Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1045 Esas
KARAR NO : 2018/89
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 01/10/2015
KARAR TARİHİ : 30/01/2018
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin, davalı şirketten elektrik hizmeti satın aldığını, müvekkile her ay kullanmış olduğu elektrik tüketim miktarına göre davalı firma tarafından fatura tahakkuk ettirildiğini, müvekkil tarafından her ay düzenli olarak ödenen fatyralarda tüketim bedeli karşılığı olmayan “kayıp kaçak bedeli, PSH Sayaç okuma bedeli” adı altında haksız ve hukuka aykırı bir bedelin tahsil edildiğinin anlaşıldığını, kayıp kaçak bedelinin tahsil edilmesi hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle dava konusu edilen kayıp kaçak, parekende satış hizmet, PSH sayaç okuma , iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri ile bu bedeller toplamı üzerinden fazladan ödenen TRT paylarının, bu bedeller üzerinden hesaplanan 36.095,38 TL bedelin fatura ödeme tarihlerinden itibaren hesap edilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, mahkeme aksi kanatte olursa davaya konu EPDK kararlarının iptali hususunda mahkememizin görevli olmadığını Danıştay ‘ın görevli olduğunu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, bu talebin kabul edilmemesi halinde , dava konusu bedellere ait iade taleplerinin mali yükümlülüğünün, ilgili dağıtım şirketine ait olduğundan husumetin //////////// Dağıtım A.Ş. ‘ye yöneltilmesinin gerektiği ile husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının talep ettiği faturalarda tahsil edilen kayıp kaaçak bedellerini tespit etmesi mümkün olduğundan belirsiz alacak davasının hukuki yarar yoksluğu sebebiyle reddine karar verilmesini, davacının dava konusu taleplerinin haksız ve dayanaksız olup, müvekkil şirketin kanun, yönetmelik maddelerine istinaden dava konusu bedelleri tahsil etme yetkisine sahip olduğundan davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :Dava, hukuki niteliği itibari ile; elektrik abonesi olan davacıdan kayıp kaçak bedeli, ayaç okuma bedelleri adlarla tahsil edilen bedellerin haksız tahsil edildiği iddiasına yönelik olarak davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Dosya taraf iddia ve savunmalar karşılar şekilde rapor tanzimi için bilirkişiye tevdii edilmiş ve bilirkişi tarafından rapor sunulmuştur.
Davacı tarafından dava konusu edilen hususlar ile davaya dayanak edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı incelendiğinde, iadesi talep edilen bedellerin mevcut mevzuat kapsamında abonelerden tahsilinin hukuka uygun olmadığı kabul edildiği anlaşılmıştır. Mahkememizde açılan davadan sonra ve yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 27945 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 21. maddesi ile 6446 sayılı Enerji Piyasası kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fakrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Madde de “bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Madde de ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir.
Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri, geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Yukarıda anılan Kanunun yürürlüğünden önce mahkememizde açılan iş bu davada davacı yanın tahsilatları EPDK’nın düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu yönünde bir iddiası bulunmayıp yapılan tahsilatların külli olarak haksız ve hukuka aykırı olduğu iddiası ile davalılardan tahsili talep edilmiştir. Davacı vekili yargılamanın altıncı celsesinde, davalılar tarafından tahsil edilen bedellerin EPDK tarafından belirlenen tarifelere uygunluk denetimi talebi olmadığını beyan etmiştir.
28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı ve İBKve HGK’nun 17.03.1954 tarih ve 3/40-49 sayılı kararı gereğince; her dava açıldığı tarihteki koşullara ve hukuki duruma göre hükme bağlanır. Bir davanın yargılaması sürerken yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeni ile davanın konusuz kalması mümkündür. Bu durumda yargılamanın yapıldığı mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilemesi gerekmektedir. Mahkememizde açılan davanın yargılaması devam ederken 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6440 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeler uyarınca huzurdaki dava konusuz kalmıştır. Yürürlüğe giren yeni yasa nedeni ile konusuz kalan davada yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde davanın açıldığı tarih itibari ile haklı olan ve kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkememizde açılan davanın tarihi itibari ile gerek YHGK gerekse Yargıtay 3.HD. emsal niteliğindeki kararları ile davacının bu davayı açmakta haklı olduğu ve hukuki yararı olduğu sabittir. Dava açıldığı anda haklı olan tarafın yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden ve dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması da mümkün değildir.
Yukarıda açılan nedenler ve tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirmede; Davacı yanın davanın açıldığı tarih itibari ile emsal yüksek mahkeme içtihatları uyarınca isteminde haklı olduğu, dava sırasında dava konusu bedeller ile ilgili olarak yasa değişikliğine gidildiği ve dava konusu bedeller ile ilgili olarak açılan davalarda mahkemelerin yetkisinin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun hükme bağlandığı, her davanın açıldığı tarihteki koşullara ve hukuki duruma göre hükme bağlanması gerektiğinden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı karar verilmiş A.A.T.Ü tarifesi 6/1 maddesi ve emsal içtihatlar uyarınca davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapılan yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan davada ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar harcı 35,90 TL nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 616,42 TL harçtan mahsubu ile bakiye 580,52 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 67,70 TL ilk masraf, 25,00 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 92,70 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/01/2018