Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/792 E. 2022/1072 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/792 ESAS
KARAR NO: 2022/1072
DAVA: İstirdat (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/06/2016
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil davalı ile yapmış olduğu —— tarihli ve —- tarihli sözleşmelere istinaden çek teslimi yoluyla olmak üzere toplam —- ödeme yapmış ve akitlere istinaden davalı firma tarafından müvekkile bir kısım mal teslimi yapılmış olduğunu, müvekkilce akde istinaden yapılan ödemelerin toplam —— kısmı davalı firmaca karşılıksız bırakılmış, ödeme konusu teslimatlar yapılmamış olduğunu, müvekkilce yapılıp karşılıksız kalan bu ödemelerin tamamiı çek keşide etmek suretiyle yapılmış olduğunu, Müvekkil bu çekleri davalı firmanın rızası doğrultusunda nakit ödeme yerine geçmek kaydıyla teslim etmiş ve bu suretle akit konusu borcu tümüyle ödemiş, akit konusu mal alacağı muaccel hale gelmiş olduğunu, bu akitlere istinaden bu tarihe kadar müvekkilin yaptığı ödemeler bu —- çok üstünde olmakla birlikte bu fazla ödemeler karşılığı mal teslimatı yapıldığı için dava konusu edilmemiş olduğunu, mallar teslim edilmemiş olup davalıda bulunan toplam —- bedelli çekin sebepsiz yere ellerinde bulunması sebebiyle bu çekler tahsil edildiğinde davalının sebepsiz zenginleşmiş olacağı ve bu sebeple davalıya tevdi edilen çeklerin üç gün içerisinde müvekkile iadesi için ———nolu ihtarı davalıya keşide edilmiş olduğunu, Karşı taraf ihtarı almış olmasına rağmen hiçbir cevap vermediği gibi çekleri de iade etmemiş olduğunu, çeklerin tümü davalı tarafından tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilmiş olduğunu, bu çeklerin tahsili halinde müvekkil teslim almadığı mallar için tümüyle haksız ve dayanaksız bir ödemeyi yapmış olacağını, çek bilgilerinin —– emrine düzenlenen ——–tutarlı çek, —— emrine düzenlenen —— emrine düzenlenen —— emrine düzenlenen —– beyan ederek davaya konu çeklerden ———itibariyle dolacak olup müvekkil bu çekleri ödemesi halinde çok büyük sıkıntılara düşeceğini, Diğer çeklerin süresi de yakın tarihte olduğunu, Ödememesi halinde de müvekkilin ticari kariyeri ve kredi notu için tam bir yıkım olacağını, ilgili çeklerin tahsilat işlemlerinin öncelikle geçici süreyle durdurulmasına ve ilgili deliller toplandıktan sonra da dosya içeriği gereğince çeklerin iptaline karar verilmesini,—–emrine düzenlenen ——-emrine düzenlenen ——— tutarlı çekin tahsilat işlemlerinin geçici süreyle durdurulmasına ve ilgili deliller toplandıktan sonra da dosya içeriği gereğince çeklerin iptaline karar verilmesini, Davalıya karşı müvekkil firmanın hiçbir şekilde borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini iddia ve talep etmiş; sonraki aşamalarda çeklerin ibrazı sonucu ödenmesi sebebiyle çek bedellerinin istirdadı talebi olarak davasını ıslah etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri usulüne uygun olarak davalı tarafa tebliğ edilmiş, davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle; satış sözleşmesine dayalı, eksik ifa nedeniyle bedelsiz kaldığı iddia edilen çekler yönünden borçlu olunmadığının tespiti için açılan menfi tespit ve çek iptali davası olarak açılmış, davacı vekili ıslah dilekçesi ile talep sonucunu, karşılığı ödenen çek bedellerinin iadesi olarak istirdat davasına dönüştürmüştür.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilerek taraf delilleri toplanmış, yargılama sırasında —- sayılı yasa ile ticari davalarda —– kadar olan davalarda yargılama usulünün basit yargılama usulüne dönüşmesi gerekçe gösterilerek mahkeme heyeti tarafından dosya tek hakime tevdi edilmiş ve yargılamaya tek hakim tarafından devam edilerek sonuçlandırılmıştır.
Davacı; davalı ile aralarında —– satış sözleşmesi yaptıklarını, kendilerinin mal karşılığı olarak çek cirolamak suretiyle ——–ödeme yaptıklarını, ancak malın büyük kısmının teslim edilmediğini beyan ederek bedelsiz kalan —— çeklerin iadesini, borçlu olmadığının tespitini istemiş, daha sonra çek karşılıklarının ödenmesi sebebiyle bu talebini ‘çek bedellerinin istirdadı’ olarak ıslah etmiş; davalı davaya cevap vermemiş ve dava dilekçesindeki iddiaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasında sözleşme ile mal alım ve satım ilişkisinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak davacı tarafça davaya konu çeklerin ödeme amacıyla davalıya verilip verilmediği, davalının sözleşmede belirtilen malların ——- bölümünü davacıya teslim edip etmediği, davacının bu yöndeki iddiasının haklı bulunup bulunmadığı, haklı ise çeklerin bedelsiz kalıp kalmadığı, bu nedenle davacının davalıya borçlu olup olmadığı, yargılama sırasında davaya konu çeklerin ödenmesi nedeniyle ve davanın istirdat davasına dönüşmüş olduğu göz önüde tutularak dava konusu alacağın davacı tarafça davalıdan tahsili konusunda yasal koşulların oluşup oluşmadığına ilişkin olduğu görülmüştür.
——- sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklısının davacı —, borçlusunun davalı—- olduğu, alacaklının —–yevmiye nolu ihtarnamesini dayanak göstererek, ——– üzerinden takip başlattığı, takibin kesinleştiği, ancak dosyada tahsilat kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dosya Mali Müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişinin — tarihli raporunda özetle; ” Davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, mahkemenin ihtarına karşı davalı tarafın inceleme gününde defter ve belge ibraz etmediği ve herhangi bir mazeret bildirmemesine ilişkin nihai karar ve değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirine ait olduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin olduğu, davalının mal satışları ile ilgili davacının ödemelerinin olduğu, ayrıca davalının —- yılında davacı hesabına ödeme yaptığına dair kayıtlarının olduğu düşünüldüğünde taraflar arasında para alışverişinin de olduğunun kabulünün gerektiği, davacı defterlerine göre dava tarihi itibari ile davalının —- alacaklı olduğu, davacının defterlerinde dava tarihi sonrasında davalının hesabına —-borç kaydının —- tarihinde yapıldığı, borç kaydı sonrasında davacının yapılan borç kayıt işleminde ——açıklamasının yer aldığı, iş bu işlemin davacının dava tarihi öncesine kaydedilmesinin ve davalı hesabına borç olarak kaydedilmesinin yapılan incelemelerde anlaşılamadığı ve içeriğinin davacı tarafça ispat edilemediği, davacı tarafın —– dayanağının da davacı tarafça sunulan vesaikler ile ispat edilemediği, yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında davacının dava tarihi —– itibari ile davalı taraftan alacaklı olmadığı, sayın mahkeme tarafından davacının —–borç kaydının kabulü halinde dahi davacının alacağının —-olacağı ve söz konusu alacağın da —- kısmının davacı tarafça ispat edilmeyen—- yılı öncesine ilişkin olduğu nazara alındığında davacının fazla ödeme tutarının ——- olacağı” kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında satış sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşme ile davacının alıcı, davalının satıcı olduğu, ihtilafın; davacı tarafça davaya konu çeklerin ödeme amacıyla davalıya verilip verilmediği, davalının sözleşmede belirtilen malların ——- bölümünü davacıya teslim edip etmediği, davacının bu yöndeki iddiasının haklı bulunup bulunmadığı, haklı ise çeklerin bedelsiz kalıp kalmadığı, bu nedenle davacının davalıya borçlu olup olmadığı, yargılama sırasında davaya konu çeklerin ödenmesi nedeniyle ve davanın istirdat davasına dönüşmüş olduğu göz önüde tutularak dava konusu alacağın davacı tarafça davalıdan tahsili konusunda yasal koşulların oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından sunulan ——–yevmiye nolu ihtarnamesinin incelenmesinde; davacının, davalı ile yaptıkları satış sözleşmesinin gereğini davalının yerine getirmediğini, kendisine —– malın teslim edilmediğini belirterek,——çekin tarafına iadesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Diğer bir değişle, alacaklı olduğunu iddia eden kişi alacağının dayandığı hukuki sebebi ve onun geçerli olduğunu ispat etmek zorundadır. Ancak alacaklı kıymetli evraka dayalı alacağını talep ettiğinde ispat soyutluğu karinesi nedeniyle sebep göstermek zorunda değildir. Alacaklı, kıymetli evrak sunarak iddiasını ispatlamış kabul edilmektedir. Artık borcunun olmadığını ispatlamak zorunda olan borçludur. İspat yükü borçluya yani davacıya geçmiştir. Davacı tarafın, borçlu olmadığına, zarar gördüğüne ve davalının sebepsiz zenginleştiğine ilişkin iddialarını; davalının satış sözleşmesi gereği teslimi kararlaştırılan malların tamamını teslim etmemesine dayandırdığı görülmektedir.
Somut olayda davacı satış sözleşmesinde kararlaştırılan malların kendisine eksik teslim edildiğini ispat etmek sorundadır. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporuna göre; davacının defterlerini inceleme günü hazır ettiği, defterlerin tasdiklerinin bulunduğu, dolayısıyla davacı defterlerine itibar edilebileceği, davacı defterlerinin incelenmesinde, davacının dava tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olmadığının tespit edildiği, davacının kendi defter ve belge kayıtlarının aksini iddia edip, kendisine eksik mal teslimi yapıldığına dair herhangi yasal bir delil göstermediği, bununla birlikte satış sözlemesindeki bedelin tamamının ödenmiş olmasının da malın tamamının teslimi yönünde karine oluşturduğu anlaşılmakla, ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının ispatlanamadığından REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 80,70TL harcın HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 7.257,94TL harcın ve 36,00TL ıslah harcının, alınması gereken harçtan mahsubu ile artan 7.213,24‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 1.210,00TL yargılama giderinin DAVALININ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı tarafın yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022