Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/304 E. 2020/160 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/304 Esas
KARAR NO: 2020/160
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/03/2016
KARAR TARİHİ: 19/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin ———– Asliye Ticaret Mahkemesinin ——–Esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine İİK. 177/1 maddesine dayalı olarak ————- tarihinde haksız yere iflas davası açtığını, davacı şirketin, davalı şirkette hiç bir borcu bulunmamasına rağmen davalı şirketin iflas davası açtığını, davalı şirket tarafından davacı şirketin çalıştığı bankalara ve müşterilerine———— tarihinde yazı yazdığını ve davacı şirket aleyhine karalama kampanyası yürüttüğünü, bu bildirimler karşısında bankalardan dönüşler olmaya başladığını, talep edilen kredilerin onaylanmadığını, bazı müşterilerin sözleşmeleri yenilemediğini, bazılarının da sözleşmeleri feshettiğini, davalının yapmış olduğu bildirimlerin, TTK 55 ve devamı maddeleri uyarınca düzenlenen haksız rekabet tanımına uygun bir eylem oluşturduğunu, davalı şirketin, davacı şirkete karşı haksız rekabet ettiğini, zarara uğratmak kastı ile hareket ettiğini ve sürekli olarak davacı şirket aleyhine takip ve davalar ikame ettiğini,—– kayıtlarına göre ———- tarihi itibari ile bankalar nezdinde ——–aşan kredi limiti bulunduğunu ancak, bankaların davacı şirketin kredi limitlerini dondurduklarını, ipotek, taşıt rehni, vesair yeni kullandırımlar yapmayıp, teminat mektuplarından boşalan limitleri kullandırmadıklarını, davacı şirketin, davalının haksız rekabet eylemi sebebi ile gerek bankaların yeni teminat mektupları vermemesi sonucu ihaleye katılamayarak ve gerekse bir çok sözleşmenin iflas davasının açılmış olmasına bağlı olarak feshi sonucu, davacı şirketin cirosunda önemli ölçüde düşüş olduğunu, şirketin uğramış olduğu maddi zararına karşılık şimdilik ——– maddi tazminat ile manevi zararına karşılık BK. Md. 58 uyarınca ———– manevi tazminatın dava tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka mevduat faizi ile davalı şirketten tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı tarafın adresinin——— olduğunu, HMK 6. Ve 19/2. Maddesi gereği —– Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davacı şirketin dilekçesinde ileri sürdüğü iddia ve olayların doğru olmadığını, davacı şirkette açılan iflas davasının davalı şirket tarafından 3. kişilere duyurulmadığını,—– E. Sayılı dava dosyası nedeniyle alınan karar gereği yasal ilanların mahkemesince —-genelinde yayınlanan bir gazete ve ———— yayınlandığını, bu ilanların gizli olmadığını, haksız rekabet ettikleri iddiasını kabul etmediklerini, iflas davasını açtıklarını, davacı şirketin dava dilekçesinde nasıl zarara uğradığını açıklayamadığını, yazılı ve yasal belgelerin olmadığını, davacı şirketin ciro düşmesinin iflas davasıyla hiçbir illiyet bağının bulunmadığını, davacı şirket aleyhine açılan iflas davasından, davacı şirketin tüm mal varlıklarını dava dışı ———– devrettiğini, davacı şirketin cirosunun 3 katını —–üzerinden yaptığını ve ————- piyasa değeri olan araçları kaçırdıklarını, —– tarafından ilgili araştırmaların yapıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup buna uygun oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, dava konusu eylemin niteliği ( davanın niteliği- haksız fiile dayalı) gözetilerek HMK 16. maddesi gereği davalı vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, davacı tanığı dinlenmiş, bilirkişi raporu alınmış, rapor içeriğinin hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilerek tahkikat bitirilerek sözlü yargılamaya geçilmiş, tarafların sözlü son beyanları alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
—— Asliye Ticaret Mahkemesinin—- esas sayılı, —-.Asliye Ticaret Mahkemesinin ——-Esas sayılı dosyaları celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan —– İcra Hukuk Mahkemesinin— esas ve —- esas sayılı ve —– İcra Hukuk Mahkemesinin — esas dosyaları.———- Başsavcığılının —- soruşturma nolu dosyası, davacı ve dava dışı şirketlerin ticaret sicil kayıt örnekleri, ———– kayıt örnekleri, ——— Asliye Ticaret Mahkemesinin ———–esas sayılı dosyası sureti ile sunulan diğer deliller birlikte incelenmiştir.
