Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1118 E. 2021/652 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1118 Esas
KARAR NO : 2021/652

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/10/2017
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu, davalı …— plaka sayılı —otobüsüne çarptığını, kaza ile ilgili olarak— karar sayılı ilamı ile sanık sürücü … hakkında cezaya hükmedildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalılardan sigorta şirketine 01/06/2012 tarihinde maddi zararının giderilmesi için yazılı olarak başvuruda bulunulduğunu ancak sigorta şirketi tarafından talebin reddine karar verildiğini, maddi ve manevi zararın tazmini için ilgililer hakkında — esas sayılı dosyasında dava açılmış ve raporlarda müvekkilinin %11,3 oranında kalıca maluliyete uğradığının belirtildiği ve davanın karara bağlandığını, bu nedenlerle dava konusu —plakalı aracın 3. Şahıslara devrinin önlenmesi hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.361,04-TL maddi zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı —. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete tüm belgelerle birlikte kaza tarihinde kaza ve hasar ihbarında bulunulmadığını, bu durumda müvekkili şirketin temerrüdünden bahsedilmeyeceğini, davanın açılmasına sebebiyet verilmediğinden tümürrüdün söz konusu olmadığını bu nedenlerle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar —- cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süresi içinde açılmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, derdestlik itirazlarının olduğunu, iş bu davanın —-karar sayılı dosyasıyla birleştirilmesini talep ettiğini—- edilmesini, netice itibariyle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsilini talep edilmiştir.
Davalı …— dava dilekçesi ve tensip zaptı usulüne uygun tebliğ edilmiş ancak davaya cevap vermediği duruşmalara katılım sağlamadığı görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı 11/04/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde yaralandığını, —- aracın—– poliçesini düzenleyen davalı …, aracın müşterek malikleri ve kaza anındaki sürücüsünden maddi ve manevi tazminatın tahsili istemiyle —- esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, yargılamada ilk alınan 2015 tarihli bilirkişi raporuna göre 50.313,30 TL maddi zararın belirlendiği ve davanın bu bedel üzerinden ıslah edildiği ancak yargılamanın uzun sürdüğü 2016 yılında yeniden ek rapor alındığı ve zararın 60.674,34 TL olarak belirlendiğini, ıslahın daha önce yapılmış olması sebebi ile yeniden ıslah yapılamadığını, mahkemece — üzerinden hüküm kurulduğunu, ilk rapor ile ikinci rapor arasında 10.361,04 TL fark olduğunu ve şimdilik bu bedeli davalılardan talep ettiğinini beyan etmiştir.
Davanın açıldığı tarih itibariyle yazılı yargılama usulüne uygun tensip ile yargılamaya başlanmış, dilekçeler aşaması tamamlanmakla dava şartı ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış ve bu kapsamda hasar dosyası, —- sayılı dosyası celp edilerek mahkememiz dosyası içine alınmış, — tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesiyle 6102 sayılı T.T.K. nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
—- dosyasının incelenmesi neticesinde, ceza dosyasında — raporunun alındığı raporda — sürücüsünün kusursuz olduğu, —- plakalı aracın sürücüsü …— asli kusurlu olduğu raporlanmış, mahkeme tarafından 19/12/2014 tarihinde rapor esas alınarak sanık sürücü hakkında ve netice itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar verilmiş ve karara karşı —— tarihinde itirazın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Mahkememizdeki davanın temelini oluşturan——— tarafların mahkememiz davasının tarafları ile aynı olduğu, davacı tarafından davalılar aleyhine meydana gelen trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepli dava açıldığı, mahkemece kusur belirlemesi için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından—— % 100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkeme tarafından davacının maluliyet oranının tespiti için dosya —– gönderilmiş, kurum tarafından düzenlenen —- davacının % 11,3 daimi maluliyetinin bulunduğu ve iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceği raporlanmıştır. Akabinde hesap bilirkişisinden 22/10/2015 tarihli rapor alınmış alınan raporda davacının toplam maddi zararı 50.313,30 TL olarak belirlenmiş, davacı vekili tarafından 13.11.2015 tarihinde bu bedel üzerinden dava ıslah edilmiştir. Akabinde dosya ek rapor alınmak üzere yeniden hesap bilirkişisine tevdi edilmiş ve düzenlenen 28.04.2016 tarihli — esas alınarak toplam maddi zarar —olarak belirlenmiştir. Davacı vekili 03.05.2016 tarihli dilekçesinde ek rapora bir itirazının bulunmadığını, her ne kadar ek rapor talep edilmiş ise de daha önce ıslah yapıldığından yeniden ıslah yapılamayacağını ve ek maddi tazminat davası açma hakkı saklı kalmak kaydı ile 13.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi göz önüne alınarak karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından 20.09.2017 tarihli kararda alınan —- ödemenin mahsubu ile davacının bakiye 48.340,42 TL maddi zarar talep edebileceği gerekçesiyle maddi tazminat yönünden 48.340,42 TL’ye hükmetmiş ve davalıları müşterek ve müteselsil sorumlu tutmuştur. Karara karşı yalnızca davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili 26.12.2017 tarihli istinaf dilekçesinde özetle ve aynen ”— göremezlik ödeneğinin rücuya tabi ödemelerden olmadığı ve lehe hükmedilen maddi tazminattan düşürülmesinin mümkün bulunmadığını, taraflardan kaynaklanmayan yargılamadan kaynaklanan nedenlerle dosyada karar verilmesinin geciktiğini bu süreçte asgari ücretin lehe olacak şekilde 3 defa değişikliğe uğradığını, aynı davada bir kez ıslah hakkı bulunduğundan yeniden ıslah yapılamadığını, uğranılan gerçek zarar ile ıslah ile talep edilen miktar arasında , — bedelden çok daha fazla fark bulunduğunu, ıslah ile talep edilen tutarın, gerçek zarardan— mahsup edilmesi sonucu bulunacak tutarın bile altında kaldığını, — gerektiği kanaatine varılması halinde dahi ödenen 1.972,88 TL’nin 50.313,30 TL’den değil gerçek maddi zarar olarak kabul edilen 60.674,34-TL den düşülmesi ve kalan miktarın belirlenerek taleple bağlılık gereği ıslah dilekçesindeki 50.313,30 TL üzerinden hüküm kurulması gerektiğini” beyan ederek istinaf incelemesi talebinde bulunmuştur.— ödenen bedel yönünden kararı istinaf ettiği ve kararın reddedilen kısmının 1.972,88 TL olduğu ve kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun reddine karar vermiş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir.
