Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1269 E. 2021/467 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1269 Esas
KARAR NO : 2021/467 Karar

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/11/2017
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—– plaka sayılı otomobiliyle —–sağ şeritte yaya geçidi üzerinde çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, mütevvefa —-ekiplerinin yardımı ile hastaneye kaldırıldığı, kazada ağır yaralanan — kaldırıldığı hastanede–tarihinde vefat ettiği, müvekkilin .—-, davaya konu trafik kazası nedeniyle vefat ettiğini, müteveffanın — ölü muayenesi yapıldığı ve hakkında ölü muayene tutanağı düzenlendiğini, davaya konu trafik kazasına ilişkin ceza yargılaması —- sayılı dosya ile görülmektedir, ilgili mahkemeden dosyanın celbi talep edildiği, meydana gelen trafik kazasında yetkili birimlerce düzenlenen kaza tespit tutanağında ve yine yetkili birimlerce alınan ifadelerde, sürücü — KTK’nın 52/1-a maddesine göre ASLİ kusurlu olduğunu, müvekkilinin eşi müteveffa — KTK 61/1-b-1 maddesi gereğince TALİ kusurlu bulunduğunun tespit edildiği, müteveffa—, kaza tarihinde doğumlu olup— yaşında olduğunu, ölümlü trafik kazasında vefat eden kişinin desteğinden yoksun kalmış kişiler, bu mağduriyetlerinin telafisi için destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmekte olduğunu, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ödeyecek olan, poliçede belirtilen teminat sınırını aşmamak kaydıyla kusurlu aracın—–olduğunu, trafik kazası sonucu vefat eden kişilerin yakınlarının yaşadıkları üzüntü veya yoksun kaldıkları destek nedeniyle tazminat alabileceklerini, müvekkil trafik kazası sonucu eşini kaybetmiş olup büyük acı ve üzüntüler yaşadığını, bahsettiğimiz işbu nedenlerden ötürü müvekkil için davalı … şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep etme zarureti hasıl olduğunu, müvekkil adına, kazaya karışan aracın —-tarihinde başvuru yapılmış ancak sigorta şirketi müvekkilin zararını karşılamadığını, bu nedenle işbu davayı açma zorunluluğumuz hasıl olduğunu, trafik kazasında meydana gelen vefat sebebi ile, 6100 sayılı yasanın 107. maddesi uyarınca; davacıya ödenmesi gereken şimdilik 1.000.00 TL maddi tazminatın, davalı şirketten başvuru tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesine, karar verilesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; — tarihinde olduğunu iddia ettiği kazada murislerinin vefat etmesi sebebi ile ölenin desteğinden mahrum kaldıkları gerekçesi ile maddi zararlarını, kazaya ve ölüme sebebiyet verdiklerini düşündükleri—yapan müvekkil şirketten talep ettiğini, her şeyden önce kaza tarihi ve davaya konu poliçe vadeleri bakımından davada 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartların uygulanması gerektiği hususuna dikkat çektiklerini, HMK. Madde 121 gereğince davacı, dava konusu olaylara ilişkin dayandığı hususları tevsik eden delillerini dava dilekçesinde mahkemeye vermek ve davalılara tebliğ ettirmek zorunda olduğunu, davacı bu lâzımeyi yerine getirmediğini, bu sebeple de davaya ancak — olduğumuz bilgiler çerçevesinde cevap verebileceklerini, bu eksiklik giderildikten sonra gerekirse daha ayrıntılı ilk itirazlara. usule ve esasa ilişkin cevap haklarını saklı tuttuklarını, Davacı tarafa bu noksanlığın ikmal ettirilmesini talep ettiklerini, kazaya karıştığı iddia edilen —- plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde— olduğunu teyit ettiklerini, davacı tarafın tüm zararının karşılandığını, davacının destek tazminatı için için müvekkil şirkete başvurulduğunu ve belgeler tamamlandıktan sonra, hasar dosyasında mevcut aktüer raporuna istinaden davacı tarafın—– ödendiğini, Bu hususu davacı tarafın dava dilekçesinde bildirmediğini, —istinat eden bu ödeme ile davacıların başkaca bir destek zararları kalmadığını, bu sebeple davacıların destek tazminatına ilişkin taleplerinin reddi gerektiğini, davanın kabulü—- anlamında olmamak ve davayı hiç bir şekilde kabul etmemekle birlikte, davacı taraf, kusuru ve zararını usulen ispat edilmesi gerektiğini, davacı tarafın, müteveffanın desteğinde olduğunu ispat gerektiği, ayrıca, müteveffanın kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsünün kusur olduğu anlaşıldığı, bunun aksini davacı tarafın ispat etmesi arzına çalıştıkları sebeplerle; Destek davasının zararın karşılanmış olması sebebi ile reddine, davanın reddi ile reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmilini, talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, cismani zarar sebebiyle açılan maddi tazminat talebine ilişkindir.
