Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1182 E. 2021/636 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1182 Esas
KARAR NO : 2021/636

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2017
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davayı —- tarih itibariyle talep ettiğimiz alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmemiz mümkün olmadığından, HMK. madde 107 gereğince, tahkikat sonucu alacağımızın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda, talep miktarını arttırma hakkımız, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle müvekkil şirketin müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gördüğünden; davalıların fiillerinin haksız olduğunun ve haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespitine, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunmalarının menine, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasına, müvekkil şirketin uğradığı zarar ve ziyanın tazminini için, HMK. madde 107 gereğince talebimizi arttırma ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000 TL maddi tazminatın, haksız fiil tarihinden itibaren, —- kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi oranında faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine, davalıların haksız eylemleri nedeniyle müvekkil şirketin, kişilik hakları zedelendiğinden TBK. madde 58 gereğince —- kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi oranında faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine, müvekkili …,—- sektörlerinde kullanılmak üzere, —- ——-bulunan —— yapmakta olduğu, davalılardan—– olarak çalıştığı için, müvekkil şirketin ———- gün sayısını doldurduğu gerekçesi ile iş sözleşmesini tek taraflı olarak sona erdirdiği ve kıdem tazminatını alarak işten ayrıldığı, davalılardan …, 12.08.2003 tarihinde müvekkil şirkette—– olarak çalışmaya başladığı, ..—– olarak çalıştığı için, müvekkil şirketin kullandığı —- bilgilerine,—— üretimde kullandığı formüllerine, üretilen ürünlerin ——-bilgilerine sahip olduğu, …, ———- numarası ile tescil —— sonra, müvekkil şirket çalışanlarına iş teklifleri sunmaya başlamış ve müvekkil şirket çalışanlarını ayartmaya çalıştıklarını, nitekim davalıların ayartma çabalarının sonucunda müvekkil şirkette ——- müvekkil şirketten ayrılmış ve—- anlaşılacağı üzere, davalı şirkette, müvekkil şirkette çalıştığı gibi satış müdürü olarak çalışmaya başladığı, ayrıca, daha önce müvekkil şirkette —-başladıklarını, davalı ————-, tüm mesleki tecrübelerini müvekkil şirkette kazanmış olan, yapmış oldukları görevler nedeniyle, müvekkil şirketin kullandığı —— tedarikçi bilgilerine, üretimde —-, üretilen ürünlerin —- müvekkil şirketin tüm —– ve kar oranı bilgilerine, kısaca, müvekkil — faaliyetleri neticesinde ulaşabildiği tüm ticari bilgilere sahip olan davalılar, bu bilgileri müvekkil aleyhine kullanarak, müvekkil şirketle haksız şekilde rekabet etmeye başladıklarını, müvekkil şirket davalıların eylemlerinden, müşterilerinden gelen geri bildirimler vasıtasıyla tesadüfen haberdar olduklarını, müvekkil şirket,———istediği, ancak daha sonra ürünü başka bir firmadan tedarik ettiğini bildirerek siparişini iptal ettiği, her ne kadar müvekkil şirket yetkilileri o tarihlerde sipariş iptaline bir anlam veremeseler de, daha sonra bir başka müşterilerinden —- firması olduğunu, aynı ürünleri ürettiğini, fiyatların—- daha uygun olduğunu,—- alması yönünde bilgilendirmede bulunduğunu öğrenmişler ve ekte sunulan—teslim aldıklarını, müvekkil şirket müşterisinin bilgilendirmesinden sonra —-kayıtlarını incelemiş ve —– eski çalışanlarının kurduklarını,—- müvekkil şirketin ürettiği ürünlerle birebir aynı ürünleri ürettiğini, hatta müvekkil şirketin müşterileri, müvekkil şirketin ürünleri için belirlediğ— — ürünlerde de nerdeyse aynı kodu kullandığının tespit edildiği, dilekçelerinin ekinde sunulan, müvekkil şirket müşterisinin