Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1083 E. 2019/211 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1083 Esas
KARAR NO: 2019/211
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/10/2017
KARAR TARİHİ: 20/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İSTEM :
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalı ..——— sözleşmeye müteselsil kefil sıfatı ile katıldığını, davalı şirkete sözleşme uyarınca krediler kullandırıldığını, kullandırılan kredilerden kaynaklanan banka alacağının zamanında ödenmemesi üzerine davalılara gönderilen ihtarnamelerin tebliğ edilmesine rağmen, verilen süre içerisinde herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine takibe geçildiğini, davalıların tüm itirazlarının haksız, hukuka aykırı ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, takip dayanağının —– tarihli Refinansman ve Sendikasyon Kredi Sözleşmesi olmayıp davalı borçlular ile müvekkili banka arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi olduğunu, sözleşme ve protokolün Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden kullandırılmış kredilerden kaynaklı borçların tasfiyesi amacı ile imzalandığını, ——- tarihli Refinansman ve Sendikasyon Sözleşmesi’nin 16.1.2 maddesi uyarınca temerrüt halinin oluştuğunu ve 60 gün boyunca temerrüt halinin devam ettiğini, sonuçta ihtarnamelerin gönderilerek icra takibinin yapıldığını, davalıların kefile müracaat hakkının doğmadığı yönündeki iddialarının yasal dayanağının bulunmadığını, kefaletin müteselsil kefalet olup TBK’nun 586. Maddesi uyarınca davalı ..——–hakkında takibin yapılabileceğini, davalıların faize itirazlarının yasal dayanağının bulunmadığını bildirmiş, davalıların İcra Dairesinin yetkisine yönelik itirazlarının reddi ile borca ilişkin tüm itirazlarının iptaline ve takibin devamına, icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; alacaklı bankanın da tarafı olduğu 20/12/2013 tarihli Refinansman ve Sendikasyon Sözleşmesinin 27. maddesinde İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili kılındığını, bu nedenle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğini, HMK 17. Maddesine aykırı olarak yetkisiz yerde icra takibi yapılması ve itirazın iptali davası açılması nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafa keşide ettikleri ihtarnamede sendikasyon ve refinansman kredi sözleşmesi kapsamındaki kredi borcunun kat şartlarının oluşmadığını, kefile müracaat hakkının doğmadığını, kefaletin şekil şartlarının bulunmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, kat ihtarnamesinin kesinleşmediğinin bildirildiğini, borç nedeni olan genel kredi sözleşmelerinin 20/12/2013 tarihli “Refinansman ve Sendikasyon Kredisi Sözleşmesi” ile yenilendiğini, sözleşmenin 16.1.2. maddesi uyarınca bir çağrı ve onayın yapılmadığını, bu nedenle kredi geri çağırımına ilişkin talep ve icra takibinin usulsüz ve sözleşmeye aykırı olduğunu, alacaklı bankaların alacaklarının tamamının rehinle temin edildiğini, alacaklının öncelikle rehinlerin paraya çevrilmesini talep edebileceğini, bu nitelikteki takibin İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün ———– E. sayılı dosyasında yapıldığını, bu nedenle davaya dayanak takibin mükerrer olduğunu, sözleşmelerdeki kefaletler Borçlar Kanunundaki şekil şartlarını taşımaması nedeniyle geçerli olmadığını, alacağın yargılamayı gerektirdiğini, bu nedenle inkar tazminatı talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmiş, davanın reddine, davacının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacı ile davalılar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine dayalı olarak davalı borçlu şirkete kullandırılan kredinin zamanında ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek davalılara ihtarname tebliğ edilmesine rağmen ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağı için davacı tarafın davalılar hakkında alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinde davalıların borca itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında davacı, 17/03/2017 tarihinde davalılar ile dava dışı borçlu hakkında kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, davalıların ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içinde borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle takip durmuştur.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde icra dairesinin yetkisiz olduğunu, bu nedenle takip yapılıp dava açılmayacağını iddia etmiş ise de itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi nedeniyle bu iddia haklı görülmemiş, davalılar vekilinin bu istemi yetkisizlik itirazı olarak kabul edilmiş, taraflar arasındaki sözleşmenin 27. maddesinde İstanbul Merkez Mahkemeleri yetkili kılınmasına rağmen diğer yetkili yerlerin yetkilerinin geçerliliğini koruyacağı kararlaştırıldığından ve davalı şirketin ticaret sicilindeki kayıtlı adresinin mahkememizin yetki alanı içinde bulunduğu anlaşılmakla mahkememizin yetkisine yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekili gerek itiraz dilekçesinde gerek cevap dilekçesinde kat ihtarnamesinin kesinleşmediği, kefaletin gerçeksiz olduğu, kefile müracaat edilemeyeceği, sözleşmenin refinans ve sendikasyon kredi sözleşmesi ile yenilendiği, bu nedenle takip yapılamayacağı, bu sözleşme uyarınca kredi verenlerin onayının bulunmaması nedeniyle ihtarname gönderilmeyeceği ve takip yapılamayacağı, alacağın likit olmadığı yönünde itirazlarda bulunmuştur.
Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi rapor ile taraflar arasında davaya konu genel kredi sözleşmesinin düzenlendiği, sözleşmede asıl borçlunun davalı şirket olup davalı …ek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmede imzasının bulunduğu, taraflar arasında bu sözleşmenin varlığı ve içeriği konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasında ve davalıların borçlu olduğu diğer bankaların taraf olduğu ve yine varlığı ve içeriği uyuşmazlık konusu olmayan 20/12/2013 tarihli ve refinansman ve sendikasyon kredisi sözleşmesinin imzalandığı, davalıların kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarını ödememeleri üzerine davacı tarafça hesabın kat edilerek ihtarnamenin davalılara tebliğ edildiği, her ne kadar davalı tarafça nda kefil sıfatıyla takip yapılamayacağı iddia edilmiş ise de davalının müteselsil borçlu ve müteselsil kefil sıfatı nedeniyle asıl borçlu ile birlikte hakkında takip yapılmasına engel bir yasal düzenleme bulunmadığı, davalı kefilin kefalet limitinin 3.500.000,000 USD olduğu, 20/12/2013 tarihli refinansman ve sendikasyon kredi sözleşmesinin 15. maddesi uyarınca kredinin belirlenen zamanda ödenmemesi halinde geri çağırma kararını muacceliyet tarihinden itibaren 60 gün içerisinde alınmaması ve bu süre içinde temerrüt halinin devam etmesi halinde kredi verenlerin her birinin borçluya ihtarda bulunarak kendi kredisinin geri ödemesini talep edebileceği hükmü çerçevesinde belirtilen koşulların somut olayda gerçekleşmesi nedeniyle davalılar vekilinin sözleşmede aranan onay şartının aranmasının gerekmediği, bilirkişi raporunda ayrıntılı, açıklanır belirlendiği üzere takip tarihi itibariyle davacının alacağının 1.628.650,00 USD asıl alacak, 244.856,57 USD işlemiş faiz ve 12.242,83 USD BSMV olmak üzere toplam 1.886.193,51 USD olduğu dikkate alınarak talep ile bağlılık ilkesi uyarınca icra takibine konu edilen alacak miktarları, belirlenen alacak işlemiş faiz ve gider vergisinden daha düşük miktarda olmakla davanın kabulü ile davalıların icra takibine yaptıkları itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların haksız itirazları nedeniyle alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ve davalıların davaya konu İstanbul Anadolu 14. İcra Müdürlüğünün ———- esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile davalılar hakkındaki takibin devamına,
İşleyecek faiz yönünden —— Bankası kararından bildirilen azami faiz oranları doğrultusunda değişen oranların infaz aşamasında göz önünde tutulmasına,
2-6.944,696 TL alacağın %20’si oranındaki 1.388.939,20 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 474.392,18 TL harçtan peşin yatırılan 118.598,05 TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 355.794,13 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı taraf yararına AAÜT’nin 13(1) maddesi uyarınca takdir edilen 134.646,96 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 118.598,05 TL peşin harç, 241,00 TL on dört adet tebligat gideri, 12,30 TL iki adet posta ve müzekkere ücreti ve 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 119.782,75 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı ile davalılar vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/02/2019