Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/358 E. 2018/190 K. 20.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/358 Esas
KARAR NO : 2018/190

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/03/2016
KARAR TARİHİ : 20/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Banka ile dava dışı borçlu arasında 08.07.2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davalı borçluların da işbu genel kredi sözleşmesine kefaletlerinin bulunduğunu, GKS uyarınca dava dışı borçluya kredili mevduat hesabı tahsis edilerek kredi kullandırıldığını, kredi ilişkisinden kaynaklanan borcun zamanında ödenmemesi üzerine, ihtarname keşide edilerek borcun ödenmesi gerektiğinin müvekkili bankaca bildirildiği, borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine İstanbul Anadolu—- İcra Müdürlüğünün —Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, açıklamış oldukları nedenlerle; davalıların yapmış olduğu haksız itirazın iptaline, %20’den aşağı olmak kaydıyla icra inkâr tazminatına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin kredili mevduat hesabı açılmasına ilişkin sözleşmede imzasının bulunmadığını, bu nedenle taraf olmadıkları sözleşme sonucu ortaya çıkan borçtan müvekkillerinin kefil olarak sorumlu tutulamayacaklarını, müvekkillerinin kefil olarak imzalamadıkları, müzakere etmedikleri sözleşmeden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, nitekim Yargıtay 19.Hukuk dairesinin 30.01.2013 tarih ve 2012/15421 E. ve 2013/1789 K.sayılı kararında da özetle; davacı, davalı banka ile dava dışı —arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladığını, dava konusu borcun ise, davacının imzası bulunmayan kredi kartı ve tüketici kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı dosya içeriğinden anlaşıldığını, davacı kefilin, kefil olarak imzalamadığı sözleşmelerden doğan borçtan sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, her ne kadar mahkemece genel kredi sözleşmesinin 41.1 madde hükmüne dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de anılan sözleşme hükmü davacıyı, imzası bulunmayan sözleşmeler nedeniyle sorumluluk altına sokacak biçimde yorumlanamayacağı” yönünde karar verildiğini, dava dilekçesinden kredili mevduat hesabının genel kredi sözleşmesine istinaden açıldığı anlaşılmakla, kefillerin muvafakati ve imzası alınmaksızın genel kredi sözleşmesine istinaden açılan kredili mevduat hesabından kefillerin sorumlu tutulamayacağı, kefalet sözleşmesinde, müşterinin doğmuş ve doğacak borçlarının 130.000,00- TL tutarına kadar kefil olduğunun düzenlendiğini, asıl borçlu ve borcun kaynağı belli olmaksızın kefilin sorumlu olacağı en yüksek meblağ gösterilmek suretiyle alınan kefaletin geçerliliğinin bulunmadığı, kefalet borcunun fer i karakterinin, ferdileştirilmiş belli bir borç için tekeffülü zaruri kılmakta olduğunu, asıl borç belli olmaksızın sadece kefilin sorumlu olacağı en yüksek meblağ gösterilmek suretiyle verilmiş olan kefaletin geçerli olamayacağı, kabul manasına gelmemek üzere; kefillerin kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu oldukları, müvekkillerinin daha evvel temerrüde düşürülmediğinden takip tarihine kadar olan faiz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, kredili mevduat hesap sözleşmesinin ne zaman yapıldığı anlaşılmakla bu sözleşmenin 01.07.2012 tarihinden sonra yapılmış olması halinde 6098 sayılı T.Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde kefalete ilişkin koşulların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini belirterek açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiller aleyhine açılan davanın reddine, davacı aleyhine alacağın % 20’sinden aşağı kalmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; davacı ile dava dışı asıl kredi borçlusu şirket arasında düzenlenen ve davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu iddia edilen kefaletnameye bağlı olarak hesabın kat edilerek ihtarname tebliğ edilmesine rağmen ödenmeyen kredi borcu nedeniyle alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların yaptığı itirazın İİK 67. Maddesi kapsamında iptali istemine ilişkindir.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup dilekçelerin teatisi tamamlanmış, HMK.140.maddesi uyarınca ön inceleme duruşmalı olarak yapılmış, uyuşmazlık noktaları tespit edildikten sonra tahkikat aşamasından sonra deliller toplanmak ve taraf iddia ve savunmalarını tartışır ve karşılar bilirkişi raporları alınmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
İcra dosyası, genel kredi sözleşmesi, taahhütname ve kefaletnameler ile hesap kat ihtarnameleri dosya içerisinde alınmış konunun teknik ve uzmanlık gerektiren yönleri olması sebebiyle bankacı bilirkişi —‘tan rapor ve ek rapor alınmış, bilirkişi tarafından hazırlanan raporlar HMK 282. maddesi kapsamında dosya kapsamına ve denetime elverişli görülmüş ve hükme esas alınmıştır.