yanlışlıkla — kodu göndermesiyle ortaya çıktığı üzere, müvekkil —–numarasını verdiği ürünü pazarlamakta ve müşterileri yanıltmak için —- sadece başındaki—– değiştirildiği, davalıların maddi tazminat ödemeleri gerektiği, müvekkil şirketin kişilik hakları da saldırıya uğradığından, müvekkil şirket lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunmalarının menine ve haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların toplatılarak imhasına karar verilmesi gerektiği, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Görülmekte olan davada davacı tarafça, müvekkillerimizin davacı şirkete karşı haksız rekabet niteliğinde faaliyet gösterdiği ileri sürülmektedir. Aşağıda da açıklandığı gibi, davacı tarafın müvekkillerimizin davacı şirketteki çalışma geçmişinden başlayarak haksız rekabete uzanan iddialarının tümü gerçek dışı iddia ve iftiralardan oluştuğu, dava dilekçesinin geri kalan kısmı ise somut uyuşmazlıkla ve gerçeklerle ilgisi olmayan—– açıklamalardan ibaret olduğu, davacı taraf müvekkillerimizin davacı şirket bünyesindeki görevlerinden ayrılışlarını—– gerekçelerle açıklamakta oluduğu, oysa müvekkillerimizin bu şirketteki geçmişleri dikkate alındığında taraflar arasındaki meselenin dava dilekçesinde gösterildiği kadar basit olmadığı, davacının müvekkillerimize karşı iş sözleşmesinden ve mevzuattan doğan edimlerini yerine getirmediğinin anlaşılacağı, müvekkilimiz—- görev yaptıktan sonra, —– yapılan değişiklik neticesinde oluşturulan yeni yönetim tarafından, hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden 2014 yılı Haziran ayı içerisinde işten çıkarılmış, daha sonra işe iade davası ile davacı şirkete döndüğü, ancak işe iade davasından sonra kendisine hiçbir görev ve sorumluluk tevdi edilmediği gibi —–verilmemiş, şirket içerisinde dışlayıcı bir muamele yapılarak baskı ortamı oluşturulduğu, bu dönemde müvekkilimizin şirketin genel işleyişini ilgilendiren bir görevi olmadığı için müvekkilimiz şirkete ait verilere de—- müvekkilimiz şirket içerisinde oluşturulan bu havaya 3 ay dayanabilmiş ve haklı sebeple iş sözleşmesini feshederek görevden ayrıldığı, davacı şirketin iş sözleşmesinden doğan edimlerini yerine getirmemesi ve müvekkilimize karşı ekonomik gücünü süistimal etmesi yanında; müvekkilimizin, ilk kez işten —–şirketin hiçbir sırrına —– olmadığını vurgulamakta fayda gördüklerini, müvekkilimiz … da davacı şirketteki 26 yıllık geçmişini hiç sebep yokken bir çırpıda silip şirketten ayrılmış olduğu, tıpkı diğer iki müvekkilleri gibi bu konuda da davacı şirketin haksız ve gerekçesiz olarak müvekkilleri üzerinde kurduğu baskı ve müvekkillerinin kontrolünde olmayan aksaklıkların anlamsızca müvekkillerine yüklenmesinin yegane sebep olduğu, müvekkilleri dava tarihinden tam 1 yıl önce şirketten ayrıldığı için davacının iddia edilen sırlarına son 1 yıldır —- olmadığı, dava dilekçesinden de anlaşılacağı gibi müvekkillerimizle davacı şirket arasında iş sözleşmelerinin feshedilmesinden sonra geçerli olacak şekilde bir rekabet etmeme sözleşmesi yapılmış olmadığı, bu noktada işçinin iş sözleşmesi bittikten sonra işveren ile rekabet etmesine yasal bir engel de bulunmadığı, diğer yandan Borçlar Kanununun 447’nci maddesine göre iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği hallerde rekabet etmeme sözleşmesi imzalanmış olsa dahi işveren lehine uygulanmayacak, kaldı ki tarafların aynı il sınırlarında dahi faaliyet göstermediği, davacının da bu nedenle ilgili şehirlerin birbirine yakın olması gibi son derece subjektif bir yaklaşım benimsediği, gelinen noktada taraflar arasında sözleşme ile düzenlenmiş bir rekabet yasağı olsaydı bile bugün bu yasağın uygulanmasına imkan bulunmayacakken, sözleşme ile yapılan herhangi bir düzenlemenin söz konusu olmaması, rekabet yasağının yasal bir dayanağının da bulunmaması karşısında davacının iddia ve taleplerinin kabul edilmesi mümkün olmadığı, açıkladıkları