Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1241 E. 2022/354 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1241 Esas
KARAR NO : 2022/354

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2017
KARAR TARİHİ : 21/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle— bedelli,— çeklerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini, telafisi im kansız zararlarla karşı karşıya kalmama kadına %15 teminat yatırılması suretiyle icra iflas kanunu madde 72/2 bendinde belirtildiği üzere söz konusu çeklerle ilgili olarak icra takibi başlatılmamış olması da nazara alınarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine,— tarihli —-bedelli teminat amaçlı keşide edilmiş çekler dolayısıyla borçlu olmadığımızın tespitine, söz konusu çeklerin iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetli; Davacı şirket ile yetkilileri ——verilmesi konusunda anlaştıklarını; bu kapsamda —-protokolü imzalandığını; davalı şirket —-” adresindeki gayrimenkulün— kiraladığını; akabinde — davacılar, davalı şirketin alt kiracısı olduklarını; davacılar tarafından ödenmesi gereken kira bedeli,——- davacı firmaca muhatap alt kiraya veren firmaya her ay ödenmesi gereken vakitte ve eksiksiz olarak ödendiğini; ancak, davalının, dava dışı kiraya veren şahsa kira bedelini ödemediğini; dava dışı kiraya veren şahsın tahliye talepli icra takibi başlattığını; takibe itiraz edildiğini ancak kiralayan— sayılı dosyası üzerinden itirazın kaldırılması davası açtığını ve bu davanın kabulü ile itirazın kaldırılmasına karar verildiğini; davacının, haciz ve tahliye ile karşı karşıya kaldığını; tahliyenin önlenmesi için davalı şirketin ödemekle yükümlü olduğu tutarın icra dosyasına hiçbir sorumlulukları ve kusurları bulunmaksızın —- olarak ödendiği bu husustaki zararlarının tazmini haklarını saklı tuttuklarını; ayrıca, davacı şirket ortağı … tarafından, —– davalı şirket adına geçmiş dönem kira borcu adı altında 251.040,00 TL ödeme yapıldığını; dava dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında; davalı şirket adına bu bedelin haksız ve mesnetsiz ödemeler ile —–bedeli ve cari hesap alacağı bulunduğunu; davalı şirketi bu miktar kadar sebepsiz zenginleştiğini; bu nedenlerle, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik davalının geçmiş dönem borçları nedeniyle tahliye tehdidi ile karşı karşıya kalınan davacının kiralayan— faizi ile birlikte tahsiline, cari hesaptan kaynaklı 38.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsiline, ödenmiş 5 senelik —-bedelinden devir nedeniyle fazla ödenmiş — faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu — tarihli kira sözleşmesi uyarınca kiralanarak,—- tarihinde davacı/alt kiracıya işletilmesi için teslim edildiğini, dava dilekçesinde ileri sürülen tüm iddialar hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı olduğunu, davacı şirketin zarar ettiğini beyan ederek kira ödemelerini zamanında yapmadığını, kira bedellerinin zamanında ödenmemesinin sonucunda davalı şirket kiralayan —— yönelik açmış olduğu birçok icra takibi ve davayla karşı karşıya kaldığını, davacı şirket — tarihinde — sözleşmesinden doğan haklarını — Devir Protokolümün 4. Maddesinde belirtildiği üzere “–sözleşmesinin fesih ve devir talebi protokolde ver alan şartların eksiksiz yerine getirilmesi tüm borçların ödenmesi ve teminat verilmesi şartı ile” müvekkil —. tarafından kabul edildiği, aynı protokolün 6. Maddesinde ise “– devredildiği tarihe kadar —- Sözleşmesinden doğan borçlardan müteselsilen sorumludur.” — feshi ile davacı/alt kiracının mevcut borçlarının sona ermesi söz konusu olmadığı, —- karşılık, teminat amaçlı verildiği iddia edilen çekler, —– bedeline teminat amacının aksine müvekkil— maruz kaldığı riskleri tarafların aralarındaki ticari ve sözleşmesel ilişkiler ve hakkaniyet gereği — taahhüdü —- tahliye tehdidi altında olması ve davaların müvekkil şirket aleyhine sonuçlanması tehlikeleri nedeniyle — sözleşmesinin feshinden sonra bilahare müvekkil şirket nezdinde bırakık Davacı tarafından , müvekkil şirkete gönderilen —tarihinde —- yevmiye numaralı cevabı ihtarname ile bu hususlar bildirildiğini, Davacının bütün iddiaları gerçek dışı olup bu haksız dava ile müvekkil şirketin iyiniyeti suistimal ettiğini, Müvekkil — davacının kira bedelleri ve—— zamanında ödememesi nedeniyle uğramış olduğu tüm zararlara karşı gerektiğinde yasal yollara başvuru hakkını saklı tuttuklarını, arz ve izah