Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1263 E. 2019/1216 K. 19.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1263 Esas
KARAR NO : 2019/1216

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2017
KARAR TARİHİ : 19/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı dava dilekçesinde özetle; yetkilisi olduğu ————— Şubesi ile—– çalışmaya başladığını, ilerleyen süreçte iş hacimleri dikkate alınarak davalı banka tarafından şirketine çek karşılığı ——– kredilerin açıldığını ve şirketince bu limitlerin müşteri çekleri uygun sürece defalarca kullanıldığını, banka ile çalışma şeklinin, krediler geri ödeni limitler yükseldikçe ihtiyaç olduğu kadar tekrar müşteri çeklerinin bankaya verildiğini, bsanka tarafından bu çeklerin istihbaratının yapıldığını, uygun görülen çeklerin belirli yüzdede marjlar düşülerek çeklerin teminat kabul edilip şirketlerine krediler kullandırıldığın, kullanılan kredilere karşılık bankaya verilen çeklerden ——— Iban numarasına bağlı keşidecesi—— nolu çekin —- tarihinde ———-olan —- no.lu çekin 08.07.2016 tarihinde ödenmediğinin tarafına bildirildiğini, çeklerle ilgili müşterilerini araması neticesinde hepsinin kendisine en kısa sürede çek bedellerini ödeyeceklerini söylemeleri üzerine ——– giderek bu çeklerin tarafına iade edilmesini istediğini, şube çalışanlarının kendisine “merkezle görüşeceklerini, eğer var ise başka çekler ile takas edebileceklerini, eğer başka çek yok ise kredi sözleşmesi ile çekleri tarafına iade edebileceklerini” söylemelerine rağmen bu çeklerin tarafına iade edilmediğini, kendisinin davalı bankaya “yeni çek yasasının çok etkili olduğunu, bu çeklerin tarafına iade edilemiyorsa banka tarafından acilen icraya konulup ayrıca keşideciler hakkında icra ceza mahkemelerinde davalar açılması gerektiğini, bunun yapılması halinde çek sahiplerinin hapis cezası almamak için çeklerini ödeyeceklerini, çeklerle ilgili kanuni işlemlere başlanılmaması halinde yasal sürelerin geçeceğini, bundan dolayı da şirketinin ciddi zararlar göreceğini, telefon ve mailler ile defalarca ile bildirdiğini, sürekli araması sonucunda davalı bankanın kendisini yeni bir ipotek verilmesi durumunda çeklerin tarafına iade edebileceği hususunda bilgilendirildiğini, buna karşılık kendisinin de şahsına ait bir tarlayı davalı bankaya ipotek ettirdiğini, ancak aradan zaman geçmesine rağmen bu çekler ile ilgili ne yasal işlem başlatıldığını ne de çeklerin tarafına iade edildiğini, yine ısrarı üzerine kendisine “ipotek ile olmuyor gelip bir taksitli kredi çalışması yapalım, çekleri ondan sonra tarafınıza iade edelim” denildiğini, bunu da kabul etmesine rağmen davalı banka tarafından müşteri çeklerinin kendisine iade edilmediği gibi banka ile kredi sözleşmesi yaptığı zaman kendisine imzalatılan —- doldurularak, İstanbul Anadolu —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- Karar no.lu ihtiyati haciz kararına dayanarak taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları için aleyhinde haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, davalı bankanın hiçbir kanuna, ahlaka ve hakkaniyet kurallarına sığmayan bu uygulamaları sebebiyle ağırlıklı mühendislik hizmeti veren işinin güvene ve itibara bağlı bir iş olması nedeniyle artık yürütülemez hale geldiğinden,—tarihi itibari ile şirketini tasfiye etmek ve kapatmak zorunda kaldığını iddia ederek, davalı bankaya —- tarihinde teslim edilen üç adet müşteri çekini yasal süre çerçevesinde icraya koymayıp, çek sahipleri hakkında cezai işlemleri başlatmayarak şirketine verilen maddi kayıplar sebebiyle şimdilik 5.000 TL’nin davalılarca kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili, cevap dilekçesinde; Müvekkili—– ödeme tarihlerinden önce çeklerin karşılıksız çıktığının bildirilmesinin söz konusu olmadığını, ödeme tarihlerinden önce çeklerin takasa sokulmayacağını ve bedellerinin tahsil edilemeyeceğini, davacının bu iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, ilgili çeklerin kredinin teminatı