Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/618 E. 2020/39 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/618 Esas
KARAR NO : 2020/39
DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
DAVA TARİHİ: 17/05/2016
KARAR TARİHİ: 21/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Zayi Belgesi Verilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı —— şirketinin ——– yılı muhasebe evrakları, ödeme makbuzları, açılış evrakları, tutulması yasa ile zorunlu bulunan ticari defterin mevcut olduğunu, – adına kayıtlı —————– marka aracın arka camı kırılmak suretiyle çalınmış olduğunu, konuya ilişkin emniyet birimlerine şikayette bulunulmuş olduğunu, şikayetçi ifade tutanağında belirtildiği üzere, ilgili evraklarla beraber————- araç içerisinde bulunan tüm kolilerin çalınmış oluduğunu, söz konusu çalınma olayına dair düzenlenen polis tutanağı, olay yeri inceleme raporu ve şikayetçi ifade tutanağının ekte sunulmuş olduğunu ayrıca şirket muhabesicisi ——— tarafından dtüzenlenen teslim tutanağında da dava dilekçesi ekinde sunulduğunu belirterek; davalarının kabulü ile — şahis şirketinin ——— yılına ait evraklarının çalınmış olması sebebiyle geçersizliğine hükmedilmesini ve taraflarına zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, TTK 82/7 maddesi uyarınca açılan zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Dava basit yargılama usulüne tabi olup davacı vekili tarafından gösterilen deliller toplanmış ve dosya bilirkişiye tevdi edilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
TTK.m.82/7 uyarınca; tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir afet nedeniyle zayii halinde, ziyaın öğrenildiği tarihten itibaren 15 günlük hak düşürücü sürede zayi belgesi istenmesi mümkündür.
Dosyaya sunulan belgeler incelendiğinde; hırsızlık olayının —– tarihinde gerçekleştiği ve davanın— günlük hak düşürücü süresi içeresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının bağlı bulunduğu—– ilgili Noterliklere müzekkere yazılmış, yazı cevapları celp edilerek incelenmiş; davacının bilanço usulüne göre defter tuttuğu, herhangi bir — incelemesinin bulunmadığı,——-Noterliği tarafından onay işlemlerinin yapıldığı görülmüştür.
Konunun incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olması ve davacı tarafça delil olarak bilirkişi deliline dayanılmış olması sebebiyle dosya mali müşavir —–tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişi tarafından sunulan —– tarihli bilirkişi raporunda; yapılan incelemeler sonucunda davacının defter ve belgerinin çalınmasında basiretli iş adamı gibi davranmadığı, gerekli özen ve tedbiri almadığı, davacının kusurlu olduğu, başka bir ifade ile iddianın inandırıcı ve samimi olmadığı, hayatın olağan akışı içeresinde makul olmadığı bildirilmiş, söz konusu bilirkişi raporu HMK 282. Maddesi kapsamında denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler (tacir tüzel kişi ise); yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar defteridir.
TTK’nın 82/7 maddesine göre zayi belgesi verilebilmesi için bu maddede belirtilenler gibi olağanüstü hallerden ve önlenemez nedenlerden birinin olmasının yanında tacirin saklamakla yükümlü olduğu ticari defter ve kayıtlarını özenle muhafaza etmesi, basiretli bir tacir olmanın gerektirdiği özeni göstererek defter ve belgelerini saklaması ve zayi olmaması için üzerine düşen bütün yükümlülükleri özen ile yerine getirmesi gerekmektedir.
Somut olayda davacının karar defterinin park halindeki araç içerisinden çalındığı iddiasının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü esası birlikte değerlendirilerek, TTK da sayılan zayi belgesi verilmesi için yeterli bir sebep olmadığı, davacının tacir olmanın gerektirdiği özeni göstererek defter ve belgeleri aracında değil, yedinde saklaması gerektiği, herhangi bir vergi incelememesinin olmaması, taşınma vs. hususlarının da bulunmamasına rağmen ticari defterlerin hangi saikle aracında taşındığına dair somut bir açıklamada yapılmaması sebebiyle, davacının iddiasını ispat edemediği kanaatine varılarak davanın reddi gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar harcı olan 54,40-TL harçtan başlangıçta yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —————–Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/01/2020