Davacı, 28/06/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle uğranılan maddi tazminatın davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, meydana gelen kazada davacının kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, davacının tedavi evrakları ilgili hastanelere müzekkere yazılarak celp edilmiş,— söz konusu olaya ilişkin — içerir bilgiler celp edilmiş, davacının bağlı bulunduğu — yazılarak hizmet dökümü tespit edilmiş, bilirkişi heyet raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi heyet raporunda özetle; “… olay, yerleşim—- karayolunu —- kavşakta, gündüz meydana gelmiştir. Olay mahallindeki azami hız limiti 70 km/h dir.
Krokide, kavşak çıkışında sağa yönelen 9 m fren izinden sonra yaya geçidi üzerinde yolun sol kenarına 5.5 m mesafede çarpma noktası tespit edilmiş, 3 m ileride yaya ve kan izleri, 72 m ileride sağda yan yol üzerinde otomobil gösterilmiştir. Sürücü alkolsüzdür. Tutanakta, otomobil sürücüsü —- 2918 sy. KTK. 52/1-a “aracının hızını yaya geçitlerine yaklaşırken azaltmamak” kuralını ihlal ettiği, yaya —– ise aynı kanunun 68/1b1 “yaya ve okul geçitlerinin bulunduğu yerlerdeki geçitlerde, yayalar için ışıklı işaret olduğu halde bu işaretlere uymamak” kuralını ihlal ettiği belirtilmiştir. Sürücü —- polis merkezinde verdiği olay günü tarihli ifadesinde; —- şeritte seyir halinde olduğunu,—— karşısında bulunan ışıklara geldiği esnada yeşil ışık yandığını ve durmadan devam ettiğini,—- karşısında bulunan yaya geçidine geldiği esnada yolun solundan yolun sağına doğru koşarak geçmeye çalışan bir erkek şahsın olduğunu fark ettiğini, aracı— sağa yan yola doğru çevirmesine rağmen şahsın aracı fark edemedi ve sağ kolunu aracın sol aynasına çarptığını, hızının yaklaşık 70 km/h olduğunu beyan etmiştir.Hazırlıktaki ifadesinde, kavşaktaki 2. Işığa geldiğinde müteveffanın karşıdan karşıya geçmek için beklemekte olduğunu, ışığa varmadan kontrol ettiğinde durduklarını görünce yoluna sağ şeritten devam ettiğini, daha sonra müteveffanın yolu kontrol etmeden karşıdan karşıya geçmeye çalışırken çarpmamak için aracının yönünü sağa doğru yönelttiğini ancak müteveffanın aracın sol aynasına çarptığını, arkadan gelen ekip otosunun olaya anında müdahale ettiğini ve —- beyan etmiştir. Dosyaya mübrez— sıralarında —— aracın yaya geçidini kullanan şahsa çarptığı belirtilmiş, ışıkların ve aracın hızı hakkında bir bilgi verilmemiştir. Dosya içerisinde hastane kayıtlarını içerir——.—kontrollü yaya geçidinde yayaya çarpma olayı olup, trafik kazası tespit tutanağındaki tespitler ve beyanlar, kusur tespiti açısından değerlendirilebilir veriler olarak görülmüştür.—alınan ara kararda, davacı vekilinin talebi ceza dosyasında alınan bilirkişi raporları, bilirkişi raporları arasındaki çelişki ve dosyanın geldiği aşama dikkate alınarak dosyada toplanan deliller kapsamında dava konusu iddia ve savunmaları tartışır ve karşılar kusur oranının tespiti istenmekte ise de, tarafımıza tevdi edilmiş fiziki dosya içerisinde, davacı vekilince dosyada olduğu belirtilen —– tarafından keşfe dayalı düzenlenmiş raporlara rastlanmamıştır.— dosya içeriğinde yapılan araştırmada da söz konusu raporlara rastlanmamıştır.
