Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/448 E. 2020/319 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/448 Esas
KARAR NO : 2020/319
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/04/2016
KARAR TARİHİ : 23/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize göndermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı şirket —-senesinin —- ayında imzalamış bulunduğu ön sözleşme neticesinde davalının satış ve servis standartlarını yerine getirerek — ayında —– fazla masraf yapmak sureti ile tesisini tekamül ettirmiş ve davalının Yetkili servis ve satıcısı olarak faaliyete başlamış ve aradan geçen 5 sene boyunca da satış ve servis grafiğini sürekli olarak yükselterek —– markasını yukarıya taşıdığı, davacının bu faaliyetleri esnasında yıllık —- fazla reklam geliri olan —- kavşağındaki binasının dış cephesini münhasıran – sene boyunca ——markasına tahsis etmiş, çalışmaya başladıktan – sene sonra—- senesinde hiç bir mecburiyeti olmamasına rağmen tamamen daha iyi hizmet ve müşteri Memnuniyeti sağlama amaçlı olarak —— yatırımla servis boya kaporta hizmetleri için ek —– tesis kurduğu, hal böyle iken davalı şirket sözleşmenin başlamasından — sene sonra hiçbir haklı ve objektif gerekçe göstermeksizin ——değiştirdiğini beyanla müvekkilim şirketi faaliyet gösterdiği bölgeden taşınmaya ve yeniden —- üzerinde bir yatırım yapmaya zorlamıştır. Bu durum Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun ve bu kanun muvacehesinde yayımlanmış bulunan —– sayılı tebliğe aykırı bir durum olup bu sebebe dayanılarak yapılan fesih geçersiz olduğu, davalının kanuna aykırı bu dayatmalarına rağmen müvekkilim şirket merkezinin bulunduğu adresi değiştirmeyi ve yeniden —— üzerinde bir yatırım yapmayı kabul etmek zorunda kalmış ve bu yönde çalışmaya başlamış olmasına rağmen davalı bu kerre davacı şart koşmuş olduğu inşaat işleri devam ederken ortaya çıkan mücbir sebepler doğrultusunda oluşan gecikmeyi bahane ederek aynı durumdaki diğer —- satıcılarına vermiş bulunduğu ek süreyi tanımaksızın sözleşmesini tek taraflı olarak fesih ettiği, davalının bu davranışı da başlı başına kanuna aykırı ve tazminatı gerektiren bir durum oluşturduğu, sözleşme şartlarının haksız ve mesnetsiz olarak muvazaa niteliği taşır şekilde değiştirilmiş olmasının iptali ve bu sebepten oluşan kar kaybımızın tazmini – eğer bu talebimiz kabul olmaz ise müvekkilimin yeni şartlara uymak için yaptığı yatırım ve işlemlerin değerlendirilerek davalı tarafından makul bir süre verilmeksizin ve mücbir sebepler dikkate alınmaksızın haksız olarak sözleşmemizin fesih olması sebebi ile oluşan kar kaybımızın tazmini davalı tarafından müvekkilim şirkete yaptırılan ve fesih sebebi ile atıl kalan yatırım ve harcamaların tazmini, davacı şirketin —— senesinden itibaren davalının markası için oluşturmuş bulunduğu ——- tazminatı, davalının sözleşme içi ihlallleri nedeni ile oluşan zararımızın tazminini, davalının haksız ve mesnetsiz olarak sözleşmemizi fesih etmesi neticesinde oluşmuş bulunan manevi zararımızın tazmini yönünde olduğu, davalının davranışlarının sonuçları 4054 sayılı rekabetin korunması Hakkındaki kanunda belirtildiği, ortaya çıkan zarar, tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa, hakim, zarar görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan karların üç katı oranında tazminata hükmedebilir.”maddeleri ile düzenlenmiş olup bu maddelerden de açıkça görüleceği gibi davalının kanuna aykırı ve haksız feshinden mütevellit davacıya —– yıllık satış karı ve —- yıllık servis ve yedek parça karı kaybını tazmin etme yükümlülüğü bulunduğu, davalı şirketin sirkülerlerinden de tespit edileceği üzere 1 aracın satış karı ortalama —– seviyesinde olarak hesap edildiğinde müvekkilim şirketin —— satış karından mahrum kaldığı ortaya çıkacağı, davacı şirketin —–senesinden itibaren davalının markası için oluşturmuş bulunduğu —- tazminatı, davacı şirket —-senesinde —- markalı araçların yetkili satış ve servis faaliyetlerine başladığında —- markasının yıllık satışı —- ilinin davacının faaliyet gösterdiği —- yakasında —- adedin altında ve — sadece—- satıcısı bulunmakta iken