Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/449 E. 2019/826 K. 25.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/958 Esas
KARAR NO: 2019/774
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2015
KARAR TARİHİ : 18/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ——— Mühendisliğin müvekkili şirketin bayisi olduğunu, müvekkilinden satın aldığı malların bedelini ödemekte temerrüte düştüğünü ödeme olarak verilen çek ve senetlerin karşılıksız çıktığını ve bu sebeple yasal takip işlemlerine başlanıldığını, davalı …’ın 30.000,00-TL’ye kadar …’in müvekkiline olan borçlarına karşı müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, her iki davalının birlikte imzaladıkları müşterek borçlu müteselsil kefalet senedinin huzurdaki davaya konu icra takibine dayanak edildiğini, ancak her iki borçlu tarafından icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, davalı yanın takibe itiraz etmesindeki amacı müvekkilinin alacağını geciktirmek olduğunu, bu sebeple davalılar hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilinin kayıtlarının sözleşme gereği münhasır delil olduğu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili aleyhine başlatılan takibe konu borçtan müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, zira müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmadığını, öncelikle sözleşmede tahkim şartının bulunduğunu ve uyuşmazlığın sözleşmenin 11 .maddesi uyarınca ———Odası, ————- Kurulu tarafından çözümü gerektiğini, bu sebeple davanın usulden reddini talep ettikleri sözleşmenin süresi dolduğundan kefilin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, takip dayanağı kefalet senedinin tarihinin 30/06/2015 olduğunu, davacı ile diğer davalı … arasındaki bayilik sözleşmesinin sona erdiği tarihte kefilin sorumluluğunun ortadan kalkacağının şüphesiz olduğunu, bunun yanında davacı ile diğer davalı arasında yen bayilik sözleşmesi kurulduğunu ve kefalet senedinin de yenilenmediğini, dolayısıyla müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, davanın zamanaşımına girdiğini, kefalet akdinden sonra 9 yıl sonra dava açıldığını, kefalet senedinde asıl borç miktarının belli olmadığını, dolayısıyla kefaletin usule uygun düzenlenmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, kefalet senedi dayanak göstermek sebebiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Davalı … vekilinin tahkim itirazının tahkim sözleşmesinde isim ve imzasının olmaması ayrıca kefalet senedinde uyuşmazlıkların çözümünde Kadıköy icra ve mahkemelerinin yetkili olduklarına dair beyan göz önüne alınarak ön inceleme duruşmasında itirazın reddine karar verildiği görülmüştür.
Davalı … vekilinin zamanaşımı defi yönünden yapılan değerlendirmede ise borcun dayanağı olan kefalet senedinin tarihinin 30/06/2005 olduğu, icra takibinin ise 23/12/2014 tarihinde başlatıldığı, yapılan icra takibiyle zamanaşımının kesildiği ve tekrar işlemeye başladığı, yine açılan itirazın iptali davası ile tekrar kesildiği değerlendirilerek talebin zamanaşımına uğramadığı kanaatine varılmıştır.
İcra dosyası celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan bayilik sözleşmeleri ve 30/06/2005 tarihli kefalet senedi ile diğer deliller incelenmiştir.