İtirazın iptali istemine konu İstanbul Anadolu —İcra Müdürlüğü’nün —- E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 16/07/2015 tarihli başlatılan takibin alacaklısının —bank A.Ş., borçlularının — San ve Tic.Ltd.Şti. ile davalılar … ve … olduğu, takibin — nolu kredi kapsamında 10.040,07 TL asıl alacak, 1.073,96 TL kat öncesi işlemiş faiz, 53.70 TL kat öncesi işlemiş gecikme faizi gider vergisi, 131,30 TL işlemiş temerrüt faizi, 6.57 TL temerrüt faizi gider vergisi, 227,73 masraf olmak üzere toplam 11.533,32 TL tutarındaki alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; örnek no:7 ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçluların müşterek vekaletnameleri ile vekilleri vasıtasıyla 07/08/2015 tarihli dilekçe ile borca ve tüm fer’ilerine yönelik itiraz ettiği, itiraz üzerine aynı tarihte icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, söz konusu itirazın davacı alacaklıya 14/08/2015 tarihinde tebliğ edildiği, huzurdaki davanın 28/03/2016 tarihinde açıldığı dolayısı ile davanın İİK.’nın 67. Maddesindeki 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık; dava dışı asıl kredi borçlusu—- San ve Tic.Ltd.Şti.’nin davacı bankanın —— Şubesinden kullandığı kredi kapsamında davalıların söz konusu krediye kefil olup olmadıkları, davalıların davacının — şubesi ile imza etmiş oldukları kefaletnamenin davaya dayanak kredi konusu borç kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, hesap kat ve takibe dayanak edilen genel kredi sözleşmesi kapsamında icra takip tarihi itibariyle bakiye borç varsa asıl ve ferileriyle birlikte tutarının ne olduğu, faiz oranlarının ne olduğu, davalıların kefalet limitlerinin ne olduğu, takibe konu borç nedeniyle davalı kefillerin sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, varsa kefalet limitleri dikkate alınarak sorumluluk miktarlarının ve kendi temerrütleri dikkate alınarak faizlerden sorumluluk miktarlarının ne kadar olduğu, bu kapsamda takip tarihi itibariyle davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı ile itirazın iptali şartlarının bulunup bulunmadığı konularında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde, davacı Banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında 08.07.2011 tarihinde — Şubesi ile düzenlenen çerçeve niteliğindeki, süresiz Genel Kredi Sözleşmesi, Cari hesap sözleşmesi ve İşletme Kart Tahhütnamesi kapsamında, dava dışı asıl borçlu şirkete 02.02.2015 tarihinde 10.000,00- TL tutarında kredili mevduat hesabı ile kredi kullandırıldığı, davacı bankanın — şubesinde davalılar ile ayrı ayrı düzenlenen 08.07.2011 tarihli 130.000,00- TL limitli olarak imza edilen kefaletnamelerin 2. maddesinde sözleşmenin konusunu, asıl borçlu ile aktedilen 08.07.2011 tarih ve —- No’lu Genel kredi Sözleşmesine bağlı 1 no’lu ek sözleşmenin oluşturduğu, dolayısı ile davalıların, kefaletnamelerde müşterek borçlu müteselsil kefil olarak kefalet imzaları bulunduğundan ve Sözleşmeler Genel Kredi Sözleşmesi (GKS) ile irtibatlandırılmış olduğundan dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan kredi kapsamında ödenmeyen borçtan sorumlu oldukları, şubelerin farklı olmasının bu hukuki sonucu değiştirmeyeceği, kredi hesaplarının kat edildiği ancak hesap kat ihtarnamelerinin davalılara tebliğe çıkarılan adreste tanınmamaları sebebiyle tebliğ edilemediği, dolayısı ile davalılar hakkında işletilecek faizin başlangıcı olarak hesap kat ihtarındaki sürenin değil takip tarihinin esas alınması gerektiği, davacı Bankanın sözleşme gereği takip talebinde % 36,36 oranında temerrüt faizi talep ettiği ancak dava konusu alacak için talep edilebilecek faiz miktarı TCMB Kredi Kartlarına uygulanacak akdi ve gecikme faiz oranlarına tabi olduğundan takip tarihinde yıllık % 30,24 oranını geçemeyeceği, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere ve talebe bağlı kalınarak yapılan hesaplama doğrultusunda 16.07.2015 icra takip tarihi itibariyle Davacı bankanın 10.000,00- TL asıl alacak, 1.205,26 TL işlemiş faiz, 60,27 TL islemiş faiz üzerinden % 5 BSMV ve 227,73 TL masraf olmak üzere toplam 11.493,26 TL alacaklı olduğu, bu talebi aşan kısım yönünden alacak talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğünün — esas sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın 11.493,26-TL üzerinden iptaline, asıl alacak yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacı yanın icra inkar tazminat talebinin ise alacak yargılama neticesinde belirlendiğinden likit olarak değerlendirilmemiş ve tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Bunun yanında her ne kadar kısa kararda belirtilmemiş ise de gerekçede açıklandığı üzere davacının faiz talebi TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar ve takip tarihi itibariyle geçerli olan % 30,24 oranı dikkate alınarak kabul edilmiş olduğundan takibin yıllık % 30,24 faiz oranı üzerinden devamına, yine davanın kısmen kabulü sebebiyle red edilen miktar yönünden davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin davacının kötü niyetli olarak takip başlattığı ve itirazın iptali davası açtığı dosya kapsamından anlaşılamaması sebebiyle reddine ilişkin hükümlerin kısa kararda yazılmadığı gerekçeli karar yazıldığı aşamada fark edilmiş ancak kısa karar ile gerekçeli karar farklı olamayacağından zorunlu olarak tefhim edilen kısa karar gereği aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı yanın itirazın iptali istemi İ.İ.K. 67. maddesinde değerlendirilerek,
1-Davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün — esas sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın 11.493,26-TL üzerinden iptaline, asıl alacak yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacı yanın icra inkar tazminat talebinin alacak yargılamayla belirlendiğinden reddine,
3-Karar harcı 785,10-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 139,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 645,80-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 172,80-TL ilk masraf, 115,10-TL tebligat ve müzekkere gideri, 600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 887,90-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 884,82-TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 40,06-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/02/2018