Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1441 E. 2020/18 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1441 Esas
KARAR NO : 2020/18

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2016
KARAR TARİHİ : 14/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı cari alacaklar doğmuş ve bu alacaklara ilişkin faturalar tanzim edilmiş olduğunu, ancak anılan fatura bedellerinin davalı …—— tarafından ödenmemiş olduğunu, müvekkili ödenmeyen alacakları için icra takibi yapılmış olduğunu, davalının haksız ve dayanaksız olarak borcun tamamına, faizine ve tüm ferilerine 17/05/2016 tarihinde itiraz etmiş olduğunu ve takibin durduğunu belirterek; söz konusu itirazın iptaline %20 den aşağı olmamak kaydıyla borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalıya yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK 67. Maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
İcra dosyası celp edilmiş, davacı tarafça dosyaya sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
İtirazın iptali istemine konu İstanbul Anadolu—-. İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 3.000,00 Euro asıl alacağın tahsili için 08/03/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın hak düşürücü süre içeresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Konunun incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olması ve davacı tarafça delil olarak ticari defterlere dayanılmış olması sebebiyle dosya mali müşavir —- tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişi tarafından sunulan 06/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda; dosya kapsamında taraflar arasında mal alım ve satımına ilişkin yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, davalı tarafından davacıya yasal süresi içinde mal ayıbına ilişkin ayıp ihbarı yapıldığına dair herhangi bir belgenin sunulmadığı, davacının 2014-2015 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde takip tarihi itibariyle davalıdan 13.221,40 TL alacaklı olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekiline mal teslimine ilişkin davalının imzasını taşıyan irsaliyeli faturaların sunması için kesin süre verilmiş; davacı vekilince süresi içerisinde sunulan irsaliyelerde iism ve imza olmadığı anlaşılmış; davacı vekilince bu kez yemin deliline dayanması sebebiyle dava dilekçesinde bildirdiği delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmış olması sebebi usulüne uygun yemin metnini sunması için sürer verilmiş; davacı vekilince yemin deliline dayanmaktan vazgeçtiği bildirilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında mal satımına ilişkin kurulan ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalara ilişkin başlatılan icra takip tarih itibariyle davacı yanın davalıdan muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarı ile itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
HMK.’nın 190. Maddesinde; “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendine hak çıkaran tarafa aittir.”; Medeni Kanun 6. Maddesi ise “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine haizdir. Davacı yanın iddiaları salt sunulan delil ve belgeler üzerinden değerlendirilebilecek hususları içermemekte, taraflar tacir olduğundan ticari defterlerinin de incelenmesi ve alacak durumunun tespit edilmesi bunun yanında yerleşik içtihatlar uyarınca satıcının satım sözleşmesine konu malın teslim edildiğini ispat etmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere fatura, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ifa aşamasına dair düzenlenen bir belge özelliği taşımaktadır. Dolayısıyla sadece faturanın tanzim edilmiş bulunması, fatura içeriğinin doğru ve haklı olduğu anlamına gelmez. Aynı zamanda faturanın muhataba tebliği ve fatura konusu emtianın/hizmetin de yine muhataba teslimi/ifası olgularının faturayı tanzim eden tacir tarafından hukuken geçerli deliller aracılığı ile ispat edilmesi gerekir.
Yargıtay —- Hukuk Dairesinin — esas ile –karar sayılı ilamında davacı malın teslimine ilişkin irsaliye sunmuş ise de irsaliyede satın alan imzası bulunmaması nedeniyle söz konusu irsaliye teslimi kanıtlayan delil olarak kabul edilemeyeceği yönünde karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı taraf iddiası, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı arasında mal satışına ilişkin ticari ilişki kurulduğu iddiası kapsamında davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davacının incelenen ticari defter ve kayıtlarının sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu ve davacının takip tarihi itibari ile davalıdan— alacaklı olduğu, davalının inceleme gün ve saatinde ticari defter ve dayanaklarını mahkeme kaleminde hazır etmediği, dolayısıyla davalı defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, takibe dayanak fatura konusu malın davacı tarafından davalıya teslim edildiğine dair sunulan irsaliyelerde davalı adına atılan imzanın yer almadığı, ticari defterlerin alacağın varlığına dair tek başına delil olamayacağı ispat yükü kendisine ait olan davacı tarafça alacağın varlığı ile birlikte mal teslimini de ispat etmesi gerektiği ancak dosyaya sunulan belge ve bilgilerin davacının dava konusu ettiği alacak iddiasının varlığının kanıtlamaya yeterli olmadığı, davacı tarafça yemin deliline başvurmaktan da vazgeçmesi sebebiyle davalıya yemin verdirilemediği ve toplanan deliller kapsamında davacının alacağını ispat edemediği değerlendirilmiş bu sebeple davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar harcı 54,40-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 116,18 TL harcın mahsubu ile artan 61,78 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davalının yokluğunda, davacı vekilinin yüzene karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Mahkemeleri İstinaf yasa yolu açık olmak üzere. açıkça okunup, usulen anlatıldı.