Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1004 E. 2021/994 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1004 Esas
KARAR NO: 2021/994
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03.11.2014
KARAR TARİHİ: 02.11.2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının dava dışı tasfiye halinde —- alacaklı olduğu iddiasıyla bu şirket aleyhine — dosyası ile icra takibi yaptığını.–tarihinde yazılan talimatın — sırasına kaydının yapıldığını, davacı şirkete ait ——— adresinde haciz tatbik edildiğini, davacının borçlu şirketle hiçbir bağlantısının bulunmadığını, bu şekilde davacının manevi olarak zarara uğradığını, —– ilamı ile davacı şirketin merkezinde yapılan haczin haksız olduğuna karar verildiğini, buna rağmen davalının aynı dosya üzerinden tekrar haciz tatbik ettiğini, bu sebeple kötü niyetli hareket ettiğini belirterek —– manevi tazminatın davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin de davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğu, yetkili mahkemenin —- olduğu, davalı olarak —– gösterildiği, davalı olarak hem şirketin hem de şahsın tek davalı gibi gösterilmesinin usül ve yasaya aykırı olduğu, davada —— husumet yöneltilemeyeceğini, husumet itirazlarının olduğu, davacının tarafın İİK hükümlerine göre İhtiyati haciz kararı veren mahkemeye -varsa zararı- başvurmak yerine mahkemede dava açmasının usül ve yasaya uygun olmadığını, davacı tarafından ihtiyati hacze itiraz edilmediğini usülsüz olarak işbu davanın açıldığı, — dosyasından —– tarihinde haciz talimatı yazılarak ilk adres olarak borçluların olduğu belirlenen ilk olarak ——– adresine icra ve polis memuru ile hacze gidildiği, —– söz alarak, adresin —– ait olduğunu iddia ederek istihkak iddiasında bulunduğu, söz konusu mahalde kıymetli evrak araştırması talebinde bulunulmuş ve icra memuru tarafından yapılan araştırma sonucunda: —- ait —-yazılı yapışkan ve borçlu firmaya ilişkin yapıştırma kağıdı bulunduğu, sonrasında üçüncü şahıs —- iddia eden üçüncü şahıs arasındaki organik bağı ikrar edercesine firma yetkililerinin kavga ederek ayrıldıklarını, yeni firmanın kurulduğunu —– —borçlu şirketin ortaklığından ayrılmış ve —– şeklinde beyanda bulunduğu, kaldı ki ; her iki firmanın da kurucularının aynı olması ve borçlu şirketle yeni kurulan şirketin aynı işkolunda aynı bölgede aynı kişilerle faaliyet göstermesi muvazaalı şekilde yapılan unvan değişikliğinin göstergesi olduğu, borçlu firma ile üçüncü şahıs firmanın —— da icra memuru tarafından incelendiğinde iki firmanın ortaklarının aynı kişiler olduğu, borçlu şirketin tasfiye haline sokulduğu sırada şirket ortaklarının halihazırdaki firmayı kurduğunun görüldüğü, borçlu firma ile üçüncü şahıs firma ——–incelendiğinde iki firmanın ortaklarının aynı kişiler olduğu icra memuru tarafından tesbit edilmiştir. Bunun yanında haciz mahallindeki bilgisayarda —– yazılı birçok dosya olduğu ve borçlu şirket markası tahtalı adına birçok dosya olduğunun görüldüğü, bütün bu hususlar borçlu şirket ile davacı şirket arasındaki hukuki ve fiili bağın bulunduğunun kanıtı olduğu, açıklanan nedenlerle; öncelikle görev ve yetki itirazlarımızın kabulüne; haksız ve dayanaksız davanın reddini, masraf ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacının maruz kaldığını iddia ettiği haksız haciz nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkin tazminat davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında —— maddesinde yapılan değişiklik neticesinde yargılamaya basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Davanın geçirmiş olduğu safahat incelendiğinde, davanın —- —- karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiği, davacının kararı temyiz ettiği, —— numarasıyla mahkememiz kararının bozulduğu, dosyanın mahkememize gönderilerek —-numarasına kaydının yapılmış olduğu görülmüştür.
Mahkememiz —- Celsesinde davalı vekilinin ” ön inceleme duruşmasından sonra ——- sayılı istihkak davası açtıklarını, bununla ilgili beyanda bulunduklarını, dosyanın derdest olduğunu ve celp edilmesini talep ettikleri” şeklinde beyanda bulundukları görüldü.