gibi müvekkillerimizin davacı şirketle rekabet etmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, müvekkillerinin davacıya ait iş yerinde çalışırken edindikleri —- kendi ticari faaliyetlerinde kullanmaları da davacı tarafça engellemeyecekleri, zira her ne kadar iş sözleşmesi süresince sadakat borcu kapsamında işçinin—- edilebilir ise de, işçinin iş yerinden ayrıldıktan sonra böyle bir yükümlülüğü olmadığı, yapılan açıklamalar çerçevesinde müvekkillerimizin davacının iş yerinde bir süre çalıştıktan sonra kendi işletmeleri kapsamında aynı alanda faaliyet göstermelerinde ve davacının iş yerinde edindikleri tecrübeyi kendi işlerinde kullanmalarında hukuka aykırılık bulunmadığı yargıtay kararlarında istikrarlı bir şekilde kabul edildiği, benzer şekilde bazı işçilerin davacı şirketten ayrılıp müvekkilimiz şirket bünyesinde çalışmaya başlamasında da hukuka aykırılık aranmayacağı, esasen davacı tarafın pek de hukuki olmayan bir tabirle kendi işçilerinin—– iddia etmesinde dahi tutarlık olmadığı, zira öncelikle ——husumet yöneltilmiş olup, buna göre kendisinin —– olduğu anlaşılamadığı, ayrıca … iddia edilenin aksine diğer müvekkilleri şirketin personeli olmadığı ve bu hususun—– edileceği, davacının sunduğu —- onaylı ve ispat kabiliyeti ——– olmaması, aksine herkes tarafından her zaman bastırılabilir olması nedeni ile bu hususta dikkate alınması mümkün olmadığı, tekrar etmek gerekirse bu davalının dava konusu iddialar bakımından diğer müvekkillerimizle birlikte dava edilmek dışında herhangi bir irtibatı bulunduğu, dava dilekçesinde adı geçen ve davacı şirketten ayrılıp müvekkilimizle çalışmaya başladığı ileri sürülen—— daha müvekkil şirket kurulmadan önce davacı şirketten ayrılmış ve akabinde müvekkili şirket kurulunca bu şirkete geçmiş bir personel olduğu, bu durumda müvekkili şirketin henüz tescil dahi edilmemişken davacı şirketten ayrılan bu işçi ile ilgili hiçbir iddia zaman bakımından gerçeklik taşımayacağı, yukarıda açıkladığımız gibi tüm müvekillerimizin ve dava dilekçesinde adı geçen davacı şirket çalışanlarının davacı şirketten ayrılmaları, her biri kendi içerisinde tutarlı ve birbirinden bağımsız haklı sebeplere dayandığı, bu durum davacı şirketten ayrılanların birlikte haksız rekabete sebep oldukları şeklinde birbiri ile irtibatlandırılmasına engel olduğu, gelinen noktada müvekkillerinin davacı şirketten ayrıldıktan sonra bu alanda faaliyet göstermeleri de davacı şirketten ayrılan işçilerle çalışmalarının da haksız rekabet teşkil etmeyeceği, davacının diğer haksız rekabet iddiaları ise aşağıda etraflıca cevaplandırıldığı,——-yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davacı tarafın haksız rekabet iddialarının tümümün gerçek dışı olduğu, iddiaların ispatlanamadığı, bazı iddiaların ise —– olarak dahi haksız rekabet oluşturmadığı anlaşılacağı, ancak bu iddiaların doğru kabul edilmesi halinde dahi davacının bu süreç içerisinde uğradığı tüm zararın değil, haksız rekabet nedeni ile uğradığı zararın tespit edildiği, davacı taraf uzun süreden bu —— yaşayan— süreçlerinde tıkanıklıklar oluşan—— ile işletildiği, şirketin taahhüt ettiği numuneleri dahi haftalarca çıkaramadığı, siparişlerini uzun süre teslim edemediği,—- sıkıntıları nedeni ile aldığı siparişleri üretmek için gerekli ham maddeleri dahi satın alamadığı; bu nedenle müşterilerine zarar verdiği ve müşteri kaybettiği müvekkilleri tarafından bilindiği, bu kapsamda davacının uğradığı ciro kaybı ve zararın kendi — sebeplerinden ve yönetim zaafiyetinden kaynaklanması nedeni ile davacının defter üzerindeki bu zararı bu davanın konusu olmayacağı, davacı taraf haksız rekabet iddiası ile müvekkillerimizin hukuka uygun — zedelemeye ve bu vesile ile kendi yönetim —- doğan zararını müvekkillerimize mal etmeye çalışmayacağı, açıklanan nedenlerle davacının tazminata ilişkin iddia ve taleplerinin de reddedilmesi gerektiği açıklanan nedenlerle; davanın reddine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini talep etmektedi
