Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1336 E. 2023/529 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1336
KARAR NO : 2023/529

DAVA : Tazminat (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2017
KARAR TARİHİ : 21/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil —merkezinde bulunan— caddesi—bulunan işyerinde ticari faaliyetlerini sürdürmekte iken 14.03.2016 tarihinde —- üretim kaynaklı acenteden –poliçe numaralı— sigorta poliçesi ile işyerini — sigorta ettirdiğini, müvekkilinin sigorta primlerinin tamamını ödediğini, sigorta poliçesinde 3713 sayılı terörle mücadele kanunu çerçevesinde sigorta poliçesine terör klozunda yer alan 460.000 TL lik teminat miktarı terör klozunda ilgili maddeye atıf yapıldığını ve 460.000 TL’ye kadar işyeri teminat altına alındığını, ayrıca cam kırılması klozu ile 10.000 TL kira kaybı klozu ile 12.000 TL alternatif işyeri masrafları klozu ile 69.000TL işyeri makine ve demirbaş sigorta klozu ile de toplam 551.000TL’ye kadar — sigorta tarafından teminat altına alındığını, 14.03.2016 tarihinde 5442 sayılı il idaresi yasası çerçevesinde — Valiliği tarafından il merkezinde meydana gelen terör olayları nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini ve bu yasağın 14.11.2016 tarihine kadar devam ettiğini, — valiliği çatışmaların bitmesinden sonra sokağa çıkma yasağının devam ettiği dönemde enkaz ve kullanılamaz hale gelen binaları yıkarak molozların taşınma işini hafriyat firmalarına ihale ettşiğini, müvekkilinin yasağın bitmesiyle işyerini görmek amacıyla şehir merkezine 14.11.2016 ‘da gittiğini ve işyerinin içindeki eşyalarla terörle mücadeleden dolayı yok olduğuna şahit olduğunu, ortada düz bir araziden başka bir şey göremediğini, müvekkilinin teminat altına alınan işyeri ve eşyaları sigorta ile teminat altına alınan 551.000 TL’lik meblağın üzerinde olduğunu, ancak teminat miktarıyla sınırlı olmak üzere taleplerinin karşılanmasını talep ettiklerini, mezkur olaydan haberdar etmek amacıyla aynı gün sigorta ettirdiği—- müşteri hizmetleri numarasıyla aradığını ve zararın tespiti ile tazmini talebinde bulunduğunu sigorta şirketi tarafından müvekkiline bugüne kadar cevap verilemediğini, müvekkilinin talebiyle taraflarınca da zararın tazminine yönelik taleplerinin — 19.09.2017’de yazılı olarak iletildiğini, taleplerinin cevapsız kaldığını, HMK 107.maddesi uyarınca hesaplandığında arttırılmak kaydıyla 551.000 TL davanın kabulü ile vaki terör saldırıları nedeniyle müvekkilinin oluşan zararın 551.000 TL dik kısmının — poliçe nolu –sigorta poliçesi uyarınca davalı … şirketinden 19.09.2017 tarihinden banka reeskont faizi oranında faizi ile birlikte tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin 14.03.2016 başlangıç ve 14.03.2017 bitiş tarihli –no.lu —- sigorta poliçesi kapsamında müvekkili sigortacı şirket nezdinde sigortalı konumunda bulunduğunu, dikkat edileceği üzere söz konusu poliçenin 14.03.2016 tarihinde terör olaylarının olduğu dönem içinde ve sokağa çıkma yasağı tarihi ile aynı gün tanzim edildiğini, görüleceği üzere dava konusu teşkil etmekte olan poliçenin esas itibariyle söz konusu terör olaylarının medyana gelmekte olduğu bir sırada ve dolayısı ile de artık zarar tehlikesinin “muhtemel olduğu’ değil de “mevcut olduğu” bir dönem içinde yapılmış olduğu anlaşıldığını, nitekim dava konusu poliçenin tanzim edildiği gün artık sokağa çıkma yasağının ilan edilmiş olduğu hususu da tartışmasız olduğunu, söz konusu rizikonun gerçekleştiği bir aşamada ve artık tehlikenin “jötimaf dahilinde” değil de bir bakıma “mevcut