Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/589 E. 2023/173 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/589 Esas
KARAR NO : 2023/173

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/05/2016
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01.03.2013 tarihinde Web Tasarım, Web Yazılım Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davacı tarafından davalı tarafın lisansında bulunan —– isimli 3 adet derginin program ve içerik dahilindeki hizmetlerini sağlaması karşılığında davalının davacıya 80.000 TL + KDV tutarında hizmet bedelinin aylık 5.000 TL + KDY olmak üzere 16 ay içinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, davacının sözleşmeden doğan tüm vecibelerini yerine getirmesine rağmen, davalının sadece 35.090 TL + KDV ‘yi ödediğini, 45.000 TL- + KDV tutarına karşılık gelen 9 taksiti ödemediğini, bu asıl borcun yanında sözleşmede kararlaştırılan aylık %4 oranında cezai şartın da ödenmediğini, davacı tarafça davalıya defalarca başvurulmasına rağmen davalının davacıyı kötü niyetle oyaladığı, ödeme yapmaktan imtina ettiği, davalıya icra takibi başlatıldığı, davalının ise takibe cari hesapların örtüşmemesi sebebiyle itiraz ettiği, bu sebeple huzurdaki davanın açıldığını, davalının 17.04,2015 tarihinde aldığı karar ve bu kararın 24.04.2015 tarihinde ——-Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından tescil edilmesiyle tasfiyeye girdiğini, alacaklılara yapılması gereken çağrıların 06.04.2015,13.05.2015 ve 20.05.2015 tarihlerinde —– ilan edildiği, —–adresindeki ——- tasfiye memuru olarak atandığını, tasfiye sürecindeki davalının sicil kaydının—–Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde açık gözüktüğünü, davalının tasfiyesinin temamlanmadığını, ticaret sicilinden terkin edilmediği için tüzel kişiliği ve dolayısıyla davaya taraf olma ehliyetini haiz olduğunu, yargıtay kararı gereğince de davalıya yapılacak tebligatların tasfiye memuruna yapılması gerektiğini belirtmiş olup, mahkeme tarafından davalıya yapılacak tebligatların tasfiye memuruna yapılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bakiye sözleşme alacağı ile cezai şart alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Davacı, taraflar arasında 01.03.2013 tarihinde Web Tasarım, Web Yazılım Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeden kaynaklı eksik ödenen 45.000 TL bakiye sözleşme alacağının davalı tarafından ödenmediğini, aynı sözleşmenin 6. maddesinde cezai şartın kararlaştırıldığını, sözleşme gereği edim yükümlülüğünün tam olarak yerine getirilmesine rağmen davalının bakiye sözleşme alacağını ödememesi sebebiyle cezai şarta hak kazandığını, bakiye sözleşme alacağı ile cezai şart alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—–. Asliye Ticaret Mahkemesinin ——- Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —— Ticaret Odasından davalının tasfiyesine ilişkin karar ve —— örnekleri celp edilmiş, 17.10.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu, 18.03.2019 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu ve 13.11.2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.Bilirkişi heyetinin 17.10.2017 tarihli raporunda özetle, “..——Dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacının ticari defterleri ve davacı tarafça tarafımıza sunulan belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucu açıklanan nedenlerle cezai Şart ve faiz hususunun takdiri ve nihai takdir Sayın Mahkeme’ ye ait olmak üzere; Davacı şirket kayıtlarındaki cari hesaba göre davacının davalıdan toplam 36.017,49 TL – 5.,900,00 TL = 30,117,49 TL alacaklı olduğu görülmektedir. Öte yandan tarafımıza ibraz edilen ancak davacı şirket kayıtlarına/ defterlerine işlenmeyen banka hesap dökümlerinde davalı tarafından davacıya toplam 39.734,49 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Tüm bu bilgi ve belgeler ışığında davacının alacaklı olmadığı sonuç kanaatine varılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.Bilirkişi heyetinin 18.03.2019 tarihli ek raporunda özetle, “.—–Davacı şirket tarafından ibraz edilen 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K m.64,66, V.U.K. m.—— Sıra No’lu Elektronik Defter Genel Tebliğine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından V.U.K. m. 215-219 hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olmadığı, yapılan tahsilat kayıtların dayanaksız olduğu,18.10.2013 tarihli ——– seri nolu 5.900,00-TL bedelli faturanın yanlışlıkla davalı cari hesabına kayıt edildiği, Davalı şirket tarafından ibraz edilen 2013,2014 yıllarına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K m.64,66, V.U.K. m.220-226′ ve—— Sıra No’lu Elektronik Defter Genel Tebliğine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından V.U.K. m. 215-219 hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu, ——Ticaret Odası Web Sitesinde yapılan sorgulama sonuçcunda davalı firmanın 24.04.2015 tarihinde tasfiyeye girdiği ve 17.08.2018 tarihinde de Tasfiye işlemlerinin tamamlandığı ve şirketin kapatıldığı, Davalı ticari şirket defterine itibar edilmesi gerektiği ve davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre KAYDİ olarak toplam tutarı 66.225,49-TL olan fatura alındığı ve bu faturalara karşılık 56.283,99-TL tutarında da ödeme yaptığı bu işlemler sonucunda KAYDİ olarak davacı şirkete 10.04.2014 tarihi itibariyle 9.941,50-TL BORÇLU olduğu kaydının olduğu, Davalı şirket ticari defter kayıtlarında davacı şirkete KAYDİ olarak 9.941,50-TL BORÇLU olsa da taraflar arasında imza altına alınan Web Tasarım, Web Yazılım Sözleşmesi incelendiğinde