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, haksız rekabette dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Davacı ,davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunmalarının menine ve haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların toplatılarak imhasına karar verilmesi gerektiği, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —— celp edilmiş, —- hastane evrakları celp edilmiş,— celp edilerek, bilirkişi heyet raporu ve ek raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
26/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacı tarafın incelene—– defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davalı şirketin incelenen —– yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacının 2015, 2016, 2017 yıllarına ait ticari defterleri ve onaylı——– defterlerinin, davalı şirketin ticari faaliyetine başlamış olduğu 2016 yılından itibaren davacı tarafın satışlarında bir azalma olup olmadığı, davacı ve davalı şirketin ortak müşterilerinin bulunup bulunmadığı, ortak müşterilerin olması durumunda her iki tarafın ortak müşterilere gerçekleştirmiş oldukları satış tutarları bakımından incelendiği, gelir tablolarının incelenmesinde; davalı şirketin faaliyetine başladığı yıldan bir—-, davalı şirketin faaliyetine başladığı yıl olan 2016 yılında davacı şirketin brüt satışlarının —- olduğu, 2017 yılında davacı şirketin brüt satışlarının 2015 yılına göre —- yıllarına ilişkin ticarî defterlerinin ve —- incelenmesi neticesinde; davalı şirketin faaliyetine başlamış olduğu 2016 yılı ve sonraki yıl olan 2017 yılında davacı şirketin brüt satışlar tutarında 2015 yılına göre azalma olmadığı, aksine artış olduğu, davacı —- ve davalı şirketin 2016, 2017 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesinde ortak müşterileri olduğunun tespit edildiği, tespit edilen ortak müşterileri ve bu müşterilere yapmış oldukları satışların tutarının raporda tablo halinde gösterildiği, davacı şirketin ortak müşterilere —–yapmış olduğu satışların incelenmesinde; bu müşterilere davacı tarafından davalı şirketin faaliyetine başladığı yıldan bir önceki yıl olan —-, davalı şirketin faaliyetine başladığı—- tutarında satış yapıldığı, davalı şirketin faaliyetine başladığı yıl olan 2016 yılında davacı şirketin ortak müşterilere yapmış olduğu satışların tutarının 2015 yılına göre —-arttığı, davalı şirketin ortak —– yapmış olduğu satışların incelenmesinde; bu müşterilere davalı şirket tarafından faaliyete başladığı yıl olan—- tutarında satış yapıldığı, davacının —- olmadığının, ticari sır olduğunun ortaya konamadığı, davalıların davacının ticari ve —-kullanarak ticaret yaptıklarının somut olarak ortaya konamadığı, Tarafların aynı müşteri kitlesine hitap ettikleri, davalı şirketin bu kitleye — yapmasının tek başına haksız rekabet teşkil etmediği, davacının çalışanlarının davalılarca ayartıldığı iddiasının somut olarak ispatlanamadığı, davalının kendisini davacı şirketin —-” olarak tanıttığı iddiasının soyut kaldığı, dosya içinde yer verilen —arasındaki tek benzerliğin, bir takım kalite standartlarına sahip olduğunu gösteren— cümleden ve bu cümlenin— ibaret olduğu, bahsi geçen davacıya özgü olduğunu, davacının hak sahibi olduğunu veya davacının iş ürünü olduğunu söylemenin olanaksız olduğu, tarafların kullandıkları —-karakterlerinin farklı olduğu, tarafların müşterilerinin — dikkate alındığında bu kodların bir karıştırılmaya yol açmasının olanaklı olmadığı, — etkisiyle anlık satın alma kararı ile alınacak — — olmasının karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmak için yeterli olduğu, davalıların davacı şirketi kötülediğine yönelik iddiaların ispatlanamadığı, soyut iddialardan ibaret kaldığı,…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
