Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1304 E. 2022/13 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1304 Esas
KARAR NO : 2022/13

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2017
KARAR TARİHİ : 12/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;—– müvekkilinin bono kaynaklı olarak davalıya borcu olduğu iddiası ile davalı tarafça sahteliği talep edilen bono ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılması suretiyle icra takibi başlatıldığını, müvekkili, konu takibe borcu olmadığını, bononun sahte olduğunu ve imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesi—- sayılı dosyası ile dava açtığını, müvekkilinin bonoyu incelediğinde bonodaki imzanın kendisine ait olabileceğini, ama geçmişte aynı zamanda—- olan davalıya aile şirketindeki veya kişisel banka işlemlerini takip etmesi için verdiği üzerinde banka adı, altında imzası olan kağıtların kesilerek ve —- çıktı alınarak hileli bir şekilde bono oluşturulduğunu gördüğünü, bononun hem sahte olduğunu, hem de bono dışında da müvekkilinin davalıya borcu olmadığını, ayrıca, konu ihtilafta sahte bir şekilde senet oluşturulması sebebiyle—- dosyasında davalı aleyhine soruşturmanın devam ettiğini, davalı, müvekkili ile birlikte çalışırken işlerin takibi için kendisine verdiği, üzerinde banka adları yazan —- birinde isim ile başlık kısmı arasındaki boşluk bir bono imişçesine —– bedel ile doldurulduğunu, davalı, ekonomik durumu itibariyle müvekkile 520.000,00 TL borç verebilecek biri olmadığını, bononun tanzim edilerek davalıya verildiğini iddia olunduğu tarihte, müvekkili ile davalı arasında çok büyük ihtilafların mevcut olduğunu, davalı,——şekilde vekil ile kendisine devredilen tapunun devir tarihini tanzim tarihi olarak düzenleyerek sahte bonoya geçerlilik kazandırmaya çalışmakta olduğunu, müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun olmadığını, ispat yükü kendisinde olan davalının da bu iddiasını ispat edemeyeceğini, bono üzerindeki nakden kaydının —- olduğunu belirterek, davanın kabulüne ve konu bononun sahte olduğunun tespiti ile müvekkilinin —- sayılı dosyasındaki sahtelik iddiasına konu bononun borcun kaynağı olduğu takipte hem sahtelikten, hem de esas borç ilişkisi ile sair nedenlerden borçsuz olduğunun tespitine, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılmış bulunan iş bu dava son derece haksız, mesnetsiz, kötü niyetli, usule, yasaya, gerçeklere ve hakkaniyete aykırı, yasal dayanaktan yoksun, hayali senaryoyu hukuki platforma taşıyarak haksız kazanç elde etmeye çalışmaktan başka bir şey olmadığını, müvekkilin, babası—- adresindeki taşınmazı satın aldığını, taşınmazın büyük bir kısmı müvekkili tarafından ödendiğini, fakat müvekkilinin, o tarihte eşiyle aralarında sorun yaşamaları ve boşarıma aşamasına gelmeleri sebebiyle, taşınmaz kız kardeşi olan davacı … üzerine yapıldığını, müvekkilinin kan bağı olmaları sebebiyle kız kardeşine güvenmiş olmasına rağmen, davacı tarafından söz konusu taşınmazın tapusu müvekkilinin üzerine yapılmadığını, sürekli oyalandığını, türlü bahanelerle kandırıldığını, davacı ve eşi—- adında kurmuş oldukları aile şirketinin borçlarını ödemek adına, —— yüklü miktarda kredi çektiklerini, bedeli müvekkili tarafından ödenen söz konusu taşınmazı, müvekkilinin haberi olmadan ipotek gösterdiğini, davacı ve eşi —- şirketlerinin borçlarını ödeyemeyince sırf |borçlardan kurtulmak adına —– muvazaalı bir şekilde anlaşmalı olarak boşandığını, davacı ve eşi anlaşmalı boşanmalarını kendi anne ve babaları da dahi herkesten gizlediklerini, 2010 yılında boşanmış olmalarına rağmen hala birlikte yaşamaya devam ettiklerini, davacı eşiyle ortak hareket ederek söz konusu taşınmazın müvekkili tarafından satın alındığını bildiği halde —– tarihli boşanma protokolü gereği eşine devredilmesini talep ettiğini, müvekkili aile konutu olarak kullandığı söz konusu taşınmazı üzerine almak istediğinde tapuda taşımmaz üzerinde —- dereceden ipotek tesis edildiğini öğrendiğini, müvekkili, davacıdan bedelini ödediği ve—- kullandığı taşınmazı haberi olmadan ipotek gösterdiği için ipotek bedelini ödemesini istediğini, bunun üzerine davacı, 160.000.00-TL karşılığında —– verebileceğini, ipotek borcu içinde senet vereceğini söylediğini, davacı ve eşi —- karşılığında tapuda davacı ve eşinin ortak—— müvekkile satışını gerçekleştirdiklerini, ipotek borcuna karşılık da — bedelli dava konusu bono, davacı tarafından müvekkile babaları huzurunda verildiğini, evin devir