Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/171 E. 2021/94 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/171 Esas
KARAR NO: 2021/94
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/02/2016
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili—– başlangıç tarihi olmak üzere davalı — tarafından—— bulunduğu sırada çalındığını, müvekkili — aracının çalındığını — tarihinde öğrendiğini, karakola aracın çalındığına ilişkin şikayetini derhal yaptığını, meydana gelen olay sonrasında müvekkilinin uğradığı zararın sigorta poliçesi uyarınca tazmin edilmesi istemiyle davalı sigortacısına derhal başvurduğunu ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğini, müvekkilinin sigortalı aracında meydana gelen zararın ——-taraflar arasında imzalanan poliçe hükümleri gereğince davalı —– tarafından tazmin edilmesini sağlamak amacıyla mahkemeye başvurmak zorunluluğu doğduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik zarar bedeli —– çalınma fiilinin meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı —- şirketinden alınıp vekaleten taraflarına verilmesini ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacın husumet ehliyeti olmadığını, davacının bu davayı açmakta hukuki menfaati olmadığını, davacının aktif husumet ehliyeti olmadığını, zira poliçede ve ruhsatnamede de kayıtlandırdığı gibi, poliçenin menfaatdarı ve daini mürtehin hakkı sahibi——-olduğunu, bu sebeple de dava açma hakkı daini mürtehinde olup, davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı taraf HMK 121.maddesine göre dava ile ilgili delillerini müvekkili şirkete tebliğ etmesi gerektiğini, hasar gören —- plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde poliçe ile sigortalı olduğunu, davacının iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hasar ihbarı yükümlülüğünün iyiniyetli ve gerçeğe uygun olarak yapılmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın aracın çalınmasında — ağır kusurlu olduğunu, bu nedenle davacının talebinin reddedildiğini, davacı tarafın, — plakalı aracının İzmir’de bulunduğu sırada çalındığını ve bu nedenle araç bedelini talep ettiğini, davacının aracın çalınması nedeniyle araç bedelinin ödenmesi talebiyle müvekkili şirkete başvurusu üzerine —- numaralı hasar dosyası açıldığını, yapılan inceleme sonucunda iddia edilen çalınma olayının hayatın olağan akışına aykırı olduğunun tespit edilmesi, aracın çalındığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla aracın çalınmasında davacının ağır kusurunun bulunması ve hasar ihbar yükümlülüğünün iyi niyete aykırı olarak yerine getirilmemesi sebebiyle hasar talebinin karşılanmadığını, — satın aldığını ve bu kamyon ile — çalışmaya başladığını ancak şirketten para alamadığı için —– yılının sonunda işi bıraktığını, borcundan dolayı —– plakalı aracına haciz ve yakalama konduğunu, araç üzerinde yakalama kararı olduğundan aracı —– ikamet ettiği —- getiremediğini, —- sonunda veya —- başında aracını —– (arkasında bir yere çektiğini, işbu araçla daha önce de kaza yaptığı ve kaybolma ihtimaline karşı —-sigortalının araca yedek anahtar yaptırdığını, işlerinin düzelmesi üzerine —- ayında kamyonu almak için ——- gittiğini ve aracın çalındığını gördüğünü, davacı tarafından olayın, aracın çalındığının iddia edildiği tarihten itibaren ——— sonra taraflarına ihbar edildiğini, davacı tarafından iyi niyete aykırı olarak zamanında hasar ihbarında bulunmadığını, kaldı ki davacının hayatın olağan akışına aykırı beyanlarda bulunduğunu, bu nedenlerle davacı tarafın kötü niyetle açtığı işbu davanın reddi gerektiğini, davacının ağır kusuru ile hasara sebebiyet verdiğini, davacı tarafın yüksek bedelli kamyonu —– bulunmadığı boş bir alana bıraktığını ve —- yıl kontrol dahi etmediğini, davacı tarafından aracın ne zaman, nasıl çalındığı dahi bilinmediğini, başvuru sahibinin talebini hiç bir şekilde kabul etmemekle birlikte talep etmiş oldukları miktarın da oldukça fahiş olduğunu, davacının ihbar tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin kabul edilemez olduğunu beyan ile, davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebi ile usulden reddini, —— gereğince davanın reddini, davacının davasının ispatı halinde; gerçek (hasarın tespit edilmesi ve davacının kusuru oranında tenzili ile fahiş meblağdan açılan davanın reddini, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olarak kabulünü, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, —- plakalı aracın çalınması sebebiyle oluşan zararın davalı —- tahsiline yönelik alacak davasıdır.
Davacı, dava dilekçesinde özetle —- aracının çalındığını — tarihinde öğrendiğini, davalı—– kapsamında meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, müvekkilinin davalı — başvuru yapıldığını ancak davanın açıldığı güne kadar ödeme yapılmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ——araç bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının ağır kusuru sebebiyle aracın çalındığını, dava konusu olayın sigorta teminatı dışında olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, hasar dosyası ve araçların tescil bilgileri ilgili emniyet müdürlüğünden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, hasar dosyası davalı şirketten celp edilmiş, araç tescil bilgileri ilgili —- celp edilmiş, bilirkişi raporları alınmış ve yargılama sırasında —– tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
—— tarafından düzenlenen raporda özetle,”…dosya kapsamındaki mevcut verilerin değerlendirilmesi sonucu;—– tarihinde meydana gelen olayda; —– değer listesindeki değerinin —- listesindeki değerinin — ortalama piyasa değerinin —–kaydının bulunduğu hususları dikkate alındığında, —— plaka sayılı aracın serbest piyasa koşullarından ortalama piyasa rayiç değerinin—— olabileceği…” yönünde tespit yapılmıştır.