Tüm dosya kapsamı, yapılan yargılama, toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, —- dosyasında talep edilmeyen bedele ilişkin açılan bir ek dava niteliğindedir. Mahkememizce de —- sayılı dosyasında toplanan delillerin yapılan yargılamanın ve netice itibariyle verilen kararın neticesinin mahkememiz davasına doğrudan etki edecek olması sebebi ile anılan dosyanın bekletici mesele yapılması yönünde karar verilmiş olup, dosyanın kesinleşmesi beklenilmiştir. Her ne kadar bir kısım davalılar vekili tarafından taleplerin mükerrer olduğu davanın derdest olduğu ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklandığı üzere mahkememiz davasına konu talebin ek dava niteliğinde olduğu— hüküm altına alınmayan bedel yönünden davanın açıldığı göz önüne alındığında davalılar vekilinin itirazları yerinde görülmemiştir. Zamanaşımı itirazı yönünden yapılan değerlendirmede ise davaya konu trafik kazasının — geldiği ve yaralanmalı trafik kazası olduğu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. Maddesi gereği uzamış zaman aşımı süresinin bulunduğu keza kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89 ve 66. Maddesi göz önüne alınarak zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu, davanın 12.10.2017 tarihinde açıldığı göz önüne alındığında zaman aşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir. Her ne kadar davacı vekili tarafından yargılama sırasında sunulan dilekçeleri ile duruşmadaki sözlü beyanlarında dosyanın kesinleşmesinin beklenilmesine gerek olmadığı, — verileri kapsamında hesaplama yapılması talep edilmiş ise de davamızın niteliği belirsiz alacak davası olmayıp temelinin — sayılı dosyası olan davaya istinaden açılan ek dava niteliğinde olduğundan davacı vekilinin talepleri yerinde görülmemiş ve dosya hesap için bilirkişiye tevdi edilmemiştir. Nitekim davacı vekili—- sayılı dosyasında alınan ilk rapor sonrası ıslah yoluna başvurmuş, ek rapor sonrası yeniden ıslah hakkının kullanılamayacağını belirterek ve ek dava hakkı saklı kalmak kaydıyla ıslah dilekçesi doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Esasen ilk açılan dava niteliği itibariyle belirsiz alacak davası olduğundan ve — alındığında davacının ilk davada ikinci kez ıslah talebinde bulunabileceği ilk talebinin talep arttırım olarak kabul edilebileceği yönünde kanaat edinilmekle birlikte davacı vekili tarafından tercih olarak ek dava açma yolu seçilmiş ve mahkememizdeki dava açılmıştır. Mahkememizce de bu durumda ilk davanın neticesi beklenerek sonucuna göre karar verilmiştir.—- olarak bulunmuş, mahkeme tarafından kök rapor ile belirlenen 50.313,30 TL’den 1.972,88 TL ödeme mahsup edilerek 48.340,42 TL üzerinden hüküm kurulmuş ancak ek raporda belirlenen hesaplamanın hükümde esas alınmamasına ilişkin bir gerekçe karara yansıtılmamıştır.— tarafından ödenen bedele ilişkin itiraz olarak kabul edilerek kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesi ile istinaf başvurusu reddedilmiştir. Yargılamanın bu aşamasında istinaf yasa yolu ile kesinleşen bir ilk derece mahkemesi kararı olmakla, mahkememizce artık ilk derece mahkemesinin kararını denetlemek gibi bir durum söz konusu olmayacağı gibi — Mahkemesi tarafından verilen karara karşı da yasa gereği uyulması zorunlu olmakla, kesinleşen mahkeme kararı nazara alınarak mahkememiz dosyası değerlendirilmiş, davacının ilk rapor ile zararının 50.313,30 TL olduğu, ek rapor ve güncel verilerek esas alınarak zararın 60.674,34-TL olduğu, aradaki farkın 10.361,04 TL olduğu, mahkemece 48.340,42 TL üzerinden hüküm kurulduğu, davacının talebinin 10.361,04 TL olduğu nazara alındığında, davacının davalılardan 10.361,04 TL talep edebileceği, davalıların— malik ve sürücü olarak zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmış olup, açıklanan gerekçeler ile davacının davasının kabulüne—- Sigortalanan aracın ticari nitelikte olması sebebi ile) birlikte, —- işleyecek yasal faizi( taleple bağlı kalınarak), diğer davalılar — taleple bağlı kalınarak) 12/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
——- (eski unvan—– 14/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte, — (taleple bağlı kalınarak) 12/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, diğer davalılar — (taleple bağlı kalınarak) 12/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 707,76-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 671,86-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 35,90-TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 265,80-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 301,70-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı