Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1281 E. 2018/1097 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1281 Esas
KARAR NO : 2018/1097

DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması ( Eş Rızası Nedenli))
DAVA TARİHİ : 24/11/2017
KARAR TARİHİ : 14/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması ( Eş Rızası Nedenli)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ————— parsel sayılı taşınmazda yer alan 1 ve 4 nolu dairelerin sahibi olan …’in eşi olduğu, müvekkilininin muvafakati ve bilgisi olmadan bugün itibariyle öğrendiği üzere taşınmazlara davalı banka tarafından ipotek konulduğu, müvekkilinin eşinin kefaletinden de habersiz olduğunu, ayrıca müvekkilinin bilgisi ve onayı alınmadan kendisi adına bankada imza atıldığını ve bu imzaların kendisine ait olmadığını öğrendiğini, müvekkilinin hazır bulunmadığı ve kimin attığı belli olmayan imza ile kefil durumuna getirilip muvafakat alınmış gibi gösterilerek eşinin taşınmazına ipotek konulduğunu, bu durumun T.B.K.’nın 584/1. maddesine aykırı olduğunu, müvekkilinin yapılan işleme ilişkin rızasının bulunmadığını, bu nedenlerle eş rızası alınmaksızın ve sahte imza ile oluşturulan ipoteğin kaldırılması gerektiğini bildirmiş, dava konusu bağımsız bölümler üzerine konulan ipoteklerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde: davacı tarafın aile konutu iddasına dayalı olarak dava açması nedeniyle davaya bakma görevinin aile mahkemesine ait olduğunu, ipoteğin tesis edildiği tarihte taşınmazların kaba inşaat halinde ve boş olması nedeniyle aile konutu olması mümkün olmadığını, müvekkili bankanın davacının eşi üzerine kayıtlı olan taşınmazlar üzerine kullandıracağı kredinin teminatını teşkil etmek üzere ipotek tesis ettiğini ve ipotek güvencesine dayalı olarak davadışı borçlu ——————– kredi kullandırdığını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi için icra takibi yapıldığını, davacının, eşinin borçlu şirket ile iş ilişkisini ve organik bağını çok iyi bilmesine ve esasen kredi kullandırılması için ipotek tesisine en baştan beri muvafakat etmesine rağmen sırf alacağın tahsilini geciktirme amaçlı olarak kötüniyetli dava açtığını, tapu siciline güvenerek iyi niyetle aynî hak iktisap eden müvekkili bankanın bu hakkı muteber olup yasanın koruduğu ipotek hakkının terkinine karar verilemeyeceğini, ipotek tesis edilirken tapu kaydında taşınmazların aile konutu olduğuna dair bir şerh bulunmadığını, müvekkili bankanın bu durumu araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını bildirmiş, davanın karar verilmesini istemiştir.
Davalılar—————–. Şirketi ile … cevap dilekçesi sunmamışlar, davalı————— Şirketi vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalılardan —————–. Şirketine kullandırılan kredinin teminatı olarak davalı … adına tapuda kayıtlı dava konusu iki adet bağımsız bölüm üzerine davalı banka lehine tesis edilen ipoteklerin TBK’nun 584(1) maddesi uyarınca davacı eşin rızası alınmadan tesis edildiği iddiası ile ipoteklerin kaldırılması istemine ilişkindir.
Davalı banka görevsizlik itirazında bulunmuş ise de davanın aile konutu iddiasına yönelik olarak değil eş kefaleti yokluğu iddiasına yönelik olarak açılması nedeniyle mahkememizin görevli olduğu, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla iddia haklı görülmemiş ve yargılama yapılmıştır.
Davalı banka zamanaşımı itirazda bulunmuş ise de davacının dava tarihinden önce ipotekten ve icra takibinden haberdar olduğuna dair dosyada delil toplanmamakla davalı bankanın bu yöndeki itirazı haklı görülmemiştir.
Davacı eş, rızası alınmadan davalı eşi adına tapuda kayıtlı taşınmazlar üzerine üçüncü kişi şirket adına ve davacı lehine ipotek tesis edildiğini, bu konuda davalı bankaya sunulan muvafakatname başlıklı belgedeki imzanın kendi eli ürünü olmadığını iddia etmiştir.