olunan nedenlerle ve resen gözetilecek gerekçelerle; Öncelikle arz edilen hususlar nedeni ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davanın esas incelemesi sonucu reddine, ücreti vekalet ve dava masraflarının karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, asıl dava yönünden, davacının teminat amaçlı keşide edilmiş çekler dolayısıyla borçlu olmadıklarının tespitine talebine ilişkin olup, birleşen dava yönünden, taraf şirketler arasında düzenlenen — sözleşmesi ve alt kiracılık sözleşmesi kapsamında, davacılar tarafından, dava dışı 3.kişiye ödenen kira bedelleri ile cari hesap alacağı ve fazla ödenen — bedelinin davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Asıl davada davacı, davalı şirket ile — tarihinde—— imzalandığını, akabinde davalı ile yapılan alt kira sözleşmesi ile davacı şirketin davalının alt kiracısı olduğunu, — tarihinde davacı şirket tarafından kiralanan—– sözleşmesinin dava dışı — devredildiği ve davalı ile aralarındaki sözleşmenin fesih ve devir protokolü ile sona erdiğini, ancak davalıya sözleşme ve protokol kapsamında verilen dava konusu teminat çeklerinin davalı tarafından iade edilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin fesih ve devir ile sona ermesi sebebiyle teminat olarak verilen ve iade edilmeyen çekler yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı, davalının geçmiş dönem borçları nedeniyle tahliye tehdidi ile karşı karşıya kalan davacının kiralayan —, cari hesaptan kaynaklı —- senelik—bedelinden sözleşmeye konu işletmenin devredilmesi nedeniyle peşin olarak fazlaca—– bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, — Karar sayılı dosyası mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir. —- Müdürlüğünden davacı şirketin hangi nedenle terkin edildiğinin, — sonucu terkin edilmiş ise hangi tarihte terkin edildiğinin bildirilmesi ile birlikte — kayıt örneğinin ve —-gösterir kayıt örnekleri celp edilerek dosyaya alınmış,—- kesinleşme şerhi celp edilmiş, —soruşturma nolu dosyasından davacı tarafın ticari defter ve kayıtları celp edilerek dosyaya alınmış, — kayıtları celp edilmiş,—- formlarının suretleri celp edilerek dosyaya alınmış, 04/05/2021 tarihli bilirkişi raporu alınmış, 23/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
04/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle, “…Davacı şirket yerinde inceleme talebinde bulunduğu ancak ticari defterleri bulamadıklarını beyan ettiği iş bu sebepten dolayı davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı, Sayın Mahkemenin emanetinde bulunan davacı şirkete ait 2 adet kasa defteri olduğu tespit edilmiş olup yevmiye, kebir, envanter defterlerini olmadığı, Davalı tarafa inceleme günü tebliğ edildiği, davalının inceleme günü olan 22.01.2021 tarihinde Mahkemenin kalemine gelmediği, yerinde inceleme talebinde bulunmadığı İş bu sebeplerden dolayı davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı, Tarafların ticari defterlerini ibraz etmemesi —-sözleşmesi kapsamında keşidecisi davacı şirket olan 50.000,00 TL tutarlı 3 adet çek yönünden davacının davalıya borçlu olup olmadığının ve birleşen dava için cari hesap alacağının olup olmadığının tespiti yapılamadığı, Dava konusu çekler karşılıksız çıktığı tespit edilmiş olup —-, Davacı taleplerinin hepsi bakımından ispat yükümlülüğünün davacının üzerinde bulunduğu, tarafların defter incelemesi yapılamaması sebebiyle bu aşamada davacı iddialarının ispata muhtaç olduğu,…”yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
23/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle “…Bilirkişi Heyeti Kök Raporuna itirazları incelendiğinde, daha önce hazırlanan raporun itiraza konusu hususları da kapsar mahiyette hazırlandığı, dava dosyasına sunulan — –formlarının taraflar arasındaki ödeme/tahsilat bilgilerini içermemesi sebebiyle kök raporda sunulan görüşlerimizde değişiklik yapılmasını gerektirecek bir hususun bulunmadığı, bu sebeple kök rapordaki görüşümüzü muhafaza ettiğimizi…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Belirtmek gerekir ki, taraflar arasındaki uyuşmazlık kira ve —– sözleşmesinden kaynaklansa da dava konusu yerlerin dava dışı —-adlı şirkete devredildiği, işletme devrine yönelik uyuşmazlıkların mutlak ticari dava olduğu ve uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.— ilamı)
Asıl dava yönünden;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer.— Sayılı kararı da bu yöndedir.)