olarak değil temlik cirosu ile müvekkili bankanın şubesine devredildiğini, çeklere ilişkin yasal bütün hakların müvekkili bankaya geçtiğini, çeklerin zamanında ibraz edildiği ve karşılıksız çıktığını, kredinin tahsili için verilen ve karşılıksız çıkan çeklerin kredi borcu devam ederken müşteriye iadesinin söz konusu olamayacağını, böyle bir yasal zorunluluğunun da bulunmadığını, çeklerin karşılıksız çıkmasının ibraz tarihleri olan —————- tarihleri olup, davacı tarafından müvekkili banka lehine verilen ipoteğin tesis tarihinin ise çok daha sonra —- tarihi olduğunu, çeklerin karşılıksız çıkması ve müşterinin yeterli teminatı olmaması sebebiyle kredi borcuna mahsuben ipoteğin alındığını, alınan ipoteğin üst limitinin 150.000 TL ve ekspertiz değerinin bu tutarın çok altında olduğunu, alınan ipotek müvekkili bankanın alacağını karşılayacak bir teminat olmadığından davacının ipotek tesisi sonrasında böyle bir talepte bulunmuş olması halinde dahi müvekkili banka tarafından müşteriye çeklerin iade edilmemesinin olağan olduğunu, müvekkili banka tarafından çeklerin zamanında ibraz edildiğini ve bedellerinin tahsil edilmeye çalışıldığını, ancak çeklerin karşılıksız çıkması sonuncunda çek bedellerinin krediye mahsup edilemediğini, müvekkili banka tarafından çeklere ilişkin icra takiplerinin açıldığını, açılmış olan icra takiplerinde; borçlulardan —– plakalı araç üzerinde—- tarihinde tesis edilmiş rehinin bulunduğunu, yine borçlu —– tarihinde tesis edilmiş rehinin olduğunu, çeklerin müşteriye verilmiş olması halinde dahi tahsil edilemeyeceğini, bu sebeplerle davacının tüm iddialarının tamamen kurgusal olup dayanağının bulunmadığını, müvekkili banka tarafından zarara uğratıldığı iddia edilen —— adına kayıtlı — plakalı araç üzerinde on adet haciz bulunduğunu, birinci sıradaki haczin —- tarihinde işlendiğini, dava dışı şirkete karşı müvekkili bankadan önce on farklı alacaklı tarafından haciz işlemi uygulandığını, ekonomik olarak zor duruma düşen dava dışı şirketin bu durumdan kurtulmanın yolunu müvekkili bankaya dava açmak olarak görmüş olduğunu, davacının tazminat iddialarımn kabul edilmesi halinde dahi ——- …’nın şahsi sorumluluğuna Türk Borçlar Kanunu’nun 66. maddesi sebebiyle gidilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında kurulan genel kredi sözleşmesi kapsamında yapılan eylem ve uygulamalarla davalı bankanın ve yetkililerinin sözleşmeye ve bankacılık mevzuatına aykırı davrandıkları iddia edilerek açılan tazminat davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında —- tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
İstanbul Anadolu ——-Müdürlüğü’nün——- Esas sayılı dosyaları celp edilmiş, mahkememizin —- sayılı dosyası dosya içeresine alınmış ve taraflarca dosyaya sunulan sunulan bankacılık kayıtları, İstanbul Anadolu —-. İcra Hukuk Mahkemesi’nin —-Esas sayılı dosyasından verilen karar sureti, —– kayıtları, sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
Ön inceleme duruşmasında davacı şirket yetkilisi olduğunu beyan eden … tarafından davanın hem kendisi hem de yetkilisi olduğu şirkete verilen zararlar kapsamında açılan maddi tazminat davası olduğunu beyan etmesi sebebiyle davacı şirketin yetkilisi olduğunu gösteren belgeleri sunması ve hangi davacı yönünden hangi miktarda zarar talebinde bulunduğunu beyan etmesi için kesin süre verilmiş, davacı tarafından yetki belgesi ve beyan dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Belirlenen hukuki ihtilaf noktalarının incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olması ve davacı tarafça delil olarak bilirkişi deliline dayanılmış olması sebebiyle dosya alanında uzman bilirkişi —— tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişi tarafından sunulan bilirkişi raporunda; davalı banka tarafından alacağının tahsili yönünde yapılan tüm işlemlerin, taraflar arasında akdedilen Genel Kredi sözleşmesine, bankacılık mevzuatı ve işleyişine uygun olduğu ve yapılan incelemeler sonucunda dava dilekçesindeki