Her ne kadar davalı banka savunmasını dava konusu bağımsız bölümlerin aile konutu olmadığı iddası üzerine kurulmuş ise de davacı tarafın dava sebebi bu değildir. Dolayısıyla taşınmazların aile konutu olup olmadığı konusunda inceleme yapılmadığı gibi tüm dosya kapsamı ile her iki bağımsız bölümün ipoteğin tesis edildiği tarihte kaba inşaatı henüz bitmemiş halde olduğu göz önünde tutulduğunda aile konutu niteliğinin bulunmadığı da tartışmasızdır.
TBK’nun 584(1) maddesi uyarınca eşlerden birinin kefaleti halinde diğer eşin yazılı rızasının bulunması gerektiği düzenlenmiştir.
Davacının eşinin kredi sözleşmesinin borçlusu olan şirketin ortağı ve yetkilisi olmadığı, ticari sicil kayıt örneğ ile bellidir. Bu durumda somut olayda davacı eşin sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması halinde verilmiş yazılı muvafakatının bulunup bulunmadığı uyuşmazlığın çözüm noktasıdır.
Dosyada bir örneği bulunan 31/12/2015 tarihli muvafakatname başlıklı yazının kredi kullanan şirket ya da ipotek veren davalı … tarafından diğer belgelerle birlikte davalı bankaya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay ———-. Hukuk Dairesinin 12/11/2013 tarih 2013/11346 esas ve 2013/29306 karar sayılı ilamında ve benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere kefalate ya da aile konutunun ipotek verilmesine ilişkin muvafakatnamenin işlem sırasında veya resmi memur önünde beyan edilmesi zorunluluğu yoktur. Bununla birlikte lehine ipotek tesis edilen bankanın kendisine sunulan muvafakatname altındaki imzanın rızası gereken eşe ait olup olmadığını araştırma yükümlülüğüde bulunmamaktadır. Basiretli tacir gibi davranma yükümlüğü bu nitelikte bir araştırmayı gerektirmez. Dava konusu bağımsız bölümlerin ipoteği tesis edildiği tarihte aile konutu olmadıkları kaba inşaat halinde bulundukları, tapuda bu nitelikte bir sınırlayıcı hakkın bulunmadığı. Muvafakatnamenin banka yetkilisinin el ve iş birliği ile sahte olarak düzenlendiği veya banka yetkilisinin bilgisi dahilinde ilgilisine ait olmayan imza kullanıldığı iddiası ispatlanmadığı sürece bankanın gerekli özeni göstermiş olduğu kabul edilmelidir.
Dava ipoteğin fekki istemine ilişkin olup bu nitelikteki davanın davalısı lehine ipotek tesis edilen olabileceği diğer davalıların bu sıfatının bulunmadığı göz önünde tutularak davalılar ————… Şirketi ile … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, davalı banka yönünden ise somut olayda muvafakatnamedeki imzanın işlem yapmaya yetkili banka görevlisinin el ve iş birliği ile elde edildiğine ilişkin davacı tarafça bir iddia da bulunulmadığı gibi bu yönde bir delil toplanmamakla davalı bankanın Türk Medeni Kanunu’nun 3(1) maddesi gereği iyi niyetli sayılacağı ve TMK’nun 1023. maddesi uyarınca tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin kazanımının korunması gerektiği hükmü dikkate alınarak bankanın iyi niyetli kazanımının korunması gerektiği anlaşılmakla haklı görülmeyen davanan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalılar —————– .. şirketi ile … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı … … Şirketi hakkında açılan davanın kanıtlanamaması nedeniyle REDDİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL harcın peşin yatırılan 8.538,75 TL den harçtan indirilmesi ile geriye kalan 8.502,85 TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalılar ————-…şirketi ile … yararına ————-‘nin 7(2) maddesi uyarınca takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ———————..şirketi ile …’e verilmesine,
5-Davalı ……şirketi yararına ————‘nin 13(1) maddesi uyarınca takdir edilen 33.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ……şirketi’ne verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı ile davalı … ve davalı —— vekillerinin yüzüne karşı davalı … şirketi vekilinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.