müvekkillerimin üstün gayretleri ve çalışmaları sonucunda, — senesinde — adet satışı bulunan markanın yıllık satışı ——- çıktığı, davalının sözleşme içi ihlalleri sebebi ile oluşan zararımızın tazmini gerektiği, davalının haksız ve mesnetsiz olarak sözleşmemizi fesih etmesi neticesinde oluşmuş bulunan manevi zararımızın tazmini gerektiği, dilekçede anlatılan tüm nedenlerle davacı şirketin oluşmuş olan — satış ve servis kar mahrumiyeti, —- atıl kalan yatırımı,— tazminatı ve — sözleşme içi ihlaller olarak —-maddi zararının fazlaya dair haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik ihtarname tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte —— manevi tazminata hükmedilmesine, Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 58. maddesinin 2. fıkrası uyarınca karar konusu tazminat bedelinin 3 katına hükmedilmesine, masraflar ve ücreti vekaletin karşı tarafa bırakılmasına karar verilemesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin sözleşmenin başlangıcından üç sene sonra hiçbir haklı ve objektif sebep göstermeksizin yetkili servisi —- standartlarım değiştirdiğini beyan ederek kendisini faaliyet gösterdiği yerden taşımaya çalıştığım ve bu standart değişikliği nedeniyle —– üzerinde bir yatırım yapmaya zorladığını, davalı şirketin bu dayatmalarına rağmen bu değişikliği kabul ettiğim, ancak mücbir sebeplerin ortaya çıktığını, davalı şirketin bu mücbir sebepler nedeniyle ortaya çıkan gecikmeyi kabul etmediğini, diğer bayilere verilen sürenin kendisine verilmediğini, bu durum karşısında maddi manevi zarara uğradığını, sözleşme şartlarının haksız ve mesnetsiz olarak muvazaa niteliği taşır şekilde değiştirilmiş olmasının iptalini ve bu sebepten dolayı oluşan kar kaybının tespitini; bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde haksız——sözleşmenin feshi nedeniyle oluşan — satış ve servis kar mahrumiyeti, fesih sebebi ile atıl kalaıi — yatırım ve harcamaları,—- senesinden bu yana—- markası için oluşturduğu ——– tazminatı, müvekkil şirketin sözleşme devam ederken yaptığı ihlaller nedeniyle oluşan —– gelir kaybı, müvekkit şirketin haksiz ve mesnetsiz şekilde sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle oluşan —- manevi zararı olmak üzere şimdilik ihtarname tarihinden itibaren işeyecek ticari faizi ile birlikte — maddi tazminata ve ——- manevi tazminata hukmedılmesinı; Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunim 58- maddesinin 2. fıkrası uyarınca karar korusa tazminat, bedelinin — katma hükmedılmesini talep ettiği, basiretli bir tacirin, müvekkilin —- yıllık —–yaydığı ve tamamıyla karşılıklı mutabakatlara bağlı oiarak yürüttüğü bu süreç ile ilgili ——— iddiasının ve haksız kazanç gayesi açık olan fahiş taleplerinin hukuken korunup kabul edilebilir bir tarafı olmaması, davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğu, —— markasının kalite standartlarını tek taraflı belirleme hakkı olan davalı, davacıya da yeni standartları tüm ayrıntıları ile duyurmuş inceleme imkanı vermiş, davacının kabulü i)e taraflar bu konuda protokol akdedildiği, nihayetinde davacı üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmediğinden —- önceden bu sonucu bildiği üzere- sözleşmeleri fesih olduğu, tüm bu süreçte davacıya dayatma uygulandığı İddiası abesle iştigal olup fesih, haklı ve hukuki olduğu, davanın bu nedenle reddi gerektiği, davacı imzalı protokollerle üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmediği için —- önceden bu sonucu bildiği ——- fesih olduğu, davacıya dayatma uygulandığı İddiası —– iştigal olup fesih, haklı ve hukuki olduğu, tüm bayi ve servisler için aynı şekilde —– bir şekilde yürütülen süreç sonunda kendi yükümlülüklerini yerme getirmeyen davacının iddia ve talepleri maddi gerçeğe ve taraflar arasındaki Sözleşme ve Protokollere aykırı olup davanın bu nedenle reddi gerektiği, taraflar arasında acentelik sözfeşmesî bulunmadığı, davacının —– tazminat talep etme hakkı olmadığı, aksi bir an için kabul edilse dahi —— tazminatı için aranan şartlar oluşmadığı, davacı şirketin sözleşme devam ederken yaptığı ihlaller nedeniyle gelir kaybı olduğunu da iddia ettiği, maddi gerçeğe