Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1121 E. 2018/995 K. 17.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1121 Esas
KARAR NO : 2018/995
DAVA : İtirazın İptali (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2017
KARAR TARİHİ : 17/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan ,,,,,,,, parsel sayılı taşınmazda inşa edeceği , blok yapının yarı payının 1/4 payına 05/01/2015 tarihli sözleşme ile davacının ortak olduğunu, inşa edilecek dairelerin satılması halinde davacının payının para ya da çek olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, sorumluluğu diğer davalı .. Şirketinin üstlendiğini, gerçekte sözleşmenin 2014 yılında kurulduğunu, davacının 07/11/2014 tarihinde ……… Şirketine konut ödemesi açıklamasıyla 130.000,00 TL havale ettiğini, ardından 08/11/2014 tarihinde davalı. Şirketine 320.000,00 TL tutarında 16 adet çek teslim ettiğini, sözleşmenin imzalanmasına kadar elden ödemelerle birlikte davalılara toplam 1.250.000,00 TL ödendiğini, inşaatın tamamlanması ve iskan alınması aşamasına gelinmesine rağmen davalıların bir ödeme yapmadıklarını, acz içinde olduklarının öğrenildiğini, haklarında çok sayıda icra dosyası bulunduğunu, davalı şirketlerin aynı kişiye ait olduğunu bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; sözleşmeye konu inşaatın halen devam ettiğini, natamam vaziyette olup iskan ruhsatının dahi alınamadığını, alacağın ticari defterlerin incelenmesiyle belirlenebileceği gibi likit ve çekişmeli olması nedeniyle tazminat istenemeyeceğini bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında varlığı ve içeriği uyuşmazlık konusu olmayan 05/01/2015 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı ve muaccel olduğu iddia edilen alacağın tahsili amacıyla davacı tarafın davalılar hakkında yaptığı icra takibinde davalıların borca itirazlarının iptali istemine ilişkindir .
05/01/2015 tarihli sözleşmede davacının davalılardan … Şirketinin yaptığı inşaatın gösterilen payına ortak olduğu, bu ortaklığın bedeli olarak davacının davalılara nakit ve çek teslim ettiği, ortaklığın hasılat paylaşımı esasına dayalı olarak yapıldığı, dairelerin satılması halinde davacının payının para ve çek olarak ödeneceği, sorumluluğun her iki şirkete ait olduğu kararlaştırılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 25/05/2015 tarih ve 2014/14664 esas 2015/9298 karar ile 06/02/2016 tarih 2015/9854 esas ve 2016/1152 karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için uyuşlmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
TTK nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılır. Mutlak ticari davalar tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK nun 4(1)-a ve devamı bentlerinde yazılı uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar mutlak ticari davalardır.
Somut olayda davalılar ticaret şirketi olmasına rağmen davacı züccaciye nitelikli iş yeri bulunan tacirdir. Davacı vekili davacının züccaciye nitelikli bir iş yerinin bulunduğunu, birikimini değerlendirmek üzere davaya konu işe ortak olduğunu bildirmiş, Ticaret Sicil Müdürlüğü davacının ortağı olduğu şirketi ve kendi adına gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığını bildirmiştir. Bunun yanında Vergi Dairesi Müdürlüğünce davacının toptan ve perakende züccaciye satışı işi ile ilgili kaydının bulunduğu, bu kayıt nedeniyle birinci sınıf tüccar sayıldığını bildirmiştir. Toplanan bu delillerle davacının davaya konu inşaat işleriyle ilgili eser sözleşmeleri yapma ve bu nitelikte ticaret yapmaya yönelik bir iş yeri ve ticaret sicil kaydı ile vergi mükellefiyetinin bulunmadığı, davaya konu sözleşmenin ve uyuşmazlığın davacının faaliyette bulunduğu züccaciye işi ile hiçbir bağının bulunmadığı belirlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile davaya konu uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen mutlak ticari dava anlamında bir uyuşmazlık niteliğinde olmadığı gibi nispi ticari dava ölçüleri yönünden davacının dava konusu nitelikte iş yapan tacir olmadığı yanında bu nitelikte bir iş yerinin de bulunmadığı, uyuşmazlığın davacıya ait züccaciye nitelikli ticari iş yeri ile de ilgili bulunmadığı, davanın mutlak ve nispi ticari dava niteliğinde olmadığı göz önünde tutularak davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi mümkün olmayıp uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
Yukarıda anlatılan nedenlerle TTK’nun 4(1) maddesindeki düzenleme nedeniyle somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1- Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekili yüzüne karşı davalı tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/10/2018