tarihiyle senedin verildiği tarihe bakıldığında aynı gün düzenlendiğini, evin tapusunun üzerinde 520.000.00 TL’lik ipotek bedeli olduğu görüleceğini, davacının iddiasının tam tersine müvekkilin ve davacının babası o tarihte —- ikamet etmekte olduğunu, —- aldırdığını, davacı ve eşi şirket borçlarından dolayı alacaklıların paraya el koymaması için taşınmaz bedeli olan 160.000.00 TL’yi müvekkilinden elden teslim aldıklarını, davacı ve eşi —dava konusu taşınmaz üzerindeki ipotek borcu bildirildiğinde artık evin müvekkili üzerine olduğunu ve borcu ödemeyeceklerini söylediklerini, bunun üzerine müvekkili söz konusu taşınmazın banka tarafından satışını durdurmak için bankayla anlaşma yoluna gitmiş, —– kaldırmak zorunda kaldığını, 2015 yılında davacı ve eşi birlikte hareket ederek müvekkilinin aile konutu olarak kullandığı taşınmazı, boşanma protokolu gereği eşine devrettiğinden bahisle, müvekkile karşı tapu iptali ve tescili davası açtığını, —- Karar sayılı dosyası ile davacı ve eşinin muvazaalı olarak boşandığı birlikte hareket ettiği tespit edilerek davanın reddine karar verildiğini, davacı 3 yıl boyunca müvekkiline olan ipotek borcunu ödemediği için müvekkili —- Esas Sayılı dosyası ile — ile ilgili olarak kambiyo senetlerine konu ödeme emri gönderdiğini, davacı, ödeme emrini tebellüğ ile takibe, borca, imzaya itiraz etmişse de Mahkeme huzurunda bono üzerindeki ad-soyad ve imzanın kendisine ait olduğunu ikrar ettiğini belirterek bu sebeplerle, davaya cevaplarımızın kabulü ile davacının haksız, mesnetsiz, kötü niyetli, gerçek dışı usul ve yasalara aykırı davasının reddine, davacı aleyhine—- aşağı olmamak üzere icra inkar (kötü niyet) tazminatı, hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, bonodan kaynaklanan alacağa dayalı icra takibinin kesinleşmesinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit isteminden ibarettir.
—- takip dosyası ile —- bedelli bono nedeniyle başlatılan takip sonucu bononun sahte bir şekilde bono düzenlenmesi nedeniyle borçlu olmadığı gerekçesi ile menfi tespit talep edilmiştir.
Davaya konu bononun sahte olup olmadığının tespiti için dosya içeresine—— raporu alınmış, raporun incelenmesi sonucu; inceleme konusu yapılan senedin matbu mutad senetlerden olmadığı,— senedin —- uzunluğunun —– uyumlu olduğu ancak söz konusu senette silindi, kazıntı yapıldığını gösterir bulgu ve mürekkepli kalem ile yazılmış isim yazısı—– vasıtasıyla oluşturulmuş yazılar arasında çakışma bulunmadığından sunulan husus doğrultusunda daha ileri bir tespit yapılamadığı şeklinde rapor sunulmuştur.
— sayılı dosyası ile davacı … tarafından kardeşi davalı … hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık nedeniyle suç duyurusunda bulunulmuş, dava konusu edilen 520.000,00 TL bedelli bono nedeniyle yapılan inceleme sonucu 11/10/2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Davacı borçlu olmadığına dair tanık dinletme talebinde bulunmuş ancak HMK’nun 201. md. uyarınca senede karşı ileri sürdüğü iddiayı yazılı delille kanıtlaması gerekmektedir. Tarafların kardeş olmalarına rağmen aralarındaki ilişkiyi senede bağladıkları, davalının tanık dinlenmesine muvafakat etmediğini bildirmesi nedeniyle tanık dinletme talebi mahkeme tarafından reddedilmiştir.
HMK’nun 203/1-a maddesi hükmü senet alınmayan hallerde uygulanabilecek bir hükümdür—- arasında dava konusu senet verilmiş olduğuna göre senede karşı ileri sürülen iddiaların yine senetle ispatı gerekir.(——
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; tarafların kardeş olduğu, —banka işlemlerini takip etmesi için verdiği üzerinde banka adı yazan kağıtlardan imzası olan kısımların kesilerek boşlukları bilgisayar vasıtasıyla doldurulması şeklinde hileli bir şekilde bono tanzim edilmesi nedeniyle açılan menfi tespit davası sonucu —tarihli raporu uyarınca davacının iddia ettiği hususun tespitinin yapılamadığı,— senet verilmesi nedeniyle ve davalı tarafın muvafakat etmemesinden dolayı tanık dinlenememesi , davacının imzasının kağıtlardan kesilerek —sahte bir şekilde senet düzenlendiği iddiası ispat edilemediğinden açılan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 84,70-TL’den davacı tarafça yatırılan 8.914,79 TL harcın mahsubu ile artan bakiye 8.830,09 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan tebligat, posta ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 234,45 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—- belirlenen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.