sözleşme bedeli olarak 80.000-TL+KDV = 94.400,00-TL ücret kararlaştırıldığı, kararlaştırılan bu ücret karşılığında davacı firmanın davalı firmaya sözleşme kapsamında hizmeti verdiği, davalı firmanın da bu hizmet karşılığında 54.572,99-TL ödeme yaptığı, kalan bakiyenin 39.827,01-TL olduğu, davalı şirketin de davacı şirket tarafından verilen hizmetin eksik ya da hiç verilmediği yönünde bir beyanının ve itirazının bulunmadığı, incelenen tüm belgeler bütünlük arz edecek şekilde değerlendirildiğinde, Davacı —— sözleşmeden doğan iş, hizmet ve yükümlülüklerini yerine getirdiği, —— Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde kurulmuş olan ve——-sicil numarasıyla faaliyet göstermiş olan ——– sözleşme kapsamında aldığı iş ve hizmetlere karşılık olarak 39.827,01-TL bedel ödeme ükümlülüğünü yerine getirmediği, davacı şirketin sözleşme kapsammda talep etmiş olduğu cezai şart ve faiz huşusunun takdirinin sayın mahkemenize dit olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Bilirkişi heyetinin 13.11.2022 tarihli raporunda özetle, “…Her türlü hukuki değerlendirme ve takdir yetkisi Sayın Mahkemenin olmak üzere;
Yapılan teknik inceleme sonucunda davacının sözleşme gereği üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiği, Davacının asıl alacağı 49.235,00-TL olarak,
Davacının ceza koşulu alacağı ise 48.884,28-TL olarak hesaplanmıştır.” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık ,01.03.2013 tarihli Web Tasarım, Web Yazılım Sözleşmesi sebebiyle bakiye sözleşme alacağının olup olmadığı ile sözleşmeye aykırılık sebebiyle cezai şart alacağının davacı tarafından talep edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).İspat yüküne ilişkin bu genel kural, alacak davaları için de geçerlidir. Yani, alacak davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Eldeki dava da, davacı tarafından 01.03.2013 tarihinde Web Tasarım, Web Yazılım Sözleşmesine konu hizmetin eksiksiz ifa edildiği ve ücrete hak kazandığı hususu ile davalının eksik ödeme ve sözleşmeye aykırılık sebebiyle cezai şarta hak kazandığını yöntemince ispat etmesi gerekmekte olup ispat yükü davacı taraftadır.
Bakiye sözleşme alacağı yönünden;
Dosya kapsamında alınan kök ve ek bilirkişi raporu dikkate alındığında davacının sözleşme gereği üzerine düşen edimleri yerine getirdiği ve bedele hak kazandığı, davalı tarafından kısmi olarak ödeme yapıldığı, alınan ek bilirkişi raporu dikkate alındığında davacının bakiye 49.235,00-TL alacağının bulunduğu anlaşılmış, davacının bakiye sözleşme alacağının kabulüne karar verilmiştir.
Cezai şart alacağı yönünden;
Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde cezai şarta ilişkin hükümlerin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaat ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevk etmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da söz konusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılığı ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından, onun fer’i niteliğinde olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu sürece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu, borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer’i değil, asli (bağımsız) bir alacak niteliğini kazanır. Cezai şart, sağlararası hukuki işlemlerde ve özellikle sonuçlarını hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır. ——818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 158. maddesinin başlığı “cezai şart” iken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza Koşulu” başlığı altında üç çeşit ceza koşulu düzenlenmiştir. Bunlar öğretide ortaya atılan kavramlara göre seçimlik ceza koşulu (TBK. md. 179/I), ifaya eklenen ceza koşulu (TBK md. 179/II) ve ifayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) (TBK md. 179/III) dur.TBK.’nun 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez.Somut dosyada, taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesi gereğince davalının sözleşme gereği edimini yerine getirememesi halinde cezai şart alacağının düzenlendiği, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında davalının sözleşmeye konu bakiye borcunu ödemediği sabit olduğundan davacının cezai şarta hak kazandığı, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmaması sebebiyle anılan cezai şartın davalının mahvına sebebiyet verip vermediği hususunun irdelenemeyeceği, ——- Karar sayılı ilamı) mevcut dosya kapsamı dikkate alındığında davacının bilirkişi raporu ile tespit edilen cezai şart bedelini talep edebileceğine kanaat getirilmiş, davanın kabulüne, 49.235,00-TL bakiye alacağının ve 48.884,28-TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi üzerinden davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-49.235,00-TL bakiye alacağının ve 48.884,28-TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi üzerinden davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 6.702,53-TL’den davacı tarafça yatırılan 923,90-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 817,75-TL harç olmak üzere toplam 1.741,65-TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.960,88‬-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 923,90-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 817,75-TL harç olmak üzere toplam 1.741,65-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 442,30-TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.050,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.525,80-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 15.699,08-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.