davacı idialarına ulaşılamadığı bildirilmiş, söz konusu bilirkişi raporu HMK 282. Maddesi kapsamında denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında kurulan genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı tarafından limit tahsisi için davalı bankaya verilen çeklerin süresi içerisinde tahsili için ilgili bankalara ibraz edilmediği ve tahsilatın yapılmadığı, bu kapsamda davacı tarafından söz konusu çeklerin kendisine verilmesi amacıyla verilen senetlerinde davalı tarafından tahsili amacıyla haciz ve icra takip işlemlerine başlatılması nedeniyle davacının uhdesinde zararının doğup doğmadığı, doğdu ise davalı tüzel kişinin ve gerçek kişilerin şahsi sorumlulukları olup olmadığı, sorumlu iseler miktarı hususlarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, icra dosyası içeriği ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor içeriğine göre, davacı şirket ile davalı bankanın——şubesi arasında 02/06/2015 tarihinde davacı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu 400.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin akdedildiği, söz konusu sözleşme kapsamında davacı şirkete—- tarihinde 36 ay vadeli ve yıllık %16,44 faiz oranlı — tutarında taksitli ticari kredi hesabı açılarak kullandırılan önceki kredilerin yapılandırıldığı, kredinin teminatı olarak davacılar tarafından bir kısım çeklerin verildiği, söz konusu kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle davalı banka tarafından — tarihinde Üsküdar —. Noterliği’nin—- yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek hesabın kat edildiği ve davacılardan——- olmak üzere toplam —- nin ödeme tarihine kadar işleyecek %54 temerrüt faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiği, her iki davacının — tarihinde temerrüde düştükleri, ödeme yapılmaması sebebiyle davalı bankanın İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı dosyalarından; kullandırılan krediler sebebiyle davalı bankaya ciro ile devredilen çekler ile kredinin teminatı olarak alınan ipoteğe ilişkin icra takibine girişildiği, söz konusu icra dosyalarından ipotek dosyası haricinde herhangi bir tahsilatın yapılamadığı, kredinin teminatı olarak verilen ipoteğe ilişkin başlatılan İstanbul Anadolu—- İcra Müdürlüğü’nün—- sayılı dosyasında söz konusu taşınmazın alacağa mahsuben — bedelle davalı alacaklı bankaya ihale edildiği, ihalenin — tarihinde kesinleştiği, alınan bilirkişi raporunda davalı banka tarafından yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğu, kullandırılan —— nolu taksitli ticari kredi sözleşmesinde belirtilen aktif faiz oranın %16,44 olduğu ve sözleşmenin 2.8 maddesine göre bu oranın %25 artırılması suretiyle gecikme faiz oranının yıllık %20,55 oranı üzerinden talep edilebileceği ve temerrüt tarihi itibariyle gecikme faizi alabileceği, temerrüt faizi oranın ise — tarihli ” Kredi İşlemlerine Uygulanacak Azami Faiz Formu’nda” en yüksek cari faiz oranı yıllık %36 olduğundan bu orana %50 ilave ile bulunan muaccel hale gelmiş temerrüt faiz oranın %54 olduğunun tespit edildiği ve uygulanan bu oranlar ile çeklerin keşide tarihlerinde ödenmemesi üzerine yapılan işlemlerin sözleşmeye ve mevzuata uygun olduğu, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen iddiaların ispatına ilişkin herhangi bir bulguya da ulaşılamadığı yönünde kanaatin bildirildiği, davanın tazminat davası olduğu ve ispat yükünün davacıda olduğu ancak sunulan belgeler ve alınan bilirkişi raporundaki kanaat kapsamında davalıların mevzuata ve sözleşmeye aykırı iş ve eylemlerle davacıları zarara uğrattıkları iddiasının ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar harcı —den davacı tarafça peşin olarak yatırılan —– harcın mahsubu ile artan — harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalılar yargılamada kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ….—-. deki esaslara göre belirlenen —- nispi (red sebeninin ortak oluşu gözetilerek) vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.