Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/410 E. 2018/1214 K. 18.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/410 Esas
KARAR NO : 2018/1214

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/04/2016
KARAR TARİHİ : 18/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında ————— adresinde bulunan 20 daire ile 1 dükkandan oluşan inşaatta yapılacak imalatların ifası için —– tarihlerinde iki adet sözleşme akdedildiğini ancak davalının sözleşme ile yükümlendiği edimleri gereği gibi yerine getirmemesi ve işyerini terk etmesi nedeni ile anılan sözleşmelerin davacı şirket tarafından Beyoğlu ————-. Noterliğinin 02.05,2014 tarih- —– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fesih edildiğini, davalı şirketin yerine getirmediği edimlerin, eksik işlerin tespiti için İstanbul Anadolu ———- Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde talepte bulunduğunu ve ————–sayılı dosya ile mahallinde keşif yapılarak eksik işlerin tamamlanması için gerekli bedelin toplam 102.000,00TL+KDV olarak tespit edildiğini, eksik iş bedellerinin ve bu uğurda yapılan masrafların tahsili istemi ile İstanbul ———–. İcra Müdürlüğü——- esas sayılı dosyası ile davalı şirket hakkında ilamsız icra takibine girişildiğini, davalı şirketin yetki itirazında bulunduğunu ve dosyanın yetkili yer icra müdürlüğüne gönderilerek İstanbul Anadolu ————-İcra Müdürlüğü nezdinde —— esas sayısına kayıt edildiğini, davalı tarafın ——— esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinin tebliği üzerine de borca itirazda bulunduğunu ve icra takibinin durduğunu, davalı-borçlu tarafından borca yönelik olarak yapılan itirazların tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı şirketin alacağının tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu ileri sürerek davalı tarafın yapmış olduğu itirazın iptali ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki dava konusu sözleşmeler incelendiğinde, 1. sözleşmenin 11/01/2013 tarihli olduğunu ve sözleşmenin 30/04/2013 bitiş tarihli olduğunu; 2. Sözleşmenin 18/03/2013 tarihinde imzalandığı ve imzalandığı tarihte yürürlüğe girdiği ve yine 90 gün süreli bir sözleşme olduğunu dolayısıyla bitiş tarihinin 17/06/2013 tarihli olduğunu, TTK uyarınca tacirlere yüklenen 2 günlük ve 8 günlük ihbar süreleri içinde ayıp ihbarında bulunmak edimin ayıbın hiçbir kabul anlamına gelmemekle beraber davacı tarafça yapılmadığını, ayrıca dava açma süreleri açısından da zamanaşımının söz konusu olduğunu, öncelikle zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın reddi gerektiğini, taraflar arasındaki ticari defterler incelendiğinde, davalı tarafından davacı lehine keşide edilmiş ve davacı tarafça da ticari defterlerine işlenmiş faturaların olduğunun görüleceğini, TTK’ya göre 8 gün içinde itiraz edilmeyen fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılacağını, taraflarca ticari defterlerine işlenmiş fatura içeriğinin teslim edilip edilmediği gibi hususların artık araştırılamayacağını, faturalarını ticari defterlerine işleyen tarafların bu fatura içeriklerini kabul etmiş sayılacaklarını, davalının sözleşmelere istinaden üzerine düşen tüm edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, davacı tarafın daire sattığı arsa sahipleri ile aralarında davalar olduğunu, dolayısıyla davacının kendisine dava açan kişilere karşı kullanmak üzere sorumluluğu davalıya atarak hak elde etmeye çalıştığını, davacı tarafın dava konusu sözleşmeleri gereği gibi ifa eden davalıya ek iş vermek istediğini, davalının ek işleri yapmaktan imtina ettiğini, davalı tarafın ek işlerin yapımı dışında dava konusu sözleşme içeriğinde belirtilen tüm işleri eksiksiz olarak yaptığını, davacı tarafça iddia ettiği eksik işlerin bir an için kabul edildiği varsayılsa bile bu işlerin başkaca bir firma tarafından yapılmış olması ve bu eksikliğe ilişkin yapılan işin faturasının da davacı tarafın ticari defterlerine işlenmesinin gerektiğini, ileri sürerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının % 20’den az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle; taraflar arasında imza edilen eser sözleşmesinden doğan borcun eksik yerine getirildiği iddiasına dayalı olarak eksik iş bedelinin ve bu nedenle yapılan masrafın tahsili istemi ile başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Dava, yazılı yargılama usulüne tabi olup dilekçelerin teatisi tamamlanmış, yöntemine uygun duruşma açılıp tarafların tüm delilleri toplanılmış, uyuşmazlık noktaları resen belirlenerek bilirkişi raporu alınmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
