Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1273 E. 2019/140 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1273 Esas
KARAR NO : 2019/140
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU —–. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN —— ESAS VE —– KARAR SAYILI DAVASINDA;
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2017
KARAR TARİHİ : 12/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirket ile arasında ———– üretim anlaşması imzalandığı ve müvekkilinin ruhsat sahibi olduğu ilaçların davalı şirkete ürettirildiğini, müvekkilinin dava dışı ———–. ile davalı arasında imzalanan 27/05/2013 tarihli sözleşme ile —– üretimi konusunda anlaşıldığını, söz konusu sözleşmenin ilgili maddeleri gereği davalı tarafından üretilen ————————–için çözelti içeren —————- ampul ve ———– adli ürünlerin hatalı üretilmesinden kaynaklı oluşan zararların tazmini için şimdilik 63.234,85-TL toplam zararın davalıdan avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesine ve öncelikle bu miktarda zararın davalı şirketin gerek elindeki gerekse 3. Şahıslarda taşınır ve taşınmazlarıyla hak ve alacaklarının borca yeter miktarda ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiş,
Birleşen mahkememizin —— esas sayılı dava dilekçesinde özetle; aynı gerekçelerle davalı tarafından müvekkili için fason üretilen ———– ürünlerin teslim edilmemesinden kaynaklı zararlara ilişkin olarak toplam 693.606,00-TL zararın 293.606,00-TL’lik kısmının davalıdan 01/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline, yine bu miktar uyarınca davalının gerek elindeki gerekse 3. Şahıslarda taşınır ve taşınmazlarıyla hak ve alacaklarının borca yeter miktarda ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl ve birleşen davalarda yetkili mahkemenin HMK 6. Maddesi uyarınca Bolu Mahkemeleri olduğunu, dava dışı——ile sözleşme yapılmış olsa da tüm ödemelerin davacı tarafından yapıldığını, ancak iddia edildiği gibi fabrikanın tüm çalışmasının davacıya yapılmadığını, yine dava dilekçelerinde iddia edildiğin aksine yapılan üretimin davacı yanca tedarik edilene aktif maddeler ve yardımcı maddeler kapsamında üretimin yapılarak davacıya teslim edildiğini, bu sebeple hatalı üretim iddia edilen ürünler yönünden müvekkili şirkete kusur yüklenemeyeceğini ve taleplerinin reddinin gerektiğini, yine sözleşme gereğince ruhsatı alınan ürünlerin davalı müvekkili tarafından stabilite çalışmalarının yapıldığını ve ruhsat başvurusunda bulunan davacının ruhsat alım sürecindeki ücretlendirme harç ve ham maddeler için müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, yine geri çekme işlemi uygulanmasında da müvekkilinin sorumlu olmadığını, üretim metotlarının davacı tarafından belirlendiğini ve bakanlık tarafından belirlenen kriterlere uygun olarak üretimlerin gerçekleştirildiğini, —————– ürün dolayısıyla talep edilen mahrum kalınan kar talebinin de kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava hukuki niteliği itibariyle, fason ilaç üretimi sözleşmesinden kaynaklanan zararın davalıdan tahsili talebine yönelik alacak davasıdır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup, dilekçeler teatisi tamamlandıktan sonra ön inceleme aşaması duruşmalı olarak yapılmış ve dava öncelikle dava şartları ve yetki itirazı bakımından incelenmiştir.
Davalı vekili süresi içerisinde yetki itirazında bulunarak huzurdaki davada müvekkili şirketin adresinin bulunduğu Bolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüş davacı vekili ise taraflar arasında ———- üretimi sözleşmesi imza edildiğini ve bu sözleşmenin davalı tarafından da kabul edildiği, sözleşmede İstanbul Mahkemelerinin yetkili mahkeme olarak belirlendiğini belirtmiş ve yetki itirazının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 6/1. maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir” ; HMK.10/1. maddesinde ise “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmü yer almaktadır.
HMK’nın 17. Maddesinde ise tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri; HMK 18/2 maddesinde de yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması gerektiği düzenlenmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan ————– tarihli sözleşme incelendiğinde sözleşmenin davalı ile dava dışı ———————–. arasında imza edildiği, davacı şirketin sözleşmede isim ve imzasının bulunmadığı görülmüştür.
Her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesinde söz konusu sözleşme kapsamında ödemelerin davacı tarafından yapıldığını belirterek dilekçesinin bazı kısımlarında aynı tarihli sözleşmeye atfen taraflar arasında sözleşme ilişkisinin varlığını kabul etmiş ise de yasanın lafzında belirtilen hususlar dahilinde taraflar arasında imza edilmiş yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Dolayısı ile yetkili mahkemenin belirlenmesi kapsamında HMKm.17 ve 18/2 maddeleri uyarınca yetki sözleşmesi hükümlerinin uygulamayacağı açıktır. Kaldı ki taraflar arasında yapılan yetki sözleşmesi ile İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili kılındığı, İstanbul Mahkemeleri ibaresinden İstanbul Merkez Adliyesi’nin anlaşılması gerektiği (Yargıtay ———–. Hukuk Dairesi’nin 2013/10919 E.; 2013/14305 K. Sayılı 19.09.2013 tarihli kararın) değerlendirildiğinde davacının bu iddiasının da yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle; davalı tüzel kişinin adresinin ——– olması, süresi içerisinde yetkili mahkeme belirtilmek suretiyle usulüne uygun yetki itirazının yapıldığı, taraflar arasında imza edilmiş yazılı bir yetki sözleşmesinin bulunmadığı gibi davacı vekilinin davalı yanın 27/05/2013 tarihli sözleşmeyi kabul ettiği yönündeki beyanlarına itibar edilecek olsa bile sözleşmede yazılı İstanbul Mahkemelerinin yukarıda yazılı içtihat uyarınca İstanbul Merkez Adliyesi (Çağlayan) olduğu, bu kapsamda huzurdaki davanın HMK 6. Maddesinde yazılı genel yetkili mahkeme olan davalının merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde veya sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde açılması gerektiği, somut olayda her iki yetki kuralı bakımından da yetkili yer mahkemesinin Bolu Mahkemeleri olduğu, zira davalının adresinin Bolu ve üretimin gerçekleştirildiği yerin de davalının fabrikasının olduğu Bolu ili olduğu anlaşıldığından davalı aleyhine açılan asıl ve birleşen davaların mahkememizin yetkisiz olması sebebiyle usulden reddine, karar kesinleştikten sonra ve talep halinde dosyanın Bolu Nöbetçi Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatı ile) Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının yetki itirazının kabulüne, mahkememizin yetkisizliğine,
2-Karar kesinleştikten sonra ve talep halinde dosyanın Bolu Nöbetçi Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatı ile) Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin, HMK’nun 331-(2) maddesi uyarınca yargılamaya yetkili mahkemede devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına; yetkili mahkemede davaya devam edilmez ise talep halinde dosya üzerinden mahkememizce karara bağlanmasına,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.