Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/980 E. 2022/41 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/980 Esas
KARAR NO: 2022/41
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 06/09/2016
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketin — olduğunu, ——yapıldığını, bu çerçevede gündemin —maddesinde bulunan “yönetim kurulu faaliyet raporunun” gerçeğe aykırı şekilde eksik ve TTK ile Vergi Usul Kanunu’na uygun olmayan bir şekilde hazırlandığını, söz konusu raporun kabul edilmesi yönünde alınan çoğunluk kararının kanuna aykırı olduğunu, gündemin ——– Maddesinde görüşülen davalı şirkete ait bilançoy ve karar/zarar hesaplarının da gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin ——hesabının mevzuat ve genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri açısından yönetim kurulu üyelerinin usulsüz işlemleri nedeniyle sorumluluklarının devam ettiğini ve ibra kararlarında kanunda öngörülen usule riayet edilmediğini, yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibraları için oy kullandığını, bu nedenle ibra kararlarının iptal edilmesi gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin amacının davalı —–kara geçirmek olduğunu, ancak şirketin faaliyetlerini kademeli olarak organik bağ kurdukları dava dışı —- aktardıklarını beyan ederek,—- numaralı kararların iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Şirket genel kurulunun TTK’nın düzenlediği usulde toplandığını, gündemin —maddesinde alınan karara davacının şerh koyduğunu, ancak söz konusu muhalefet şerhinin raporun hangi yönden gerçeğe aykırı olduğuna dair niteleme yapmadığını, bu hali ile muhalefet şerhinin gerekçeden yoksun olduğunu, yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanmasının esas sözleşmeye ve TTK’ya uygun olduğunu, müvekkili şirketin—– yılı faaliyet raporlarının yönetmeliğe uygun olarak hazırlandığını, davacı yanın genel kurul toplantısından önce ilgili belgeleri inceleme ve denetleme hakkını kullanmadığını, tamamen afaki iddialar ile faaliyet raporunun gerçeğe aykırı olduğunun ileri sürüldüğünü, şirketin zarara uğramasına sebebiyet verenin de bizzat davacının olduğunu, şirketin zararının davacının iddia ettiği nedenlerden değil, davacı yanın yaptığı işlemlerden kaynakladığını ve davacının müvekkili şirkete —–borcu bulunduğunu, ibra oylamasında toplantı ve karar nisabına uyulduğunu, müvekkili şirkete ait müşterilerin başka bir şirkete aktarıldığı yönündeki iddianın da gerçeği yansıtmadığını, yeni dönem için seçilen yöneticilerin seçilmesinde herhangi bir usulsüzlük bulun adığını, şirket yöneticilerinin genel kurulda ibra edildiğini beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği TTK 445 maddesi uyarınca Genel Kurul toplantısının iptali talebidir.
Davacı—- tarihli —— nolu kararların iptali talebidir.
TTK’nın 445. maddesi uyarınca, ”446 ıncı maddede belirtilen kişiler, kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürtüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabilirler.”
TTK’nın 446. maddesinde de iptal davası açabilecek kişiler sayılmış olup buna göre, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir.
Davacı taraf, davalı şirkette — hissedar olup, aktif husumet ehliyetinin olduğu, — tarihi olup, dava tarihinin—-olduğu davanın —- aylık hak düşürücü sürede açıldığı tespit edilmiş, ——-olması nedeniyle mahkememizin yetkili olduğu görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 514. Maddesine göre, yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait, —- öngörülmüş bulunan finansal tablolarını, eklerini ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde hazırlayıp genel kurula sunmakla yükümlüdür. Bunun yanı sıra TTK’nın 437/1. Maddesi uyarınca, finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulmalıdır. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir.
Her ne kadar TTK’nın 413 . maddesinde gündeme bağlılık kuralı düzenlenmiş ise de, bu durum gündemde bulunan konuların genel kurulda müzakere edilmesi ve karara bağlanması ile ilgilidir. Faaliyet raporunun okunması hususu da genel kurul gündeminde olmakla birlikte anılan kanun maddelerinde belirtildiği üzere faaliyet raporu ve finansal tabloların önceden ortağın incelenmesine sunulduğu hallerde genel kurul tarafından bunların okunmamasına ve ana başlıklarının okunmasına karar verilmesi tek başına gündeme aykırılık teşkil etmez.
TTK’nun 68/3. Maddesinde, yıl sonu finansal tabloların, bilanço ile gelir tablosundan oluştuğu düzenlenmiştir. Ayrıca TTK’nın 515. maddesi, Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır, şeklindedir.