Dosya kendilerine tevdi edilen SMMM bilirkişi —– ile nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi————— ön inceleme tutanağında tespit edilen ve tarafların dava ve cevap dilekçelerinde dile getirilen uyuşmazlık konuları çerçevesinde tarafların ticari defter ve kayıtlarında yer alan tüm bilgi, belge, fatura, ödeme kaydı gibi kayıt ve belgeler üzerinde de inceleme yapmaları suretiyle rapor düzenlemeleri istenmiş, bu doğrultda inceleme soncu raporun tanzim edildiği görülmüştür.
Haksız rekabet TTK 54 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, 54. maddede; “1- Haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
2- Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. “
Madde 55/1- “Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
…”şeklinde tespitlerle haksız rekabetin ne olduğu ve hangi hallerin özellikle haksız rekabet teşkil ettiği örneklendirici sayma yoluyla belirtilmiş bulunmaktadır.
Madde 56- (1) “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58’inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği” belirtilmiştir.
Yapılan yargılama, aldırılan bilirkişi raporu ve toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davalının haksız rekabet ettiğinden bahisle davacının bankalar nezdinde ———- kaybedildiği, müşteri kaybı yaşadığı, şirketin manevi şahsiyetinin zarar gördüğü iddialarıyla maddi ve manevi tazminat isteminden ibarettir.
Davacı tarafça davalıya atfedilen eylemler, davalının, davacı şirketten alacaklı olmamasına rağmen davacı aleyhine haksız olarak iflas davası açtığı, bu dava nedeniyle haksız iflas ilanlarının yapıldığı, davalının mahkemece yapılan ilanlarla yetinmeyerek bankalara ve davacının müşterilerine iflas davasının ilanlarını bir yazı ile gönderdiği, davacı şirketin iflas etmiş izlenimi oluşturmaya çalışarak zarara uğrattığı yönündedir.
Yukarıda belirtilen TTK hükümlerinde de belirtildiği üzere; haksız rekabet halinde temel unsur hukuka aykırı eylemin gerekliliği olup, haksız rekabete maruz kaldığını iddia eden ile rakipleri arasında veya tedarik edenlerle müşterileri arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Davalıya atfedilen, davacı şirketten alacaklı olmamasına rağmen davacı aleyhine haksız olarak iflas davası açtığı, bu dava nedeniyle haksız iflas ilanlarının yapıldığı olgusu, davalının Anayasa’nın 36. maddesinde ifadesini bulan; “herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu” yolundaki temel hakkın kullanılmasına ilişkin hak arama özgürlüğü kapsamında iddianın ileri sürülüş biçimi olduğu, bu nedenle nihayetinde haksız çıkmış da olsa dava açmasında hukuka aykırılığın mevcut olmadığı, davalı tarafça bankalara ve davacının bazı müşterilerine, davacı sanki iflas etmiş gibi yazı yazarak bildirimde bulunduğu iddiasının, hukuka aykırı eylem dairesinde yapıldığı yolunda yeterli delil ve emarenin sunulmadığı, kaldı ki, davalıya atfedilen eylemler sonrasında davacının ————- azalma değil, tam tersine artışın olduğunun bilirkişi incelemeleri ile açıkça ortaya konulduğu, davacının zarar iddiasının da bu hal itibariyle kanıtlanmadığı, davadan ve atfedilen diğer eylemlerden bir kaç yıl sonrasında davacının bilançosundaki bozulmaların davalıya atfedilen eylemlerden kaynaklandığının da kanıtlanamadığı anlaşıldığından sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının ayrı ayrı reddine,
2-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 54,40 TL harcın peşin yatırılan 8.709,53 TL peşin harçtan indirilmesi ile geriye kalan 8.655,13 TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden; AAÜT’nin 13/4 maddesi uyarınca maddi tazminat davası yönünden, 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden; AAÜT’nin 10/3 maddesi uyarınca manevi tazminat davası yönünden, 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı atarfından yapılan 11,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ————— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/02/2020