Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1252 E. 2020/448 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1252 Esas
KARAR NO : 2020/448
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/11/2017
KARAR TARİHİ : 15/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki kapsamında, davalı şirketin bakiye fatura bedellerinden kaynaklı —– ödememesi sebebiyle ———– dosyası ile davalı şirkete icra takibi yapıldığını, taraflar arasındaki ilişki incelendiğinde davalı firmanın müvekkili şirkete dönem dönem ödemeler yaptığının görüleceğini, dava konusu alacağın likit bir alacak olduğunu, bu sebeple davalı şirketin %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın açmış olduğu icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, her ne kadar müvekkilinin daha önceleri davacı ile ticari alışverişi söz konusu ise de davacının iş bu davaya dayanak yapılan icra takibi ile tahsili talep edilen şekilde bir borcunun bulunmadığını, davacının alacağının dayanağı ve icra takibinin yasal şartları taşımadığını, icra takibinin ekinde hiçbir fatura sunulmadığını ya da hiçbir faturaya ilişkin fatura ve seri numarasının bildirilmediğini, kanunen geçerli bir cari hesap sözleşmesinin varlığından bahsedilebilmesi için yazılı olması gerektiğini taraflar arasında imzalanmış bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığın, müvekkili tarafından davacıya borçlu olan tüm fatura bedellerinin ödendiğini, müvekkilinin borç konusu olan faturalar ile ilgili temerrüde düşürülmediğini, bu nedenle işletilecek faizin yasal olmadığını, davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği fatura , sevk irsaliyeleri, teslim tesellüm belgelerindeki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını, davacının icra inkar tazminatı talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ifade etmiş olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında mal satışına ilişkin kurulan ticari ilişki kapsamında, fatura alacağına ilişkin başlatılan takip tarihi itibariyle davacının davalıdan muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı ile bu kapsamda itirazın iptali ve icra inkar tazminatı hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında ihtilaf bulunduğu tespit edilmiş olduğuna karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, faturaya dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalı faturaların gönderildiği, davalının faturaların bir kısmını ödemediği, bakiye fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiği, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı ile aralarında cari hesap ilişkisi bulunmadığını, davacıya tüm fatura bedellerinin ödendiğini, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,——– icra dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, vergi dairesinden taraf şirketlere ait—- celp edilmiş, talimat yolu ile bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında ——- tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle,” davacı şirket tarafından ibraz edilen —- yılına ait ticari defterlerin; usulüne uygun olarak tutulduğu ve lehlerine kesin delil vasfına haiz olduğu yaptırıldığı, davacı tarafından sunulan faturaların davacı defterlerinde kayıt altına alındığı,—- tarihi itibariyle davacının davalıdan ——- kayıt altında bulunduğu, dava konusu faturanın davalı şirket tarafından——- formunda beyan edilmiş olduğunu tespit ederek hukuki değerlendirmenin mahkemede olduğu, ” yönünde tespit yapılmıştır.
Davacının, şirket merkezinin yargı alanımız dışında olması sebebiyle, davacı şirketin ticari defterlerinin incelenebilmesi için mahal mahkemesine talimat yazılmış ve rapor alınmıştır.—- havale tarihli bilirkişi raporunda; davacı ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu tespit edilmiştir. Alınan talimat raporu sonrasında mahkememizin —– tarihli celsesinde davalı ticari defterlerinin ibrazı için davalıya kesin süre verildiği ve gerekli ihtara yapılmasına rağmen davalı tarafın inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini hazır etmediği anlaşılmış, mahkememizce buna ilişkin olarak—– tarihli tutanak tanzim edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. ——- delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. ——–
Davalı taraf usulüne uygun ihtara rağmen ticari defterlerini süresinde ibraz etmemesi sebebiyle davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişkiyi ve dayanmış olduğu faturaya ilişkin alacağını ———— ispat ettiğinin kabulü gerekir.
Ayrıca davalı cevap dilekçesinde; davacıya borçlu olunan tüm faturaların ödediğini, davacıya ödenmemiş hiçbir faturanın bulunmadığını beyan etmiştir. ——- tarihli bilirkişi raporunda davalının davaya konu faturayı BA formu ile vergi dairesine beyan ettiği tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davalı cevap dilekçesi ile davacıya ait tüm borçların ödendiğini iddia etmiştir. Bu durumda ispat yükü davalının üzerinde olup, davalı beyan ettiği bedeli ödediğini ispat etmek durumundadır. ———-
Davalı tarafça ödeme iddiasına ilişkin herhangi bir belge ve delil sunulmadığı gibi tarafına ait ticari defter ibrazından kaçınmıştır. Davacının alacağının varlığını ispat etmesi, ispat yükü üzerinde olan davalının ise ödeme iddiasını yöntemince ispat edememesi sebebiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır.——– Dosyaya konu alacağın faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit olduğu anlaşıldığından, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalının ——- dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile, takibin AYNEN DEVAMINA,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20 oranında —— icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.861,78-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 329,14-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.532,64 -TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 329,14 TL peşin nispi harcı, 500,00-TL bilirkişi ücreti, 191,10-TL tebligat ve müzekkere gideri, olmak üzere toplam 1.051,64-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.088,25 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/09/2020