Bu bakımdan, talep konusu raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve olayın değerlendirilebilmesi—– tarafından düzenlenmiş raporun temini gerekmekte olup, eksiklikler giderildikten sonra kusur durumu heyetimizce değerlendirilebilecektir. —– keşfe dayalı düzenlenmiş raporlar arasındaki çelişkinin giderilerek kusur tespiti yapılması istenmişse de, gerek tarafımıza tevdi edilmiş fiziki dosya içerisinde gerekse UYAP sistemi üzerinden dosya içeriğinde yapılan araştırmada söz konusu raporlara rastlanmamıştır. Talep konusu raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve olayın değerlendirilebilmesi—- tarafından düzenlenmiş raporun temini gerekmekte olup, eksiklikler giderildikten sonra kusur durumu heyetimizce değerlendirilebilecektir…”
——— —açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatı, destek görenlerin desteğin ölümü nedeniyle uğradıkları zararın giderim biçimidir. Kaynağını Borçlar Kanunu’ndan alır. Ancak bu tazminat istemi, Borçlar Kanunu’nun diğer maddelerinde düzenlenen tazminat istemleri ile eş değerde olmadığı gibi eylemin karşılığı olan bir ceza da değildir. Bu hâliyle destekten yoksun kalma tazminatı, ölümün sonucu olarak ölenin yardımından —- düşmesini önlemek, yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyinde tutulması amacına yönelik — ve kendine özgü bir tazminat biçimidir.
—- maddesi ile de — tarihli ve 25197 sayılı —- Şartlar C.11 maddesine göre, Genel Şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Kaza yapan araca ilişkin —-şirketinin sorumluluğunun kapsamı —- tarihinden önce yürürlüğe giren— Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir.
—– Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Eldeki davada ise, murisin (desteğin) üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir.
Yine Genel Şartların A.6. maddesi (d) bendine göre, destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle asli kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü murisin tam kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında bulunmamaktadır. —–Karar sayılı ilamı)
Kazanın maktül/muris—- kusurlu olması sebebiyle meydana geldiği,—–tarihinde kesinleşen beraat kararı gereğince dava dışı/sigortalı—–herhangi bir kusur atfının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar dosya kapsamında alınan 07/02/2021 tarihli kusur bilirkişi heyet raporu kusur dağılımı yönünden farklı bir oran belirlenmiş ise de; —–tarihinde kesinleşen beraat kararı gereğince (maddi vakıa niteliğindeki) dava dışı/sigortalı —– kusursuz olduğunun (maktül/muris —- tam kusurlu olduğunun) kesinleştiği ve iş bu ceza mahkemesi kararındaki maddi vakıa tespitinin artık hukuk hakimini bağlayacağı dikkate alınarak 07/02/2021 tarihli kusur bilirkişi heyet raporu hükme esas alınmamıştır.
Burada hemen belirtmek gerekir ki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki —– bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine —–olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle—–ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkûmiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı—— kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ————-Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir. (—- Karar sayılı ilamı)
Hukuk güvenliği ilkesinin en önemli sonuçlarından birisi hukukun — olmasıdır. Başka bir deyişle, ceza yargılamasında beraat eden dava dışı/sigortalı— olan davalının, hukuk mahkemeleri önünden kusurlu addetmek hakkaniyet ve adalet ilkesini zedeleyeceğine mahkememizce kanaat getirilmiş, anılan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 -TL harcın davacıdan tahsili ile hazine irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli— 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen- 1.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.