Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1328 E. 2020/121 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1328 Esas
KARAR NO: 2020/121
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/12/2017
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı ——— vekili dava dilekçesi ile; “müvekkili bankanın ——— arasında ————- imzalandığı, bu sözleşme kapsamında borçlu firmaya nakdi ve ———- kullandırıldığı, davalıların da sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları, borçlu firmanın kullandırılan kredilerden kaynaklı borçlarını ödememesi üzerine hesap kat edilerek borçlulara —–Noterliği’nin ———– yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderilerek borcun ödenmesinin istendiği, borcun ödenmemesi nedeniyle, —– alacağının ——- olmakla birlikte ———– tahsili için başlattıkları takibe borçluların “…takibe, borca, faizine ve ferilerine…” itiraz ettiklerini, borçlu firmanın borcunun talep edilenden çok fazla olduğu, faizin sözleşmeler uyarınca hesaplandığı, davalıların imzaladıkları sözleşme uyarınca müşterek borçlu ve müteselsil kefil oldukları, itirazların haksız olduğunu beyanla; ——- İcra Dairesinin ———— esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMA: Davalı borçlular vekili cevap dilekçesiyle; “davacı bankanın sunmuş olduğu genel kredi sözleşmesinde usule uygun kefalet ilişkisinin bulunmadığı, TBK 583. maddede yazan “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır” ilkesine uygun olarak davaya konu sözleşmede geçerli bir kefalet sözleşmesi bulunmadığı, davalıların ilgili belgede sadece imzalarının bulunduğu, sorumlu olunan tutar veya müteselsil kefil olduklarına dair el yazılarının bulunmadığı, 6098 sayılı TBK 584. maddede yazan “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” hükmü gereğince hukuken geçerli bir kefalet sözleşmesi olmadığı, davacı bankanın ——— tarihli ihtarnamesinin tebligat kanununa aykırı olarak tebliğ edildiği, buna göre kabul edilmemekle birlikte iş bu genel kredi sözleşmesinin kat edilemediği, geçerli bir kefalet sözleşmesi varsayılsa dahi 6098 sayılı TBK 584. madde gereği davacı bankanın öncelikle asıl borçlu ————- firmasına ihtar gönderip ödeme için süre vermesi gerektiği, ancak davacı bankanın asıl borçlu ile birlikte kefil olarak gözüken davalı şahıs ve şirkete de ihtar çektiği, dava dışı borçlu ————— firmasının ödeme güçsüzlüğü içinde olmadığı, asıl borçlu ile davalılara aynı anda başvurulmasının kanuna aykırı olduğu, tebligatların tebligat kanunu 12. ve 13. maddeleri ile tebligat tüzüğü 17. ve 18. maddelerine uygun olmayan şekilde tebliğ edilmiş olduğu, ihtarnamenin tebliğ almaya yetkili olmayan kişiye tebliğ edildiği, ilgili genel kredi sözleşmesinin genel işlem şartlarını ihtiva etmediği, bu nedenle fahiş faiz oranının da yazılmamış sayılması gerektiği, genel işlem koşullarının müzakere edilmeksizin ve kredi verenin elindeki güç farkını kullanarak sözleşme kapsamına dahil etmesi nedeniyle genel işlem koşullarının yazılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini beyanla; davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine müşterek borçlu ve müteselsil kefil davalılarca itiraz edilmesi sonucu açılan itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile , uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.
Davaya konu ——İcra Müdürlüğünün ——— E sayılı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacı alacaklının davalılar aleyhine icra takibine giriştiği, davalıların borçlarının bulunmadığından dolayı itiraz ettikleri, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından sunulan raporda; “davacı banka ile dava dışı borçlu ——– firması arasında imzalanmış ———- bulunduğu ve davalıların kefil olarak bu sözleşme ve limit artırımına ilişkin ilave sözleşmelerde imzalarının bulunduğu, davalıların kefil olarak son limit artırımı ile ——— tutara kefil olduğu, kefalet sözleşmesinde kime kefil olunduğu, kefalet tutarı, kefalet cinsi (müteselsil), tarihi bilgilerinin el yazısı ile yazılmış olduğu (rakam ve yazı ile), aynı şekilde dava dışı borçlu firmaya kullandırılan taksitli kredilere ait ödeme planlarında da davalılara ait kefalet imzalarının bulunduğu,
Davalı vekilinin savunmasında yer alan 6098 sayılı TBK 584. maddesine göre eş rızası ile ilgili şerhin, ilgili kanun ve maddenin devamında yer alan “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” hükmü dikkate alındığında davalılar için eşin rızasının alınmasına gerek bulunmadığı,
Davacı banka tarafından, davacı bankada kayıtlı olan adreslere —–Noterliği’nin ———- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borcun – gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamelerin ——– tarihinde tebliğ edildiği ve buna göre temerrüt tarihinin——— olduğu,
Davacı bankanın davalı kefillerden—– temerrüt tarihine göre toplam ————- alacaklı olduğu, ancak davacı banka talebi ile bağlı olduğundan toplam ——– alacaklı olduğu,
Davacı yanın TL alacaklarına takip tarihi itibariyle 3095 sayılı kanunun 2. maddesine göre avans faiz talep edebileceği” mütalaa edilmiştir.
Yapılan yargılama, delil olarak sunulan belgeler, ———- sözleşmesi ve ekleri, limit artırım sözleşmeleri, hesap kat ihtarnamesi, banka kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; davacı ——— Şubesi ile dava dışı borçlu ——— arasında ———– —— imzalandığı, davalıların bu sözleşme ile ilave sözleşmeler ve limit artırım sözleşmelerini ve dava dışı borçlu firmaya kullandırılan taksitli kredilere ait ödeme planlarını da müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, davalıların kefalet limitlerinin ———– olduğu, kefalet sözleşmesinde kime kefil olunduğu, kefalet tutarı, kefalet cinsi (müteselsil), kefalet tarihi bilgilerinin el yazısı ile (rakam ve yazı ile) yazılmış olduğu, davalıların, borçlu şirketin ortak ve yöneticisi olduklarından 6098 sayılı TBK 584/3 maddesi uyarınca eş rızasının aranmayacağı, hesap kat ihtarnamesinin, davalıların bankada kayıtlı adreslerine tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığı, gerek sözleşme, gerekse İİK 68/b maddesi uyarınca tebligata yönelen itirazların da yerinde olmadığı, ihtarnamenin usulüne göre tebliğ edldiği tarih ve intarname içeriği itibariyle temerrüt tarihinin ———- tarihi olup, davacı bankanın davalı kefillerden —— temerrüt tarihi itibariyle———— TL alacaklı olduğu, ancak davacı bankanın icra takibinde ——— asıl alacak yönünden talepte bulunulmakla takip konusu borca yönelik itirazın da yerinde olmadığının görüldüğü, davalıların tüm itirazlarının haksız olduğu anlaşıldığından itirazların iptali ile takibin devamına, alacak likit olduğundan davalıların icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda İzah Edildiği Üzere;
1-Açılan davanın kabulü ile,
Davacı tarafça davalılar aleyhine ——- İcra Dairesi’nin ——–E. sayılı dosyası ile yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile, takibin ———- TL asıl alacak üzerinden devamına,
Takibin devamına karar verilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı olarak alınması gerekli 204.930,00-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 36.232,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 168.697,50-TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvurma harcı ve 36.232,50 TL peşin harç olmak üzere ilk masraf, 369,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 37.482,90-TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 117.825,00 -TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/02/2020