Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/886 E. 2018/252 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/886 Esas
KARAR NO : 2018/252

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 03/08/2016
KARAR TARİHİ : 06/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının adresinde bulunan Kuyumcu dükkanın tadilatı, dekorasyonun yeniden yapılması konusunda işçilik ve malzeme tedariki müvekkiline ait olmak üzere yapımı konusunda 2014 yılının kasım ayında anlaştıklarını, bu iş için yapılacak eser karşılığında bedel olarak 260.000,00-TL ödemesi konusunda tarafların anlaştıklarını, müvekkilinin vergi mükellefi olmaması nedeniyle işi fatura karşılığı değil makbuz karşılığı yapıldığını, işin ek işler nedeni ile 06/05/2015 tarihinde teslim edildiğini, davalı taraftan işin yapılmadığı, eksik yapıldığı veya hatalı yapıldığı konusunda da 16/05/2015 tarihine kadar da ihtar bildirimi gönderilmediğini, ancak yapılan iş karşılığında 70.000,00-TL ödendiği belirterek bakiye 190.000,00 TL nin 06/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu işin yapıldığı yer ve davalı müvekkili şirketin istanbul/ Fatih ilçesinde bulunduğundan davaya İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesinin bakamayacağı, usulen yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği, esasa ilişkin olarak ise davacının müvekkilinden iş bedeli olan 260.000,00 TL yi aldığını, davanın amacının mükerrer tahsilat yapmak olduğunu, kuyumcu olan müvekkilinin dükkanında bulunan kamera görüntüleri ile paranın elden davacıya ödendiğinin ispat edileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; taraflar arasındaki eser sözleşmesine istinaden ödenmeyen bakiye sözleşme bedelinin tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Dava dosyasının mahkememize tevzisinden önce geçirdiği safahat incelenmiş, davanın ilk olarak İstanbul Anadolu —. Tüketici Mahkemesi’ne açıldığı, anılan mahkemece dosya üzerinden tarafların tacir olduğundan bahisle 26/01/2016 tarih—- E. ve —K. Sayılı ilam ile görevsizlik kararı verildiği, kararın temyiz yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi üzerine dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup dilekçelerin teatisi tamamlanmış, HMK.140.maddesi uyarınca ön inceleme duruşmalı olarak uyuşmazlık noktaları tespit edildikten sonra tahkikat aşamasından sonra deliller toplanmış, dosyaya bu aşamadan sonra atanmamız sebebiyle dahil olunmuş ve davacı yanın gerçek kişi olması ve dava dilekçesinde vergi mükellefi dahi olmadığını beyan etmiş olması sebebiyle yargılamanın tüm aşamalarında re’sen dikkate alınması gereken dava şartlarından mahkememizin görevi öncelikle incelenmiştir.
Dosyaya sunulan dilekçe içerikleri ve deliller incelendiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık noktasının Borçlar Kanunu m.470. Kapsamında eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, yapılan iş karşılığının davalı tarafından ödenip ödenmediği ödendi ise miktarı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 25/05/2015 tarih ve 2014/14664 esas 2015/9298 karar ile 06/02/2016 tarih 2015/9854 esas ve 2016/1152 karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere; bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca TTK’da düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nın 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. 6335 Sayılı yasanın 2. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. 6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Görevin Belirlenmesi ve Niteliği başlıklı 1. maddesi gereğince görev kamu düzenindendir. Yine HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev, dava şartlarından olup, HMK.’nın 115/1 maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Dava dilekçesi içeriğinde ve davacı vekilinin 05/10/2017 tarihli dilekçesinde belirtildiği üzere davacı tacir; hatta vergi mükellefi dahi değildir. 6098 Sayılı Borçlar Kanun’un 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan eser sözleşmesine ilişkin davalar 6102 Sayılı TTK.nun 4. Maddesinde sayılan nitelikte olmadığından bu tür davalara bakma görevinin HMK’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olduğu üzere Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu tartışmasızdır.
T.C. YARGITAY 20. Hukuk Dairesi’nin 18/12/2017 Tarihli, Esas 2017/10270, Karar 2017/10671 sayılı kararında da.
“….Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu ve yukarıda belirtilen madde hükümlerinden kaynaklanmadığı, davacı tacir olsa bile davalının tacir olmadığı ve uyuşmazlığında davalı tarafların ticari işletmesi ile ilgili ticari iş olmadığı…. Buna göre, davanın ve tarafların belirtilen niteliğine göre uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklindeki kararı ile eser sözleşmesine ilişkin davaların mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı ancak nisbi ticari dava olarak yorumlanabileceği bu hususta da davanın her iki tarafının da tacir olması gerektiği belirtilmiştir.
Tüm bu açıklanan sebeplerle somut uyuşmazlık incelendiğinde, taraflar arasında yazılı olmayan eser sözleşmesi yapıldığı, sözleşmenin kurulmasına yönelik objektif esaslı unsurlar konusunda tarafların anlaştığı ve anlaşma, eser meydana getirilmesi ve belirlenen bedelin her iki tarafında kabulünde olduğu, bu anlamda Borçlar Kanunu 1. Madde hükmünce taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu, ihtilafın, sözleşme bedelinin ödenip ödenmediği veya eksik ödendiğine ilişkin olduğu, dava dilekçesinde davacının vergi mükellefi olmadığını beyan ettiği, davacı vekilinin 05/10/2017 tarihli dilekçesinde de bu hususu sonradan öğrendiğini dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği, her ne kadar dosyaya tahkikat aşamasında dahil olunmuşsa da HMK 115/1 maddesi uyarınca mahkemenin dava şartlarını davanın her aşamasında resen gözetmesi gerektiği, somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK’da düzenlenen veya TTK’da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde olmadığı, HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşıldığından davanın HMK 114/1-c ve HMK 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-TTK 4, 5/3., HMK.114/1-c ve HMK 115/2 maddeleri uyarınca davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/03/2018