Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/821 E. 2018/81 K. 30.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/821 Esas
KARAR NO : 2018/81

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/07/2016
KARAR TARİHİ : 30/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili ile Davalı Banka arasında imzalanan 08.09.2011 tarihli Genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandığını, kredi taksitlerindeki aksama nedeniyle davalı tarafından davacı müvekkili aleyhine Tekirdağ —-.İcra Müdürlüğü —- E. Sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, 10.02.2016 tarihinde davacı müvekkili tarafından 62.675,00 TL dosyaya ödeme yapıldığını, 6102 sayılı TTK’nun 8/1 Maddesinde ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükmüne aynı maddenin 3. fıkrasında tüketicinin korunmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulacağına ilişkin bir istisna getirildiğini, müvekkilinin tacir mi tüketici mi sıfatına haiz olduğu ve uygulanacak mevzuat hükümlerinin yargılama sırasında belirleneceğini, usul ve yasaya aykırı tahsil edilen alacak tutarının yargılama sırasında netleşeceği belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 3.000,- TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı yanın 08.09.2011 tarihinde imzalamış oldukları kredi sözleşmesinin ticari nitelikte sözleşme olduğunun açık olduğu, davalı yanın tarım işleriyle ilgili ticari faaliyetler yürütmekte olup söz konusu krediyi de ticaretini genişletmek için kullandığını, bu sebeple taraflar arasında yapılan kredi sözleşmesinin ticari mahiyette olduğunun tartışmaya mahal vermeyecek düzeyde net olduğu, davacı yanın ticari faaliyet yürütmekte olduğundan TTK 8/3 fıkrasının uygulanamayacağı, davacı ile müvekkili banka arasında imzalanan Ticari Kredi için haksız kazanç şeklinde alındığı iddia edilen ücret ve komisyonların imzalanan sözleşme ile usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının dilekçesindeki hususların Tüketici mevzuatı ile tüketici talepleri bağlamında olduğu ve her iki tarafı da tacir olan sözleşmelere uygulanamayacağını, 6102 Sayılı TTK’nın ücret isteme başlıklı 20.Maddesine göre tacir olan veya olmayan bir kimse, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmeti görmüş olan kimseden münasip bir ücret isteyebileceğini belirterek tarafları tacir olan ve ticari kredi için tahsil edilen ticari faizin usul ve yasaya uygun olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında davalı banka tarafından davacıdan tahsil edilen faizin haksız ve fahiş olduğu iddiasına yönelik alacak davasıdır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup dilekçelerin teatisi tamamlanmış, HMK.140.maddesi uyarınca ön inceleme duruşmalı olarak yapılmış, uyuşmazlık noktaları tespit edildikten ve tahkikat aşamasından sonra deliller toplanmak ve taraf iddia ve savunmalarını tartışır ve karşılar bilirkişi raporu alınmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davalı bankaya müzekkere yazılarak dava konusu edilen genel kredi sözleşmesi ile ekleri, krediye dair tüm kayıtlar ile icra dosyası celp edilmiş yine davacıya ait esnaf odası kayıtları dosyaya getirtilmiş ve davalı tarafça davacının çiftçi olduğuna dair sunulan kayıtlar dosya içerisine alınmış ve incelenmiştir.
Dava konusu kredi sözleşmesi incelendiğinde, davalı bankanın —-ı şubesi ile davacı arasında 08.09.2011 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında 60.000,- TL tutarında çerçeve niteliğinde süresiz kredi genel sözleşmesinin aktedilmiş olduğu, taraflar arasında aktedilen bu çerçeve niteliğindeki kredi genel sözleşmesi ve davacıya ait 180.000,- TL tutarındaki tarla vasfındaki taşınmaz üzerinde Banka lehine tesis edilen İpotek tahtında çiftçi olduğu anlaşılan davacıya esnek ödemeli taksitli tarımsal kredilerin kullandırıldığı görülmüştür.
Tekirdağ —İcra Müdürlüğü’nün — E. sayılı icra takip dosyasının incelemesinde; davalı takip alacaklısı tarafından, davacı takip borçlusu aleyhine 31.187,36 TL asıl alacak, 10.236.56 TL işlemiş faiz, 220.94 TL BSMV, 898,68 TL masraf toplamı ve 74,46 TL masrafın BSMV olmak üzere toplam 42.618,00 TL alacağın ferileri ile birlikte tahsili için 08.09.2011 tarihli GKS ve — Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 24/08/2011 tarih ve — yevmiye numaralı ipotek belgesi ve resmi senedi ve Üsküdar —. Noterliği’nin 20.02.2015 tarih ve— yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamelerine dayanılarak 06/05/2015 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine girişildiği, takibin kesinleşerek borcun tahsil edildiği ve dosyanın kapandığı anlaşılmıştır.