———- sonra davacı şirketin brüt satış tutarlarında ya da satılan ürün miktarında azalma olmasının tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceğinin raporun “— konulduğu, bu nedenle brüt satış tutarlarının ya da satılan ürün miktarının azalmasının haksız rekabet açısından bir öneminin bulunmadığı, Kaldı ki satılan ürün miktarlarının– yapılan satış tutarlarının ticari defler kayıtları üzerinden tespit edilebilmesinin, ticari defterlerde bu bilgiler yer almadığından mümkün olmadığı, Davacı şirketin yıllar itibarıyla sattığı ürün miktarının (adedinin) ne kadar olduğunun, davalı şirketin faaliyete başlamasından sonra davacı şirketin sattığı ürün miktarında azalma olup olmadığının tespit edilebilmesi için, davacı şirketin kullanmış olduğu —- düzenlenmiş — olmak üzere toplam 13.020 adet faturanın sektör uzmanı bilirkişi tarafından tek tek kontrol edilerek faturalardaki satılan ürün miktarının incelenmesinin gerekeceği, ayrıca satış tutarlarında— azalma olup olmadığının tespit edilebilmesi için de aynı incelemenin yapılmasının gerekeceği, Davalı şirketin faaliyetine başlamasından sonra davacı şirketin sattığı ürün miktarında ya da — satış tutarlarında azalma olsa dahi bu durumun — açıklandığı üzere tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği, bu konudaki hukuki değerlendirmenin — açıdan ise,
a. Davalı tarafın marka başvurusunda bulunurken kötü niyetli davranmış olmasının marka hukuku açısından sonuç doğuracağı, huzurdaki haksız rekabet davası açısından bir önemi olmadığı.
b. Kök raporda, davacının üretim bileşen ve formüllerinin kendine özgü ve ticari sır niteliğinde olduğunun ortaya konamadığı tespiti ile değerlendirme yapıldığı, ancak davacı— — sürdüğü, teknik bir konu olması sebebiyle tarafımızca bu konuda bir inceleme yapılamadığı, heyetimize– bu bilirkişiden, davacı tarafın— bileşenlerinin kendilerine özgü olup olmadığının tespitinin istenmesi konusunda takdirin tamamen Sayın Mahkememde olduğu.
c. Dava konusu ihtilafta, davalı tarafın davacının— ile ticaret yapmasının, somut olayın koşulları altında haksız rekabet olamayacağı.
d. Davalı …’nin davacı şirket sırlarını ele geçirmeye yönelik eylemlerde bulunduğu iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bu yönde bir haksız rekabet eylemine rastlanamadığı,
e. — karıştırılma ihtimali yaratılarak haksız rekabet yapıldığı iddiası hakkında kök raporumuzdaki kanaatimizi değiştirecek bir değişiklik bulunmadığı…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
28/03/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda “…Dava dosyası içersinde — olduğu varsayılan ürünlerle ilgili yukarıdaki karşılaştırmalar doğrultusunda yapılan değerlendirmeler sonucu: gerek içerik—- amaçlamakla birlikte —- birleşenlerin farklı oranlarda oldıığu, bu nedenle ayni ——- anlamı taşıyamayacağı, Bu sebeplerle davalıların davacının —-kullanmadıkları ve bu sebeple de bu — bir haksız rekabet eyleminden söz edilemeyeceği sonucuna varmak gerektiği. Diğer itirazlar yönünden önceki raporumuzdaki kanaatimizi değiştirecek bir husus saptanamadığı…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, tazminat davaları için de geçerlidir. Yani, tazminat davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Somut dosya bakımından, davacı taraf davalıların davacıya ait iş ve üretim sırlarını ele geçirerek haksız bir şekilde kullandıklarını, davalıların davacıya ait çalışanları—-, davacı şirketin karıştırılmasına yol açabilecek eylemlerde bulunduklarını, davacı şirketi kötülediklerini, —– şirket ile davacı şirketin—– olarak tanıttıklarını ve bu şekilde haksız rekabete sebebiyet verdiklerini, davacı şirketin maddi ve manevi olarak zarara uğradığını beyan ve iddia etmekte olup davacı tarafından anılan hususların yöntemince ispat edilmesi gerekmektedir. Davalıların haksız rekabet hükümlerine aykırı olarak davacı şirketi maddi ve manevi zarara uğratıldığının ispat yükü davacı taraftadır.
