Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/682 E. 2021/697 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/682 Esas
KARAR NO : 2021/697

DAVA : Ticari Şirket (Pay Sahipliğinin Tespiti İle Fesih )
DAVA TARİHİ : 31/05/2016
KARAR TARİHİ : 30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin çoğunluk hisselerine —– tarafından şirketin içinin boşaltılmaya başlandığını, şirketin iyi yönetilmediğini, müvekkilinin yönetim kurulu toplantılarına çağrılmadığını, şirketin hakim ortağı ile diğer ortak arasında sözlü ve fiili hakaret ve eylemlerin gerçekleştiğini, bilgi verme yükümlülüğünün ihlalini, kar payının dağıtılmadığını, şirket defler ve belgelerinin nerede olduğunun belirsizliğini, bireysel hakların ihalini,— amacını gerçekleştirmesinin imkansız hale geldiğini, pay sahipleri arasındaki anlaşma ve uzlaşmanın gerçekleşemediğini, davalı—- olduğunu, davalı şirket, ——- alımında faaliyet gösteren —–kayıtlı bir — olduğunu, davalı şirketin sermayesinin müvekkilin verdiği bilgiler ışığında toplam 500 paya bölünmüş olup, her bir payın değeri 1.200 TL olarak belirlendiğini, müvekkili ile davalı şirketin pay sahiplerinden ve aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olan dava dışı—- tanıması ve söz konusu şahsın şirket hisselerinin bir kısmını satmak istemesi nedeni ile taraflar arasında davalı şirketin bîr kısım hisselerinin alım satımı konusunda anlaşmaya varıldığını, taraflar arasında 02/02/2015 tarihinde yapılan hisse devir sözleşmesine istinaden müvekkili şirket, dava dış—- ödeyerek devraldığını, davalı şirketin—- olmaması ve kapalı, az ortaklı bir şirket olması dolayısı ile şirketin tüm bilgileri ve yetkileri——- tarafından kullanıldığını, müvekkilinin verdiği bilgiler ışığında bu yetki öylesine sınırsız ve belirsiz bir hal aldığını, davalı şirketin % 15 hissedarı olduğuna dair—- dahi tüm uyarılarına rağmen bu husus yerine getirilmediğini, aynca müvekkiline baştan itibaren şirkete ait bilgiler verilmemiş olup, belgeler ve şirkete ait tüm kayıtlar müvekkili şirketten kaçırıldığını, 2015 yılı sonu itibari ile müvekkili—–ait bilonço hesaplarını ve kar-zarar durumunu ve davalı şirketin hissedarlarına kar dağıtıp dağıtmayacağını sormak istemesine rağmen tüm aramalara ve şirket merkezine gelmesine rağmen dava dışı —- görüştürülmediğini, davalı şirketin, dışarıdan alınan duyumlara istinaden kötü yönetilmekte olup, hızla borçlandırılmakta ve içinin boşaltılmakta olduğunu, piyasaya borçlarının olduğunu, ithal edilen ürünlerin dahi gümrüklerde bekletildiğini, fakat bunca olan bitene karşı davalı şirket büyük hissedarı ve dava dışı —–tarafından müvekkiline bir konuda dahi bilgi verilmediğini, ayrıca müvekkil ile birlikte davalı şirkete % 15 oranında ortak olan dava dışı —— hisse devir işlemlerinin —- gösterilmediğini, ———– kayıtlarında yayınlanmadığınu, dava dışı bu şirketin de şirket faaliyetlerinden bilançolarından haberdar edilmediğini, kişisel ilişkilerden başlayarak, azınlık haklarının ihlali, bilgi alma hakkının engellenmesi, kar dağıtmama, ortaklığının zarar etmesi, ortaklığın kötü yönetilmesi, pay sahipleri arasında anlaşma ve uzlaşanın olmaması ve bilakis her geçen gün taraflar arasında çatışmanın artması şirketin artık bu ortaklık ile yürüyemeyeceğini, müvekkils. hisse bedellerini yönetim kurulu başkanı hesabına yatırmış olmasına rağmen bugüne kadar bu husus ne kayıtlarda yayınlanmış ne de müvekkiline bilgilerin verilmediğini, müvekkilin ticari kayıtlara ilişkin tüm talepleri reddedilmiş olup müvekkili, şirket hissedarı olmasına rağmen şirket hakkında hiçbir şirketin mali durumunun ne olduğu hakkında da bilgi sahibi olamadığını—- davalı şirketin yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyeleri tamamen şirketi keyfiyetine göre yönetmekte olup müvekkilin bilgi alma haklarına da bir cevabın verilmediğini bildirmiş, davanın kabulüne ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara da katılmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacının, dava dışı—–ait pay satın aldığı bedelini tamamen ödediği belirtilerek öncelikle şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ardından TTK 531 maddesi uyarınca haklı nedenle ortaklığın feshi, mümkün olmazsa karar tarihine en yakın tarihli gerçek hisse pay bedelinin ödenmesi talebine ilişkindir.