aykırı bu iddianın da ispatı kalbinden de hiçbir delil sunulmamış olup bu talep de haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğu, davacının maddi ve manevi tazminat talepleri yukarıda izah ettiğimiz üzere hukuki mesnetten yoksun olmakla birlikte göndermiş olduğu ihtarname ve dava dilekçesi birbiri ile çeliştiği, bu husus davacının, tabiri caizse “ne koparırsam kardır” mantığı île afaki ve fahiş taleplerde bulunduğunun göstergesi olduğu, açıklanan tüm nedenlerle davacı tarafın akdetmiş olduğu —————— niteliğindeki tüm yönetmelik, belge ve özellikle —–servis ve satıcı standartlarım yerme getirme taahhüdünü içeren Protokollere uygun olarak davacı tarafa verilen süreler içinde taahhütlerin yerme getirilmemiş olması, bu halde Sözleşmelerin fesih olmuş sayılacağının davacı tarafça da —– yıl öncesinden bilinmesi ve kabul edilmesi gerçeği karasında, tamamen maddi gerçeğe, usul ve yasaya, somut adaletin tesisi gayesine aykırı olduğu sabit bulunan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ife ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Davacı, taraflar arasında akdedilen yetkili servis sözleşmesinin, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli fesh edildiği iddiasıyla —- maddi tazminat(kar kaybı tazminatı, yatırım maliyeti tazminatı, —— tazminatı ve sözleşme içi ihmaller bakımından) ve ——–manevi tazminat talep etmiş olup davalı ise sözleşmede kendilerine olağan fesih hakkı tanıdığını, pazar payını artırmak için tüm yetkili servislerle yapılmış sözleşmelerin fesih yolunun izlendiğini, feshin haksız olmadığını iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık; sözleşmenin feshinin haklı olup olmadğı, fesih hakkının dürüstlük kuralına uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında ———tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış, dosya daha sonra davanın niteliği teknik incelemeye gerektirmesi göz önünde bulundurularak —– ———– üyesi bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişilerden —- tarihli rapor alınmış, —tarihli bilirkişi raporunda özetle,” davacı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davacı defterlerinin HMK 222’ye göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, davacının ——— tarihli protokollerle iş yerinin belirli standartlarla kavuşturulması yönünde tarihlerde bulunduğu, bu taahhütlerini yerine getiremediği, taahhütlerin yerine getirilmemesinin mücbir sebepten kaynaklığına ilişkin herhangi bir somut delil sunmadığı, yine yapılan protokellerin davalının tekel hakkının bulunması sonucu tek taraflı dayatma ile yapıldığına ilişkin ve herhangi bir somut delil sunulmadığı, bu durumda davacının yapmış olduğu fesih bildiriminin haklı olduğu dolayısıyla da davacının alacak taleplerinin yerinde olmadığına kanaatini bildirir” yönünde rapor düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalının yetkili servis ve satıcısı olduğu, taraflar arasında ————– akdedildiği, taraflar arasında sözleşmeye dayalı ticari bir ilişki olduğu, bu çerçevede davalı yanın—– marka araçların —– davacı yanın ise yetkili servisi ve satıcısı olarak faaliyet gösterdiği, davalı şirketin davacıya göndermiş olduğu —Noterliği’nin ———– yevmiye no.lu ihtarnamesi ile yeni standartlara ilişkin protokol örnekleri ekli olarak bu çerçevede ek protokol yapılmasının talep edildiği, taraflar arasında —- tarihinde protokol yapıldığı, bu protokol gereği davacının standartlara uygun yeni bir iş yeri açmayı taahhüd ettiği, davacının bu taahhütleri yerine getirmemesi üzerine davalı tarafından —– tarihli ihtarname ile sözleşmedeki taahhütlerin ——- tarihine kadar yerine getirilmesi aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiği, davacının — tarihinde iş akış planında ———- tarihinde işlerin tamamlanacağını taahhüt etmesine rağmen işlerin tamamlanmadığı ve davalının bunun üzerine sözleşmeyi feshettiği, davacının, davalı şirketin olağan fesih hakkını kötüye kullandığı iddiasıyla şimdilik —- tutarındaki maddi ve ——– tutarındaki manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini, davalı ise sözleşmede olağan fesih hakkının bulunduğu ve piyasadaki pazar payını artırmak için tüm yetkili servislerle fesih yolunun izlendiği gerekçeleri ile davanın reddini karar verilmesini talep ettiği,
Dosyada mevcut sözleşmenin “Süre ve Fesih” başlıklı 16. maddesinde sözleşmenin süresiz olduğu, ”Olağan Fesih” başlıklı 17. maddesinde taraflardan her biri —— önceden yazılı bildirimde bulunmak koşuluyla sözleşmeyi feshetme hakkında sahip olduğu düzelenmiş olup taraflar arasındaki uyuşmazlığın; feshin haklı olup olmadığı ve davalının fesh hakkını kötüye kullanıp kullanmadığı noktalarında toplandığı, yine feshin haksız olması nedeniyle oluşan zararların ve —— tazminatının ödenmesi talebine yönelik olduğu, ayrıca davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini mücbir sebeple yerine getiremediğini ve sözleşmenin davalının tek taraflı hakkını dayatması sonucunda imzaladığını ispatlaması gerektiği, Türk Medeni Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasında; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” hükmümü içerdiği, hak sahiplerinin haklarını kullanırken ya da borçlarını ifa ederken hukuka, genel ahlaka, örf-adet kurallarına ve doğruluk ilkesine riayet etmeleri gerektiği, fesih hakkının kötüye kullanılmasından anlaşılması gerekenin feshin karşı tarafa zarar verme kastıyla yapılmış olması, hiçbir yasal olmayan menfaatin korunması öngörülmeden hakkın kullanılması, amaca aykırı hareket edilmesi gibi hallerin anlaşılabileceği, somut olayda, davalı şirket fesih iradesini kullanırken sebep olarak müşteri memnuniyetini arttırmak amacıyla yeniden yapılanma iradesini göstermiş, fesih ihbarında şirket —– sitesinde belirtilen şartları sağlayan kişiler ile ek protokol imzalanacağını bildirmiş, davacıyla aralarında yapılan ek protokolden sonra davacının anlaştıkları süre zarfında yükümlülüğünü yerine getiremeyeceği anlaşılınca ek süre verilmiş tüm bu hususlar davalının zarar verme kasdı ile fesih iradesinin kullanmadığına delalet teşkil ettiği, bu haliyle dava konusu olağan fesih beyanının hakkın kötüye kullanılması teşkil etmeyeceği kabul edilmiştir. Bu kapsamda; mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunda davacının müspet zararı kapsamında kar mahrumiyeti talebinin davacının sözleşmeyi hukuka uygun olarak feshettiği, feshin hakkın kötüye kullanımı niteliği taşımadığı anlaşılmakla reddine karar verilmiş yine davacının kişilik haklarının zarar görmesinin söz konusu olmadığı kanaatine varıldığından, davacının manevi tazminat talebinin reddine dair karar verilmiştir.
Davalının ihtarnamede —— sitesinde belirtilen standartları karşılayan firmalar ile yeniden servislik sözleşmesi imza edileceği konusunda davalı iradesini ortaya koymuş olmakla davacı ile yeni bir sözleşme imzalanacağı konusunda haklı bir güven oluşmuştur. Ancak davacı davalının belirttiği şartları yerine getiremediğinden yatırım bedeli zararlarını isteyemeyeceği anlaşılmakla bu talebinin de reddine karar verilmiştir. Zira davacı mücbir sebepten dolayı sözleşmedeki şartları yerine getiremediğini ileri sürmüş ancak bu iddiasını ispatlayamamıştır.
Davacının ———- tazminatı talepleri bakımından ise TTK’nın 102. maddesinde “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” hükmünün yer aldığı, bu hüküm dikkate alındığında taraflar arasındaki sözleşme itibariyle davacının acente olmadığı, TTK’nın 122. maddesi gereğince talep edilen ——— tazminatının acente tarafından istenebileceği dikkate alınarak davacının denkleştirme tazminatına yönelik talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1—– maddi tazminat(kar kaybı tazminatı, yatırım maliyeti tazminatı, ——— tazminatı ve sözleşme içi ihmaller bakımından) ve ——– manevi tazminat istemiyle açılan davanın ispatlanamamış olması nedeniyle REDDİNE,
2-Karar harcı 54,40-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.707,75-TL harcın mahsubu ile artan 1.653,35-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacının reddedilen maddi tazminat davası yönünden davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacının reddedilen manevi tazminat davası yönünden davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ————- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/06/2020