Türk Hukukunda haksız rakabet eylemi 6102 Sayılı TTK nın 54 ve 63.maddeleri arasında düzenlenmektedir. Haksız rekabetin amaç ve ilkelerinin düzenlendiği 54.maddesinde ” haksız rakebete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı sayılmıştır. Haksız rekabet rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarakta tanımlanabilir. Bu nedenle tarafların menfaatine dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması yönünde haksız rekabet tanımlanmıştır. Yasanın 55.maddesinde ” kendisi, ticari —— ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü—— olarak belirlenmiştir.” Ayrıca 55/1,a-4 hükmüne göre ” başkasının — faaliyetleri veya işleriyle karıştırılmaya yol açılan önlemler almak ” düzenlenmiş ve önlemi alan kimsenin başkasının emeğinden haksız olarak faydalanmasının önüne geçilmek istenmiştir.
Davalılardan—-tarihinde davacıya ait şirkette– sorumlusu olarak çalışmaya başladığı ve 02/10/2015 tarihinde — sebebiyle tek taraflı olarak iş aktine son verdiği ve davacı şirketten ayrıldığı, davalılardan —– müşteriler — olarak çalışmaya başladığı ve 31/10/2016 tarihinde sigortalılık ve prim gününü doldurması sebebiyle tek taraflı olarak iş aktine son verdiği ve davacı şirketten ayrıldığı, davalılardan —–tarihinde davacıya —olarak çalışmaya başladığı ve 07/07/014 tarihinde sağlık sebepleriyle işten ayrıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında davacı taraf iddia ve davalı savunmaları dikkate alınarak dosya alanında uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ek ve kök bilirkişi raporları alınmış, davacı tarafın— sırlarının davalılar tarafından taklit edildiği iddiası yönünden bilirkişi heyetine alanında uzman bir kimya mühendisi bilirkişisi eklenmiş ve ek heyet raporu alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi kök ve ek raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacılar tarafından davalıların, davacıya ait iş ve üretim sırlarını ele geçirerek haksız bir şekilde kullandıklarını, davalıların, davacıya ait çalışanları ayarttığını, davacı şirketin karıştırılmasına yol açabilecek eylemlerde bulunduklarını, davacı şirketi kötülediklerini, potansiyel müşterilere davalı şirket ile davacı şirketin —- tanıttıklarını ve bu şekilde haksız rekabete sebebiyet verdiklerini, davacı şirketin maddi ve manevi olarak zarara uğradığını beyan ve iddia edilmiş ise de; dosya kapsamında alınan kök ve ek raporlar dikkate alındığında davacının ürünlerinin ve üretim süreçlerinin — olmadığı, davacı tarafça üretim sırlarının taklit edildiği iddia edilmiş ise de 28/03/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda davalılarca kullanılan üretim yönteminde malzeme oranlarının farklı olduğu, dolayısı ile davacıların üretim ve ticari sırların taklit edildiğine ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığı, davalıların davacının ticari ve üretim sırlarını kullanarak ticaret yaptıklarının somut olarak ortaya konamadığı, tarafların aynı müşteri kitlesine hitap ettikleri, davalı— rekabet teşkil etmediği, davacının çalışanlarının davalılarca ayartıldığı iddiasının somut olarak ispatlanamadığı, davalının kendisini—- tanıttığı iddiasının soyut kaldığı, dosya içinde yer verilen—- arasındaki tek benzerliğin, bir takım–sahip olduğunu gösteren — cümleden ve —————-karakterlerinin farklı olduğu, tarafların müşterilerinin özenli ve basiretli kişilerden oluştuğu dikkate alındığında bu kodların bir karıştırılmaya yol açmasının olanaklı olmadığı, tarafların ürünlerinin — etkisiyle anlık satın alma kararı ile alınacak ürünler olmadığı,— karakterinin farklı olmasının karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmak için yeterli olduğu, davalıların davacı şirketi kötülediğine yönelik iddiaların ispatlanamadığı, davalı şirketin kurulmasından sonra davacı şirketin — olmadığı,—anılan hususun bilirkişi raporu ile sabit olduğu dolayısı ile davacının davalıların eylemleri sebebiyle maddi olarak zarara uğradığını (veya zarara uğrama ihtimalinin bulunduğunu) ispat edemediği anlaşılmış, davacı tarafından ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.707,75-TL harcın mahsubu ile artan 1.648,45-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Maddi tazminat talebi yönünden; Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —. 13/4 maddesindeki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Manevi tazminat talebi yönünden; Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —- 10/3 maddesindeki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.