olduğunun” kabul edilmesi gerektiği bir sırada yapılmış olan poliçeye istinaden yapılmış olan hasar tazmin istemlerinin reddedilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını, sigorta hükümleri karşısında davacı yanın hasar tazmin istemlerinin geçersizlik koşullarının tespiti halinde öncelikle TTK ‘nın 1463/2 maddesi kapsamında reddini ve geçersizlik koşullarının bulunmaması halinde ise TTK ‘nın 1463/1.maddesi hükmü uyarınca sigorta menfaatini aşan istemlerin reddini talep ettiklerini, müvekkili poliçe limitleri ile sınırlı olarak sorumlu olsa da mutlak olarak bu tutardan sorumlu olmayıp eğer var ise ancak ispat edilecek olanı gerçek zarar tutarından sorumlu tutulabileceğini, somut olay bakımından hasara uğramış olduğu ifade edilen eşya ve kıymetlerin neler olduğu hususunun ve dolayısı ile de iddia edilen gerçek zararın ispat edilmesi gerekeceğini, buna karşılık dava dilekçesi kapsamına dikkat edildiğinde görüleceği üzere hangi eşya ve kıymetlerin hasara uğramış olduğu hususunda hiçbir ayrıntı ve açıklama yer almadığını, sadece poliçe limitlerine atıf yapmakla yetinildiğini, dolayısı ile yargılama aşamasında amlan istemlerin somutlaştırılmaması halinde ispat edilemeyen tazminat istemlerinin de reddine karar verilmesini talep ettiğini, müvekkili sigortacı şirket poliçe teminatları ile sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini, dayanak poliçede yer alan “Terör muafiyeti” ile ödenecek tazminat bedeli üzerinden yıl oranında muafiyet tenzili uygulanacağı düzenleme altına alındığını, ayrıç söz konusu poliçe bakımından 920 oranlı müşterek sigorta bulunduğunu, tespit edilecek hasar tazminatının ilgili müşterek sigorta şartı gereğince tamamının ödenmesi mümkün olmadığını belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle davanın esası bakımından haksız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, sigorta poliçesinden kaynaklı tazminat talebidir.Davacının, — il merkezinde bulunan ticari faaliyetlerini sürdürdüğü iş yerinde 14.03.2016 tarihinde il merkezinde meydana gelen terör olayları nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, bu yasağın 14.11.2016 tarihine kadar devam ettiği, davacının yine aynı tarih olan 14.03.2016 tarihli poliçe uyarınca iş yerini davalı … şirketi vasıtasıyla 460.000,00 TL terör klozu ile bunun yanında cam kırılması klozu için 10.000,00 TL, kira kaybı klozu için 12.000,00 TL ile iş yerindeki makine ve demirbaş klozu 69.000,00 TL olmak üzere toplamda 551.000,00 TL sigorta poliçesi ile teminat altına alındığı, meydana gelen terör olayları sonucu davacıya ait iş yerinin zarar gördüğü gerekçesiyle poliçe kapsamından kaynaklı sigorta bedelinin ödenmesi talebidir.
Uyuşmazlık; 14.03.2016 tarihli —İl merkezinde meydana gelen terör olayları sonucu davacıya ait iş yerinin yine aynı tarih olan 14.03.2016 tarihli poliçe kapsamı uyarınca davalı … şirketinden tazminat talep edilip edilemeyeceği, — İl Özel İdaresi Zarar Tespit Komisyonu tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise aynı zarar için poliçe kapsamı uyarınca sigorta şirketinden tazminat talep edilmesinin mümkün olup olmadığı hususlarıdır.
Mahkememiz tarafından dosya içerisine mali müşavir bilirkişi, makine yüksek mühendisi öğretim görevlisi bilirkişi ile sigorta hukuku öğretim görevlisinden 21.03.2020 tarihli rapor ile aynı bilirkişi heyetinden 13.08.2021 tarihli birinci ek rapor, 08.02.2022 tarihli ikinci ek rapor ve son olarak bilirkişi heyetine ilave sigorta hukukunda uzman bilirkişinin katılması ile 14.03.2023 tarihli üçüncü ek rapor alınmıştır.