Davalı—– sermaye ile kurulduğu ,mevcut yönetim kurulu—- —- tarihinde yapılan hisse devir sözleşmesi ile devraldığı gerekçesi ile haklı nedenle öncelikle fesih olmazsa payın gerçek değerinin ödenmesi yoluyla ortaklıktan çıkma talep edilmiştir.
6102 sayılı TTK 531 madde uyarınca haklı sebeplerin varlığı halinde şirket sermayesinin —- — pay sahiplerinin, haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceği, mahkemece, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenmesi suretiyle davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de karar verebileceği öngörülmüştür.— bakımından şirketin devamlılığının sağlanılması esas olup; düzenleme uyarınca, ekonomik değer taşıyan şirketin feshi yerine şirketi ayakta tutacak diğer çözüm yollarının hakimce değerlendirilmesi zorunlu kılınmıştır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 489. maddesinde de “Hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade eder.” hükmü, 6102 sayılı TTK madde 490’da nama yazılı pay senetlerinin devir edilebilme koşulları düzenlenmiştir. Bu maddeye göre nama yazılı pay senetleri esas sözleşmede aksine hüküm olmadıkça devir edilebilir. Devir, ciro edilmiş pay senedinin devir alana teslimi ile olur. Yani —– devralana geçirilmesi ile mümkündür.
—- yazılı pay senedi senedin devralana teslimi olmaksızın sadece ayrı bir kağıda yazılan temlikname ile devredilemez. —-yazılı pay devri şirkete karşı ancak pay defterine kayıt ile hüküm ifade eder. Bu nedenle devrin şirket pay defterine yazılması gerekir. Devir alan pay sahibi adayı, devir işleminin şirket pay defterine kaydını ——–bir karar vermek zorundadır. Eğer bir takım belgelerde eksiklik varsa bu eksik belgelerin tamamlanması istenebilir. —- istemi reddederse — bu kararı hakkında mahkemede iptal davası veya şirketin muarazasının önlenmesi davası açılabilir.
Ayrıca —— çıkarılmamış pay senetlerini temsil etmek üzere— çıkarılabilir. —-hak sahibine tüm pay sahipliği haklarını sağlar. 6102 sayılı TTK’nun 486/2 maddesi gereğince —- — yolu ile– yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır.
Eğer pay ,senede bağlanmazsa — bir terim olmayıp— yaygın bir şekilde kullanılmakta olup senede bağlanmamış payı ifade eder. Hisse senedine veya ——bağlanmamış yani — temliki hükümlerine tâbi olup Türk Borçlar Kanunu 184 maddesi çerçevesinde yazılı şekilde yapılması geçerlilik koşuludur. Başkaca şekil şartı yoktur. — devir sözleşmeleri akdin nispiliği ilkesi gereği ancak tarafları hakkında hüküm ve sonuç doğurur.
—- paylarının devri konusunda 6102 sayılı TTK ‘da aynen 6762 sayılı Eski TTK gibi senede bağlanmamış payın devrine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
Payın devredilebilirliği ilkesi uyarınca, — senede bağlanmış paylar gibi serbestçe devredilebileceği hususunda görüş birliği mevcuttur. Ancak payın serbestçe devredilebilirliğine getirilen kanuni ve iradi sınırlamalar kuşkusuz çıplak pay için de geçerlidir. Çıplak payın devri genel hükümler doğrultusunda yapılır. Uygulanacak hükümler payın bedelinin tamamen ödenmiş olup olmadığı hususuna göre değişir. Bedelinin tamamı ödenmiş —- devri genel hüküm niteliğindeki alacağın temliki hükümlerine göre gerçekleşir. Alacağın temliki tasarufi bir işlem olduğu için, bununla — devralana geçer. Şekil olarak bedeli tam ödenmiş çıplak payın devri, payın devredildiğini içeren yazılı bir temlik beyanının devralana verilmesi ile söz konusu olur.— çeşitli alacak hakları bulundurmaktadır. İşbu alacak haklarının devredilmesi eğer pay senede bağlanmamışsa, ancak — düzenlenen alacağın temliki vasıtasıyla gerçekleşebilir. Alacağın temliki de yazılı şekilde yapılır.
