Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/124 E. 2018/955 K. 10.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/124 Esas
KARAR NO : 2018/955

DAVA : Menfi Tespit (Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2017
KARAR TARİHİ : 10/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde: davalı şirketin ihtiyati hacze ve icra takibine konu ettiği senedin sahte olduğunu tespit ettiklerini, İcra Hukuk Mahkemesinde imza itirazında bulunduklarını, Asliye Hukuk Mahkemesinde menfi tespit davası açtıklarını, bu davanın diğer senetlerle ilgili olup dava konusu senetlerin de müvekkili şirketin düzenleyip imzaladığı senetler olmaması nedeniyle senetlerin sahte olduğunu, senetlerdeki imzaların müvekkili şirketin yetkilisine ait olmadığı gibi kaşeler üzerinde de imza bulunmadığını, tanzim yeri içermediğini, yazıların şirket yetkilisine ait olmadığını, senetlerde nakden kaydı bulunmasına rağmen müvekkili şirketin senetlerde yazılı bedeli almadığını ve davalılara borcunun bulunmadığını bildirmiş, dava konusu beş adet senet nedeniyle davacı şirketin davalılara borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptali ile istirdadına, senetlerin ödenmesi halinde ödeme tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve davalıların tazminat ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA :
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili şirketin sicile kayıtlı adresi nedeniyle Kayseri Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davaya konu senetlerin ödenmemiş olması nedeniyle davanın istirdat davası niteliğinde açılamayacağını, davacı şirket ile davalı dernek arasında 06/05/2015 tarihli sponsorluk ve reklam alanı kira sözleşmesinin imzalandığını, kira bedelinin ödenmesinin senetlerle yapılmasını kararlaştırdığını, halen kira sözleşmesinin devam ettiğini, davacı şirketin kira bedeline karşılık davaya konu senetleri tanzim ederek derneğe gönderdiğini, derneğin ise müvekkili şirkete olan borcu nedeniyle senetleri ciro ederek müvekkili şirkete teslim ettiğini, davacı şirket tarafından tanzim edilen senetlerden bir bölümünün banka havalesi yoluyla müvekkili şirkete ödendiğini, bu nedenle davacı tarafın senetlerden dolayı müvekkili şirketin alacaklı olduğunu bildiğini, ödeme yapılan senetlerdeki yazı ve imzalarla davaya ve ayrıca takibe konu edilen senetlerdeki yazı ve imzaların aynı olduğunu, bu nedenle davacının kötü niyetli olarak dava açtığını bildirmiş, davanın yetkisizlik ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ve davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı dernek cevap dilekçesi sunmamış, duruşmaya katılmamıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, henüz icra takibine konu edilmeyen dava konusu beş adet senet nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dosyaya bir örneği sunulan ve taraflar arasında içeriği tartışma konusu olmayan 06/05/2015 tarihli davacı şirket ile davalı dernek arasında düzenlenen … sponsorluk ve reklam alanı kira sözleşmesi ile 2015 yılından 2019 yılına kadar olan futbol sezonunda —– Stadyumunda oynayacağı maçlarda stadyumdaki reklam alanlarının satış ve pazarlanma hakkı davacı şirkete verilmiş, buna karşılık kira bedelinin sözleşmede gösterilen tarihlerde düzenlenecek senetler yoluyla ödenmesi kararlaştırılmıştır.
Davaya konu senetlerin düzenlenme ve vade tarihleri keşidecisi ve lehdarı ile davacı tarafça davanın şirket yanında derneğe karşı da açılmış olduğu, davalı derneğin davaya konu senetlerin kira sözleşmesinden kaynaklı senetler olmadığı ve bu senetlerin ciro edilerek davalı şirkete teslim edilmediğine yönelik bir savunmada bulunmadığı, davacı şirket ile davalı dernek arasındaki kira sözleşmesinde kira bedelinin düzenlenecek senetler ile ödemesinin kararlaştırıldığı, davalı şirketin kira sözleşmesinden kaynaklanan senetlerin alacaklarına mahsuben ciro yoluyla davalı dernekten devir ve teslim alındığına yönelik savunması dikkate alındığında davaya konu senetlerdeki imza ve yazılar davacı şirket yetkilisi ve temsilcilerine ait olsun ya da olmasın davalı tarafların davaya konu senetlerin kira sözleşmesi nedeniyle düzenlenmiş senetler olduğuna ilişkin kabulleri nedeniyle senetlerin kira sözleşmesi uyarınca düzenlenip düzenlenmediği, bu sözleşme kapsamında düzenlendiğinin kabul edilmesi halinde senetlerdeki yazı ve imzaların davacı şirket yetkili ve temsilcilerinin eli ürünü olup olmadığı, yetkili ve temsilcilerin eli ürünü olmasa bile davacının davaya konu senet bedellerinden yazılı kira sözleşmesi ve diğer deliller de değerlendirilmek suretiyle davacının gerek senetleri ciro yoluyla alan davalı şirkete gerekse kira sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu davalı derneğe borçlu olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Buna göre davaya konu senetlerin kira sözleşmesi nedeniyle oluşturulduğu davacı ile davalı dernek arasındaki temel ilişkinin kira sözleşmesinden kaynaklandığı dikkate alındığında taraflar arasındaki temel hukuki ilişki kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
HMK’nın 4 (1)/a maddesinde kiralanan taşınmazların İİK’na göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemelerinin görevi içinde olduğu düzenlenmiştir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 21/03/2017 tarih 2016/14175 Esas ve 2017/2997 Karar sayılı ilamı ile benzer ilamlarında da vurgulandığı üzere sözleşmenin her iki yanı tacir dahi olsa uyuşmazlık kira ilişkisinden kaynaklanıyor ise HMK.’nun 4 (1) a maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesidir.
Somut olayda dava konusu edilen senetlerin ve bu senetlere konu alacağın kira bedeline ilişkin olup, taraflar arasında varlığı ve içeriği tartışma konusu olmayan kira sözleşmesinin varlığı dikkate alındığında uyuşmazlığın taraflar arasındaki kira ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmakla HMK.’nun 4(1)/a maddesi uyarınca mahkememiz görevsiz olup, görevli mahkemenin Sulh Hukuk mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin dava şartlarından olup HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM
1- Görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU SULH HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekillerinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/10/2018