İtirazın iptali istemine konu, İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürlüğü’nün ——— esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 23/12/2014 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının ———– borçlularının … ve …———– olduğu; takibin asıl alacak açıklamasıyla 30.000,00-TL alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; örnek no:7 ödeme emrinin borçlu …’a 25/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, …’e çıkartılan tebligatın bila ikmal iade edildiği, borçlular vekili tarafından aynı dilekçe ile her iki borçlu yönünden 30/12/2014 tarihli dilekçe ile borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu; icra müdürlüğü tarafından 05/01/2015 tarihinde takibin durdurulmasına ilişkin karar verildiği, davanın 28/12/2015 tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların tacir olması ve delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222.maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde ve belirlenen hukuki ihtilaf noktalarının uzmanlık gerektiren yönleri olması sebebiyle dosya mali müşavir bilirkişi Prof. Dr. ——- ile nitelikli hesaplamalar uzmanı Prof. Dr. ——— oluşan heyete tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişilerden oluşan heyet tarafından tarihsiz bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerinin sahibi lehine kesin delil vasfına haiz olduğunu, davalı …’in yapılan ihtarata rağmen belirlenen günde ticari defterlerini inceleme gününde hazır etmediği, dolayısıyla defterlerinin incelenemediği, davacı şirketin takip tarihi itibariyle 273.426,00-TL toplam alacağını 73.426,00-TL kısmını şüpheli alacak olarak görerek karşılık ayırdığı ve takip tarihi ile örtüşen bu alacağın şüpheli hale gelebilmesi için karşıdan ayrılık tutarının dava ve icra safhasında olması gerektiğini, netice itibariyle davacının davalıdan ayrılmış tutar dahil 273.426,00-TL alacaklı görüldüğü, anılan borçtan süresiz kefalet gereği davalı …’ın da kefalet senedinde gösterilen miktar ile sınırlı olarak sorumlu olduğu yönünde ki rapora davalı vekilince yapılan itiraz sonrasında aynı heyetten ek rapor alınmış, sunulan 30/10/2018 tarihli ek raporda ise davacı ile davalı … arasında yapıldığı belirtilen yeni bayilik sözleşmesinin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla bu hususta bir incelemenin yapılamadığı ancak yenilemenin borcu sona erdiren ihtimallerden biri olduğu, yenileme ile yenilemeye tabi tutulan işlemin etki ve sonuçları ile ortadan kalkacağı gibi ferileri yönünden de aynı sonucun doğacağı, davacı yanın 04/04/2018 tarihli dilekçe ile dava dosyasında mevcut bayilik sözleşmesi dışında başkaca bayilik sözleşmesi mevcut olmadığının ifade ettiği, bu husus ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalının yenileme amaçlı bir sözleşmenin yapıldığı hususunun ve bu sebeple kefalet akdinin sona erdiğine ilişkin savunmasını HMK 201 maddesi gereğince senetle ispat etmesi gerektiği, ancak bu hususta bir ispatın sunulamadığı yönünde kanaat bildirilmiş anılan raporlar HMK 282 maddesi uyarınca ilgili kısımları kapsamında denetime elverişli görülerek kısmen hükme esas alınmıştır.
Davalı … vekilinin sunmuş olduğu 23/07/2007 tarihli ve 3 yıl süreli ————incelendiğinde taraflarının davacı ile davalı …—– Mühendislik olduğu, söz konusu sözleşmenin konusunun ———- ürünlerinin teşhiri ve genel satıcılığını yaptığı —– marka ürünlerin ———– tarafından satın alınması ve tüketicilere pazarlanmasına ilişkin olduğu görülmüş, alacağa dayanak kefalet senedinin bayilik sözleşmesine ilişkin olduğu ve tarihininde 30/05/2005 olduğu, yapılan bayilik sözleşmesinden önce kefalet akdinin düzenlenemeyeceği değerlendirilerek davacı vekiline davalı … vekilinin 04/12/2018 tarihli dilekçesinde belirtmiş olduğu 23/07/2007 tarihli sözleşmenin tüm sayfaları ile bu sözleşmeden önce yapılmış başkaca bir sözleşme var ise ilgili sözleşmelerin dosyaya sunulması için 2 haftalık kesin süre verilmiş, aksi halde söz konusu sözleşme kapsamında değerlendirme yapılacağının ve bu hususunun davanın sübutunda değerlendirileceği ihtar edilmiş davacı vekilince sunulan tarihsiz dilekçede taraflar arasında imza edilen 23/07/2007 tarihli bir sözleşmeye rastlanılmadığı, ————-bayiliğin bir statü olduğu ve