Bedeli hiç ödenmemiş veya kısmen ödenmiş —– devrinin hukuki niteliği bedelinin tamamı ödenmiş —- devrinden farklıdır. Zira, bedelinin tamamı ödenmiş pay —– bir yana bırakacak olursak, pay sahibi açısından her hangi — dolayısıyla sahip olduğu alacak hakkı niteliğindeki haklarından ötürü devri yukarıda açıklandığı üzere alacağın temliki hükümlerine göre gerçekleşir. Ancak bedeli tam olarak ödenmemiş pay için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Çünkü bedeli tam ——– niteliğindeki taahhüt edilen pay bedelinin ödenmesi borcunu içerir. —– —-asli borcu, taahhüt ettiği payların karşılığını oluşturan edimin ifasıdır. Bu kural hem nakdi hem de ayni sermaye taahhüdü için geçerlidir. Pay sahiplerinin taahhüt ettikleri payların karşılığını oluşturan edimi ifa etme borçları, ortaklık dışında da bir alacak hakkı teşkil eder. Bu durumda, karşılığı tamamen ödenmemiş bir payın devri devralan kişi açısından bir borç yüklenmesi niteliğine sahip olacağından ötürü devir işleminin borcun üstlenilmesi hükümleri uyarınca, yani bir iç üstlenme sözleşmesi ve alacaklı konumundaki —- alınmak sureti ile yapılması gereklidir. İç üstlenme sözleşmesinin tabi olduğu şekil şartı hakkında hiç bir hüküm öngörülmemiştir. Bu sebepten ötürü, hukukumuzda —-tarafların söz konusu — herhangi bir özel şekle bağlı olmaksızın sözlü, yazılı—- yapabilme hususunda serbest oldukları düşünülebilir. Ancak pay, sadece kendisine bağlanan borçların değil aynı zamanda hakların da kaynağını teşkil eder. Alacak haklarının devrinin alacağın devri hükümlerine tabi kılındığı düşünülecek olursa, taahhüt edilen payın karşılığını ödeme borcunun yanında, ortaklık haklarını da içeren bedeli tam ödenmemiş payın devri işleminin de yazılı şekilde yapılması zorunluluğu söz konusudur. Dolayısıyla bedeli tam olarak ödenmemiş — devri yazılı bir devir beyanı ile birlikte —gerçekleşir.— adına devir işlemine onay vermeye eğer ana sözleşmede farklı bir düzenleme bulunmuyorsa yönetim kurulu yetkilidir. (———–
Somut olayda; mahkememiz tarafından tanık beyanlarına başvurulmuştur, dosya içerisine —-tarafından heyet halinde rapor alınmıştır, davalı şirketin 2013 yılı beyannamelerine —- hesaplanmıştır, şirketin yönetim kurulunda yönetim kurulu başkanı—– ait olduğu bildirilmiştir.
Uyuşmazlık davacının, dava dış—– ait pay satın aldığı bedelini tamamen ödediği belirtilerek öncelikle şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ardından haklı nedenle ortaklığın feshi, mümkün olmazsa karar tarihine en yakın tarihli gerçek hisse pay bedelinin ödenmesi talebi olduğundan öncelikle davacının hisse sahibi olup olmadığı incelenmiştir.
Davacı tarafından dosyaya sunulan ve dava dışı—— ödemelere ilişkin banka dekontu açıklamasında —– bedeli” açıklaması ile gönderildiği tespit edilmiştir.
Davalı şirkete —– davalı—olduğu, ancak pay senedi çıkarılmadığı, bu hali ile senede bağlanmamış —- olduğu tespit edilmiştir.
TTK’nun 449/2 “payın usulüne uygun olarak devredildiği veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu ispat edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay defterine yazılmaz.”
TTK’nun 499/4 “şirketle ilişkilerde, sadece pay defterinde kayıtlı bulunan kimse pay sahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul edilir.”
Davalı —- senede bağlanmamış– devri ise herhangi bir şekil şartına bağlı değildir. — şekil pay devri için yeterlidir. Pay devrinin , ortaklığa karşı ancak pay defterine kayıtla hüküm ifade eder. Davacı taraf ,dava dışı — ile — yapıldığına ilişkin yazılı bir pay devir sözleşmesi sunamamıştır.— boyunca şirkete gönderilen tebligatlar iade döndüğü için pay defteri de incelenememiştir. İspat yükü davacıda olup dava dava dışı—– ilişkin geçerlilik şartı olana ‘ ‘adi yazılı bir sözleşme ‘ sunmayarak davasını ispat edememiştir. Bunun yanı sıra şirket pay defterine de ulaşılamamış ve gerekli incelemeler yapılamamıştır. Davacının ,davalı şirkette pay sahibi olduğu ispat edilemediğinden öncelikle dava şartlarının incelenmesi gerektiğinden pay sahibi olmadığının tespit edilmesi nedeniyle davalı şirktin TTK 531. Maddesi uyarınca feshini talep etmek için aktif husumet ehliyetinin olmadığına dair aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Açılan davanın HMK 114/1-d sendi uyarınca aktif husumet ehliyeti yönünden dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL nin mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından harcanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf masraf yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.