hükmünce “satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” yönündeki seçimlik hakkını kullandığı, satıcı ve ithalatçının müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE,
-Davaya konu————- aracın yenisi ile değiştirilmesine,
2-Davaya konu aracın davacıda olduğu anlaşılmakla davalı tarafa iadesine,
3-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 6.579,45TL harcın, davacı tarafından yatırılan 1.644,87TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 4.934,58‬ TL’nin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 1.644,87TL harcın davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından Bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 1.584,70 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin DAVALILAR ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
7-Kabul edilen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 15.410,80-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Davacı ve Davalı ——vekilinin yüzüne karşı, Davalı —– vekilinin e duruşma ile yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —– Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/01/2023