Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1156 E. 2018/158 K. 14.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1156 Esas
KARAR NO : 2018/158

DAVA : İtirazın İptali (Cari Hesap İlişkisinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2012
KARAR TARİHİ : 14/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Cari Hesap İlişkisinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İSTEM :
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında uzun süre devam eden ticari ilişki bulunduğunu, davacı şirketin davalı borçlu şirkete motorin satışı gerçekleştirdiğini, satış bedelinin tahakkuku için 14/02/2007 tarihli 68.611,24 TL miktarlı —- nolu fatura ile 26/12/2007 tarihli 67.363,08 TL miktarlı —- nolu faturanın tanzim edilip borçluya teslim edildiğini, borcun ödenmemesi nedeni ile Kartal —-İcra Müdürlüğünün — E. Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin ticaret siciline kayıtlı adresi nedeniyle yetkili mahkemenin de Ticaret Mahkemesi sıfatı ile Zonguldak Asliye hukuk Mahkemeleri olduğunu, takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığını, taraf şirketler arasında ticari ilişkinin ve akaryakıt alımından doğan cari hesabın bulunduğunu, dava dilekçesinde belirtilen faturalar karşılığı akaryakıtın müvekkili firma tarafından davacıdan satın alındığını, faturaların defterlerde kayıtlı olduğunu ancak akaryakıt bedellerinin muhtelif tarihlerde banka havaleleri ve makbuz karşılığı ödendiğini, ödemeye rağmen takibin kötü niyetli yapıldığını bildirmiş, davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki ve cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın ödenmediği iddiası ile davacı şirketin davalı şirket hakkında yaptığı icra takibinde davalı şirketin yetkiye ve borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Kartal —-.İcra Müdürlüğünün — E.sayılı dosyasında davacı davalı hakkında iki adet faturaya dayalı olarak 103.198,33 TL alacağın tahsili amacıyla 01/12/2011 tarihinde ilamsız takip yapmış, ödeme emrinin davalıya tebliğinden sonra davalı taraf yasal süre içinde sunduğu itiraz dilekçesi ile yetkiye ve borca itiraz etmiş, bu nedenle takip durmuştur.
Mahkememizce icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz haklı görülmemekle davanın esası hakkında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile, davalının borca ilişkin yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 102.198,33 TL asıl alacak ile işleyecek faiz yönünden 3095 sayılı kanunun 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi üzerinden devamına, davalı tarafın 40.879,33 TL icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, reddedilen 1.000,00 TL asıl alacak için davacı tarafın 400,00 TL kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07.04.2015 tarih, 2014/13235 E.-2015/4949 K. sayılı ilamı ile onanmıştır. Onamadan sonra davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş, bu kez 16/06/2016 tarih 2016/5316 Esas ve 2016/10847 Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin yeniden inceleme istemi üzerine bu kez 03/10/2016 tarih 2016/15352 Esas 2016/12835 Karar sayılı ilamla onama kararının kaldırılmasına, ticaret sicilinden terkin edilen davacı şirketin yeniden ihyası için davalıya süre verilmesine, davacı şirkete onama kararı ve karar düzeltme istemli dilekçenin tebliği ve yasal süreler beklendikten sonra dosyanın daireye gönderilmesi için yerel mahkemeye çevrilmesine karar verilmiş, ardından 22/06/2017 tarih 2016/19736 Esas 2017/5428 Karar sayılı ilam ile davacı şirketin kararın onanmasından önce hükmi şahsiyetinin sona erdiği bu durumda aktif dava ehliyeti olmadığının anlaşıldığı, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile mahkememizin kararının davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyularak yargılama yapılmıştır.
Dosyaya gelen tüm belge örnekleri ve ticaret sicil kaydı örneklerinden davacı şirketin mahkememizce kurulan hüküm tarihinden sonra ancak onama kararından önce İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. Maddesi uyarınca 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği anlaşılmıştır. Davacı şirketin ticaret sicilinden kaydının silinmesi ile birlikte hükmü şahsiyet ortadan kalkmış, buna bağlı olarak davacı şirket vekilinin davacı şirketle olan vekalet ilişkisi de son bulmuştur. Bozma kararından sonra duruşma açılmış, davacı şirket ihya etme yetkisine sahip ortak ve yetkililer dosyayı takip etmemişler ve duruşmalara katılmamışlardır. Davalı tarafın davacı şirketi ihya etme yükümlülüğü yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27. maddesi gereği hukuki dinlenilme hakkının sağlanması amacıyla ve davacı şirketin hükmü şahsiyetinin ortadan kalkması nedeniyle davacı şirkete tebligat yapılması imkanının bulunmadığı da göz önünde tutularak şirketin ihyasını talep edebilecek ve terkinden önce şirketi münferiden temsile yetkili ortak …’a Yargıtay ilamları, mahkememizin önceki gerekçeli karar örneği ve duruşma günü tebliğ edilmesine rağmen şirket yetkilisi duruşmalara katılmamış, davalı vekili davayı takip edeceklerini bildirmiş, bozma ilamına uyulmasından sonra yeniden şirket ortağı ve yetkilisi …’a şirketin ihyası konusunda iki haftalık kesin süre içinde dava açılması, açılmadığı takdirde davacı şirketin dava ehliyetinin ortadan kalkması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verileceği ihtarlı meşruhatlı tebligat yapılmasına rağmen davacı şirket yetkilisi duruşmaya katılmadığı gibi şirketin ihyası konusunda dava açtığını da bildirmemiş, bu durumda karar kesinleşmeden davacı şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesi nedeniyle hükmü şahsiyetinin ortadan kalktığı, davacı tarafça şirketin ihyası konusunda dava açılmadığı gibi terkine ilişkin kaydın iptalininde sağlanmadığını, davacının hükmü şahsiyetinin ortadan kalması nedeniyle dava ehliyetinin de buna bağlı olarak ortadan kalktığı, dava ehliyetinin dava şartlarından olup dava şartının sağlanamamış olması nedeniyle davanın usulden reddinin gerekeceği göz önünde tutularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının yargılama sırasında dava ehliyetinin ortadan kalkması nedeniyle HMK.nun 114 (1)/d maddesinin yollamasıyla HMK.nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL harcın peşin yatırılan 1.016,60 TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 980,70 TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı yarına AAÜT’nin 7(2) maddesi uyarınca takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan ve dokuz adet tebligat gideriden oluşan toplam 169,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren onbeş gün içinde yargıtay yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne davacı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/02/2018