Davacının bağlı bulunduğunu belirttiği — Vergi Dairesi Müdürlüğü ile —Vergi dairesi Müdürlüklerine müzekkereler yazılmış, davacının mükellefiyet kaydının bulunmadığı anlaşılmış ancak davalı banka vekili tarafından 04/10/2017 tarihli dilekçe ekinde sunulan davacıya ait —numaralı çiftçi belgesi ve — işletme numaralı kayıtlarda davacının çiftçi, müstahsil üretici durumda olduğu ve dava konusu krediyi tarımsal faaliyetleri kapsamında kullandığı tespit edilmiştir.
Dosya tüm deliller toplandıktan sonra hukuki ihtilaf noktalarında belirtilen hususlar çerçevesinde tarafların iddia ve savunmalarını tartışır ve karşılar şekilde rapor tanzimi için bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi Ahmet Işık tarafından hazırlanan 28/12/2017 tarihli rapor HMK 282. maddesi kapsamında denetlenmiş, dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı banka tarafından davacı yana kullandırılan ticari kredi kapsamında davacıdan tahsil edilen ticari faizin haksız ve fahiş olup olmadığı, fazla tahsilat yapılıp yapılmadığı, fazla ise ne kadarlık kısmının fazla olduğu ve iadesinin gerekip gerekmediği, davacının tüketici olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
TKHK’nun 3/k maddesinde “Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,” 3/l maddesinde; Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” olarak tanımlanmıştır.
Davacı her ne kadar dava dilekçesinde davaya dayanak kredi sözleşmesinin TTK’nın 8/1. Maddesinin 3. Fıkrası kapsamında tüketici kredisi olarak değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 31/05/2011 tarih ve 2011/3247 Esas 2011/8304 Karar sayılı ilamında “… söz konusu kredinin mesleki amaçla alındığının kabulü gerektiğinden, olayda 4077 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması mümkün değildir…” yönündeki kararı uyarınca, davalı bankanın göndermiş olduğu 11/10/2017 tarihli cevabi yazısında, davacının çiftçi olması sebebiyle bankanın ticari kredi müşterisi olduğu, tarım kredisi kullandığı bu nedenle dava konusu kullanılan kredilerin Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı “ticari kredi” olduğu, tüketici kredisi olmadığı anlaşılmış bu nedenle davacı, tarım kredi kullanmış olması sebebiyle mesleki amaçlarla kredi kullandığından tüketici olarak değerlendirilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı bankanın —şubesi arasında 09/09/2011 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının çerçeve niteliğindeki bu sözleşme kapsamında davalı bankadan tarım kredisi kullandığı, davacının her ne kadar esnaf odasında mükellefiyeti bulunmasa da mesleki faaliyeti sebebiyle kredi kullandığı gözetilerek tüketici olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki kullandırılan kredilere ilişkin olarak davacıdan “Gerçek Ticari Müşterilerden Alınacak KKDF Muafiyeti Taahütnamesi” alındığı ve Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kesintisi yapılmadığı nazarı dikkate alındığında söz konusu kredilerin tüketici kredisi niteliği olmadığı, ticari kredilerde Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu Kesintisi (KKDF) yapılmadığı, tüketici kredisi olması halinde faiz üzerinden KKDF kesintisi yapılması gerektiği tüm bu nedenlerle kullandırılan kredinin kapsamının ticari olduğu, bu kapsamda alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere sözleşmenin 6.2 maddesinde belirtilen faiz ortalamasının, TCMB tebliğine ve sektör uygulamalarına uygun olduğu, kredi tarihleri esas alındığında da kredi sözleşmesinin yeni borçlar kanunun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden eski tarihli olduğu ve hükümlerine genel işlem şartları denetiminin de söz konusu olamayacağı dolayısı ile kredi kapsamında davacıdan fazla tahsilat yapıldığından bahsedilemeyeceği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar harcı 35,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 51,24-TL harcın mahsubu ile artan 15,34-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/01/2018