İcra dosyası ve İstanbul Anadolu——. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/40 D.İş sayılı dosyası celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan sözleşme, ihtarname sureti ve diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
Davacı tarafça sunulan 04/01/2013 tarihli teklif metni, 11/01/2013 tarihli sözleşme (sadece davalı imzasını haiz) ve 18/03/2013 tarihli taşeron sözleşmesi imza edildiği, taşeron sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin taraflarının —————————— (“taşeron”) olduğu, sözleşmenin konusunun————— adresinde bulunan 20 adet konut ve 1 adet dükkanın güneş kırıcı, korkuluk alüminyum denzilik arka merdiven kovası pvc doğrama kör masa, lento ve fibercement ile kaplanması, asansör önü, merdiven önü, yan cephe çıkmaları, konstrüksiyon yapılması ve kaplanması ve tüm doğramalarda yan düşey pervaz profil yapılma işlerinin projesine uygun şekilde imalatı ve nakliyesi ile montaj işlerinin malzemeli olarak yapılmasına ilişkin işi olduğu, sözleşme süresinin 90 gün olduğu, bedelin 400.000,00-TL olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu ———-. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/40 D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde ise, tespit isteyen ——————-. tarafından karşı taraf ——————-. aleyhine, taraflar arasında imza edilen 04/01/2014 ve 18/03/2014 tarihli sözleşmeler kapsamında 20 adet konut ve 1 adet dükkanın güneş kırıcı, korkuluk alüminyum denzilik arka merdiven kovası pvc doğrama kör masa, lento ve————— ile kaplanması, asansör önü, merdiven önü, yan cephe çıkmaları, konstrüksiyon yapılması ve kaplanması ve tüm doğramalarda yan düşey pervaz profil yapılma işlerinin projesine uygun şekilde imalatı ve nakliyesi ile montaj işlerinin malzemesi hususunda yapılan sözleşme ile üstlenilen yükümlülüklerin yerine getirilmeyen kısmını tespiti istemi ile delil tespiti talep edildiği, mahallinde yapılan keşif ile bilirkişi inşaat mühendisi——– tarafında sunulan 20/05/2014 tarihli bilirkişi raporunda söz konusu sözleşmeler kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirmede eksik iş yaptığı tespit edilen karşı taraf firmanın yapması gereken ve raporda tespit edilen eksikliklerin bitirilmesi ile ilgili toplam bedelin 102.000,00-TL + KDV olduğu ve inşaatın mevcut haliyle eksikliklerin tamamlanma süresinin çalışma şekline bağlı olmakla beraber tahmini bir ay olduğu yönünde görüş ve kanaatin bildirildiği görülmüştür.
Davacı tarafça sunulan Beyoğlu———– Noterliğinin 02/05/2014 tarih ve 32060 yevmiye numaralı iddianamesinde davacının taraflar arasında imza edilen ve ——————- adresinde bulunan 20 daire ile bir dükkandan oluşan inşaatta yapılacak imalatların ifasını içeren 04/01/2013 ve 18/03/2013 tarihli iki adet sözleşmedeki yükümlülüklerin muhattap tarafından yerine getirilmediği, yüklenmiş bulunan işin bugüne kadar tamamlanıp teslim edilmediği, bu sebeple sözleşmenin her ikisininde feshedildiği ve işin başkalarına tamamlattırılacağı, bu kapsamda yapılacak masraf ve her türlü zararın muhataptan tahsil edileceği ve yine sözleşmedeki tüm ceza-i şartların ve sözleşme kapsamında ödenmesi gereken harç, vergi, resim ve sigorta primleri ile gecikme ve usulsüzlük zararlarınında muhataptan tahsil edileceğinin ihtar edildiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu Adliyesi ——-. İcra Müdürlüğünün 2015/20797 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, takibin öncelikle İstanbul ——-. İcra Müdürlüğü’nün 2014/31754 E sayılı dosyası ile alacaklı ———– tarafından borçlu ———————–. aleyhine 21/11/2014 tarihinde başlatıldığı, sözleşme alacağı ve İstanbul Anadolu ——-Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/40 D.iş sayılı kararı cari hesap alacağı dayanak gösterilmek suretiyle başlatılan ilamsız takipte 120.360,00-TL alacağın ferileriyle birlikte davalıdan genel haciz yoluyla tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin borçluya 12/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından 18/06/2015 tarihinde borca ve ferileriyle birlikte icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildiği, alacaklı vekili tarafından yetki itirazının kabul edilmesi üzerine icra müdürlüğünce 20/10/2015 tarihinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerine gönderilmesine karar verildiği ve yapılan tevzi sonucu İAA ——. İcra Müdürlüğünün 2015/20797 esas sayılı dosyasından borçlu aleyhine 20/10/2015 tarihli gönderilen ödeme emrinin 10/11/2015 tarihinde tasfiye halinde unvanı ile borçluya tebliğ edildiği, borçlu şirket vekili tarafından 17/11/2015 tarihinde borca ve ferilerine itiraz edildiği, icra müdürlüğü tarafından aynı tarihte takibin durdurulmasına karar verildiği, itirazın alacaklıya 30/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, huzurdaki davanın 06/04/2016 tarihinde ve İ.