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.—Karar sayılı ilamı)
Eldeki dava da, davacı tarafından taraflar arasındaki kira sözleşmesi ve franchise kapsamında verilen çeklerin teminat amaçlı olarak verildiği iddia edildiğinden davacı tarafından dava konusu çeklerin teminat amaçlı verilediğinin yöntemince ispat edilmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı taraf üzerindedir.
Somut olayda, davacı ve davalının usulüne uygun tüm ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, davacı tarafından sunulan muavin kayıtların diğer ticari defterlerinin sunulmaması sebebiyle teyit edilemediğinden davacı tarafça sunulan muavin kayıtlarının hükme esas alınmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca hemen belirtmek gerekir ki, davacı tarafından savcılık emanetinde bulunan envanter defterinin incelenmesi talep edilmiş ise de, dosya kapsamında alınan kök ve ek rapor dikkate alındığında anılan kayıtlarında usulüne uygun olmaması sebebiyle delil kabiliyetinin olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının asıl dava yönünden dava konusu çeklerin teminat çeki olarak verildiğini ispat etmesi gerektiği, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, dosya kapsamında davacı tarafından çeklerin teminat için verildiğine, iddiaların varlığına ve ispatına ilişkin sunulmuş yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmış, sübut bulmayan asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden;
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, alacak davaları için de geçerlidir. Yani, alacak davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Somut olayda, davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmeler sebebiyle davalının geçmiş dönem borçları nedeniyle tahliye tehdidi ile karşı karşıya kalan davacının kiralayan– ödediği 251.040,00-TL’nin, cari hesaptan kaynaklı 38.000,00-TL alacağının ve ödenmiş 5 senelik —— bedelinden sözleşmeye konu işletmenin devredilmesi nedeniyle peşin olarak fazlaca ödenmiş — bedelinin davalıdan tahsili talep edildiğinden anılan hususların davacı tarafından yöntemince ispat edilmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı taraf üzerindedir.
Somut olayda, davacı ve davalının usulüne uygun tüm ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, davacı tarafından sunulan muavin kayıtların diğer ticari defterlerinin sunulmaması sebebiyle teyit edilemediğinden davacı tarafça sunulan muavin kayıtlarının hükme esas alınmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca hemen belirtmek gerekir ki, davacı tarafından savcılık emanetinde bulunan — defterinin incelenmesi talep edilmiş ise de, dosya kapsamında alınan kök ve ek rapor dikkate alındığında anılan kayıtlarında usulüne uygun olmaması sebebiyle delil kabiliyetinin olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının birleşen dava konusu taleplerini ispat etmesi gerektiği, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, dosya kapsamında davacı tarafından birleşen dosya taleplerine yönelik iddiaların varlığına ve ispatına ilişkin sunulmuş yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmış, sübut bulmayan birleşen davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl ve Birleşen davanın ayrı ayrı Reddine,
Asıl dava yönünden;
1-Asıl davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.561,63-TL harcın mahsubu ile artan 2.480,93-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça dosyaya yatırılan teminatın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 392/2 maddesi gereği yasal süre sonunda davacıya İADESİNE
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Birleşen dava yönünden;
3-Birleşen davanın REDDİNE,
4-Karar harcı 80,70-TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 6.359,32-TL harcın mahsubu ile artan 6.278,62-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair,davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.