süt segmentte bayilik sözleşmesi tanınması amacıyla ilgili bayiye tanımlandığı, kaldı ki davalı tarafından sunulan sözleşmenin hükümleri incelendiğinde 2005 tarihli sözleşme paralelinde hükümlerin bulunduğu ve sadece ————- bayilik unvanıyla oluşturulduğunun görüleceği, 2005 tarihli sözleşmenin süresiz imzalandığı, oysa yeni sunulan sözleşmenin 2 sayfalık ve 3 yıl süreli olduğu, dolayısıyla yenilemeden bahsedilemeyeceğinin belirtildiği görülmüş, davacı vekilinin beyanları kapsamında yapılan değerlendirmede yapılan 23/07/2007 tarihli sözleşmenin reddedilmediği ancak ana sözleşme ekinde imza edilen bir sözleşme olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı ile …————- arasında yapılan bayilik sözleşmesi ile bu sözleşme kapsamında düzenlenen kefalet senedi dayanak gösterilmek suretiyle başlatılan takip tarihi itibariyle davacının davalılardan muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı, davalı …’in davacıdan aldığı malların bedelini ödeyip ödemediği, davacı ile davalı … arasında yeni bir bayilik sözleşmesi yapıldığı iddiası kapsamında kefalet akdinin yenileme ile sona erip ermediği, davalı …’ın takibe konu borçtan bu sebeple sorumluluğunun ortadan kalkıp kalkmadığı, bu kapsamda itirazın iptali ve icra inkar tazminatı hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller kapsamında davacı ile davalı … arasında 2005 yılında bayilik sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşme kapsamında ——– tarihli kefalet senedi düzenlendiği, işbu kefalet senedinde davacı bayisi olan …’in sözleşmeden kaynaklanan borçlarının 30.000,00-TL’lik kısmına davalı …’ın kefil olduğu, yine davacı ile davalı … arasında 23/07/2007 tarihli ————Bayilik sözleşmesinin imza edildiği, söz konusu sözleşme hükümleri incelendiğinde davacı vekilinin belirtmiş olduğu ancak örneğini dosyaya sunmadığı 2005 tarihli sözleşmeye dair her hangi bir atfın yapılmadığı ve yeni bir bayilik sözleşmesi gibi düzenlendiğinin anlaşıldığı, yenilemenin TBK 133.maddesi gereğince borcu sona eren sebeplerden olduğu, doktrinde ve emsal içtihatlarda da yenilemenin mevcut bir borcun yeni bir borç oluşturularak sona erdirilmesi olarak tanımlandığı, oluşturulan yeni borç için önceki borca bağlı olarak verilmiş olan kefaletin de devam etmeyeceği, yapılan yeni bayilik sözleşmesi kapsamında davalı … yönünden kefalete ilişkin borcun sona erdiği, ancak … yönünden münhasır delil olan ve sahibi lehine delil vasfına haiz davacı yan ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalı …’ten takip tarihi itibariyle 273.426,00-TL alacağının bulunduğu, dava konusu alacağında şüpheli alacak olarak kayıtlarına işlendiği; davalı …’in belirlenen inceleme gününde ticari defterlerini ibraz etmediği gibi her hangi bir mazerette sunmadığı dolayısıyla anılan davalının defter ve kayıtları üzerinde incelemenin yapılamadığı, bu kapsamda bu davalı yönünden davanın ispat edildiği kanaatine varılarak davalı … aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürlüğünün ———— esas sayılı dosyasına anılan davalı yanca yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit ve itiraz haksız bulunduğundan kabul edilen miktarın takdiren %20’si oranında belirlenen 6.000,00 TL icra inkar tazminatının davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … aleyhine açılan davanın reddine,
2-a)Davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürlüğünün ———– esas sayılı dosyasına anılan davalı yanca yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,
b)Alacak likit ve itiraz haksız bulunduğundan kabul edilen miktarın takdiren %20’si oranında belirlenen 6.000,00 TL icra inkar tazminatının davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 2.049,30-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 362,33-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.686,97-TL harcın davalı …’ten tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 390,03-TL ilk masraf, 312,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2,302,03-TL yargılama giderinin davalı …’ten tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığın bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davalı …’in yokluğunda davacı ve diğer davalı vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/06/2019