İ.K. 67 maddesinde belirtilen hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra, taraf iddia ve savunmalarının incelenmesinin teknik değerlendirme gerektirmesi, tarafların tacir olması ve davacı yanca delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK 83- 85 ve HMK 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde ve belirlenen hukuki ihtilaf noktalarında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, dosya bu kapsamda ——————–oluşan heyete tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişiler tarafından 09/08/2018 tarihli rapor sunulmuş ve içeriği, taraf iddia ve savunmaları kapsamında değerlendirilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 11/01/2013 ve 18/03/2013 tarihli sözleşmelere istinaden davalının üstlendiği edimleri yerine getirip getirmediği bu kapsamda davacının sözleşmeye dayalı olarak alacağının olup olmadığı ve davacı tarafında başlatılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptali ve tazminat hüküm şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Somut olayda, davalının eser sözleşmesinden kaynaklanan edimini, sözleşme uyarınca tamamen ifa etmediği bu kapsamda Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulan delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporundaki belirlenen değer üzerinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine icra takibi başlatılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve yukarıda yapılan açıklamalar ışığında taraflar arasında 14/08/2015 tarihinde imzalanan sözleşmenin TBK m. 19/I hükmü gereğince yorumlanması sonucunda sözleşmedeki objektif esaslı noktaların TBK m. 470 vd. hükümlerinde düzenlenen eser sözleşmesine ait olduğu, bu sebeple her ne kadar imza edilen sözleşmede taşeron ibaresi kullanılmış ise de taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu, davacının işsahibi, davalının ise yüklenici sıfatını haiz olduğu, davacı iş sahibinin davalı muhatap aleyhine keşide etmiş olduğu ihtarname ile sözleşmeyi, yükümlülüklerin yerine getirilmediği iddiasıyla feshettiğini bildirdiğini, davacının ihtarnamede belirtmiş olduğu söz konusu irade beyanı her ne kadar fesih olarak ifade edilmiş ise de sözleşmenin niteliği, T.B.K.m.19/1 hükmü ve yerleşik içtihatlar gereğince fesih (ileriye etkili) değil, sözleşmeden dönme (geriye etkili) yönünde irade beyanı olduğu, sözleşmeden dönme ile borç ilişkisinin geçmişe etkili biçimde sona ereceği ve tasfiye haline gireceği, bu halde tarafların birbirine karşı ifa ettikleri edimlerin (verilenler) T.B.K.m.77 ve devamında düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerince iadeye konu olabileceği, bununla birlikte T.B.K.m.125/son hükmünce sözleşmeden dönen tarafın uğramış olduğu olumsuz (menfi) zararı isteyebileceği, olumsuz zararın sözleşmenin karşı tarafça yerine getirileceğine duyulan güvenin boşa çıkmasından doğan zarar olduğu ve alacaklının sözleşmeyi hiç yapmamış olsaydı uğramayacağı zarar olarak nitelendirilmesi gerektiği, halbuki davacının huzurdaki dava ile eksik ifa ile oluşan zararın giderimini talep ettiği, bu talebin niteliği itibariyle sözleşmeden dönme halinde istenilebilecek olan olumsuz (menfi) zarar değil, borcun gereği gibi ifa edilmemesi haline özgü olumlu (müspet) zarar niteliğinde olduğu, davacı, seçimlilik hakkını kullanırken T.B.K.m.125/2 hükmünce aynen ifaden vazgeçtiğini bildirerek olumlu (müspet) zararın giderini istemediği aksine sözleşmeden dönme yönündeki seçimlilik hakkını tercih etmiş olduğu, yerleşik içtihatlar gereğince T.B.K.m.125/son hükmünce sözleşmeden dönen tarafın sadece olumsuz zararlarının giderimini talep edebileceği, yukarıda denildiği gibi olumlu zarar kapsamına giren eksik ifadan doğan zararın giderimini talep edemeyeceği değerlendirilerek davanın reddine ve davacı yanın icra takibinin başlatmasında kötü niyetli olduğuna dair dosyaya yansıyan bir delil bulunmaması sebebiyle kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Davacı yanın icra takibinin başlatmasında kötü niyetli olduğuna dair dosyaya yansıyan bir delil bulunmaması sebebiyle kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli karar harcı 35,90-TL’nin peşin olarak yatırılan 1.453,65-TL’den mahsubu ile 1.417,75-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa idesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —— uyarınca 12.378,80-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak, davalı vekilinin yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı