Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1128 E. 2019/407 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1128 Esas
KARAR NO : 2019/407

DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 16/10/2017
KARAR TARİHİ : 09/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Hakem Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sigorta Tahkim Komisyonunun——————– sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu, hakemlikçe verilen kararda davacının taleplerinin kabulü yönünde karar verildiğini, kararda “ Başvuru sahibine ait —- plakalı otomobilde meydana gelen değer kaybı 2.300,00 TL olarak hesaplandığını, Dosyada, Davalı … Şirketinin Başvuru Sahibine değer kaybı ödemesi yaptığına dair ekran görüntüsü dışında herhangi bir belge sunulmadığını, Dosyaya sunulu ekran görüntüsü çıktısının ödemeyi ispata yarar belge olarak kabulü mümkün olmadığından , Bilirkişi raporunda hesaplanan değer kaybı doğrultusunda hüküm kurulmasının yerinde olacağı kanaatine varılmış olup, bilirkişi raporunun denetime açık ve hükme esas olabilecek nitelikte olduğu yönünde değerlendirme yapılmış, Davalı … Şirketinin bilirkişi raporunda tespit olunan 2.300,00TL değer kaybı bedelinden sorumlu olduğu, …” şeklinde davanın kabul edildiğini,
Hakemlik kararında açıkça ödemeye dair hükme esas alacağı kanıt sunulmadığından davalının aleyhine karar verilmesi gerektiği belirtilmişken, tavzih kararında “ … Başvuru sahibine 03.04.2017 tarihinde 2.340TL ödeme yapıldığı bilirkişi raporunda da bakiye bir alacak bulunmadığı halde, müvekkil şirket hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken 100,00TL değer kaybı bakımından aleyhte hüküm kurulduğunu, beyan ederek, hükmün tavzihini talep ettiğini, Davalı … Şirketinin talebi değerlendirilmiş, davanın reddine karar verilmesi gerekirken sehven davanın kabulü yönünde hüküm kurulduğu anlaşılmış bu nedenle de hükmün aşağıdaki şekide tavzihi gerekmiştir…” denildiğini, ve daha önce kabul edilen davanın bu sefer reddedildiğini, kararda hukuka aykırı olan noktanın, bu bilirkişi raporunun yeni bir rapor olmaması, zaten raporun hakemin verdiği ilk kararda da geçiyor olması, hakemin red gerekçesinin yukarıda belirtildiği gibi davalı … şirketince davanın red edilmesi için gereken ödemeye dair ispata yarar belge sunulmamış olması ve hakemin vermiş olduğu hükmü tavzih kararıyla değiştirdiğini, beyan ederek, davanın kabulüne, —————-.28700 sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu dosyasında verilen 20.09.2017 tarihli Hakem Tavzih Kararının iptaline,Yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davalıya tahmiline, Karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 20.09.2017 Tarihli Tavzih Kararının Usul ve Yasaya Uygun Olup Davacının Sebepsiz Zenginleşmesinin Önüne Geçildiğini,——sayılı başvurudan önce müvekkil şirket tarafından 03.04.2017 tarihinde davacıya ödeme yapıldığını, başvuru sahibinin zararının 2.340 TL sinin karşılandığı hususunda bir ihtilaf bulunmadığını, bilirkişi raporuyla değer kaybı zararının 2.300 TL olduğu, başvuru sahibinin zararının fazlasıyla karşılandığı da ortaya koyduğunu, hüküm kısmında 100 TL yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 100 TL değer kaybının kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan tavzih talebinde bulunulduğunu, hakemce tavzih talebi değerlendirilerek kabul edildiğini ve 20.09.2017 tarihli tavzih kararı ile davanın reddine karar verildiğini, İşbu Davada HMK’nda Belirtilen Hangi İptal Sebebine Dayanıldığının Anlaşılamadığını, İptal Davasına Konu Karar Kesin Karar olduğunu bu nedenle işbu davanın konusunu oluşturamayacağını beyan ederek, Davanın reddine, davacı vekilinin itirazlarının reddine,Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 439. maddesine dayanılarak iptali istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, usulüne uygun ön inceleme duruşması sonrası deliller toplanmış, Sigorta Tahkim Komisyonu Başkanlığı’na yazı yazılarak davaya esas tahkim dosyası mahkememiz dosyası içine alınarak incelenmiştir.
Taraflar arasındaki sigorta poliçesine dayanan uyuşmazlık hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’ndaki usul ve esaslara göre inceleme yapılarak karar verilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında; 5.000,00 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu, 5.000,00 TL ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı, kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği, 40.000,00 TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen kararlara karşı temyize gidilebileceği düzenlenmiştir.
Sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkime ilişkin usulü düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde yer alan tahkim usulüne ve yargı yollarına yönelik düzenleme, HMK’nın 407 vd. maddelerinde düzenlenen tahkim usulü ve yargı yollarını gösteren düzenlemeye göre özel bir düzenlemedir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde hakem kararlarına karşı açıkça temyiz kanun yolu düzenlenmiş olup ayrıca hakem kararının iptaline ilişkin HMK’nın 439. maddesine atıf yapılmamıştır.
Konuya ilişkin Yargıtay——. Hukuk Dairesi’nin 09/02/2017 tarih, 2014/14577 Esas ve ——— Karar sayılı ilamında ” 14.06.2007 tarihinde 26552 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında, “Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse hakemin verdiği kırk bin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir” hükmü mevcuttur. Her ne kadar 6100 sayılı HMK’nın 439. maddesinin 1. bendinde Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceğine ilişkin düzenleme mevcutsa da sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usul ve esasları düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun uygulama önceliği olduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin iptal talebinin usulden reddi gerekirken esasa girilerek hakem kararının iptaline karar verilmesi Sigorta Tahkim Komisyonu Kararına karşı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12 maddesine göre itiraz ve temyiz yolu açık olup iptal davası açılamayacağına göre usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” şeklinde karar verilerek, İtiraz Hakem Heyeti kararının, HMK’nın 439. maddesine dayanılarak iptali istemine ilişkin davada dava şartı gerçekleşmeyeceğinden, usulden red kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Netice olarak HMK’nın 439. maddesinin 1. bendinde hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceğine ilişkin düzenleme mevcutsa da ihtilafın çözümünde sigorta poliçesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usul ve esasları düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun uygulama önceliği bulunduğu, 5684 sayılı Kanun’un 30/12.maddesi gereğince Sigorta Tahkim Komisyonunca verilen kararlar için 40.000,00 TL’nin üzerinde bulunması halinde temyiz (istinaf) kanun yolunun düzenlendiği, hakem kararının iptaline ilişkin HMK’nın 439. maddesine atıf yapılmadığından İtiraz Hakem Heyeti Kararına karşı HMK’nın 439. maddesine dayanılarak iptal davası açılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davacının Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti Kararının iptali için dava açmasında yasal dayanak bulunmadığı ve dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, HMK’nın 115/2. fıkrası gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar harcı 44,40 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——– deki esaslara göre belirlenen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davacı tarafca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.