—— tarafından düzenlenen raporda özetle;”…dava konusu araçta oluşan hasarın poliçe teminat kapsamı içinde olduğu, somut olayda tazminattan indirim nedeni oluştuğu…” yönünde görüş bildirdiği görülmüştür.
Davacı vekili, —– çıkartmış, harcını tamamlamış ve ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilerek ıslaha karşı beyan ve itirazlarda bulunmadığı anlaşılmış değerlendirmeye esas alınmıştır.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ——
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, alacak davaları için de geçerlidir. Yani, alacak davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran ——- taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Davacı vekili, dava konusu aracın çalındığını iddia ettiğinden bu hususları ispatla yükümlüdür. Öte yandan eldeki dosya bakımından davalı taraf dava konusu çalınma olayını——- teminatı dışında olduğunu belirttiğinden TTK ilgili maddeleri gereği bu hususu ispatla yükümlüdür.
TTK 1446 maddesinde; “Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir. Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, ikinci fıkra hükmünden yararlanamaz.” denilmektedir. Aynı kanunun 1447.maddesinde; “Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sözleşme uyarınca veya sigortacının istemi üzerine, rizikonun veya tazminatın kapsamının belirlenmesinde gerekli ve sigorta ettirenden beklenebilecek olan her türlü bilgi ile belgeyi sigortacıya makul bir süre içinde sağlamak zorundadır. Ayrıca, sigorta ettiren, aldığı bilgi ve belgenin niteliğine göre, rizikonun gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde sigortacının inceleme yapmasına izin vermekle ve kendisinden beklenen uygun önlemleri almakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi sebebiyle ödenecek tutar artarsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır.
” denilmektedir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu aracın çalındığı, davacı tarafın bu hususta —- bulunduğu dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Dava konusu olayda davalı ——–sorumluluktan kurtulabilmesi için davacı sigortalının kasten ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak rizikonun gerçekleşmesi şeklini yanlış ve gerçeğe aykırı olarak bildirdiğini ispatla yükümlüdür. Bu hususta ispat yükü davalı tarafta olup TTK ilgili maddeleri gereğince davacının sadece kasıtlı olarak bildirim yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde sorumluluktan kurtulacağı, ağır kusurlu hallerde dahi sorumluluğunun devam edeceği ortadadır. Dosya kapsamında sunulan bilgi ve belgeler, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında; davalı tarafça davacının kasten bildirim yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ispat edilemediğine mahkememizce kanaat getirilmiştir. Ancak dosyaya konu çalınma olayının niteliği ve oluşu dikkate alındığında davacının rizikonun gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde sigortacının inceleme yapmasına ve uygun önlemleri alma yükümlülüğünü yeterince yerine getirmediği anlaşılmış, bu kapsamda TTK 1447 maddesi gereğince tazminattan hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğine mahkememizce kanaat getirilmiştir.
Her ne kadar davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile dava konusu araçtaki daimürtehin kaydı sebebiyle davacının dava açma hakkının bulunmadığını, davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; ——- müzekkere cevabı dikkate alındığında davalının bu yöndeki itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmış, davalının davacının aktif husumet yokluğuna ilişkin itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davacı iddiasını alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamı ile ispat ettiği, ——- tarihli bilirkişi raporlarının denetime elverişli hüküm kurmaya yeterli olduğu anlaşılmış, bilirkişi raporlarının hükme esas alınması gerektiğine mahkeme kanaat getirilmiştir. Anılan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, davacının maddi tazminat —— kısmen kabulü ile; — araç bedeline mahkememizce taktiren %20 oranında hakkaniyet indirimi uygulanmak suretiyle —- araç bedelinin —— temerrüt——- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan —-davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. —- Dosyaya konu alacağın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle alacağın likit olmadığı anlaşıldığından, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. —–
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davacının maddi tazminat —- talebinin kısmen kabulü ile;
—– araç bedeline Mahkememizce taktiren %20 oranında hakkaniyet indirimi uygulanmak suretiyle — araç bedelinin —– temerrüt (TTK 1427 md gereği başvurudan itibaren 45 gün sonrası) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan (poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Karar harcı 5.020,79-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78-TL peşin harç ve 1.084,43-TL tamamlama harcı toplamı 1.255,21-TL’den mahsubu ile eksik kalan 3.765,58-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 170,78-TL peşin harç ve 1.084,43-TL tamamlama harcı toplamı 1.255,21-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 190,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.250,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.473,50-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 24 Kasım 2020 tarihli 31314 sayılı resmi gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.444,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Hakkaniyet indirimi sebebiyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/01/2021