—— dosyasının mahkememiz dosyasına celp edildiği; Dosya davacısının mahkememiz dosya davalısı, davalısının(3.Şahıs) ise mahkememiz dosya davacısı olduğu, dosyada alınan —— sayılı dosyasından talimat ile —— tarihli haciz tutanağı ile haczedilen mahcuz mallar için davalı —- istihkak talebinin incelenmesinde ;——ticari defterleri e-defter kapsamında olup, —– e-defter beratların görüldüğü, ibraz edilen istihkak dayanağı faturaların davalı ticari defterlerine kayıtlı olduğu, yasada belirtilen ticari defter niteliğine haiz olduğu, HMK md, 222 ve 228 şartlarının takdirinin mahkemede olduğu, davalı şirkettin envanterine kayıtlı makinalar, kapasite raporu, işçi istihdam sayısı ve ibraz edilen alış faturaları birlikte değerlendirildiğinde;—— haczedilen —— kapasitede olduğu kanaatine varılmış olduğu, istihkak iddiasının takdiri mahkemenin olduğu, ——— rastlanmadığı bildirildiği görüş ve kanaatlerini bildirir rapor sunmuş oldukları, mahkemece — tarihli verilen gerekçeli kararda; davacı vekilinin İcra dairesi tarafından İİK 99. Mad. Uygulanmasına ilişkin işlemi hakkındaki şikayetinin reddine, Davacı vekilinin istihkak davasının reddine şeklinde hüküm kurulduğu, kararın taraflarca istinaf edildiği, ———- kararında; davacı alacaklı icra mahkemesine başvurusunda; haczedilen malların davalı üçüncü kişiye değil, borçluya ait olduğunu, borçlu ile üçüncü kişi arasında organik bağ olduğunu, kardeşler arasında iç içe geçmiş muvazaalı bir oluşum bulunduğunu, haciz yerinde borçlu şirket yetkilisinin kardeşine ait evraklar bulunduğunu ileri sürerek istihkak iddiasının reddine, takibin devamına karar verilmesi isteminde bulunmuş olup istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede; dava konusu haciz borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir adreste yapılmış olup borçlu haciz mahallinde hazır olmadığı, yine haciz sırasında adresin borçluya ait olduğuna yönelik herhangi bir evrak da bulunmadığı, haciz mahallinde kapı üzerinde yapıştırılmış halde bulunan ve üzerinde —— ibaresinin yer aldığı bant bulunmuşsa da bunun malzeme sevkiyatında kullanılan koli bantı niteliğinde olduğu, dolayısıyla haciz mahallinde faaliyet gösteren ——- ilişkilendirmeye yeterli olmadığı, bu durumda mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup alacaklı bu karinenin aksini ispat yükü altında olduğu, davalı üçüncü kişinin mahcuzları üretim kapasitesinin bulunduğu, sunduğu faturaların defterlere usulüne uygun olarak işlendiği, defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve sahibi lehine kanıt oluşturma gücünün bulunduğu bilirkişi raporu ile sabit olduğu, davalı borçlu —– hazırda ortağı ve —-davalı —- ortakları arasında yer almasına rağmen ortaklık payını takibe konu borcun doğumundan önce ——— tarihi itibariyle devrederek ortaklıktan ayrıldığı, bu olgulara göre davacının iddiasını ispatlayamadığı, şikayetin ve davanın reddine yönelik kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu ve yargılama evrelerinde kamu düzenine aykırılık oluşturacak başkaca bir ihlal de bulunmadığı gözetildiğinde, davacının istinaf nedenleri yerinde görülmediği, davalı vekili istinaf başvurusunda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını ileri sürmüş olup, istihkak davalarının nispi vekalet ücretine tabi olduğu gözetildiğinde yazılı şekilde maktu vekalet ücretine karar verilmesi isabetsiz olduğu, sözü edilen yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacının istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak; Davacının istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b-1. Maddesi uyarınca esastan reddine, Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nun 353/1-b.2. maddesi gereğince —— kararının kaldırılmasına; yeniden esas hakkında; -İstihkak prosedürüne yönelik şikayetin reddine, Davanın reddine, Koşulları oluşmadığından İİK’nun 97/15.maddesi gereğince davalılara tazminata hükmedilmesine yer olmadığına, şeklinde yeniden esas hüküm kurulduğu, kararın —- tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
—— sayılı dosyasının celp edildiği anlaşılmıştır.
—- tarihinde başlatılan, alacaklısının—Olduğu, toplam —- alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu görülmüştür.
—-dosyasının incelemesinde;—– davalısının mahkememiz dosyasının davalısı olduğu, dava konusunun haksız haciz nedeniyle açılan manevi tazminat davası olduğu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda ” davacının manevi tazminat talebi yönünden, haczin haksız olduğu iddiasının ispat edilemediğinin değerlendirildiği şeklinde rapor düzenlendiği, —- tarihli kararda ”davanın reddine” şeklinde hüküm kurulduğu, davacının — tarihinde tehir-i icra kararı talepli istinaf ettiği, —— sayılı kararı ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulduğu, kararın —– tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia, savunma ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının manevi tazminat talebinin Türk Borçlar Kanunun 58. ——– maddesindeki koşulların oluşması gerektiği, bu maddeye dayalı sorumluluğun kusura dayalı olduğu, bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa dahi kusurlu olması da gerekmektedir. Haksız yere bir kimsenin mallarının haczettirilmesi, o kimsenin ticari itibarına saldırı teşkil eden ve TBK’nın 58. maddesi gereğince manevi tazminat ile sorumlu tutulmayı gerektiren bir davranıştır. Olayların dosya içerisindeki gelişimi dikkate alındığında salt davacıya zarar vermek amacıyla haciz işleminin yapıldığı başka bir ifade ile takibin haksız ve kötü niyetli olduğu söylenemeyeceğinden davacının açmış olduğu davanın ispatlanamadığından reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.024,65-TL harcın mahsubu ile artan 965,35-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.600,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde —–Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.. 02.11.2021