Yapılan yargılama sonucu,—il merkezinde 14.03.2016 tarihinde terör olayları sonucu davacının iş yerinin zarar gördüğü, bunun sonucu olarak — İl Özel İdaresi Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın dosya içerisine gelen 02.11.2017 tarihli raporu uyarınca davacının taşınır ve taşınmaz mallar nedeniyle toplam zararının 289.100,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Davacının — il merkezinde bulunan —ve mutfağında bulunan demirbaşların ve diğer menkul malların — ilinde meydana gelen 14.03.2016-14.11.2016 tarihleri arasındaki terör olayları nedeniyle hasar gördüğü konusunda herhangi bir ihtilaf yoktur. İhtilaf hasar miktarının ne olduğu ve sigorta şirketinin belirlenen miktardan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. — İl Özel İdaresi Zarar Tespit Komisyonu tarafından üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak meydana gelen zararın miktarı belirlenmiş olup 02.11.2017 tarihli rapor uyarınca tespit edilen demirbaş bedeli 299.350,00 TL olarak belirlendiği, bu orandan %20 oranında yıpranma payı indirimi yapılmış ardından 1/3 oranında stok bedeli ilave edilerek davacının toplam zararının 289.100,00 TL olduğu belirlenmiştir. Davalı — Sigorta ile yapılan 14.03.2016-14.03.2017 tarihli arasındaki sigorta sözleşmesinin incelenmesi sonucu, davacının iş yerinin yangın, hırsızlık, su basması, duman, terör, cam kırılması, kira kaybı gibi bir çok kloze ile teminat alındığı tespit edilmiştir. Dikkate çeken bir husus terör olaylarının başladığı tarih ile poliçenin başlangıç tarihinin aynı tarih olan 14.03.2016 tarihi olduğu hususudur, ancak davalı … şirketi basiretli bir tacir sıfatıyla —il merkezinde meydana gele terör olaylarını bilerek olayların başladığı tarihte sigorta poliçesini imza altına aldığından geçerli bir poliçenin varlığı sabittir. Davacı şirket adına — tarafından –Valiliğine 13.02.2017 tarihli başvurusu üzerine Terör Ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı tarafından komisyon karar uyarınca ilgili firmanın zararı 289.100,00 TL olarak tespit edilmesi üzerine bu miktarın ödenme talebi kabul edilerek 08.11.2017 tarihli bir Sulhname Tasarısı İmza Davetiyesinin davacı firmaya gönderildiği dosya içindeki belgelerden anlaşılmaktadır.
Benzer nitelikte ki bir davada –BAM —- HD — sayılı ilamında “5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 7. maddesinde karşılanacak zararlar belirtilmiş olup söz konusu Kanun’un uygulanmasına dair Yönetmeliğin 23. maddesinde zarar görenlere ödenecek tazminattan mahsup edilecek miktarlar içerisinde “c” bendi gereğince sigorta şirketlerince yapılacak ödemelerin hesaplanan gayri safi zarar miktarından mahsup edileceği düzenlenmiştir.
Ayrıca 5233 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 5. fıkrası “Bu Kanun kapsamındaki zararlardan dolayı, zarar gören kişilere gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri tarafından yapılan ödemeler sebebiyle Devlete rücu edilemez” hükmünü içermektedir.
Bu yasa ve yönetmelik hükümleri ile sigortalıların mevcut koruma dışında taşınmazlarını sigorta örtüsü altına almak istemeleri birlikte değerlendirildiğinde; İdare’ce 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılacak ödemelerin, resmi kurumlar tarafından konut yapılmasının veya diğer kanunlar uyarınca yardımda bulunulmasının, sigorta şirketinin sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.” şeklinde kararı mevcuttur.
Bunun yanında— BAM —-HD — Esas —- Karar sayılı ilamında ” 20.10.2004 tarihli ve– sayılı — yayımlanan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin 23. Maddesinin (c) bendinde “Sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca karşılanan tazminatlar ile tedavi ve cenaze giderleri” mahsup edilecek miktarlar arasında sayılmıştır.
Mahkemece olay sebebi ile sigortalıya her hangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususu Çevre ve Şehircilik Bakanlığından sorulmuş, Bakanlık … tarihli yazısında davacıya 6306 sayılı kanun kapsamında kira yardım ödemesi yapılmadığını bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamına nazaran; davacıya ait dairelerin davalı nezdinde sigortalandığı, konutun terör olayları sebebi ağır hasar aldığı ve eşyaların zayi olduğu, …. tarihli ve –sayılı — yayımlanan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin 23. Maddesinin (c) bendi gereğince davacının ağır hasar alan konutu ve eşyaları ile ilgili olarak davacıya bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun —Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Komisyon Başkanlığı’ndan ve komisyon cevabının sonucuna göre — Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden sorulmadığı, eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”
Görüldüğü üzere aynı konuda —BAM — HD — Esas — Karar ile — BAM — HD — farklı kararlar verilmiş olup mahkeme olarak aynı olay için zenginleşme yasağı gereği mükerrer ödemenin önüne geçmek açından daha adaletli bulunan — BAM — HD görüşü benimsenerek yapılan ödeme değerlendirilmeye esas alınmıştır. (yine benzer nitelikte— BAM —HD —- Esas —Karar )
Davacının iş yerinde — İl merkezindeki terör olayları sonucu meydana gelen olaylar nedeniyle Zarar Tespit Komisyonu tarafından belirlenen zararın–İl Özel İdaresi Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı tarafından ödenip ödenmediğinin tespiti için yazılan müzekkereler sonucu en son dosya içerisine gelen 25.06.2019 tarihli ödeme dekontu uyarınca davacıya toplamda bütün zararları nedeniyle 2.820.536,00 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiştir. Ödeme açıklamasında lehtar olarak — olduğu ve açıklama kısmında da —- yazdığı tespit edilmiş olup dava konusu edilen terör olayları sonucu davacıya iş yerindeki zararlar nedeniyle yapıldığı görülmüştür. 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadelenden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yönetmelikte, “Mahsup Edilecek Miktarlar” başlıklı 23/1.c maddesi ile “Sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca karşılanan tazminatlar ile tedavi ve cenaze giderleri…. hesaplan gayrisafi zarar miktarından mahsup edilir” ilgili yönetmelik maddesi ile sigorta şirketlerinin ödediği veya ödeyeceği sigorta tazminatlarının devletin ödediği veya ödeyeceği zarar miktarlarından mahsup edilmesine yönelik bir düzenlemedir. Bu düzenlemedeki amaç zenginleşme yasası kapsamında zarar gören tarafın aynı zarar için birden fazla ödeme almasının önüne geçmektir. Somut olayda da dosya içerisine giren 25.06.2019 tarihli ödeme dekontu uyarınca davacının zararı — Valiliği tarafından karşılanmış durumundadır. Bu hali ile— İl Özel İdaresi Zarar Tespit Komisyonu tarafından yapılan ödeme uyarınca davalı … şirketinin ödeyeceği miktardan mahsup edilmesi gerekmektedir. Davacının zararı da yerinde yapılan işi sonucu Zarar Tespit Komisyonu tarafından 289.100,00 TL olarak belirlenmiş olduğundan bu miktarında ödenen 2.280.536,00 TL’nin içinde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkememiz tarafından rapor ile itirazlar üzerine alınan birinci ve ikinci ek raporda zenginleşme yasağı kapsamında davacıya ödeme yapılmayacağı yönündedir. Ancak bilirkişi heyetine üçüncü ek raporda alınan sigorta uzmanı bilirkişisi davacıya ödeme yapılması yönünde rapor sunmuştur, ancak mahkeme olarak — İl Özel İdaresi Zarar Tespit Komisyonu tarafından davacının iş yeri için 2.280,536,00 TL ödeme yapılması ile mükerrer ödemenin önüne geçmek ve davacını aynı iş yeri için zenginleşme yasağı kapsamında ikinci defa ödeme yapılmasının dürüstlük kuralları ile de bağdaşmadığı anlaşılmakla davacının zararının devlet eliyle karşılandığı tespit edilmekle açılan davanın reddi yönünde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 9.409,70-TL harçtan mahsubu ile artan 9.229,81-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/4 maddesindeki esaslara göre belirlenen 78.610,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa iadesine,İlişkin olarak davalı vekilinin yüzüne, e duruşma ile katılan davacı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.