Somut olayda ; — numaralı maddesinin davalı şirketin —- faaliyet raporlarının görüşüldüğü, — kabul oyuna karşılık —-red oyu ile oy çokluğu sonucu kabul edildiği, davacının alınan kararlara usulüne uygun olarak muhalefet şerhi koyarak red oyu verdiği tespit edilmiştir. Davalı şirketin bilirkişi heyeti tarafından faaliyet raporlarının görüşüldüğü, —- yıllarına ilişkin dönem satışları, kar ve zarar hesapları incelemesi sonucu; davalı şirketin bahse konu yıllarda zarar ettiği ve —– yılından sonrada herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Yapılan mali inceleme sonucu; davalı şirketin borca batık olduğu durumda olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte; yönetim kurulu faaliyet raporlarının incelenmesi sonucu, genel kurul toplantısında oy çokluğu ile kabul edildiği , finansal tabloların şirket kayıtlarına ve dürüst resim ilkesine uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde faaliyet raporu ve finansal tabloların müzakeresine ilişkin genel kurulun —- nolu kararlarında, TTK’nın 445. maddesinde iptal sebebi olarak sayılan kanuna veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olma gibi durumlar söz konusu olmadığından, şirketin borca batık durumda olmasının davacı tarafa faaliyet raporlarının iptali hakkı vermeyeceği tespit edilmekle; bahse konu maddenin iptali şartları oluşmadığı anlaşılmakla, talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Somut olayda ;— incelenmesi sonucu; — yıllarına ilişkin bilanço, kar/zarar hesaplarının görüşüldüğü,—kabul oyuna karşılık —– red oyu verildiği, oy çokluğu sonucu kabul edildiği, davacı tarafın usulüne uygun muhalefet şerhi koyduğu tespit edilmiş, yine bilirkişi heyeti tarafından alınan rapor sonucu, davalı şirketin bahse konu yıllara ilişkin satış maliyetleri, kar/zarar hesapları incelenmiş ve her — yıl içeresinde şirketin zarar ettiği, — yılından itibaren de şirketin faaliyetinin bulunmadığı tespit edilmiş, şirketin zarar etmesi davacı tarafa bahse konu maddenin iptali hakkını vermediği, —-oy çokluğu ile usulüne uygun şekilde — numaralı bilanço ve karar zarar hesaplarına ilişkin faaliyet raporlarının kabul edildiği görülmekle; iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
TTK 436/2 m. “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. “ şeklinde düzenlenmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca, yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacakları gibi, diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamazlar.
Somut olayda ;—. nolu maddede yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiği görülmekle; yine —- yıllarına ilişkin yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin — kabul oyuna karşılık —- red oyu ile oy çokluğu sonucu ibra kararı alındığı, yönetim kurulu üyelerinin hem kendi ibralarında hem de diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralarında oy kullanmadıkları, bu haliyle oy çokluğu sonucu usulüne uygun olarak ibra kararı alındığı tespit edilmekle; iptali şartları oluşmadığından red kararı vermek gerekmiştir.
Her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın nihai amacı kâr elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Bu amaç, çeşitli kanunlardaki kişi birliklerini ayıran, “müşterek gaye” kıstasından ve “ortaklık” kavramından doğar. Başka bir deyişle “anonim şirket kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi maksat ve konular için kurulur” (TTK madde 331) ve kâr elde etmek ve paylaştırmak nihai amacını elde etmek hedefine yönelir ve bu yolda çaba harcar. Ortaklığın bütün organları bu nihai amaca uygun kararlar almak zorundadır. Şirketin nihai amacının kâr elde edip ortaklara dağıtması esas olmakla birlikte anasözleşmeye konulacak hükümler yanında kanunda gösterilen nedenler bu genel ilkenin istisnalarını oluşturmaktadır. Bu istisnaların en önemlisi ve uygulamada da sıkça görülüp dava konusu uyuşmazlığa da konu olan TTK’nın 523/2. maddesindeki düzenlemedir. Anılan düzenleme gereğince genel kurul, aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir. TTK’nın 452. maddesinde belirtilen müktesep haklardan olan kâr payı hakkı ile bu hakkın istisnasını oluşturan TTK’nın 523/2. fıkrası arasındaki hassas dengenin kurulması zorunludur.
Somut olayda ;—–Maddenin incelenmesi sonucu; —- yıllarına ilişkin kar dağıtımı yapılmaması yönünde —kabul oyuna karşılık—— red oyu ile oy çokluğu sonucu karar alındığı, davacı muhalefet şerhi koyduğu tespit edilmiş, davalı şirketin faaliyet raporlarının incelemesi sonucu; bahse konu yıllarda herhangi bir kararının olmadığı, tam aksine şirketin zarar tespit edilmekle kar dağıtımı yapılamadığı, usulüne uygun oy çokluğu ile karar alındığı anlaşılmakla iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
— Maddenin incelenmesi sonucu; yönetim kurulu üyeliğine —- kabul oyuna karşılık — red oyu ile oy çokluğu sonucu —– seçilmesine karar verildiği, davacının muhalefet şerhi koyduğu, yönetim kurulu üyeliğine seçilmeye ilişkin oy çokluğu ile karar alındığından iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 59,90 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde——— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/01/2022